AKP’li belediyede başörtü mağduriyeti: Tesettürü nedeniyle zabıta olmak istemedi, işten attılar
M.Z.E., Gaziantep Şahinbey Belediyesi’nde mali hizmetler bölümünde çalışırken Zabıta Müdürlüğüne geçmeye zorlandığını iddia etti. M.Z.E., tesettürlü olması nedeniyle zabıta üniforması giymek istemediği için bu teklifi kabul etmediğini, bu yüzden istifaya zorlandığını ve işten çıkarıldığını anlattı.
38 yaşındaki M.Z.E., 7 seneye yakın bir süredir AKP’li Gaziantep Belediyesi’nde çalışıyordu. Kendisine görevinin değiştiği, artık Zabıta Müdürlüğü’nde çalışacağı söylenerek görev yeri değişiklik formu imzalatılmak istendi. Formu imzalamadığını söyleyen genç kadın, uzun giysiler giydiği ve tesettürlü olduğu için bu görevi kabul etmediğini anlatmasına rağmen tehdit ve mobbinge maruz kaldığını iddia etti.
M.Z.E., habersiz bir şekilde iş bilgisayarındaki sistemin kapatılmasının ardından Zabıta Müdürü ile görüşmeye gittiğinde, ‘‘Burası yarı askerlik sayılır, forma giyeceksin, giymezsen bedelini ödersin’’ tepkisiyle karşılaştığını ifade etti.
M.Z.E., bu uzun ve yorucu süreç içerisinde hem maddi hem de manevi birçok kayıp yaşadığını belirtti. Belediyeye açtığı davayı kazandığını ama işe geri alınmadığını belirten M.Z.E., olayların yaşadığı 2019 tarihinden bugüne dek yaşadıklarını şöyle anlattı:
‘’HEM TESETTÜRLÜ BİRİSİ OLMAM VE HEM DE AYAĞIMDAKİ RAHATSIZLIĞIN SAHADA ÇALIŞMAMA ENGEL TEŞKİL ETMESİ SEBEBİYLE ZABITALIK YAPAMAYACAĞIMI ANLATTIM’’
‘‘Gaziantep Şahinbey Belediyesi’nde Mali Hizmetler Müdürlüğü Tahsilat Servisi’nde çalışıyordum (Katılım A.Ş.). Şirkete uğramam gerektiği ile ilgili bir telefon aldım. Mesai çıkışı şirkete uğradığımda bana müdürlüğümün değiştiğini, artık Zabıta Müdürlüğü’nde çalışacağımı söyleyip görev yeri değişiklik formu imzalatmak istediler. Formu imzalamayarak dışarı çıktım. Ne olduğunu anlayamamıştım.
3.10.2019’da şirket yetkilileri ile görüşmeye gittiğimde kendilerine ayağımdaki rahatsızlıktan ve kılık kıyafet hassasiyetimden bahsederek yazmış olduğum dilekçeyi bıraktım.
15.10.2019’da KEP üzerinden, Zabıta Müdürlüğü’nde görevlendirildiğime dair kurum içi görevlendirme yazısı aldım.
Müdürlüğümden sorumlu başkan yardımcısı ile görüşerek kendisine, uzun giysiler giyen tesettürlü birisi olmam ve ayağımdaki rahatsızlığın sahada çalışmama engel teşkil etmesi sebebiyle zabıtalık yapamayacağımı anlattım. ‘Görüşeyim’ dedi. Birkaç gün sonra haber gelmeyince tekrar yanına uğradığımda benimle görüşmedi. Sekreteri bana, ‘müdürü ile görüşsün’ dediğinin bilgisini verdi.’’
‘‘SEN DAHA BURDA MISIN? NE ZAMAN GİDECEKSİN?’ DİYE SORUYORDU’’
‘‘Mali Hizmetler Müdürü’ne kıyafet hassasiyetimi ve rahatsızlığımı belirtmeme rağmen zaman zaman beni yanına çağırıp ‘Sen daha burada mısın? Ne zaman gideceksin?’ diye soruyordu. Sanki müdürlükte istenmeyen insan ilan edilmiştim. İş arkadaşlarımdan benden uzak duranlar oldu. Kendimi çok kötü hissediyordum, yalnızlaştırılmıştım. Kendimi işe yaramaz birisi olarak hissetmeye başladım. Bu süreçte sıhhatim bozuldu, çalışmakta zorlanıyordum.
15.10.2019’da bir vatandaşın işlemini alırken haberim olmadan bir anda önce sistemim sonra bilgisayarım kapandı. Bilgi İşlem Müdürlüğü ile görüştüğümde Mali Hizmetler Müdürlüğü’nden yazı gelmesi sebebiyle sistemimi ve bilgisayarımı kapattıklarına dair bilgi aldım.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na konu ile alakalı yazı yazarak yardım istedim fakat bana herhangi bir dönüş olmadı.
Katılım A.Ş.’den sağlık durumumun görevlendirmeye uymayacağı yönünde, beyanım dışında herhangi bir heyet sağlık raporu sunmadığımı, bu görevlendirmenin eski görevlendirmem ile aynı şartlara sahip olduğunu, işyeri adresimin değişmeyeceği ve görevlendirmeye yaptığım itirazın haksız görüldüğünü belirten bir yazı aldım.
Bu yazıya cevaben yazı yazarak Mali Hizmetler Müdürlüğü’nde çalışma teklifi geldiğinde söz konusu teklifi ayağımdaki sağlık sorunumdan dolayı kabul ettiğimi ve kendilerine rapor getireceğimi belirterek cevapladım.
22.10.2019’da ciddi bir şekilde rahatsızlandım ve tedavi için sağlık kuruluşuna başvurdum.’’
‘‘BURASI YARI ASKERLİK SAYILIR, FORMA GİYECEKSİN, GİYMEZSEN BEDELİNİ ÖDERSİN’’
M.Z.E., bu yazılı ve resmi işlemlerden sonra belediyenin Zabıta Müdürlüğü ve Gaziantep Valiliği ile görüşüyor ancak bir sonuç alamıyor. ‘‘Kimse bu konuya bir çözüm üretmek istemedi’’ diyerek bu süreçte de kendisine yardım edilmediğini anlatıyor:
‘‘Şirket ile tekrar görüşmeye gittiğimde ‘Eğer geçiş kağıdına imza atmaz isen seni emre itaatsizlikten disipline sevk ederiz, maaşını keseriz’ deyip beni tehdit ederek zorla ve baskı ile geçiş kağıdına imza attırdılar. Beni bir paçavra gibi bir birimden başka birime attılar. Kendimi çok yorgun, bitkin ve tükenmiş hissediyordum.
Sonrasında Zabıta Müdürü ile görüşmeye gittim. ‘Burası yarı askerlik sayılır, forma giyeceksin, giymezsen bedelini ödersin’ diyerek tehdit edip sesini yükseltti. Kendisini yatıştırmak için sakin olmasını söyledim. ‘Hadi hadi’ deyip bana bir paçavraymışım gibi davranarak üzerime yürüdü. O an şok geçirdim. Hem çok korkmuştum hem de personel arkadaşlarımın karşısında böyle çirkin bir muamele ile karşılaşmak beni çok rencide etmişti.
Sağlık durumum iyi değildi. İzne ihtiyacım vardı. Tek başıma bu insanlar ile mücadele etmek zorunda kaldım. Yıllık izin istediğimde Zabıta Müdürlüğü’nden bana, ‘formanı giy gel, bakarız’ dediler. Sonrada iş yoğunluğunu bahane ederek iznimi vermeyip sağlığım ile oynadılar.
CİMER’e başvuruda bulundum fakat CİMER’e yanlış beyanda bulunarak konuyu kapatmaya çalıştılar.
Gaziantep Valiliği’ne yaşadıklarımı yazarak yardım istedim. Bu yazı neticesinde belediye müfettişi tarafından ifadeler alındı fakat siyasi bir kurumda bu teftiş ne kadar sağlıklı olur, bu tartışılır.
Zabıtadan bir arkadaş kıyafet ölçülerimi soran bir mesaj attı. Zorla bana kısa gömlek, pantolon giydirmeye çalıştılar.
Zabıta Müdürlüğü’ne bir yazı yazarak Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesi ortopedi ve travmatoloji uzmanının vermiş olduğu ‘3 hafta süre ile ayakta sürekli çalışması sağlığı açısından sakıncalıdır’ raporunu sunarak fizik tedavi bölümünde tedavi görebilmem için yıllık iznimin verilmesini talep ettim fakat bu raporu dikkate almayıp, iş yoğunluğu da bahane edip, yıllık iznimi vermediler. ‘Verdiğimiz elbiseleri giy gel, bakarız’ dediler. Sahada topallayarak terlik ile çalışıyordum, ağrılarım öyle arttı ki sabaha kadar uyuyamıyordum. Ağrı kesici alarak çalışmak zorunda kaldım. Hava şartları sebebiyle kış mevsimi olduğu için terlik ile çalışmak da zorluyordu.
5.11.2019’da Şahinbey Belediye Başkanlığı’na yazı yazdım fakat konu ile ilgilenmediler.
Hastaneye başvurdum. 2 profesör 1 doçentin imzaladığı raporu da dikkate almadılar ve sağlığım günden güne kötüye gitti.
Yıl sonuna günler kala şirket avukatı ile görüşmem için beni şirkete çağırdılar. Ceza davasını açacaklarını söyleyerek beni tehdit edip istifaya zorladılar. Ayrıca avukatları, ‘Siz bana iş yükü oluyorsunuz, raporunuz geçerli değil. Ceza davasının açılmasını engelleriz, müfettiş raporunun da sonucunu değiştiririz’ şeklinde söylemlerde bulundu. Şirket avukatı bana sıkıntılı, istenmeyen, fazlalık ve problemli bir insanmışım gibi hissettirdi.’’
M.Z.E.’nin sağlık raporu.
İlgililerin hem kendisinden rapor istediğini hem de doktorun verdiği raporu kabul etmediklerini iddia eden M.Z.E., işten atıldı. Şahinbey Belediyesi’ne dava açan genç kadın, davayı kazandı ancak işe iadesi şirket ve belediye tarafından kabul edilmedi:
‘‘Yukarıda belirtilen valilik soruşturması ile ilgili valilikten sonuç hakkında hiçbir şekilde dönüş yapılmadığını belirtmek isterim. Ben sadece hakkımı aradım. Zulüm karşısında tek başıma bu kadar insana karşı hak arama mücadelesi verdim. Rapor konusunda hem rapor isteyip hem de gelen raporu kabul etmeyen yine kendileri idi. Hiçbir meşru talebimi kabul etmediler. Tek derdim ekmeğimi kazanmaktı. Bedensel ve ruhsal sağlığımı alt üst ettiler. Oysa problemi çıkaran kendileri idi.
Kod 29 madde 25/2 ile hukuksuz bir şekilde işten çıkarıldım. Bu madde ile çıkarılmam sebebi ile o dönem işsizlik maaşı dahi alamadım. Şahinbey Belediyesi ve Katılım A.Ş. ye karşı işe iade davası açtım. 3 yılı aşkın bir süre sonunda Yerel ve Bölge İdare Mahkeme kararları neticesinde davayı kazandım fakat işe iadem şirket ve belediye tarafından kabul edilmedi. Bu süreçte hem maddi hem manevi olarak çok yıprandım. 3 yılı aşkın süredir çalışmıyorum ve dolayısı ile sigortam da yatmıyor. Kaybolan zamanın ve psikolojik olarak verdikleri zararın kesinlikle telafisi yok.
M.Z.E.’nin belediyeye açtığı davada kazandığı yerel ve bölge idare mahkeme kararları şöyle:
‘‘Tesettürlü olmak benim seçme hakkım. Kimsenin bu hakkı elimden almaya, bana zorla tercih etmediğim, yaşam tarzıma uymayan bir kıyafeti dayatma ile giydirmeye hakkı yok’’ diyen M.Z.E., bütün bu sürecin sonunda mağduriyetinin giderilmediğini vurguluyor:
‘‘AK Parti Gaziantep İl Başkanlığı’na gittim. Durumu anlattım fakat gördüm ki çözüm odaklı değiller.
AKİM’i aradım. Durumu izah ettim. Türkiye’de bütün kurumlara talimat verenler ne hikmetse Şahinbey Belediyesi’nin uygulamalarına müdahale etmiyorlarmış.
Bir sürü merciye başvurmama rağmen bir sonuç alamadım. Kimse bu konuya bir çözüm üretmek istemedi. Yardım istediği kurumlar beni yalnız bıraktı, konuyla ilgilenmediler.
Kendilerini muhafazakar olarak gösteren bir partinin yönetiminde olan bir belediyede yaşadığım bu olaylar hakikatleri öne seriyor. Din üzerinden siyaset yapanlar kendi yönetimlerindeki bir belediyede yaşanan hoş olmayan bu durumlar karşısında ne söyleyecekler? O çok eleştirdikleri geçmişi bana yaşattılar. Şimdi kendilerinin eleştirdiklerinden ne farkları kaldı?
Anayasa hazırlıyorlar ve hiçbir kadın; başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı çalışma, kamu hizmetlerine girme vs. yoksun bırakılmayacak, kınanmayacak, suçlanmayacak ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulmayacak diyorlar. O halde bu benim yaşadıklarım neyin nesi? Resmen kendileri ile çelişiyorlar. Kaldı ki işçinin sağlık durumuna uymayan iş verilmesi hukuksal bir durum mu? Şahinbey Belediyesi’nde 7 yılı aşkın bir süre çalıştım. Gördüm ki, zorlu mahkeme süreci sonrası verilen mahkeme kararlarının bile bir yaptırımı yok. İşçi her durumda mağdur ediliyor, işçinin ekmeği koltuklarda oturan bazı idarecilerin insafına bırakılıyor. İdareciler işçiye iftira atıp (KOD-29 mad.25) istedikleri gibi kapının önüne koyabiliyorlar. Bu kadar yıl verilen emek ve hukuk mücadelesi ise anlamını yitiriyor. İşçi tıpkı bir çöp gibi oradan oraya atılıyor, değersizleştiriliyor ve maalesef aradan uzun yıllar geçmesine rağmen yaşattıkları bu kötü olaylar kişide telafisi mümkün olmayan olumsuz izler bırakıyor.’’
Kaynak: Gerçek Gündem