'Recep Tayyip Erdoğan doğru mudur yanlış mıdır?'

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM Genel Kurul'da erken seçim görüşmelerinde CHP Grubu adına konuştu.

TBMM Genel Kurul’da, Kasım 2019’da yapılması gereken seçimlerin, 24 Haziran 2018’e alınmasını öngören, “erken seçim kararı” görüşüldü.

TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanı İsmail kahraman Başkanlığı’nda toplandı. Genel Kurul’da milletvekili genel seçiminin yenilenmesi ve cumhurbaşkanlığı seçiminin, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılması hakkındaki önerge görüşüldü.

CHP Grubu adına CHP Grup Başkanvekili Engin Altay konuştu. CHP'li Altay'ın konuşması şöyle:

"Son söyleyeceğimi ilk söyleyeyim, hayırlı uğurlu olsun.
Sayın Genel Başkanımız üç hafta önce "Düşün bu milletin yakasından." dedi. Buradan ne çıkar? Yani "Ya istifa edin ya seçime gidin." dedi. Bu milletin sizi yakasından düşürmesine fırsat verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum, Allah razı olsun.

"MİLLET SİYASETTEKİ FETÖ'CÜLERİ TASFİYE EDECEK'

Bu vesileyle bir hayırlı iş daha yapmış olacağız. Sayın Canikli açıklamıştı "3 bin kripto FETÖ'cüyü bir KHK'yle ihraç edeceğiz." diye. Aziz milletimiz de siyasetin kripto FETÖ'cülerini, siyasetteki kripto FETÖ'cüleri 24 Haziranda inşallah tasfiye edecek. Bu da güzel bir haber.

"ERDOĞAN DOĞRU MUDUR YANLIŞ MIDIR?"

Değerli arkadaşlar, sözlerime Recep Tayyip Erdoğan'ın bir sözüyle başlamak istiyorum: "OHAL'e 'evet' diyenler için söylüyorum -Recep Tayyip Erdoğan söylüyor- demek ki terörün diline teslim oluyorsunuz, teröre hizmet ediyorsunuz." Şimdi, OHAL'e "evet" diyen AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisine soruyorum: Bu OHAL'e "evet" diyenlerin teröre teslim olduğunu, terörün diline teslim olduğunu, teröre hizmet ettiğini söyleyen Recep Tayyip Erdoğan doğru mudur yanlış mıdır? Çıkın "Recep Tayyip Erdoğan doğrudur." deyin ya da "Recep Tayyip Erdoğan yanlıştır." deyin.

"CHP 1. PARTİ OLARAK ÇIKACAK"

Değerli arkadaşlar, OHAL şartları içinde seçime gitmek etik değildir. OHAL değil dünyanın en katı sıkıyönetimini de ilan edip seçime gitseniz akıbet kaçınılmazdır. Çok bilinen bir terim vardır: Etki tepki doğurur. Siz 80 milyonun anayasal haklarını yani yerleşme ve seyahat hakkını, düşünce ve vicdan hakkını, düşünce ve kanaat hakkını, düşünceyi açıklama ve yayma hakkını, bilim ve sanat hakkını, basın ve iletişim hakkını, toplantı ve gösteri hakkını, mülkiyet hakkını, çalışma hakkını, grev hakkını gasbederseniz, o, çuvala sığmaz; milletin isyanı, milletin temel hak ve özgürlük aşkı, milletin demokrasi sevdası sizi buradan indirmeye yeter. Bu bakımdan OHAL şartlarındaki bir seçimi etik, ahlaki bulmamakla beraber; dünya milletler ailesine Türkiye için bir kara leke, bir olumsuzlama olarak da geçmesine rağmen Cumhuriyet Halk Partisi bu seçimlerden -çok şükür- 1'inci parti olarak çıkacaktır. Bunu bir gönül rahatlığıyla Meclisten ilan etmekten mutluluk duyuyorum.

"OHAL'DE VERİLEN ZARAR 5 DARBEDEN DAHA FAZLA"

Değerli milletvekilleri, Türkiye altmış sekiz yıldır demokrasi mücadelesi veriyor, milletçe veriyoruz. 27 Mayıslar, 12 Martlar, 12 Eylüller, 28 Şubatlar, 15 Temmuzlar milletin demokrasiye olan sadakatini ve aşkını kıramadı. Hiç şüpheniz olmasın, 27 Mayıstan, 12 Marttan, 12 Eylülden, 28 Şubattan ve 15 Temmuzdan daha vahim sonuçlar doğuran, demokrasimizi daha fazla tahrip eden 20 Temmuz sivil darbesi ve OHAL'le Türkiye'ye verilen zarar, demin saydığım 5 darbeyle verilen zarardan fazladır. Türkiye'de tahrip edilen bir demokrasi var. Kutuplaşan bir toplum, dünya milletler ailesi nezdinde itibarsız bir ülke yarattınız. Kamplaştırdınız toplumu, demokrasiyi tahrip ettiniz ve Türkiye'yi itibarsızlaştırdınız.

"EKONOMİ PERT, DEMOKRASİ KOMADA..."

Geldiğimiz noktada, 24 Hazirana giderken Türkiye'de 5 çok temel sorun can yakıcı hâle geldi. Türkiye'nin bu 5 temel sorunu kabul edilebilir sınırların çok ama çok üstünde. Demokrasimiz, ekonomimiz, eğitim politikalarımız, dış politikamız ve toplumsal barış ve huzur ortamı noktasında Türkiye taşınabilir noktada değil artık; ekonomi pert, demokrasi komada, eğitim kanser, dış politikamız felç; toplumsal barış ve huzur ortamını da zaten yok ettiniz.

"EKONOMİDE ÇOK BÜYÜK TAHRİBAT YARATTINIZ"

Bunu yaparken, ekonomide çok büyük bir tahribat yarattınız; devletin iç ve dış borcu 243 milyardan 896 milyara çıktı; toplam dış borcumuz 129 milyardı, 453 milyar oldu; vatandaşın banka borcu 6 milyardan 500 milyara çıktı ve cari açık 1 milyar dolardan 53 milyar dolara çıktı. Ekonomideki olumsuzlukları saymakla bitiremeyiz. Gerçek işsiz sayısı bugün 6 milyonu aştı, 15-29 yaş arasındaki genç nüfusta 4 milyon 800 bin işsiz var. Hep söyleriz, işsiz insan sudan çıkmış balık gibidir ve onları siz bu hâle getirdiniz, sizin politikalarınız onları bu hâle getirdi.

"İNSANLARIN ETEK BOYUYLA UĞRAŞTINIZ"

2002 yılında 1,6 olan, 2013 yılında hazırlanan beş yıllık kalkınma planında bu yıl için, 2018 için "1,9 olacak." dediğiniz dolar 4 lira oldu. Bunlar millete söylediğiniz yanlışlardır. "Yalan" dersem dava açarsınız.
Şurada çok büyük bir hata yaptınız: Yaşam tarzı üzerinden, etnik aidiyet üzerinden, inanç farklılıkları üzerinden önce insanları, sonra toplumu böldünüz ve insanların etek boyuyla uğraştınız, insanların başlarının açık olup kapalı olmasıyla uğraştınız.

'CAMİDE İÇKİ İÇTİLER' DEDİNİZ İSPATLAMADINIZ

Yalanlar söylediniz. "Camide içki içtiler." dediniz, ispatlayamadınız. Müfterilik arıyorsun ya müfterilik... "Başörtülü kadını tekmelediler." dediniz, ispatlayamadınız. İnsanların dinî duygularını ve hassasiyetlerini çok kirli bir şekilde kullandınız. İnsanların mezheplerini sorguladınız. İnsanlar için "Affedersiniz, Ermeni." diyebildiniz. Bunlar toplumu bölen konular. Biz Türkiye'de Kürt'üyle Türk'üyle Ermeni'siyle, Alevi'siyle Sünni'siyle, başı açığıyla başı kapalısıyla bin yıllık kardeşliğin devamını istedik, siz toplumu böldünüz.

"SANATI YASAKLADINIZ, SANATÇILARI FİŞLEDİNİZ"

İşkence yaptınız, işkencelere göz yumdunuz. Gazetecileri ve milletvekillerini hapse attınız. Sanatı yasakladınız, sanatı sansürlediniz. Sanatçıları fişlediniz.
Belediye başkanlarını hukuksuz yere görevden uzaklaştırdınız, kayyumlar atadınız. Nüfusun yüzde 51'ini halkın seçmediği belediye başkanları yönetiyor bugün. Sarayın avukatları hâkimlere ve savcılara talimat verir oldu, emir verir oldu, keseceği cezayı resmen söyler oldu.

"ATATÜRK'E KÜFRÜN VE HAKARETİN ÖZENDİRİLDİĞİ BİR ORTAMA TÜRKİYE'Yİ TAŞIDINIZ"

Başlı başına bir konu ama eğitimi bilimsellikten kopardınız. Afrika'daki en az gelişmiş kabile devletlerinde bile Türkiye'den daha bilimsel, daha laik ve daha parasız eğitim yapılıyor bugün. Türkiye'yi meczuplar ve sapkınların kol gezdiği bir ülke hâline getirdiniz. Atatürk'e küfrün ve hakaretin özendirildiği bir ortama Türkiye'yi taşıdınız.

Yüce dinimizi, kutsal dinimizi tartışmaların göbeğine oturttunuz bu meczuplar, bu sapkınlar aracılığıyla. Türkiye'yi Avrupa Birliğinin siyasi denetimine yıllar sonra yeniden maruz bıraktınız. Kürt sorununu salt siyasi malzeme olarak gördünüz. Türkiye'yi ve 80 milyon yurttaşımızı muhtelif terör örgütlerinin açık hedefi hâline getirdiniz. FETÖ başta olmak üzere, PKK, DAEŞ gibi örgütlere yardım ve yataklık yapıldı devlet yöneticileri tarafından ve hâlâ...

"ERDOĞAN BİR TANE DAVA AÇMADI"

... ve hâlâ Sayın Recep Tayyip Erdoğan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında "FETÖ'ye, PKK-PYD'ye, DAEŞ'e yardım ve yataklık yaptı." iddiası için bir tane ceza davası açmadı.

Vali ve kaymakamlara âdeta şantiye şefliği gibi nezaret ettirerek Türkiye'nin bir bölgesinde önce hendek kazdırdınız valilerin ve kaymakamların nezaretinde, kontrolünde. Sonra o hendekler için kasabaları, köyleri, şehirleri bombaladınız, insanları bombaladınız. Türkiye Büyük Millet Meclisi yerine soruna Oslo'da, Kandil'de, Dolmabahçe'de, İmralı'da güya çözüm aradınız. Sizin sorumsuzluğunuzun, basiretsizliğinizin, tutarsızlığınızın bedelini askerimiz, polisimiz ve vatandaşımız canıyla, kanıyla ödedi.

"ADALARA YUNAN BAYRAĞI ÇEKTİRMEYİ BAŞARDINIZ"

Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; dış politikada Türkiye'nin itibarını yerle yeksan ettiniz. Birleşmiş Milletler kararıyla Türkiye Cumhuriyeti'ne ait adalara ve aidiyeti belirsiz coğrafi formasyonlara Yunan bayrağı çektirmeyi başardınız, sizi tebrik ediyorum(!)

"MÜSLÜMANLARA BOMBA YAĞDIRAN EMPERYALİSTLERİ ALKIŞLADINIZ"

Kendi topraklarımızdan, kutsal ve kıymetli sayılan topraklarımızdan şanlı bayrağımızın direğiyle birlikte, bayrak direkteyken bayrağı söküp yere yatay çevirip bayrağımızı yerlerde süründüre süründüre Türkiye'nin sınırına yakın bir bölgeye kutsal emanetleri taşıdınız. Bu da sizin Türkiye'yi getirdiğiniz ayıp ve acı bir noktadır. Müslümanlara bomba yağdıran emperyalistleri alkışladınız.

Türkiye'yi Orta Doğu bataklığında aciz ve itibarsız bir aktör hâline getirdiniz. Danışılan Türkiye'yi didişilen Türkiye'ye çevirdiniz. Bu da Orta Doğu coğrafyasında ve dünyada Türkiye'yi soktuğunuz durumun acı bir gerçeğidir. Orta Doğu'da kardeş ve akrabalarımız olan Türkmen, Kürt ve Arapların cihatçılaştırılmasına, kriminalize olmalarına ve birbirlerini boğazlamalarına çanak tuttunuz. Bu da Hükûmetin, AK PARTİ'nin en büyük günahlarından biridir.
Bugün dünyada daha şimdiden Türkiye'deki seçimlerle ilgili olarak olumsuz demeçler birinci günden seslendirilmeye başlandı.

"EY SÖZCÜ ENLİŞENME CHP VAR"

Dünya bize ayar veremez, ne Amerika ne Rusya. Sizin zaman zaman "Ey Amerika!" deyip sonra "dostum" dediğiniz Amerika, "Aklını başına al." dediğiniz Rusya Devlet Başkanı Putin; hiç kimseden alacak ayarımız yok ama Türkiye'yi 189 ülke arasında, ülke nezdinde bu kadar itibarsızlaştırmaya, Türkiye'yi beşinci sınıf bir ülke gibi göstermeye ne hakkınız var? Bugün Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Türkiye'deki seçimlerle ilgili endişesini dile getiriyor. Ey sözcü, hiç endişelenme, Cumhuriyet Halk Partisi var, Türkiye'de demokrasiye aşık 70 milyon insan var.

Hiç şüpheniz olmasın, Türkiye 24 Haziranda yeniden demokrasi standartlarını çok geliştirmiş bir ülke olarak dünya milletler ailesi içindeki yerini alacaktır. Almanya diyor ki: "Türkiye'deki gerilim ortamı, AK PARTİ'nin yarattığı gerilim ortamı Almanya'daki Türklerin kendi arasındaki gerilimlerinden kaynaklı olarak Almanya'nın huzurunu bozuyor." Türkiye'yi bu hâle düşürmeye ne hakkınız var? Size değil sözüm tabii, bütün söylediklerim Hükûmetedir. Türkiye'yi bu hâle düşürmeye ne hakkınız var?

Şimdi, değerli arkadaşlar, taşeron, çiftçi, işçi, memur, işveren, öğrenci, ev kadını, küçük esnaf ve iş arayan insan sizden müştekiydi, sizden şikâyetçiydi, sizden dertliydi. Onların hayatını allak bullak ettiniz. Yetmedi, son bir yıldır Türkiye'nin irili ufaklı bütün holdingleri, bütün sanayicileri, bütün tüccarları da sizden müşteki oldu. Sizden artık kurtulmak lazım. Türkiye'nin fikir birliği ettiği bir konu var, Türkiye bir felakete sürükleniyor. Türkiye'de bu konuda bir fikir birliği var. Onun için, son söyleyeceğimi baştan söyledim. Bu kararı alanlardan Allah razı olsun. Kararda bizim de oyumuz var ama bu kararı Meclise getirme noktasında ilk girişimi yapanlara teşekkür ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, görmediğiniz bir şey var, gözünüzü kapattığınız bir şey var. Keşke AK PARTİ 2002-2008 ayarlarına geri dönebilseydi. AK PARTİ 2002-2008 ayarlarına geri dönmüş olsaydı belki -belki o da- bu seçimde bir şansınız vardı.

"SIRTINIZI ZENGİNE DAYADINIZ"

Ya göreceğiz zaten merak etme, acele etme, etten önce çömleğe atlama.
2002-2008'de hakikaten bir şeyler yaptınız, yiğidi öldür hakkını ver denmiştir. 2002-2008 arasında dişe dokunur bir şeyler yaptınız. Keşke hep mağdur kalsaydınız, çünkü 2002-2008 arasında mağdurdunuz. Kendinizi millete öyle yutturdunuz ama bir yandan da ekonomik olarak palazlandınız ve palazlandıkça mağrurlaştınız. Palazlandıkça, bir AK PARTİ'li sayın milletvekilimizin dediği gibi şımarıp, yoksuldan, fakir fukaradan uzak düşer oldunuz. Sırtınızı zengine dayadınız.

"BU MİLLET SİZİ TAŞKÖPRÜ KEBABINI SALLAR GİBİ SALLAYIP DÜŞÜRECEK"

AK PARTİ milletvekili söylüyor ben söylemiyorum. Onun için bu milletin yakasından, bu millet sizi Taşköprü kebabını sallar gibi sallayıp düşürecek. Türkiye'yi güvene, ahlaka, adalete, saygıya, huzura, eşitliğe ve özgürlüğe susattınız. Türkiye'nin adalete, güvene, ahlaka, saygıya, huzura, eşitliğe ve özgürlüğe olan susamışlığını Fırat Nehri dindiremez, Türkiye'yi bu hâle getirdiniz. Bu millet sizden kurtulmasın da ne yapsın?

Değerli arkadaşlar -tahammül edin- gelinen noktada "Vatana ihanet olur." dediğiniz erken seçimi yapmak zorunda kaldınız. Sayın Erdoğan "Erken seçim vatana ihanet." diyordu. Ne oldu? Ya, seçim gerekçenize bakın, çok ayıp ya! "Avrupa Birliği ilişkileri." diyorsunuz ya. Daha iki gün önce Avrupa Birliği Türkiye'yle ilgili sert bir rapor yayınladı. Böylece Avrupa Birliğinin yayınladığı raporu da haklı ve meşru gösteriyorsunuz ya. Gerekçenize bari düzgün bir şey yazsaydınız ya, ne ayıp ya! Biz Türkiye'nin dışarıya yönelik itibarını korumaya çalışırken siz bu itibarı yerle yeksan etmek için yapmadık bir şey bırakmadınız.

"BAHÇELİ SİYASİ ÖTENAZİ HAKKINI KULLANDI"

Değerli arkadaşlar, neyse, erken seçim yapıyoruz, tekrar Allah razı olsun. Şu sözümü unutmayın, şimdi söyleyeceğimi unutmayın: Bence Sayın Erdoğan ve -kendisi burada, kızmasın ama- Sayın Bahçeli siyasi ötenazi hakkını kullandı, hayırlısı olsun. Hayırlısı olsun, siyasi ötenazi hakkını kullandı.

Recep Tayyip Erdoğan'ın kini, öfkesi, hırsı ve ihtirası, AK PARTİ'li kardeşlerimiz için de kabul edilebilir sınırların çok üstünde. Gidin sahanıza, seçim bölgelerinize, bunu size söyleyecekler.

Tıpkı Cumhuriyet Halk Partili, İYİ Partili, Saadet Partili, HDP'li, MHP'li seçmenler gibi AK PARTİ'li seçmenler de 24 Haziranda felakete "Dur." diyecek. Tıpkı bizim gibi, İYİ Parti, HDP, MHP'li gibi, Saadet Partili gibi, Vatan Partili gibi, ÖDP'li gibi AK PARTİ'li seçmenler de 24 Haziranda günahlarınıza daha fazla ortak olmayacak ve seçimleri kaybedeceksiniz. Efendim, hazırlıkmış, çok hızlıymış... Bu seçim erken seçim değil, çok acele erken seçim; iyi ki de öyle, iyi ki de öyle.

"GİDİŞİNİZ GÜLE GÜLE OLSUN"

Başkanım, toparlamama müsaade eder misiniz? Cumhuriyet Halk Partisi üyeleriyle, gençlik ve kadın kollarıyla, ilçe ve il başkanlarıyla, sandık kurulu üyeleriyle, müşahitleriyle, milletvekilleriyle, parti meclis üyeleriyle, merkez yönetim kuruluyla ve Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'yla 24 Haziran'daki demokrasi, huzur ve adalet bayramına hazırdır.
Gidişiniz güle güle olsun efendim, güle güle gidin efendim.
Saygılar sunarım.

Etiketler
Erken Seçim Engin Altay Recep Tayyip Erdoğan Seçim