Meclis'te 'Zazaca' gerginliği! İYİ Parti milletvekilleri Genel Kurulu terk etti...
İYİ Parti Milletvekilleri, HDP'li Erdal Aydemir'in TBMM kürsüsünde Zazaca konuşmasına tepki gösterdi.
İYİ Parti Milletvekilleri, HDP Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir'in kürsüden Zazaca konuşması üzerine Meclis Genel Kurulu’nu terk etti.
İYİ Parti Kurucusu ve İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz da gösterdikleri tepkiyle ilgili yaptıkları paylaşımda, “İYİ Parti Milletvekilleri olarak, HDP'li Milletvekilinin TBMM Kürsüsünden yaptığı provakasyonu protesto ederek genel kurulu terk ettik. Türk Milleti'nin Meclisi’nde Türkçe'den başka dil kullanılamaz” ifadelerini paylaştı.
ATV'de Müge Anlı'nın 'Zazaca' sansürüne sosyal medyada sert tepki
TBMM Genel Kurulu'nda, HDP Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir, Müge Anlı'nın telefonla programa bağlanan bir kadının Zazaca konuşması üzerine yayından almasına Zazaca konuşarak tepki gösterdi.
AKP'li milletvekilleri, Aydemir'in iddiasının asılsız olduğunu ileri sürerek, tepki gösterdi.
Genel Kurulu'da söz alan HDP Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir, televizyonda yayınlanan gündüz kuşağı programında Zazaca konuşan bir kadının yayından alındığını öne sürerek, kürsüden Zazaca konuşma yaptı. Meclis Başkanvekili Levent Gök, konuşmasını Türkçe yapması konusunda Aydemir'i uyardı. AKP, MHP ve İYİ Partili milletvekilleri de HDP'li Aydemir'in Zazaca konuşmasına tepki gösterdi.
HDP Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir
AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, Aydemir'in iddialarının doğru olmadığını ileri sürdü. RTÜK Kanunu'na göre bir programda başka bir dilde konuşulduğunda çeviri yapılması gerektiğine dikkat çeken Muş, söz konusu programdaki kadının çeviri olmadığı için yayından alındığını, bundan 'Zazacaya düşmanlık' gibi bir anlam çıkarılamayacağını söyledi. Muş, "Zazaca da bizim, Kürtçe de bizim" dedi.
AK Parti Bingöl Milletvekili Fevzi Berdibek ise bölgesinde çok sayıda Zaza yaşadığını belirterek, "Zazalar bu ülkenin çimentosudur. AK Parti döneminde Zazalara birçok hak verilmiştir" ifadelerini kullandı.
Anlı "Burası Birleşmiş Milletler değil" demişti
Müge Anlı, ATV’de yayınlanan "Tatlı Sert" programında, Zazaca konuşan bir kadının yayından alınmasına ilişkin eleştirilere "Keşke ben bu dili bilseydim ama bu durumun benimle alakası yok. Burası Birleşmiş Milletler değil. Burada her dilden tercüman yok" diye cevap vermişti.
HDP Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir'in Genel Kurul'da söylediği Zazaca sözler Meclis tutanaklarına 'x' ifadesi ile yer aldı.
İŞTE MECLİS'TE YAŞANAN ZAZACA TARTIŞMASI MECLİS TUTUNAKLARINDAKİ DÖKÜMÜ
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) – “…”(x)
(MHP ve İYİ PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN – Sayın Aydemir… Sayın Aydemir, bir saniye…
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) – Başkanım, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi.
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) – Devletin resmî dili Türkçe.
BAŞKAN – Sayın Aydemir… Sayın Aydemir, bir saniye…
MUHAMMED LEVEND BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkanım, müdahale edin.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) – “…” (XX)
BAŞKAN – Sayın Aydemir… Sayın Aydemir…
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) – Ne anlatıyor bu?
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, bir saniye…
Sayın Aydemir, lütfen, herkesin anladığı ortak dilimizle konuşalım.
Buyurun…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, ben de çıkıp Arnavutça mı konuşayım? Ne yapacağız? Böyle bir şey olur mu ya! Allah Allah! Provokasyonun Allah’ı!
MUHAMMED LEVEND BÜLBÜL (Sakarya) – Müdahale edin!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) – “…”(X)
BAŞKAN – Sayın Aydemir… Sayın Aydemir, lütfen… Sayın Aydemir, lütfen…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Terk ediyoruz Meclisi Başkan, böyle bir şeye müdahale edemezsiniz. Ne bu ya!
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan
(İYİ PARTİ milletvekillerinin Genel Kurul salonunu terk etmesi)
MUHAMMED LEVEND BÜLBÜL (Sakarya) – Burası Türk milletinin Meclisi.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hadi arkadaşlar! Böyle bir şey var mı ya!
BAŞKAN – Sayın Aydemir, lütfen…
ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda bütün parti gruplarında Zaza, Dımılki, Kırdki konuşan milletvekillerimiz var. AKP Grubunda da var, CHP Grubunda da var, MHP’nin tarihine geçmiş, seçilmiş belediye reisleri de var.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) – Burada da var, tarihte değil, şimdi de var şimdi, var yani.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Bunlar, Dımılki, Kırdki, Zazaca konuşurlardı. O yüzden buradaki Zazaca, Dımılki, Kırdki merhabalamam bu kadar tepkinize sebep olmamalı.
MUHAMMED LEVEND BÜLBÜL (Sakarya) – Merhabana değil, konuşmanın devamına, konuşmanın devamına.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Sayın Meclis, ATV televizyonunda Müge Anlı diye bir sunucunun yapmış olduğu programa canlı yayında Zazaca konuşan bir aile katıldı. Maalesef ki merkez ve yandaş medyanın bu temsilcisi âdeta Türkiye'de konuşulan bütün ana dilleri inkâr ve tekçi bir zihniyetle naklen yayını, canlı yayını kesti. “Burası Birleşmiş Milletlerin halklar Meclisi değil.” diye tepkisini ortaya koydu. Bu ülkede Zazaca’yı konuşan yaklaşık 4 ile 6 milyon kişi var. Dolayısıyla bu yapılan muameleye karşı bu ülkede yaşayan bütün Zazalar infial hâlinde ve yoğun bir tepki bir içerisindeler. Bundan dolayı, 2020’nin Plan ve Bütçe görüşmeleri yapılırken özellikle bu ülkede konuşulan ana dillerini eğitim hakkı olarak benimseyen, talep eden ve isteyen bütün kesimlerin bu taleplerini bırakalım karşılama yerine, bırakalım onlara kaynak ayırma yerine, hiçbir şekilde bu tekçi ve inkârcı bütçede yer almamıştır. İşte, buradan bir kez daha ana dilimde yapmış olduğum bu konuşma -tıpkı Müge Anlı’nın canlı yayında yaptığı gibi- eğer Meclis tutanaklarına da “bilinmeyen bir dil” veya “bilinmeyen x dili” olarak geçerse, hem Müge Anlı’yı hem de eğer bu uygulama yapılırsa buradan, bu kürsüden Meclis tutanaklarını veya Meclis tutanaklarından sorumlu olan bütün herkesi kınamayı Zazaca konuşan, Dımılki konuşan, Kırdki konuşan bütün herkes adına kendimde bir hak olarak görüyorum.
Arkadaşlar, Zazalar başta Bingöl merkez, Genç ilçesi, Solhan ilçesi, Elâzığ Palu, Dersim, Erzincan, Urfa Siverek, Diyarbakır’ın kuzey ilçelerinin hemen hemen tümü, Kulp, Lice, Hani, Piran, Ergani, Eğin, Çermik, yine Sivas’ın aşağısından tutalım Erzincan sınırlarına kadar yoğun bir şekilde yaşamakta ve burada Zaza dili konuşulmaktadır.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) – Bölücülük yapma.
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Zazalar sizi sevmiyor, Zazalar sizi sevmiyor.
BAŞKAN – Arkadaşlar… Arkadaşlar, lütfen…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Arkadaşlar lütfen…
Sayın Hatip, buyurun.
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Zazalar sizi sevmiyor! Zazalar sizi sevmiyor!
BAŞKAN – Sayın Eronat, lütfen.
Tamamlayın Sayın Aydemir.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Elbette Sayın Başkanım.
Tabii ki Zazaca’yı konuşurken, Zaza dilini konuşurken rahmetliyi anmadan geçmek olmaz; tüm Zazaların gönlünde taht kurmuş, Zaza ozanımız, rençper Aziz’e Allah’tan rahmet diliyorum, nur içinde yatsın ve onun bir özdeyişiyle “…”(x) (HDP sıralarından alkışlar)
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) – Türkçesi’ni de söyle!
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Zazalar sizi sevmiyor! Sizi sevmiyor Zazalar!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkan, kısa bir cümle; polemik değil.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bülbül.
MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkan, biz bu memleketi, Türkiye Cumhuriyeti devletini bu hatibin de ifade ettiği, saydığı kim varsa, bu memlekette yaşayan, 82 milyonluk Türkiye’yi, Türk milletini oluşturan bütün yapıları, bütün bölgeleri dâhil etmek suretiyle, hepsinin ortak iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak kurduk; bu, çok önemli bir iradedir.
Şimdi, bu memlekette sanki işte kökeni Zaza olan, kökeni işte Türkmen olan, Yörük olan, efendime söyleyeyim, Arnavut olan, Boşnak olan bunlarla arasında sanki bir problem varmış gibi, bunlar sanki toplumda ikinci sınıf bir muamele görüyormuş gibi, öteleniyormuş veyahut da bu şekilde konuşuyor diye bu memlekette ikinci sınıf vatandaşmış gibi devletten muamele görüyormuş gibi, sanki tahsiline engel olunuyormuş gibi yükselişlerinde, kariyerlerinde, devlet imkânlarından faydalanmasında, bürokraside yer almasında, seçilip milletvekili olmasında, başbakan olmasında sanki bir engel varmış gibi burada belli bir politika dâhilinde ve sadece yüce Meclise değil yalnızca Türkiye’ye karşı farklı birtakım çalışmalar içerisinde olan, özellikle Batı’da bu hesapları güden yapılara, mahfillere delil oluşturmak maksadını taşıyan, çok sistematik bir üslupla veya bir tarzda bu konuşmaların şahidi oluyoruz biz bu Mecliste. Bunu kabul etmek mümkün değil, bunlar Türkiye'nin sosyal gerçeklerine, tarihî gerçeklerine aykırı bir durumdur. Bu noktada Türk milletinin, 82 milyon Türkiye'nin, Türk milletinin iradesi hilafına yapılan ve bizzat ırklığın ta kendisi olarak değerlendirdiğimiz böyle davranışların Türkiye'de insan hakları, demokrasi ve kardeşlik kılıfı altında sunulmasını şiddetle kınadığımızı ifade etmek istiyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Muş…
AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa’mıza göre Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmî dili Türkçedir. Anayasa’mızda bu yazmaktadır. Burada da Türkçe konuşuruz. Şimdi, siz başka bir dille konuştuğunuz zaman Parlamentoda bulunan 600 kişiden belki 10 kişi anlamıştır sizi. Şimdi, başka bir hatip geldi, Arapça konuştu. Kim anlayacak onu? Sonra hepimiz birbirimize bakıyoruz, “Ne diyor, ne anlatılıyor?” diye. Buradaki mesele Zazaca da bizim, Kürtçe de bizim, diğer yerel dinler de bizim, hepsi bu ülkenin zenginlikleri. Kaldı ki biz AK PARTİ iktidarı olarak bütün yerel dillerde propaganda serbestliğini getirdik, televizyon kurulmasının önünü açtık, özel okullar açılmasının önünü açtık, kursların açılmasının önünü açtık. Bunları biz yaptık fakat buradan hareketle “Şimdi, göreceksiniz tutanaklara bilinmeyen bir dil olarak geçecek.” Şimdi, siz Rusça konuşsanız da bilinmeyen bir dil olarak algılayacak onu, İngilizce konuşulsa aynı şekilde bunu kayıt altına alacak çünkü buranın resmî dile Türkçedir. Dolayısıyla, buradan hareketle insanlar sanki bir dile karşıymış gibi, bir dile düşmanlıkları varmış gibi bir algı oluşturmak, bu tip ifadeler kullanmak doğru değil. Bu, Türkiye'de iç içe geçmiş insanların arasına nifak tohumu ekmekten başka bir şey değildir, bunu doğru bulmuyoruz.
Müge Anlı’nın programıyla alakalı mesele de şudur: Bir vatandaşımız katılıyor, vatandaşımız Zazaca konuşuyor -ana dili olabilir, belki başka dil bilmiyor olabilir- fakat stüdyoda kimse anlamıyor, bilmiyor, o anda bir çeviri imkân yok. RTÜK kurallarına göre de ya bir çevirmen, tercüman bulmanız lazım orada ya da anlaşılabilir hâle getirmeniz gerekiyor. Kanal bunu yapamıyor. Dolayısıyla da “Yayını kesmek zorundayım.” diyor. Şimdiye kadar bu, buradan alınıp efendim, Zazaca’ya düşmanlıkmış gibi bir algı oluşturmanın da manası yok.
Bak, ben bunun benzerini daha önce bir konuşmamda ifade ettim. Sanırım Batman ili olması lazım. Şikâyet geliyor, 2 defa şikâyet ediyor vatandaş. Sesli müzik var, alkollü bir ortam var. Polis oraya şikâyet üzerine gidiyor ve orada sesli müzik olduğu için, ruhsatları yok, müdahalede bulunuyor. Fakat bu nasıl anlatıldı? Kürtçe şarkı söylendiği için yapıldı. Hayır, orada Fransızca şarkı söylense de, Türkçe şarkı söylense de aynı müdahale yapılacak. Şimdi, Ankara’da siz istediğiniz yerde canlı müzik yapabilir misiniz? Canlı Türkçe müzik yapabilir misiniz? Yapamazsınız. Ruhsat almanız lazım.
BAŞKAN – Toparlayın Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bitiriyorum… Toparlıyorum…
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Mehmet Bey, başka bir örneği var mı Türkiye’de? Şarkı söylerken gidilip, müdahale edilip, kapatıldığı başka bir örnek var mı?
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Yok!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Yok. Çünkü Kürtçe söylediği için.
BAŞKAN – Arkadaşlar, bir saniye lütfen… Tartışmayın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sonra şarkıcı, o şarkıyı söyleyen insan, o şarkıyı söyleyen vatandaş çıktı “Ya benimle hiç alakası yok.” diyor. İşletmeyle alakalı bir sorun. “Ben de zor durumda kaldım.” diyor.
Dolayısıyla, bunu şunun için söylüyorum: Arkadaşlar, samimi olmakta fayda var.
BAŞKAN – Toparlayın lütfen Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Samimi olalım. 82 milyonun arasına nifak tohumu ekmeyin.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Siz yapıyorsunuz!
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sürekli yaptığınız, belli bir bölgeyi milletin tamamından koparmak, ayrıştırmak için… Hiçbir ilkeniz yok, Makyavelist bir anlayışla, “Bir bölgeyi bu ülkenin tamamından nasıl ayırırız?”ın hesabı içerisindesiniz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Ama siz yapacaksınız onu. Az kaldı. Böyle devam edin yapacaksınız.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Yazık ediyorsunuz. Kendinize de yazık ediyorsunuz, ülkeye de yazık ediyorsunuz.
Ama şunu unutmayın: Sizden önce başkaları da vardı.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Mehmet Bey, siz böyle devam edin, yapacaksınız.
HABİP EKSİK (Iğdır) – Siz yapıyorsunuz, siz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) – Onlar başaramadı. Siz de başarmayacaksınız. Size de nasip olmayacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Vallahi siz devam edin, yapacaksınız kimsenin yapamadığını.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar…
FEYZİ BERDİBEK (Bingöl) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir dakika değerli arkadaşlarım, işlem yapıyoruz. Grup başkan vekilleri söz istiyor. Sayın milletvekilleri, grup başkan vekili söz istediği zaman biraz geride kalsınlar. Ben birazdan 60’a göre zaten sözler vereceğim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Önce şu işlemi bir tamamlayayım Sayın Oluç, size söz vereceğim.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Bütün başkan vekillerine verdikten sonra!
BAŞKAN – En sonra önergeyi oylamıştık. Önerge kabul edilmemişti.
10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 10’uncu madde kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Oluç.
HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, önce, bazı ithamlarda bulundu değerli vekiller; ben ona ilişkin kısaca bir şey söyleyeyim.
Yapılan işin ne nifak tohumu serpmekle ne bir bölgeyi bu ülkeden kopartmakla ne halkı birbirinden ayrıştırmakla alakası yoktur, hiç alakası yoktur. Şimdi, bu ülkede -bunu daha evvel de konuştuk, konuşmaya da devam etmeliyiz bence, bu sağlıklı bir şeydir- farklı ana diller var, birçok yani Kürtçe, Zazaca, Gürcüce, Abazca, saymakla bitmez, çok var. Bu bir zenginliktir ve bu iyi bir şeydir. Buna kimse karşı çıkmamalıdır. İnsanların ana dillerini konuşmasına, ana dillerini kullanmalarına, ana dillerinde eğitim talep etmelerine, radyo-televizyon yayınlarının olmasına kimse itiraz etmemelidir. Bu çünkü kötü bir şey değildir.
Şimdi buradaki mesele şu: Aslında Meclis eğer gerçekten bu topluma bir demokratik kültürü, politik kültürü yaygınlaştırmak isteyen bir yerse -ki öyle olmalıdır, maalesef biz henüz o noktada değiliz ama öyle olmalıdır diye düşünüyorum- o zaman ana dilinde bir selamlama yapan ve sözünü bitirirken de yine ana dilinde bir selamlamayla bitiren bir vekile –başka vekiller de olabilir- buna, bu kadar büyük bir tepki göstermek, buna hele hele nifak tohumu serpmek, ırkçılık vesaire gibi laflarla nitelendirmek gerçekten kabul edilebilir bir şey değildir. Ben bunu bir kez daha söylemek istiyorum ve bunun, dediğim gibi insanların ana dillerini -ister Zazaca ister Gürcüce olsun- konuşmalarının önündeki engellerin aşılması Meclisin ve demokrasinin en önemli meselelerinden bir tanesidir. Bunu bir kez daha vurgulamış olalım. Yoksa, iddia edildiği gibi, üstümüze atılmaya çalıştığı gibi suçlamaların hepsini elbette ki reddediyoruz ve geriye gönderiyoruz.
Teşekkür ederim.