Bilal Erdoğan: Türkiye'nin liderinin oğluyum diye hiçbir şey yapmayacak mıyım?
Bilal Erdoğan, CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın konuğu oldu.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın oğlu ve Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan, 3-6 Ekim tarihleri arasında Atatürk Havalimanı'nda düzenlenecek olan Etnospor Kültür Festivali hakkında açıklamalarda bulundu.
CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın konuğu olan Bilal Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Oku ileri atmak için kirişi geri çekmeniz lazım ki, daha ileri gidebilsin. Bizim gibi zenginliği olan bir millet, bu birikime bu geçmişe sünger çekmek, ayağınızın altındaki temelleri yok etmek demektir. Daha önce sünger çekilmiş, çekilmeye çalışılmış, çekilemiyor çünkü insanlar bunları seviyor.
"Temel 3 alanımız var. Bir tanesi geleneksel güreşimiz. Bu da ikiye ayrılıyor, aba güreşi ve yağlı güreş. Bunlar hâlâ yaşıyor. İkinci alan atlı sporlarımız, başta atlı cirit var. Atlı okçuluğumuz var. Bir de atlı kızağımız var. Bunların hepsi kaşıyor. Üçüncü kategori de okçuluk, hedef ve menzil okçuluğu var. Biz dünyanın en iyi yayları yapmış, en iyi okçuları yetiştirmiş bir milletin torunlarıyız. Bizim bu sporlarda bu kadar iyi olmamızın, DNA'mızla, kültürel kodumuzla doğrudan ilgisi var. Biz olimpiyatta madalyaları nerede alıyoruz, güreşte alıyoruz çünkü güreşen bir milletiz. Okçulukta bunu kaybetmeseydik orada da madalyaları alırdık.
"Geleneksel sporlarla tanışmam Okçular Vakfı'nın kurulmasıyla oldu. 2012'den önce geleneksel sporlara karşı bir ilgim yoktu. Benim çocukluğumun geçtiği mahallenin hemen üstü olan bir bölgenin Okçular Tekkesi olduğunu 2012'de öğrendim. Türkiye'de sadece geleneksel okçuluğun değil, okçuluğun gelişmesi için çalışmalar yaptık.
"Etnospor uluslararası bir iş. Dünya Etnospor Konfederasyonu'nu Kırgızistan'da kurduk, daha sonra merkezini Türkiye'ye taşıdık. 60'ın üzerinde ülkeye temas ettik. Türkiye'de yaptığımız festival sportif faaliyetler açısından ulusal. Uluslararası olarak tertip edilen festival Dünya Göçebe Oyunları. Bu oyun 2020 yılında Türkiye'de yapılacak.
"Kültür-sanat, devlet desteği olmadan dünyanın neresinde yaşayabilmiştir?"
"Devlet, bazı sivil toplum kuruluşlarına kamuya yararlı dernek statüsü veya vergiden muaf vakıf statüsü verir. Bunu neden yapar? Der ki 'ben sana bu statüyü vererek sen kamu hizmetini ikame etme yetkisine benim nezdimde sahipsin. Yani ben sana hizmet edeceğim alanlarda ortak proje sağlayarak destek veririm'. Neden, özellikle topluma dokunan konularda, insanı ilgilendiren konuda devlet ne yapıyor, sosyal hizmet uzmanıyla bir mağduru muhatap ediyor. Ama işin bir de gönüllülerini oraya sevk edebildiğiniz zaman, onların enerjisinin devlete eşlik etmesi dünyanın her tarafında uygulanan meseledir. Kültür-sanat alanı da böyledir, devlet desteği olmadan dünyanın neresinde yaşayabilmiştir kültür sanat? Bu gibi konularla ilgili devletin bu kurumlara destek olması kadar normal bir şey yok. Türkiye'de futbolun arkasında devletin olmadığını düşünelim, futbolu konuşabilir miyiz? Türkiye buna önem veriyor ve destek oluyor.
"Devletin herhangi bir vakfın kasasına para aktarması imkansızdır"
"Okçular Vakfı yıkılmış, yok olmuş, bizim kültürümüzün önemli bir köşe taşı olan bir yerin ihya edilmesiyle başladı. Bir yıkık minare vardı, bir de eski mutfağın duvarları vardı. Oradan yükseldi. Devlet burayı, buraya sahip çıkacak birilerine havale etmek durumunda. Buraya inanan, tarihine, misyonuna inanan birilerine veriyor burayı. Kaynak aktarma değil bunlar, mesela ben diyorum ki turnuva düzenleyeceğim. Kulüpleri bu kadar özel bir mekana getiriyoruz. Bütün bunlar yapılırken diyoruz ki 'gelen sporcularımızın yeme-içme hizmetini sağlar mısınız?'. Bu tür hizmetler. Temizlik güvenlikle ilgili personel koydu belki kendi kurumunda. Para yok. Devletin herhangi bir vakfın kasasına para aktarması imkansızdır. Ortak hizmet protokolü denen mevzuatta karşılığı olan mesele var. Kamu kurumu, kamuya yararlı kurumla ortak proje yapılabilir. Diyelim ki para harcanacak iş var, idare doğrudan kendisi yapar. Bunların hepsinin mevzuatı, kanunu var.
"Türkiye'de bizden önce vakıflar bu iş için kullanılmış, istismar edilmiş. Adı vakıf olan kurumların bazılarının sorgulanması gerekiyor. Ne olur insanlar sorgulasın? Bizle ilgili her şeyi üreten insanlar, o derneklerin ne vakıfçılık yaptığını sorgulasın.
"Ben Türkiye'nin liderinin oğluyum diye hiçbir şey yapmayacak mıyım?"
"Mesela bir dernekte şunu tartıştık. Filanca hesabımıza şu kadar para yatırmış.Bunu geri verelim mi. Çünkü filancanın şöyle şöyle beklentileri olabilir. Ben bana bağış yapan insanların ne düşünerek bağış yaptığını bilemem ki. 17-25 Aralık'ta 1 tane zimmet ithamı yok. Herhalde o olsaydı, 17-25 Aralık'ın polisleri, savcıları bunu bu işin içine koyardı. Ben Türkiye'nin liderinin oğluyum diye hiçbir şey yapmayacak mıyım? Ben birisinin bir işini çözmek için bir kuruş alıyorsam bu rant amacıyladır. Devletin buna karşı önlemi mal beyanıdır. Ben 5 yıllık süreden daha kısa sürede bu mal beyanını verdim.
"Ben 10 yıldır restoran işi yapan birisiyim. Amcam ve eniştemle ortak olduğum bir inşaat işi var. Bir ara gemi yapıp sattık ama şu an restoran ve inşaat sadece. Benim için tatmin edici bir para kazanıyorum.
"Meral Akşener'in bahsettiği mesele Malazgirt anmalarıyla ilgili bir mesele. Bir Okçular Vakfı olarak kalktık ve bu mesele önemli dedik, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na sahne kurulması gerekiyor, siz bunu yapın dedik. Milli Parklar Genel Müdürlüğü'ne burayı park alanı yapın dedik. O bahsedilenler ilgili kurul ve kuruluşların bizimle yaptığı protokol çerçevesinde kendi harcadıkları paralar. Oraya yapıyorlar. Şu güzel işler siyasetin sığ meselelerine kurban oluyor, buna çok üzülüyorum.