Soylu’ya soru sormaya kalktım, başıma neler geldi? "14 Mayıs seçimleri darbe mi?" sorusuna yanıt verdi
Süleyman Soylu’nun İstanbul’daki programını takip eden Gerçek Gündem muhabiri Filiz Gazi, korumalar tarafından engellendi. Ardından etrafı kuşatılan gazetecinin kimliklerinin fotoğrafı çekildi, telefonundaki videolar silindi.
Bugün muhalif parti temsilcilerindense İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu takip edeyim dedim. Sezgisel olarak olağan bir gün geçirmeyeceğimden emindim ama yine de denemek lazımdı.
Soylu, Cuma namazı için Gaziosmanpaşa’da Hürriyet Mahallesi’nden bulunan Beraat Camii’ne geldi. Namaz çıkışı etrafı kalabalıktı. Söylemeye lüzum yok, gazeteci yakaladığı an soru sorar. Sorumu soracaktım.
Namaz devam ederken ve bir grup camii içindeki avluda onu beklerken 50’li yaşlarındaki bir kadın Soylu’dan bir konuda yardım isteyeceğini söylemişti. “Soylu’yu seviyor musunuz?” soruma “Evet” diye yanıt vermişti. Birkaç dakika geçmeden Soylu, camiden çıktı. Kadın yanına yaklaştı. Duyabildiğim kadarıyla Soylu kendisine “Böyle bir edep var mı yahu! Böyle bir şey yok hanımefendi” dedi. Sözlerden anladığım kadarıyla yeri değil demeye getiriyordu.
Bu anlarda “Süleyman Bey, gazeteciyim” diyerek sesimi duyurmaya çalışıyordum. Kadını daha dikkatli dinlemeye başladı ya da öyle görünmeye çalıştı. Bunlar olurken yanıma yaklaşan görevlilerden biri “Özel görüşme yapıyor, çekmeyin” dedi. "Soru soracağım" dedim.
KENDİ SÖZLERİNİ SORDUM
Soylu, daha dün 14 Mayıs seçimleri ile 15 Temmuz darbe girişiminin karşılaştırmasını yapmış "15 Temmuz, fiili darbe girişimiydi. 14 Mayıs 2023, Türkiye'yi tasfiye etmeye yönelik hazırlıkların her birini bir araya getirerek oluşturabilecek siyasi darbe girişimidir" demişti.
Haliyle bu cümleler hükümet dışında siyasi partilere oy kullananlara darbeci demek olmuyor muydu? Bu soruyu sordum. Soylu yanıt verdi: “Öyle bir şey olur mu? Amerika’yı söylüyorum. Biliyor musun Amerika’yı? Afganistan’a yaptıklarını biliyor musun?”
‘SEN AMERİKA’YI TANIYOR MUSUN?’ SORUSU
Soruma; "Açıklar mısınız, bilmeyenler öğrensin" diye devam ettim. Sinirlenmişti, tekinsiz gülümsemesinden anlaşılıyordu. “Sorunun yanıtını veriyorum. Cuman mübarek olsun” dedi.
Etrafındaki kalabalığı çekmeye devam ettim. Çıkış kapısına yaklaşırken bana bakıp, göz işareti yaparak bir daha gülümsedi. Evet, şüpheye yer bırakmayacak şekilde sinirlenmişti. Yanındaki korumaları da kulaktan kulağa, göz teması ile birbirlerine beni işaret etti. Sıkıntı geliyor, sebebi ziyaretleri belli, videolarımı korumam lazım diye düşündüm.
KORUMALAR ETRAFIMI SARDI
Saniye geçmeden korumalar ve polisler etrafımı kuşattı. Kimliklerimin fotoğrafı çekildi. Polisler telefonumu elimden alarak videolarımı silmeye çalıştı. Ancak sildiğini sandığı videolar halen telefonumdaydı. Telefonumu aldım ve alandan ayrıldım.
“Siz ne yapıyorsunuz, hiçbir siyasetçi takibinde böyle şeyler yaşamadım” ve pek çok sözüm yanıtsız kaldı. Görevliler rahattı, gazeteci olmam, haber takibinde olmam onlar için bir şey ifade etmiyordu. O yüzden kuşatılmam esnasında yaşanılan diyaloglara detaylı bir şekilde girmiyorum.
Sadece bir not… Soylu’nun bana sorduğu “Sen Amerika’yı tanıyor musun?” sorusuna karşılıklı diyaloğa dönüşeceği için yanıt vermedim. “Sen” diye hitap etmesi de mühim değil. Boğulacak yerde el yüz yıkamak için su aranmaz. Ancak buradan yanıt vereyim. 15 Temmuz 1968’de 6. Filo’nun İstanbul Limanına geldiği ve antiemperyalist protestolarla karşılaştığı günden bu yana Amerika’yı çok iyi tanıyan bir kuşağın düşünsel mirasından geliyorum.
Kaynak: Gerçek Gündem