HDP: Zulmünüz Haziran'da son bulacak
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli partisinin grup toplantısında konuştu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli partisinin grup toplantısında, "7 Haziran’da yarım bıraktığımız işi de 24 Haziran’da tamamlayacağız. Kendi adayımızla gireceğiz emek ve demokrasi güçlerinin sesi olacağız. Türkiye’nin adayı ile gireceğiz. Türkiye partisi olduğumuz için Türkiye adayı ile gireceğiz. Biz hakikatin sesiyiz. Güçlü adayla gireceğiz" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Meclis’te haftalık grup toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıya yaklaşan 1 Mayıs nedeniyle DİSK Genel Başkanı Kani Beko, KESK Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik, KESK’e bağlı sendika temsilcileri ve birçok işçi baretleriyle katıldı. BES Genel Başkanı Serpil Akpınar ve BES üyeleri ise Meclis’e giriş yasağı olduğu gerekçesiyle toplantıya katılamadı. İşçiler toplantı başlangıcında ve konuşma esnasında “Bijî 1 Gulan – Yaşasın 1 Mayıs” sloganları attı.
Eş Genel Başkan Sezai Temelli, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Temelli konuşmasına “Bijî 1 Gulan, Yaşasın 1 Mayıs” diyerek başladı. Ardından cezaevindeki tutuklu siyasetçileri selamlayan Temelli, toplantıya katılan emek ve sendika temsilcilerini de selamladı.
‘BİR AKIL YİTİMİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısındaki konuşmasında “Bu döviz baskısından, lobisinden kurtulacağız.” sözlerini eleştirerek, “Şimdi altına geçeceğiz diyor, altını oğluna takılan çeyrek altın sanıyor, o altınlar da dövizle alınıyor senin paranla sakız alamazsın İngiltere’de. Ne yapacaksın altını neyle alacaksın? Bu durumla karşı karşıyayız. Bir akıl yitimi ile karşı karşıyayız” dedi.
‘TAKSİM’İN HESABINI SORMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Temelli, konuşmasının devamında yaklaşan 1 Mayıs nedeniyle çalışma koşullarına değindi. Temelli, “Bir hafta sonra alanlarda olacağız. Biz, 24 Nisan-1 Mayıs haftasını, emeğin sorunlarını konuşarak değerlendirmek istiyoruz. Sözlerime 1 Mayıs 1977’de hayatını yitirenleri anarak başlamak istiyorum. 1 Mayıs 1977 hala aydınlatılmadı. Ve bu aydınlatılmadığı sürece Taksim sevdamız bitmeyecek. Başka alanlarda buluşacağız ama Taksim’in hesabını sormaya devam edeceğiz. Türkiye işçi sınıfı tarihinin en zor günlerini yaşıyor. Böylesi bir dönem 12 Eylül’den bu yana yaşanmadı. OHAL rejimi 21 aydır sürüyor. 3 ay daha uzatıldı. Geçenlerde AKP Genel Başkanı işverenlere ‘daha ne istiyorsunuz sizin için OHAL’i uzatıyoruz. İşçilerin grev yapmalarına engel oluyoruz’ diyor. ‘Nankörlük yapmayın’ diyor. OHAL’in en büyük mağdurları işçiler ve emekçilerdir. Kuralsız çalışmanın en ciddi boyutlara ulaştığı dönemi yaşadı işçiler. Bu kuralsız çalışma, düşük ücreti, iş cinayetlerini beraberinde getiriyor” şeklinde konuştu.
‘BU İKTİDARDAN HEP BİRLİKTE KURTULACAĞIZ’
Savaş politikalarının Türkiye’yi büyük çöküşe sürüklediğini savunan Temelli, “Tüm bunlara dur demek için 1 Mayıs’ta buluşacağız. Mücadelemizi örgütleyeceğiz. Bu iktidardan hep birlikte kurtulacağız. Kuralsızlaştırma taşeronun yaygınlaşması anlamına geliyor. O denli ileri gidilmiş ki yeni tüm iş sözleşmelerinin referansı taşeronlardır. Taşeronu ortadan kaldırıyoruz diyerek gündeme getirdikleri düzenleme boş bir vaat. Hatta bu uygulama yeni ayrımcılıklara yol açtı. Eğer Kürtseniz, devrimciyseniz, solcuysanız kadroya geçme hakkınız yok” dedi. Temelli, BES Genel Başkanı Serpil Akpınar’ın “giriş yasağı” gerekçesiyle grup toplantısına alınmamasına tepki gösterdi.
‘12 EYLÜL’DE 1402 VARDI ŞİMDİ TAKSİT TAKSİT İHRAÇ EDİLİYOR’
Temelli, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu dönem KHK’lerle işinden ve emeğinden olanları konuşmak lazım. Ben de KHK ile ihraç edildim. Benim kodum 696 sayılı KHK. 12 Eylül’de 1402 vardı, şimdi taksit taksit ihraç ediyorlar. BES’te birçok emekçi arkadaşımız işinden edildi. Sadece BES’te değil kamu çalışmalarında çok yaygın bir uygulama. 15 Temmuz darbe kalkışması bahane edilerek tüm muhalif kesimler ihraç edildi. İhraç edilmeyenler de işten ayrılmaya zorlanıyor. Özellikle BES dosyasına baktığımızda göreceksiniz. Cumhuriyet savcılarının suç duyuruları kovuşturmaya gerek olmadığı gerekçesiyle iade edilmesine rağmen arkadaşlarımız işine dönemiyor. Çünkü temel mesele yandaşlara yeni istihdam alanları yaratmak. 100 binden fazla boşalan kadroya hep iktidar yandaşları yerleştiriliyor. 100 binden fazla ihraç edilenlerin mağdur olmasıyla sınırlı kalmadı. Tüm toplum mağdur oldu. Çünkü kamu hizmetlerinin niteliği düştü. OHAL’de kurulan komisyon yargı sürecini oyalamak amacıyla oluşturuldu. Komisyon oyalıyor. 100 binden fazla insanların işlerine geri dönebilmesi için her şey yolunda giderse 10 sene, işler biraz aksarsa 20 sene gerekiyor. Benim gibi biri herhalde işine bir daha geri dönemez. Bu komisyonun çalışma temposundan niyet belki.”
‘ÜNİVERSİTELERDEKİ TAHRİBATIN BEDELİNİ GELECEK KUŞAKLAR ÖDEYECEK’
Bazı üniversitelerin bölünerek yeni üniversitelerin açılmasına tepki gösteren Temelli, “Üniversitelerdeki bu tahribatın bedelini gelecek kuşaklar ödeyecek. Bakın sürekli üniversite açıyorlar. Bu üniversiteler üniversite değil. Gençliğin kapatılma mekanları. Üniversiteler ticarethaneye çevriliyor. Şimdi de İstanbul Üniversitesi bölünüyor. Akademik bir kaygı ile değil. İstanbul Üniversite arazileri bu iktidar gözünde rant alanı haline getirilmiş. Gezi’de olduğu gibi göz koyarak bu arazilerden rant elde etmek istiyorlar. Önce müteahhidin vergi borcunu siliyorsunuz, bir de şeker fabrikasını satıyorsunuz, bu da yetmiyor müteahhit kamu bankalarından kredi kullanıyor. Basını da kamu bankasından kredi ile satıyorsunuz. Faşizmin kurumlaşması için bu yolla maddi temel oluşuyor” diye kaydetti.
Emek alanının en ciddi sorunlarından birinin iş cinayetleri olduğuna dikkat çeken Temelli, “2017’de 2 bin 6 işçi cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu resmi rakam. Meslek hastalıklarından işte yaşadığı sorunlardan dolayı iş sonrasında yaşamını yitirenleri de sayarsak bu rakam çok daha fazla. Bu yılın ilk 3 ayında 400’e yakın işçi yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenlerin arasında çocuklar kadınlar da var. En çok kayıp da inşaat sektöründe. Bu emek cehennemine çevrilmiş ülkede iş cinayetleri nasıl bir rejim altında yaşadığımızı bize gösteriyor. Bizler HDP olarak, emeğin sorunlarıyla ilgilenmeye devem edecek, iş cinayetlerinin önlenmesi konusunda çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. İşçi ölümlerinin önlenmesi ancak çalışma yaşamının demokratikleşmesiyle mümkün. Yaşamın her alanı demokratikleşmeden, demokrasiden bahsedemeyiz. Ekonomi de çalışma yaşamı da demokratikleşmelidir” şeklinde konuştu.
‘GENÇLERDE UYUŞTURUCU KULLANIMI AKP DÖNEMİNDE REKOR KIRDI’
Temelli, “İşsizlik ciddi boyutlarda. Her ne kadar TÜİK rakamlarında görmesek da genç işsizliği kadın işsizliği önemli oranlarda. Genç işsizliği, üniversite mezunlarında yüzde 30’lardadır. Erdoğan diyor ki ‘ben alkol ve sigarayla mücadele ediyorum.’ Gençlerde uyuşturucu kullanımı AKP döneminde rekor kırdı. Kulanım yaşı küçük yaşlara düştü. Eğer bu tür kaygıların varsa önce uyuşturucu ile mücadele et. Tabi ki sigara alkol ile mücadele etmek toplum sağlığını korumak önemli. Ama bütün gençlerimiz uyuşturucuya sürükleniyor. AKP Genel başkanı ‘ben sigarayla mücadele ediyorum’ diyor. Mücadele dediği ne sigara içenin paketini almak” diye belirti.
Ankara Valiliği’nin 1 Mayıs kutlamasında “Bijî 1 Gulan” sloganını yasaklamasına da tepki gösteren Temelli, toplantıya katılanların dakikalar süren “Bijî 1 Gulan” sloganı karşısında “Artık duymuştur” dedi.
‘SİZİN SINIRINIZ OSMANİYE’DİR’
Meclis Genel Kurulu’nda dün HDP’li Meral Danış Beştaş’ın “Kürt illeri” ifadesini kullanması sonrası Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın sarf ettiği sözleri de eleştiren Temelli, “Meclis Başkanı bağırıyor, ‘Kürt illeri dedirtmem’ diyor. Yahu senin Kürt milletvekillerin var. Onlar ne diyorlar, sabahları sana ‘rojbaş’ diyorlar. Senin kulağın duymuyor ‘bonjour’ sanıyorsun. Tabi onlar Kürt sorununa Fransız yaklaştıkları için normal. Bunlar tarihteki son Kürt AKP vekilleri. Bundan sonra böyle bir şey olmayacak. Sizin Kürt illerindeki tabelalarınızı bile kargo şirketleri asacak, çünkü orada size oy verecek tek bir Kürt olmayacak. Siz Kürt düşmanlığı yaparak Kürt illerini yok sayarak, Kürdistan lafından irkilerek var oldukça bir daha Kürdistan’a ayak basamayacaksınız. Madem Mersin’den kurt işareti yaptınız sizin sınırınız Osmaniye’dir” ifadelerini kullandı.
‘KRİZ SEÇİM KARARI ALDIRDI’
Baskın seçim kararının ekonominin içerisinde bulunduğu kriz halinden dolayı alındığını ifade eden Temelli, “7.4 büyümeyi konuşuyorlar. Karşılığında yaşanan iktisadi kriz 24 Haziran seçim kararını aldırdı. Bu büyümenin o denli yüksek maliyeti var ki bu maliyeti yoksul halka yansıtıyor. Bu maliyetin göstergeleri işsizlik, enflasyon ve zamlar. Bu maliyet bununla da sınırlı kalmıyor. Gelecek kuşakların haklarını da gasp ediyor. Türkiye tarihinin yüksek borçlanma dönemini yaşıyoruz. Sadece kamu değil özel sektör borçlanması da artmış durumda. İşsizlik sigortasına el atarak garanti fonundan kredi musluklarını açarak Türkiye’yi borç batağına sürüklüyorlar. Bu aldıklarını da yandaşlara aktarıyorlar. Bu aktarmanın sonucunda ekonomi bundan çok daha kötü bir yere sürüklenecek. Bu nedenle diyor ki ‘OHAL’i uzatmaya devam edeceğiz.’ Biz de diyoruz ki sen de merak etme 24 Haziran’da seni süpürmeye devam edeceğiz” diye kaydetti.
‘IMF’NİN DÜNKÜ KAYYUMU DERVİŞ BUGÜN BAHÇELİ’
Temelli, “2001 krizi döneminde İMF’nin atadığı kayyum vardı Kemal Derviş. Koalisyon ortağı da Bahçeli’ydi. Şimdi yine Bahçeli. Bakalım hangi kayyumu atayacaklar. O zaman İMF uzmanı Krueger diyordu ki, rekabetçi bir ortamın oluşması için asgari ücret 400 doların altına düşmelidir. ‘İMF’ye borcumuzu ödedik’ diyenler İMF’nin en önemli talimatını hayata geçirdiler. Asgari ücret 400 doların altında. Bu sefalet ücretidir. Biz insanca yaşam için gerekli ücretleri sağlamadıkça, bu ülkeye barış gelmez. HDP demiştir ki ‘4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı neyse asgari ücret onun yarısı olmalıdır.’ Bugün yoksulluk sınırı 6 bin lira, yani asgari ücret en az 3 binler olmalı. İşte o zaman ekonomi de hayat da düzelir” şeklinde konuştu.
Çocuk işçiliği ve çocukların yaşadığı sorunlara da değinen Temelli, “Birkaç gün önce Ayşe Öğretmen kucağında çocuğuyla cezaevine girdi. Bu durumda 700 çocuk var. Suriyeli 618 göçmen çocuk kayıp. Çocuklar nitelikli eğitim alamıyorlar. Suriyeli 800 binden fazla çocuk eğitim alamıyorlar. Türkiyeli çocukların bu yaşta maruz kaldıkları eğitim sistemi toplumun geleceğini tehdit ediyor. Bu anlayıştan ülkeyi de çocukları da kurtarmak lazım” dedi.
‘ERMENİ SOYKIRIMI 103 YILDIR İNKAR EDİLİYOR’
Temelli, “Bugün 24 Nisan. Bundan tam 103 yıl önce 1915’te siyasetçi, gazeteci, sanatçı ve aydın sırf Ermeni oldukları için, Çankırı ve Ayaş’a sürüldüler ve sonra da katledildiler. İttihatçıların sonradan çıkardığı yasayla da Anadolu’da katledildiler. Hep beraber kaybettik. Bunun acısı hala sürüyor. Bazı yaralar kapanmaz. Ermeni soykırımı 103 yıldır inkar ediliyor. Bu soykırımcı gelenek sürdüğü sürece bu ülkede nefret söylemi de ayrımcılık da devam edecek. Bugün Kürtlere karşı uygulanan ayrımcılığın referansı 1915 Ermeni Katliamı’dır. Biz bununla yüzleşmezsek bu topraklarda ve bu Meclis’te yüzleşmezsek bu yara hiçbir zaman kapanmayacak” diye konuştu.
‘ZULMÜNÜZ 24 HAZİRAN’DA SON BULACAK’
24 Haziran’da yapılması öngörülen baskın seçime dair değerlendirmelerde bulunan Temelli, alınan seçim kararını “panik seçim” şeklinde yorumlayarak, şöyle devam etti: “Seçimlere gidiyoruz. Panik seçimler. Bir an önce yapılsın yangından mal kaçıralım seçimleri. ‘16 Nisan’da oyları çaldık kılıfı hazırladık işi bir an önce bitirelim’ diyorlar. Evet bu iş bitecek. Çöktürme planlarınız, OHAL’leriniz, zulmünüz 24 Haziran’da son bulacak. Bizler savaş karşıtları, emek demokrasi güçleri bizler Newroz’da 1 Mayıs’ta yan yana geleneler bu işe 24 Haziran’da son vereceğiz. Bugün Türkiye bir yönetim krizi yaşıyor. 16 Nisan’daki Anayasa değişikliğinin tek maddesi uygulandı ve Partili Cumhurbaşkanlığı. Onun yarattığı krizle Türkiye baş edemiyor. Bir konuşuyor ‘Cumhurbaşkanıyım’ diyor, bir konuşuyor ‘AKP Genel Başkanıyım’ diyor. Cevap veriyoruz bütün arkadaşlarımız hakaretten yargılanıyor. Bu tehditlerden korkup sana cevap vermeyeceğimizi sanıyorsan yanılıyorsun. En güzel cevabı da 24 Haziran’da vereceğiz.”
"'ERKEN SEÇİM VATAN HAİNLİĞİDİR' DEDİLER ŞİMDİ ERKEN SEÇİMİ ÖVÜYORLAR"
Konuşmasında Başbakan Binali Yıldırım’a da yüklenen Temelli, “Başbakanlık’ta görevli arkadaş Binali Yıldırım demiş ki ‘ben yalan konusunda çok titizim.’ Ben hep söylüyorum, eğitim şart ama anadilinde eğitim iki kere şart. Titizim derken steril yalan mı arıyorsun. Ardından şunu demiş: ‘Ben gözümün içine baka baka yalan söyleyenlere müsamaha göstermem. ’Sen nereye bakıyorsun. Senin gözünün içine baka baka ‘erken seçim yok’ dedi. Bekliyoruz bakalım nasıl bir müsamaha anlayışına sahip. Evet, yalan bunların içine yuva yapmış. Yalansız günleri yok. Bir söylediklerini ertesi gün hiç yüzlerini kızarmadan inkar ediyorlar. Erken seçim ‘vatan hainliğidir’ dediler şimdi erken seçimi övüyorlar. Şimdi gidip bunu söylesek ‘ben onun gözünün içine bakmadım’ der” dedi.
‘7 HAZİRAN’DA YARIM BIRAKTIĞIMIZ İŞİ 24 HAZİRAN’DA TAMAMLAYACAĞIZ’
Temelli, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Seçim güvenliği konusunu ihmal etmememiz gerekiyor. Bizler yerel seçim güvenliği meclisleri oluşturmalıyız. Bu seçim bizim demokrasi ve barış mücadelemizin önemli bir uğrağı. Tüm halklarımızla mahallelerde seçim güvenliği meclisleri var edelim. Bu meclisler sandıklara sahip çıksın. Hep birlikte oyumuza sahip çıkalım. Sırf seçim aritmetiği için değil geleceğimiz için. Çünkü bunlar sadece oylarımıza değil irademize de göz koyma derdinde. Bu işin şifresi 7 gün 24 saat çalışmak. Işıklarımız sönmeyecek. 7 Haziran’da yarım bıraktığımız işi de 24 Haziran’da tamamlayacağız. Kendi adayımızla gireceğiz emek ve demokrasi güçlerinin sesi olacağız. Türkiye’nin adayı ile gireceğiz. Türkiye partisi olduğumuz için Türkiye adayı ile gireceğiz. Biz hakikatin sesiyiz. Güçlü adayla gireceğiz. Çünkü bizim programız güçlü. Biz bu programı halklarımızla beraber mücadele tarihimizle yazdık . Biz Türkiye’nin önünü açan partiyiz. Bu programı hayata geçirmek için hep birlikte çalışacağız. 7 Haziran’dan çok daha güçlü bir şekilde parlamentoda olacağız.”