Erdoğan'dan seçim sistemi hazırlığı! 'Kurtuluş reçetesi olarak görüyor'
Can Ataklı, Erdoğan'ın kurtuluş reçetesi olarak gördüğü yeni seçim sistemi çalışmalarını yazdı.
Sözcü Gazetesi yazarı Can Ataklı, bugünkü yazısında 'Uçum ve ekibi yepyeni bir seçim sistemi kanunu taslağının sonuna gelmiş. Yeni seçim sistemi “tek dereceli dar bölge sistemi” olacakmış.' dedi.
Can Ataklı'nın 'Erdoğan'dan tek dereceli dar bölge seçim sistemi' başlıklı yazısınin bir bölümü şöyle oldu:
YENİ ÖĞRENDİM
Yerel seçim sonuçları aslında AKP'nin nasıl kan kaybettiğini ve baş aşağı gittiğini gösteriyor.
Erdoğan CHP liderine eleştiri yöneltirken “Aldığın üç beş belediye var” var dedi ama aslında gerçek bu değil.
Sayısal olarak bakıldığında AKP'nin kazandığı belediye ve belediye meclis üyesi sayısı ezici bir üstünlükteymiş gibi görünüyor.
Oysa muhalefetin kazandığı yerlerin nüfusu Türkiye'nin yüzde 65'ine denk geliyor.
Ayrıca muhalefetin kazandığı yerler ekonomiye en büyük katkının sağlandığı bölgeler.
Üretimin de tüketimin de çok olduğu, yüksek vergilerin ödendiği, bilimin sanatın, kültürün, eğitimin çok daha önde olduğu yerler bunlar.
Bu açıdan bakınca Erdoğan önümüzdeki ilk seçimlerde bugünkünden de daha kötü sonuçalabilir.
Nitekim bu durumu bizzat gördüğü için olacak ki yeni bir seçim sistemi için kolları sıvamış durumda.
Bu nedenle saray danışmanlarından Mehmut Uçum'a görev verilmiş öğrendiğime göre.
Uçum ve ekibi yepyeni bir seçim sistemi kanunu taslağının sonuna gelmiş.
Yeni seçim sistemi “tek dereceli dar bölge sistemi” olacakmış.
Aslında dar bölge sistemi hep konuşulur.
Ancak bunun özellikle muhalefet partilerini yok edebileceği düşünülerek hep vazgeçilir.
Erdoğan ise sanıyorum bu sistemi bir kurtuluş reçetesi olarak görüyor.
Yeni sistemin en önemli özelliği uygar ülkelerdekinin aksine çift dereceği değil tek dereceli dar bölge seçimi olması.
Hazırlanan taslağa göre Türkiye 600 seçim bölgesine bölünecek.
Her bölge bir milletvekili çıkaracak.
Erdoğan'ın kurmayları “Bu sistemle Orta Anadolu, İç Ege, Karadeniz ve Doğu
Anadolu'nun bir bölümünde AKP çok büyük fark atar” diye düşünüyormuş.
Çünkü AKP bu bölgelerde oy kaybetmiş olmasına rağmen birinci parti.
Seçim bölgelerinin de ince hesaplarla düzenlenmesi halinde bütün bu seçim bölgelerinden AKP'nin birinci çıkma olasılığı çok yüksek görünüyor.
Erdoğan tek dereceli dar bölge seçimi ile birlikte Cumhurbaşkanlığı seçiminin de eskisi gibi Meclis'e bırakılmasını istemiş.
Çünkü muhalefetin kazandığı nüfusu yoğun bölgelerde bundan sonraki bir seçimde Erdoğan'ın yüzde 50'yi bulmasını çok zorlaştıracağı düşünülüyormuş. Peki cumhurbaşkanı Meclis'ten nasıl seçilecek?
İşte işin sıkıntılı tarafı burada.
Seçim sistemi yasa ile değiştirilebiliyor, Cumhurbaşkanlığı seçimi için ise Anayasa değişikliği şart.
İşte bu noktada HDP faktörü devreye sokulmak isteniyormuş.
Yeni sistemle birlikte Güneydoğu'da en az 120 seçim bölgesi olacak. Bunların hepsini HDP kazanabilir.
Böylelikle HDP ikinci parti olarak Ana Muhalefet Partisi konumuna gelebilir.
Erdoğan'ın bu nedenle HDP ile masaya oturacağı ve Anayasa değişikliği için destekisteyeceği ihtimalmiş.
Sarayın kurmayları “HDP ikinci parti olmanın avantajı ile kendisine dokunulmayacağı ve açılımın tekrar başlayacağı sözü ile cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilmesine yeşil ışık yakar” diye düşünüyormuş.
Bütün bu hazırlıkların isteğe göre sonuçlanması halinde tek dereceli dar bölge sistemi ile yapılacak seçimde AKP'nin 380- 400, HDP'nin 120- 130 milletvekilliği kazanması geri kalanların ise CHP ve diğer partiler tarafından paylaşılacağı hesaplanıyor.
Evdeki hesap çarşıya uyar mı?
Erdoğan “uysa da uymasa da” bu sistemi bir kurtuluş reçetesi olarak görüyor, bu kesin.