Sigara tiryakileri dikkat! Bu hastalığa yakalanma riskini artırıyor
Türk Toraks Derneği Solunum Sistemi Enfeksiyonları Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Füsun Öner Eyüboğlu “16 Kasım Dünya KOAH Günü” vesilesiyle önemli bilgiler paylaştı.
Kaynak: Haber Merkezi
KOAH, başta tütün ve tütün ürünleri (sigara, pipo, puro, nargile ve sarmalık çiğnemelik tütün, elektronik sigara, puflar) dumanı olmak üzere, zararlı toz, gaz ve parçacıkların sürekli solunması sonucunda gelişen önlenebilir ve tedavi edilebilir bir akciğer hastalığıdır. Zararlı duman, gaz ve tozlara sürekli maruz kalan akciğerde solunan havayı taşıyan havayolları ve oksijen alışverişini sağlayan akciğer dokusu olumsuz etkilenir. Hava yollarında gelişen mikrobik olmayan iltihaplanma sonucu geri dönüşümsüz daralmalar gelişerek solunan havanın akciğer dokusuna iletilmesi engellenir. Benzer şekilde solunan duman ve toz akciğer dokusunda gaz alışverişini sağlayan hava keseciklerinde (alveol) geri dönüşümsüz harabiyet ve genişlemelere sebep olur. Hastalığın ileri dönemlerinde solunum yetmezliğine sebep olur.
KOAH genel nüfusta oldukça yaygındır ve global olarak bu yaygınlık yüzde 10,3 olarak bildirilmektedir.
Türk Toraks Derneği Solunum Sistemi Enfeksiyonları Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Füsun Öner Eyüboğlu “Dünya KOAH Günü, Uluslararası Solunum Toplulukları Forumu'nun (FIRS) üyesi olan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Küresel Girişimi (GOLD) tarafından yürütülen yıllık küresel bir girişimdir. Dünya KOAH Günü'nün amacı dünya çapında KOAH konusunda farkındalık yaratmak ve yeni bilgi ve yeni tedavi stratejileri sunmaktır. Bu yıl 15 Kasım'da gerçekleşecek “Dünya KOAH Günü 2023”, "Nefes Hayattır- Erken Harekete Geçin" teması ile erken tanı ve tedavinin KOAH seyrindeki önemini vurgulamayı amaçlamaktadır” dedi.
KOAH'a ait belirti ve bulgular 50'li yaşlarda belirginleşir
KOAH'ın belirtilerinin ve bulgularının 50'li yaşlarda belirginleşmesinin başlıca nedeninin kronik toz, duman maruziyetinin uzun yıllar içinde hasar geliştirmesidir diyen Prof. Dr. Füsun Öner Eyüboğlu sözlerine şunları ekledi: “Genel nüfusta oldukça yaygın olan KOAH'ın, dünya genelinde her yıl üç milyon kişinin ölümüne sebep olduğu tahmin edilmektedir. Ölümlerin yüzde 90'ı düşük ve orta gelirli ülkelerde gerçekleşmektedir. Bu sayının yalnızca yaşlanan dünya nüfusu ve devam eden risk faktörlerine maruz kalma nedeniyle artması beklenmektedir. Büyük ölçekli epidemiyolojik çalışmalara dayanarak, bu oran ülkelerin gelir düzeyine göre değişkenlik göstermekte olup, düşük ve orta gelirli ülkelerde sigara içimi, çevresel kirlilik nedeniyle daha yüksektir. Yüksek gelirli ülkelerde ise yaşlanan nüfus nedeniyle KOAH yaygınlığı artmaktadır.
T.C. Sağlık Bakanlığı verilerine göre; KOAH'ın 40 yaş üstü yetişkinlerde görülme sıklığı yüzde 15-20 olup, her 10 KOAH hastasından sadece biri doktora başvurmakta ve doğru tanı alabilmektedir. Türkiye'de bulunan yaklaşık 6 milyon KOAH'lı bireyden sadece 400-600 bininin hastalık tanısına sahip olduğu bilinmektedir. Türkiye'de solunum sistemi hastalıkları en sık görülen üçüncü ölüm nedenidir ve bu ölümlerin de yüzde 61,5'i KOAH kaynaklıdır.”
KOAH için bilinen en önemli risk faktörü tütün ve tütün ürünleri kullanımıdır
KOAH'ın yaklaşık olarak 20 yıl boyunca günde bir paket sigara tüketimi sonrasında ortaya çıktığını, eğer günde bir paketten daha fazla sayıda sigara içiliyorsa bu zamanın daha da kısaldığını vurgulayan Prof. Dr. Füsun Öner Eyüboğlu: “KOAH tanısı alan kişilerin büyük çoğunluğunda aktif ya da geçmişte tütün ve tütün ürünü kullanım öyküsü vardır. Bu noktada, günümüzde kullanımı teşvik edilen elektronik sigaraların (puff) da akciğerlere en az sigara kadar hasar verdiğini vurgulamakta yarar var. Hastalık sinsi ilerlediği ve ortaya çıkan öksürük, balgam çıkarma gibi şikayetler genelde kullanılan tütün ürünü dumanı ile ilişkilendirildiği için bulgular önemsenmez. KOAH teşhisi gecikmeli olarak konduğunda hastalar artık akciğer kapasitelerinin önemli bir kısmını kaybetmiş olurlar. Tütün ve tütün ürünleri dışında, iç ortam hava kirliliği, çevresel ya da mesleki olarak çeşitli gaz ve tozlara maruziyet ve hava kirliliği de KOAH gelişimi için önemli risk faktörlerindendir. Nadiren genetik (Kalıtsal alfa-1 antitripsin eksikliği) geçişle de KOAH gelişebilir” dedi.
KOAH hastalığının temel belirtileri nefes darlığı, öksürük ve balgamdır
Prof. Dr. Füsun Öner Eyüboğlu, “Hastalar en fazla nefes darlığı, öksürük ve balgamdan yakınır. Kronik öksürük ve balgam çıkarma hastalığın başlangıç bulgularıdır ve çoğu zaman göz ardı edilir. Hastalar ancak nefes darlığı belirgin hale geldiğinde doktora başvurur. Bu yakınmalar, hastalık şiddetinin arttığı ve “alevlenme” olarak adlandırılan dönemlerde daha da belirginleşir ve hastaneye yatış gerektirebilir. Ağır KOAH'lı olgularda kan oksijen düzeyi düştüğü için bu olguların hareket yetenekleri giderek azalır, istirahatte dahi nefes darlığı gelişir” dedi.
Sağlıklı akciğerler için erken yaştan itibaren düzenli egzersiz önem taşır
KOAH'a karşı korunmada temel prensip KOAH'a sebep olabilecek tüm unsurlara maruziyetten uzak durulmasıdır uyarısında bulunan Prof. Dr. Füsun Öner Eyüboğlu sözlerine şöyle devam etti: ”Hastalığın en önemli risk faktörü tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı olması nedeniyle bu maddelerin kullanılmaması, kullanılıyor ise de bırakılması hastalıktan korunabilmeyi mümkün kılmaktadır. Özellikle toz ve dumana maruz kalınan mesleklerde çalışan kişilerin tütün ve tütün ürünleri kullanmaları, KOAH'a yakalanma riskini artıracağından bu kişilerin tüm tütün ürünlerinden uzak durmaları daha fazla önem kazanmaktadır. Ayrıca bu işyerlerinde, toz ve duman gibi maddelere maruz kalma derecesini azaltacak maske kullanımı, uygun iş yeri ortamının sağlanması gibi önlemlerin alınması önemlidir. Daha çok kırsal kesimde evlerde yemek pişirmek ya da ısınmak amacıyla kullanılan hayvansal ya da bitkisel kaynaklı yakıtların yerine, başka kaynakların kullanılması önerilmektedir. Sağlıklı akciğerler için erken yaştan itibaren düzenli egzersiz önem taşır. Öte yandan, KOAH hastalarında solunum kapasitesinin giderek azalması nedeniyle bu hastaların düzenli egzersizler yapmaları solunum kapasitesinin korunması açısından değerlidir.”
KOAH gelişiminde çevresel ve genetik pek çok faktör vardır
Prof. Dr. Füsun Öner Eyüboğlu, “KOAH hastalarında yaşam boyu genetik ve çevresel etkileşimler sonucunda akciğerde hasarlanma ve yaşlanma gelişir. Ortaya çıkan bu değişiklikler ilerleyicidir ve geri dönüşümü sınırlıdır. Bu nedenle, doğumdan itibaren akciğer sağlığı ve çevresel etkenlerin izlenmesi, KOAH'ın erken teşhis edilmesi ve tedavinin derhal sağlanması toplumun KOAH hastalık yükünü azaltmak ve yaşam kalitesini artırmak konusunda büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda, sigara ve diğer tütün ürünlerini bırakma programları, iç ve dış mekan hava kirliliğine karşı mücadelenin yanı sıra çocukluktaki riskli durumların incelenmesine yönelik planlamalar KOAH‘dan korunmada önemlidir. Çevresel etkenlerden uzak durmak, temiz hava solumak ve soluduğumuz havayı temiz tutmak konusunda duyarlı olmamızın yanı sıra akciğer sağlığına yönelik düzenli egzersizlere dikkat etmek hepimizin kolaylıkla uygulayabileceği ve halk sağlığı açısından etkin önlemlerdir. Ayrıca doğumdan itibaren KOAH gelişimini kolaylaştıran yapısal değişiklilere sahip kişilerde yakın takip hastalık yükünü azaltmak açısından önemlidir. Her alevlenme KOAH hastalığını ağırlaştırabileceği için bu kişilerin alevlenmelerden korunmasına yönelik aşılamalar yaygınlaşmalıdır” diye konuştu.
KOAH hastaları aşı ile zatürreden korunabilir
KOAH hastalarında akciğer dokusunun iltihaplanması olarak tanımlanan zatürre gelişiminde en sık grip, RSV gibi virüsler ya da pnömokok gibi bakteriler sorumludur diyen Prof. Dr. Füsun Öner Eyüboğlu, “Zatürre, KOAH hastalığını alevlendirerek solunum yetmezliği olasılığını artırarak vücudun oksijen alamamasına sebep olabilir. KOAH alevlenmeleri ve toplumda gelişen zatürrelerde sorumlu etkenler benzerdir. Bu nedenle hastaların zatürre, grip aşılarını yaptırmaları onları alevlenmelerden ve zatürre gelişimden koruyacaktır. Elimizde bulunan 13 valanlı konjuge pnömokok yani zatürre aşısı 13 pnömokok tipine karşı koruyucudur ve KOAH hastalarında tek doz uygulanmaktadır. 23 valanlı polisakkarit aşı da 23 pnömokok tipine karşı koruyucudur. Bu aşıların bilinen hayati yan etkisi bulunmamaktadır. Grip aşısının ise içeriğinin her yıl yenilenmesi nedeniyle yıllık tekrarlanması uygundur. Risk grubu hastalar Aile Sağlık Merkezlerinde, erişkin aşılama polikliniklerinde aşılarını rahatlıkla yaptırabilirler. Reçete edilen aşılar eczanelerden temin edilebilmektedir” ifadelerini kullandı.
Bireyler grip aşısıyla eş zamanlı zatürre aşısı da yaptırabilirler
Aşılar arası bir süre olmasının gerekli olmadığını ifade eden Prof. Dr. Füsun Öner Eyüboğlu, bireylerin grip aşısıyla eş zamanlı zatürre aşısı da yaptırabileceğinin altını çizdi ve ekledi:
“Hastalıklar ile baş edebilmenin iki unsuru vardır. Birincisi hastalıktan korunmak, ikincisi ise doğru tedaviyi uygulamak. Aşılar insanlık tarihinde bilinen en etkili, hastalıktan koruyucu temel tıbbi uygulamalardır. Aşı olan kişiler hastalığı geçirseler dahi ağır hastalık, hastaneye yatış ve ölümlerden belirgin olarak korunurlar. Bu durum KOAH için de geçerlidir. Zatürre aşısı olmuş KOAH hastalarında zatürre ya da alevlenme gelişme olasılığı anlamlı düzeyde düşmektedir.”