Köşe yazarlarının gündeminde '28 Mayıs' var: 'Saray'ın amacı...'
Köşe yazarlarının gündeminde, Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşı karşıya geldiği cumhurbaşkanlığı seçiminin 28 Mayıs'ta düzenlenecek ikinci turu var.
Türkiye'nin kaderini şekillendireceği belirtilen cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, rakibi Kemal Kılıçdaroğlu'nun 4.5 puan önünde kapattı.
Yarışın '14 Mayıs' ayağında sağlıklı veri akışıyla ilgili ciddi tartışmalar yaşanmıştı. Ana muhalefet partisi temsilcileri, CHP'nin önde olduğu sandıklara AKP tarafından sürekli olarak itiraz edildiğini ve devamlı baştan sayım yapıldığını kaydederken, Anadolu Ajansı (AA) ilk saatlerden itibaren manipülatif veriler yayınlamıştı. Ana muhalefet partisinde ise 'ıslak imzalı tutanakların geç açıklanması', krize neden olmuştu.
Seçimin ikinci tura kaldığının kesinleşmesiyle hem Erdoğan hem de Millet İttifakı'nın adayı - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önümüzdeki 11 günlük süreçte atacakları adımlar üzerinde çalışıyor.
Dolayısıyla köşe yazarlarının da gündeminde '28 Mayıs' var:
MEHMET OCAKTAN - KARAR
"İnanıyorum ki pek çok insan bu dili onaylamayacaktır ama ne yapalım ki kendi mahallelerinin ‘milliyetçilik’ yankı odalarının dışına çıkamayan insanlar için bu dil çaresizlik içinde bir çare gibi gözükmektedir. Diyebilirsiniz ki 'Kemal Kılıçdaroğlu da böyle bir dil mi kullansın?' Elbette böyle bir dil kullanamaz, kullanmamalı da…
Biliyoruz ki Kılıçdaroğlu bütün kampanya boyunca son derece temiz bir dil kullandı ve değişimci bir çizgi izledi. Galiba ikinci tur sürecinde Kılıçdaroğlu’nun da bu sosyolojik gerçeklikleri dikkate alarak daha net, hatta köşeli bir dil kullanmasında yarar var."
AKİF BEKİ - KARAR
"Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun, seçmenlerini yeniden sandığa taşımakta zorlanacağı konuşuluyor. İkinci turun en büyük zorluğu buymuş. Kılıçdaroğlu seçmenindeki hayal kırıklığı ve yılgınlık daha büyük görünüyor. Karar da söz de milletin. Son söz hakkınızı kullanıp kullanmamak artık size kalmış. Kazanmak, kazanamasanız bile meydanı boş bırakmamak için sandığa gitmek şart.
Gitmediğiniz sandık, vermediğiniz oy; yarın ya kaçırdığınız kazanma fırsatı olarak size geri dönecek. Ya da hezimete uğradığınız seçim ve dengeleyemediğiniz bir iktidar olarak. Bardağın dolu tarafı da var ve boş kısmını doldurmak hâlâ sizin elinizde. Derim ki olan bitene tepkinizi sandığa saklayın; bir oy, çok şey değiştirebilir."
İBRAHİM KAHVECİ - KARAR
"Güvenlikçi söylemlerin faturası ekonomi olarak kaşımıza geçmiş 5 yılda zaten çıkmış oldu. Ya gelecek? İşte mesele orası. Türkiye bilimsel yaklaşımları terk ederek kendine yeni bir yol çiziyor. Bu yolun sonunun ne olacağını uzmanlar çok iyi biliyor ve dile getiriyor.
Şöyle anlatalım: Doktor hastaya bakarak 'akciğer kanseri başlamış, sigarayı bırakmanız gerekiyor' diyor. Hastanın cevabı ise şu 'Sen benim özgürlüğüme, sigarama nasıl karışırsın' O zaman ne diyelim: Afiyet olsun... Fatura zaten ödüyorsun ama bu fatura giderek daha da kabaracak. Ve asıl faturayı evladın ödeyecek."
RAHMİ TURAN - SÖZCÜ
"Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50'yi geçip kazanan yok! Hesaplaşma ikinci tura kaldı. Erdoğan'ın ilk turu önde bitirmesinin fazla önemi yok. Çünkü kazanmak için yüzde 50'yi geçmek gerekiyor. İlk tur bitti ve kilometre sıfırlandı. Yarış yeniden başlayacak! Ülkeyi yıkıma götüren ‘Tek Adam Sistemi'ne son verip, Parlamenter Sistem'e geçerek özgürlük ve refaha kavuşmak için mücadeleye devam etmemiz gerekiyor. 28 Mayıs günü iki adayın da çıkış noktası sıfır olacak! Yüzde 50'yi kim göğüslerse o kazanacak."
SAYGI ÖZTÜRK - SÖZCÜ
"28 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi için CHP tabanı, Kılıçdaroğlu'na oy vermiş olanlar umutlu ama genel merkezin sessizliği açıkçası onları ürkütüyor. Millet İttifakı'ndan seçilen milletvekilleri 'Ben nasıl olsa seçildim' deyip kendilerini TBMM'ye taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu'nu bu yarışta yalnız bırakmamalı. Bir seçim yapılacak. Bu yarış için kim daha iyi çalışır, halka ulaşır, sandığa gitmeyeni götürürse o başarılı olacak. Yani tamamen ortada olan bir seçim."
AYTUNÇ ERKİN - SÖZCÜ
"Önce bir yol haritası belirlenmeli, 'kampanyayı kim yönetecek' kulis haberlerinden önce. Yapılması gerekenler belli: Öncelikli olarak milliyetçi oyların adresinden (2 milyon 839 bin 634 oy), Sinan Oğan'dan nasıl bir destek istenecek? HDP bu konuda ne diyecek? Sandığa götürülmesi gereken 8 milyon 428 bin 586 yurttaş nasıl ikna edilecek?
Örneğin… AKP'nin 'yoksullara' umut olduğu “güven-istikrar' sloganına karşı alternatifin hemen oluşturulması gerekiyor. Tamam iktidar partisi 2002 yılında aldığı oy oranına yüzde 34.28'e yaklaştı, her seçimde de yüzde 7 oy düşüşü gözleniyor. Buna rağmen de birinci parti. Bu durum bir gerçeği değiştirmiyor: CHP yönetimi kendilerine oy verenler kadar dirençli olmalı."
TUNCAY MOLLAVEİSOĞLU - CUMHURİYET
"Seçim sonuçlarını AA manipüle etti. YSK zamana oynadı... Veri akışı Millet İttifakı’nın sisteminden de gelmeyince sonucu YSK belirledi. Benim için soru işaretleri ile dolu bir seçim daha yaşanmış oldu... Şimdi olanı konuşma zamanı değil... Önümüzdeki seçim son derece hayati ve hata yapılmaz ise Kılıçdaroğlu’nun kazanma şansı çok yüksek. Bunun için moral gerekli... Saray’ın amacı, TBMM’deki üstünlüğün ve önde olmanın verdiği moral ile muhalif seçmeni sandıktan uzaklaştırmak."
MUSTAFA BALBAY - CUMHURİYET
"İkinci turda Erdoğan’ın karşısında yarışacak aday kim biliyor musun? Sen... Evet, sensin... Öyle bak 28 Mayıs’a! Sadece yaptıklarından değil, yapmadıklarından da sorumlusun. İkinci turda ne olacak diye merak etme, ikinci turda olması gereken için çaba harca. Dernek, sendika herhangi bir örgüte mi üyesin, sars orayı. Yol ayrımında olduğumuzu anlat. Tek başına ya da dar bir arkadaş grubunla senin gibi düşünmeyenlerin bulunduğu yere git."
KADRİ GÜRSEL - HALK TV
İktidar seçmeninden vazgeçtik diyelim, 14 Mayıs sonuçları nedeniyle umudunu yitirerek sandığa küsme eğilimi içine girmekte olan bir grup Millet İttifakı seçmeni var mesela... Bu seçmeni 28 Mayıs’taki ikinci tur için sandığa yeniden nasıl götüreceksiniz? Bu sorunun cevabı çok basit: Sandığa gitmezse doğacak siyasi sonuçların başına nelerin gelmesine neden olacağını kendisine hatırlatarak. Yani birazcık korkutarak...