Erdoğan'a seçimde yasak yok
CHP'li Veli Ağbaba ve HDP'li Ayhan Bilgen YSK’nin açıkladığı yeni yasaklar listesinden Cumhurbaşkanın muaf tutulmasını değerlendirdi.
MELTEM AKYOL/EVRENSEL - Türkiye hızla 24 Haziran’da seçime gidiyor. İttifak yasası ile birlikte gündem gelen seçim güvenliği tartışması büyüyerek devam ederken, gelen yeni düzenlemeler de tartışmaları arttırıyor. Son olarak YSK’nin açıkladığı yeni yasaklar listesinden Cumhurbaşkanın muaf tutulması, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği için ‘noter onaylı’ üniversite diploması şartının kaldırılmasını yorumlayan muhalefet partilerinin temsilcileri iktidar partisinin kazanmak için her yola başvurduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanının da aday olduğu seçimde harcamalarının kesilmemesini “yolsuzluk ve hırsızlık” olarak değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “ Her şeyi Erdoğan ‘tek adamlığı’ için yapıyorlar” dedi. HDP Sözcüsü Ayhan Bigen ise. “Haksız, adaletsiz, fırsat eşitliğinin olmadığı bir seçim bu. Her türlü olanakları zaten kullanıyorlar. Ama ne olursa olsun Toplum seçeneğini kendisi yaratacaktır” diye konuştu.
İTTİFAK YASASI İLE BAŞLADI
Türkiye’nin jet hızıyla gittiği erken seçim kararı alınmadan önce hazırlanan ittifak yasası ile birlikte tartışmalar başladı. Meclisten AKP-MHP ortaklığıyla geçen yasaya göre mühürsüz oylar kabul edilebilecek, sandıklar seyyar olabilecek, aynı apartmanda oturan kişiler başka sandıklarda oy kullanabilecek, sandık kurulu başkanlığına” yerel idareciler tarafından ve bir “memur” atanabilecek. Yüzde 10’u geçemeyen parti dahil olduğu ittifak barajı geçerse Meclise girebileceği bu yasa ile isteyen herkes sandık başına polis çağırabilecek.
OHAL KOŞULLARINDA GİDİLEN SEÇİM
Seçim Kanunu’nun seçim kararından sadece bir ay önce değiştirilmiş olması yetmezmiş gibi seçime bir de OHAL koşullarında gidiliyor. Hem muhalefetten hem de uluslararası kurumlardan yapılan “OHAL’i kaldırın” çağrılarına karşın AKP OHAL’in kaldırılmayacağını hatta gerekirse sekizinci, dokuzuncu, onuncu kez uzatılacağını ilan etti. 21 aydır uygulanan OHAL ile birlikte parlamentonun ‘olağan’ işleyişi altüst edildi, bu süreçte yüz binlerce kişi ihraç edildi. Medya bu süreçte baskın altına alındı, OHAL ilan edildiği günden bu yana onlarca basın kurumu kapatıldı, gazeteciler işsiz bırakıldı. Gazetecilerin en çok hapsedildiği ülkeler arasından ilk beşte yer alan Türkiye’de, kapatılmayan basın kurumları satış yolu ile iktidar kontrolüne geçti. OHAL koşullarında seçim yapılamayacağını söyleyenler ise uyarıyor: “Halkın özgür iradesiyle sandığa gitmesi, sandık güvenliğinin sağlanması lazım. OHAL sürecinde halk bu duruma kuşkuyla bakıyor. Vatandaşlar bu koşullarda sandığa giderek özgürce oy kullanmaz.”
HERKESE YASAK, CUMHURBAŞKANI HARİÇ
16 Nisan referandumundan beri tartışmaların odağında olan YSK’nin açıkladığı seçim yasakları tartışmaları beraberinde getirdi. YSK, seçimde adaylara yönelik geniş kapsamlı yasaklar getirirken Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yasakların dışında tutuldu. Başbakan, bakanlar, milletvekilleri ve adayların seçim propagandası ile ilgili olarak yapacakları gezilere hiçbir memur katılamayacak. Ancak Erdoğan’ın faaliyetleri bu yasakların kapsamı dışında tutuldu. YSK, 24 Haziran seçimi için cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği adaylığına başvuruda ‘noter onaylı’ üniversite diploması koşulunu da kaldırdı.
PAKETİN SIRRI BELİ OLDU: ‘POLİTİK RİSKLER’
İktidar partisi seçim öncesi harekete geçerek hazırladığı 24 milyarlık paket Bütçe Komisyonundan geçirilerek Meclis Genel Kuruluna gelecek. Seçim öncesi vergi affından, öğrenci affına, imar affından, emeklilere ikramiye ve yaşlılık maaşlarının arttırılmasına kadar pek çok düzenlemeyi beraberinde getiren paket, “AKP kesinin ağzını açtı, telaş paketi, rüşvet paketi” yorumlarına neden oldu. İktidar partisi ise paketin resmi gerekçesini “Politik riskler” olarak açıkladı.
CHP: KORKUYORLAR VE HER YOLA BAŞVURUYORLAR
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ise “ Her şeyi Erdoğan ‘tek adamlığı’ için yapıyorlar” dedi. Ağbaba, “Şimdi bu korkudan kaynaklı bir şey. OHAL döneminde seçime gitmelerini unutmazsak zaten her türlü propaganda olanaklarını valiler ve kaymakamlar eliyle kendi lehine kullanacaklar zaten. Her şeyin yasaklandığını seçim dönemi birlikte göreceğiz. 16 Nisan’da gördüğümüz gibi ‘hayır’ı anlatmak yasaklanmıştı. Yerel yönetimlerde olağanüstü bir şekilde talimatla yolsuzluk yapılıyor bu anlamda. Cumhurbaşkanının kendi aday olduğu bir seçimde cumhurbaşkanı harcamalarının kesilmemesi tam anlamıyla bir yolsuzluk ve hırsızlıktır. Bunun başka bir anlamı yoktur. Hukukun askıya alındığı bir dönemde bunları da beklemek normaldir. Korkuyorlar ve kazanmak için her yola başvuruyorlar. AKP’nin MHP ile ittifak yapmasının sebebi budur. OHAL’in sebebi budur. Seçim yasasının sebebi budur. Her şey Tayyip Erdoğan ‘tek adamlığı’ üzerinden kuruluyor. Ama biz biliyoruz ki halkımız, Türkiye toplumu buna hayır diyecektir. Ve her şeye rağmen bu seçimi demokrasiyi savunanlar kazanacaktır” diye konuştu.
HDP: TOPLUM KENDİ SEÇENEĞİNİ YARATACAKTIR
Yaşanan tüm bu gelişmeleri değerlendiren HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, ülkenin OHAL koşullarında, haksız, adaletsiz, fırsat eşitliğinin olmadığı bir seçime gittiğini hatırlattı. İktidar partisinin kazanmak için her yola başvuracağını söyleyen Bigen toplumun kendi seçeneğini yaratacağını belirtti. Bilgen şu değerlendirmede bulundu: “Şu anda uygulama çok açık şekilde 16 Nisan referandumunda kesinleşen parti devleti ve keyfi yönetimin tescillenmesidir. Dolayısıyla da YSK’nin uygulamaları tıpkı 16 Nisan referandumunda olduğu gibi şüpheyi ve şaibe iddialarını peşinen geliştirmektedir. Anayasada güvence altına alınan düzenlemelerin YSK kararıyla değiştirilmesi parlamentonun da tümüyle tasfiye edilmesidir. Bu seçimi ne olursa olsun kazanma motivasyonu doğrudan seçimin işlevini ve anlamını ortadan kaldıracaktır. Kamu kaynaklarının kullanımında partizanca yaklaşımlar açıkça suçtur. Ve YSK dahil hiç kimse böyle bir sorumluluğun hesabını veremez. Burada iktidar imkanlarını kullanma konusunda bir hesap yaparak seçim takvimini belirledi. Hem OHAL koşullarını bahane etmek hem Türkiye’nin bir güvenlik tehdidi varmış gibi bir algı oluşturarak gündemi ekonomiden başka toplumsal gerilimlere çekmek hem de ekonomide iyileşme havası hissettirecek yaklaşımlar sergilemek iktidar açısından anlaşılır bir durum. Bütün bunlar konuşulurken Bülent Arınç çıkıp “Yazı da çıksa tura da çıksa Erdoğan kazanacaktır” diyor. Türkiye halkının, toplumunun üzerinde kumar oynamaya kimsenin hakkı yoktur. Toplum dik gelme ihtimaliyle bile olsa üçüncü seçeneğini kendisi geliştirecektir.”