Yöneylem Koordinatörü Kömürcü: Bahçeli seçim sonrası için önlem alıyor; gençlerin İnce tercihinin arkasındaki mantığı bulamıyoruz
Yöneylem Koordinatörü Derya Kömürcü, cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine dair yaptıkları son anketi yorumladı; bu süreçte yaşanan gelişmelerle ilgili izlenimlerini paylaştı.
Yöneylem Araştırma, son anketini 26 istatistiki bölgeye bağlı 27 ilde 2 bin 655 görüşme yaparak gerçekleştirdi. Araştırmanın veri derleme aşaması 27 – 29 Mart 2023 tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Buna göre Kararsızlar ve oy kullanmayacaklar dağıtıldığında Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 46,4 alırken, Recep Tayyip Erdoğan yüzde 41,6, Muharrem İnce yüzde 9,1 ve Sinan Oğan yüzde 2,9 alıyor.
Seçmene, "Seçim ikinci tura kalırsa oyunuzu Erdoğan’a mı, Kılıçdaroğlu’na mı verirsiniz" diye sorulduğunda ise (kararsızlar dağıtıldıktan sonra) Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 55, Recep Tayyip Erdoğan yüzde 44,9 olarak şekilleniyor.
Araştırmaya göre Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turunda Muharrem İnce'ye oy vereceğini söyleyen yüzde 8,6 oranındaki seçmen kümesinin ikinci tur tercihleri ise şöyle: Kılıçdaroğlu yüzde 60,7, Erdoğan yüzde 17,4.
Evrensel'den Serpil İlgün'e konuşan Yöneylem Koordinatörü Derya Kömürcü, sonuçları şöyle değerlendirdi:
(...)
- Gelelim seçime kendi amblemi ve listeleriyle girmek gibi şaşırtıcı bir karar alan MHP’ye. Hemen her konuşmasında, Türkiye’nin bekasının cumhur ittifakının devamından geçtiğini söyleyen MHP lideri Devlet Bahçeli bunu riske atacak ayrı girme kararını neden aldı?
Yanıtlaması kolay bir soru değil. Yorumlar yapıyoruz ama bu yorumları yaparken gerçeğin bazı noktalarına da temas ediyoruz. Birincisi, Bahçeli gerçekten Cumhur İttifakının devam etmesini istiyor olabilir ama her parti seçim sonrasına da hazırlık yapıyor. Her partinin “iktidarı kazanırsam ne olur, kaybedersem ne olur, toplu olarak kaybedersek ne olur” diye B planları var.
Bu çerçevede Bahçeli’nin bir taktik hamle yaptığını düşünüyorum. MHP ortak listeyle girmiş olsaydı, Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi ve ittifakın iktidardan düşmesi durumunda kurumsal kimliği çok ciddi bir hasar alacaktı ve bunu yeniden inşa etmesi çok güç olacaktı. O yüzden bir önlem aldığını, "Gerekirse 10 vekil az çıkarırız ama MHP olarak devam ederiz" gibi bir yaklaşım içinde olduğunu düşünüyorum.
- “Milletvekili pazarlığında anlaşamadılar” iddiaları için ne dersiniz?
İkinci neden bu olabilir. Sonuçta bütün partiler pazarlık yapıyorlar, MHP de Mecliste güçlü temsil edilmek için belli sayıda milletvekili talep etti, fakat Erdoğan’ın bunu karşılama olanakları kısıtlandı çünkü birdenbire Cumhur İttifakı genişlemeye başladı. MHP ittifak içinde nicel olarak değil ama özgül ağırlığı olan bir partiyken, birden başka partilerle de yan yana görünmeye başladı, bu da rahatsızlık yarattı.
Bugün Cumhur İttifakı içinde Erdoğan’da da, Bahçeli’de de, herkeste bu seçimin kaybedilebileceğine dair bir soru işareti olduğu görülüyor. DSP’ye milletvekilliği vermek de, Hüda Par’la yan yana gelmek de, MHP’nin ayrı liste çıkarması da bunun göstergesi.
- Bu karara Yöneylem olarak yüzde 6.5 ölçtüğünüz MHP oylarındaki gerileme de etki etmiş midir? Ve bu kararın seçimde Cumhur İttifakına maliyeti ne olacak?
MHP’nin oyları epey düştü son süreçte. Bunda partinin kimliksizleşmesinin de etkisi oldu. MHP sadece muhalefete kaybetmedi, MHP aynı zamanda AKP’ye de seçmen kaybetti.
Seçime ayrı listeyle girmenin AKP oylarında normalde alacağından bir iki puanlık gerilemeye yol açacağını düşünüyorum. Bazı seçim çevrelerinde bu daha da etkili olacaktır. MHP’nin İç Anadolu’da güçlü olduğu birtakım illerde, AKP’den belki üç dört puanlık oylar koparabileceğini, ülke genelinde de MHP’nin oylarının biraz daha artacağını düşünüyorum. Bu tek tek illerde AKP’ye bazı vekiller kaybettirebilir. AKP ve MHP ortak listeyle girseydi bugün alabileceklerinden 15-20 milletvekili daha fazla alırdı diye tahmin ediyoruz.
(...)
İNCE’YE GİDEN PROTESTO OYLARI 14 MAYIS’TA KILIÇDAROĞLU’NA YÖNELEBİLİR
- Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura bıraktıracak potansiyeli bünyesinde tutan Muharrem İnce’ye yönelik ilgiyi anlamaya çalışıyoruz. Üç ay önce anketlerde binde 3’lerde görünen İnce bugün ne oldu da cumhurbaşkanlığı seçim sonucunu belirleyebilecek yüzde 9’lara yükseldi?
Evet, Muharrem İnce’nin oy oranının son bir iki ayda inanılmaz bir yükseliş içinde olduğunu görüyoruz ama bu yükseliş İncenin yükselişi değil, üçüncü seçeneğin yükselişi. Seçmenlerin bir kısmı açısından üçüncü bir seçeneğe ihtiyaç var. Onu da şöyle anlayabiliyoruz; Üç ay önce seçmenlerin bir kısmı en iyi adayın Mansur Yavaş olduğunu düşünüyordu. Yavaş’ın oylarını Kılıçdaroğlu ile kıyaslandığında çok yüksek oranlarda görüyorduk. Başka bir seçmen kümesi de İmamoğlu’nu tercih ediyordu.
Aday belli olduktan sonra yaptığım yorumlarda seçmenlerin ağırlığının ortak adaya yöneleceğini ama bir kısmının da bunu protesto edeceğini söylemiştim. Şimdi gördüğümüz şey protesto. 6 Mart’ta Kemal Bey ortak cumhurbaşkanı adayı olarak açıklandıktan sonra bir grup seçmen bunu protesto ediyor. Protesto edenlerin içinde de ideolojik olarak kendilerini daha ulusalcı olarak tanımlayanlar var.
Bir dönem Zafer Partisi’nin yükselişinde pay sahibi olmuş olanlar (Zafer Partisi şimdi iyice sönmeye başladı) Memleket Partisi’ne yöneliyorlar diyebiliriz, bunu sosyal medya kampanyalarında da görüyoruz.
YSK, seçmen sayısına 7 milyon yeni seçmenin eklendiğini açıklamıştı. Yeni seçmenlerin de dahil olduğu genç seçmenlerin ne kadarı İnce’yi destekliyor?
Esas sosyolojik olarak incelenmesi gereken kısmı da burası. İlk kez oy kullanacak seçmenlerin içinde “İnce’ye oy vereceğim” diyenler çok ciddi oranlara, yüzde 10’un üzerine çıkıyor. Türkiye ortalaması 8 oluyorsa bu gençlerde 12 oluyor.
‘MANTIK BULAMIYORUZ’
Böyle bir şey var ama bunun arkasında bir motivasyon, bir mantık bulamıyoruz. Tamamen kendilerine dayatılan iki yoldan başka bir yere gitme hali. Bir çıkıntılık yapmak hoşlarına gidiyor. Bugün İnce “adaylıktan çekiliyorum” dese, bu seçmenlerin bir kısmı yine başka yere gitmek için seçenek arayacaklar ama genel olarak siyasi tutumlarını, tercihlerini incelediğimde seçmenin bir kısmının sandığa gitmeyeceğini, birinci turda bir kısmının Kılıçdaroğlu’nun kazanacağına ikna olacağını düşünüyorum.
O yüzden de kaçınılmaz olarak bu iş birinci turda bitmez demiyorum. Şu an Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasında ölçtüğümüz yaklaşık 5 puanlık Kılıçdaroğlu lehine olan fark bu seviyelerde devam ederse ve İnce’ye destek verenlerin yarısı sandığa gitmeseler, ilk turda bitme ihtimali olabilir diyorum.
'SEÇMENİN EN KORKTUĞU ŞEY İSTİKRARSIZLIK'
- Bu gerçekleşmezse İnce seçimi ikinci tura bıraktırıyor. Bu aşamada Meclis aritmetiğinin nasıl şekillendiği de devreye girecek. Bu açıdan da ikinci turun Erdoğan lehine bir durum üretebileceğine katılır mısınız?
Bence zaten Erdoğan bütün stratejisini bunun üzerine kuruyor. İlk turda seçimi kazanamayacağını görüyor, şu anki çalışmasının temel odak noktası seçim ilk turda bitmesin, ikinci tura kalsın. İkinci tura kaldığı andan itibaren Meclis aritmetiği çok önemli olacak.
Cumhurbaşkanlığında Millet İttifakının önde olduğu ama Mecliste 300 vekili bulamadığı bir tablo ortaya çıkarsa, orada Erdoğan’dan istikrarsızlık vurgusu mutlaka gelecektir. Herkesin farkında olduğunu düşünüyorum ama altını çizmek gerekir, Türkiye’de ortalama seçmenin en korktuğu şey, istikrarsızlık.
Toplum son 20 yılda inanılmaz borçlandırılmış durumda, herkesin kredi borçları, o borcu, bu borcu var. Ve borcu olan insanların en korktuğu şey istikrarsızlıktır. Çünkü bugün dolar şu kadar liraysa yarın iki katı olabilir, enflasyon yüzde 80’se yarın yüzde 180 olabilir. Bundan korkuyor insanlar. O yüzden de hem meclisin, hem cumhurbaşkanlığının aynı anda kazanılması gerekiyor.
Kaynak: Evrensel