'Erdoğan'ın 25 yıldır çalıştığı insanları çok iyi biliyorum'

Ergenekon davasından beraat ettikten sonra ülkesine dönen Turhan Çömez'in yaptığı açıklamaların ikinci bölümü yayımlandı.

'Erdoğan'ın 25 yıldır çalıştığı insanları çok iyi biliyorum'

Ergenekon kumpasından beraat etti. 30 Ağustos'ta Türkiye'ye döndü. Çömez, Sözcü'den Uğur Enç'e çarpıcı açıklamalar yaptı:

'Erdoğan'ın 25 yıldır çalıştığı insanları çok iyi biliyorum' - Resim : 1

İşte o röportajın ikinci bölümü:

Gül, Davutoğlu ve Babacan’ın AKP iktidarlarında görev yaptıklarını hatırlatan Turhan Çömez, “Acaba ‘Bugünkü süreçte bizim bir dahlimiz var mı’ diye sorguladılar mı? Yoksa, altlarından koltukları kaydı ya da Erdoğan kendilerine yüz vermedi diye mi arayışa girdiler? Bunları millet sorgulayacaktır” dedi.

12 yıl sonra ülkesine dönen Çömez, SÖZCÜ'den Uğur Enç'e konuştu


Ergenekon kumpas davasında aklanıp 12 yıl sonra ülkesine dönen AKP Balıkesir eski Milletvekili Doktor Turhan Çömez, İngiltere'de yaşadıklarını, hakkında merak edilenleri ve yapacaklarını SÖZCÜ'ye anlattı…

– 12 yıl boyunca Türkiye ile ilgili en çok neyi özlediniz?

Ben Türkiye'yi sürekli takip ettim. Türkiye ile hep iç içe yaşadım. Türkiye'nin coğrafyasını çok özledim. İnsanlarını çok özledim. Bugün baba evime giderken sokakta binlerce insan beni karşıladı ve coşkularını, mutluluklarını benimle paylaştı. Benim asıl özlediğim buydu. Sevgiydi, dostluktu, güvendi, vatandaşların gözlerindeki ışıltıydı… Bununla birlikte en çok özlediğim şeylerden bir tanesi Boğaz'ın kenarında çayla simit yemekti. Türkiye'ye uçağım indikten sonra birkaç dostumla görüştüm ve Üsküdar sahilinde küçük bir yere oturup çay içtik, simit yedik.

YAKIN ÇEVRELERİ ULAŞTI…


– Türkiye'de siyaset son günlerde oldukça hareketli. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan AKP'den ayrılarak yeni oluşumlara imza atmaya çalışıyorlar. Bu isimler sizinle temasa geçtiler mi?

Direkt onların ismiyle benimle temasa geçen kimse olmadı. Onların yakın çevresinde çalıştığını ifade edip bana sevgi ve sempatilerini bildiren insanlar oldu ancak ben ciddiye almadım. İki koldan yürüyen bir siyasi çalışma var. Toplumun gözü önünde bu durum devam ediyor. Biri Sayın Ali Babacan, bir diğeri de Sayın Ahmet Davutoğlu. Hakikaten bir partileşme sürecine girip netice alırlar mı, alırlarsa bunun toplumdaki karşılığı ne olur hep birlikte göreceğiz. Ben inanıyorum ki toplum her ikisine de şu soruları soracak; Bugün eğer Türkiye'nin geldiği bu durumdan şikayetçi iseniz dönüp kendiniz burada ne kadar payınızın olduğunu sorguladınız mı? Sayın Ahmet Davutoğlu hatırı sayılır bir süre burada başbakanlık yaptı. Sayın Ali Babacan çok uzun bir süre devletin değişik bakanlıklarını işgal etti ve önemli görevler üstlendi. Onları desteklediği ifade edilen Sayın Abdullah Gül devletin en tepesinde görev yaptı. Acaba onlar bir kritik yapıp ‘Bugünkü süreçte bizim bir dahlimiz var mı' diye sorguladılar mı? Yoksa, altlarından koltukları kaydı da Sayın Erdoğan kendilerine yüz vermedi ve onun için mi böyle bir arayış girdiler? Onların bütün derdi altlarında sahip oldukları tek şey olan ve yapıştıkları koltukları mı? Bunları sorgulayacaktır millet. Millet önüne çıktıklarında, sandıklar konduğunda hep birlikte neticeyi göreceğiz.

PARLAMENTO İŞLEVİNİ KAYBETTİ

– Siz 2008'de Türkiye'de yeni bir siyasi harekete ihtiyaç olduğunu söylemiştiniz. Bugün ne düşünüyorsunuz?


Türkiye'nin dürüst çalışan, düzgün çalışan, köklü bir siyasal yapıya ihtiyacı var. Bugün parlamentonun işlevi büyük ölçüde kaybolmuş durumda. Parlamentodaki milletvekilleri devletin yönetiminde olması gerektiği şekliyle katkı sağlayamıyorlar. Ben Türkiye'de yeni bir siyasi parti kurulmasından, tabelaların ve kişilerin değişmesinden çok siyasi kültürün değişmesinden yanayım. Halkın bizzat dahliyle seçilmiş olan, liderlerin iki dudağı arasında ezilmeyen milletvekillerinin Ankara'da halkı temsil etmesi ve güçlü olması gerektiğini düşünüyorum. Bu olmadığı takdirde milletin beklentilerini karşılayamazsınız. Siyasi Partiler Yasası değişmeden ve yukarıda bahsettiklerim hayata geçmeden istediğiniz kadar parti kurun, tabela değiştirin, lider değiştirin fark etmez. Evet, yeni parti olabilir. Ama yeni bir partiden fazla yeni bir zihniyete ihtiyacı var Türkiye'nin.

– Turhan Çömez şu anda Türkiye'de. Peki bundan sonra ne yapacak?

Uzun zamandan sonra ilk kez baba ocağımdaydım. Kendi milletimle, toprağımla, vatanımla buluştum. Önce bunun duygusunu yaşamak istiyorum. Bundan sonraki hayatımla ilgili kararımı açıkçası henüz vermiş değilim. 8 yıllık bir kariyerim var İngiltere'de. Önemli bir kariyer. Büyük bir üniversite hastanesinde büyük ameliyatlar gerçekleştiriyorum. Kanserli hastaları ameliyat ediyorum. Doktorlar yetiştiriyorum. Şu ana kadar Türkiye'den yanıma 70'e yakın doktor geldi. Onlara yardımcı oldum. İngiltere'nin ilk ve tek Türk Sağlık Merkezi'ni açtım. 500 bin Türk'e hizmet veriyoruz. Bunları bırakıp gelip burada kariyerime devam etmek elbette biraz zaman alacak. İngiltere'deki her şeyi bir çırpıda bırakmaya hazırım. Hayatıma aşık olduğum milletimle devam etmeye hazırım. Türkiye'de benim birikimime hangi hastanede, hangi bölgede ihtiyaç var bunu göreceğim.

– Siyaseti düşünüyor musunuz?

Cevabı bende değil. Ben insanların siyasi yolcuklarına kendilerinin değil önce yaradanın sonra milletin verdiğine inanıyorum. Ülkemi çok seviyorum. Milletimi çok seviyorum. Vatanıma, toprağıma aşığım. Her alanda hizmet vermek istiyorum. Bu hizmetin nasıl olacağına millet karar verir, ben değil. Kaderimi tayin edecek olan millettir.

Erdoğan, kaliteli ve donanımlı kişilerle çalışmayı severdi…

– Röportajımızın dünkü bölümünde Tayyip Erdoğan'ın yakın çevresinin FETÖ eliyle değiştirildiğinden, bir paranoya ortamı oluşturulduğundan bahsettiniz. Bugün durum sizce nasıl?

Olan biten herkesin gözünün önünde. Hepimiz izliyoruz. Bugün Türkiye çok güçlü bir ülke olmakla birlikte büyük zaafları da var. Bu hepimizin malumu. Birinci sınıf liderler, birinci sınıf insanlarla çalışır. Bu çok bilinen ve vazgeçilmez bir kuraldır. Sayın Erdoğan'ın son 25 yıldır çalıştığı insanları çok iyi biliyorum. Son 10 yılına belki yakından tanık olmadım ama ondan öncekileri çok iyi biliyorum. Sayın Erdoğan özellikle kaliteli ve donanımlı insanlarla çalışmayı seven biriydi.

‘SEÇİMLERİNE DAİR KUŞKUM VAR'

Ancak şu son döneme baktığımızda bunların daha çok Sayın Erdoğan'a yaklaşabilmek için oraya nüfuz etmiş insanlar olduğuna üzülerek tanık oluyoruz. Bir zamanlar Sayın Erdoğan'ın çok yakınında olduğunu düşündüğümüz ya da gördüğümüz üst düzey bürokratın bugün karşısına çıkmak için bir hazırlık içinde olduğunu da görüyoruz. İnanıyorum ki Sayın Tayyip Erdoğan bunları iyi analiz edecek ve bunlardan bir ders çıkartacaktır.

Bu kadroların yeterli olup olmadığına tabii ki millet karar verecek. Ben Türkiye'nin bunca sorununun çok daha liyakatli kadrolarla çözülebileceğine inanıyorum. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bu noktada çok iyi liyakatlı kadroları seçtiğine dair ciddi kuşkularım var.

UĞUR DÜNDAR'A MÜTEŞEKKİRİM…


– 12 yıl boyunca Türk medyasının size karşı tavrı nasıl oldu?

Medya o dönemde FETÖ'nün infaz mangası gibi davrandı. Saldırıların en yoğun devam ettiği, savcıların en güçlü olduğu dönemde Sayın Uğur Dündar program yapmak istediğini söyledi. Londra'ya geldi ve röportajı yaptık. Hakikaten müteşekkirim. 12 yıllık süre içerisinde kendimi ilk defa o zaman güçlü hissettim ve ‘Mücadele edebilirim' dedim. O gün çekim yapan kameramanlardan alınan görüntüler başka bir uçak ve başka bir kişiyle gönderildi. Bir medya mensubu yaptığı röportajın, Türkiye'ye ulaşıp ulaşmayacağından emin değildi çünkü.

Etiketler
Turhan Çömez Ergene