Şatafatlı müslümanlar AKP cenahında tedirginlik yarattı
Sosyal medyadan yayılarak kısa zamanda kamuoyunun bir numaralı gündemi haline gelen muhafazakâr elitler, AKP cenahında tedirginlik yarattı.
BERKANT GÜLTEKİN/BİRGÜN- Sosyal medyadan yayılarak kısa zamanda kamuoyunun bir numaralı gündemi haline gelen muhafazakâr elitler, AKP cenahında tedirginlik yarattı.
İktidar kanadı, devlete sırtını dayayıp zenginleşen; şatafata ve gösterişe düşkünlükleri nedeniyle toplumun geniş kesimlerinin tepkisini çeken bu kesimler üzerindeki algıyı saptırmak için yine bildik bir yönteme başvurdu. Siyasal İslamcı anlayış, Meclis’te kurgulanan türban tartışması üzerinden, muhafazakâr tabanın dikkatini sınıfsal çelişkiler yerine, “eski günlere dönüş” tedirginliğini kaşıyarak kültürel zıtlıklara yöneltme gayreti içerisine girdi.
TARTIŞMA NASIL ÇIKTI?
Meclis’teki “türban tartışması”, 19 Kasım günü hükümetin dış politikasının eleştirildiği sırada yaşandı. Peki konu dış politikadan nasıl oldu da türbana geldi? Tartışmanın gelişim seyri oldukça ilginç… CHP’li Mahmut Tanal’ın iktidarın dış politikadaki yanlışlarını eleştirmesinin ardından sözü AKP adına partinin grup başkanvekili Özlem Zengin aldı. Zengin, güncel meselelere ilişkin konuşurken, “her nedense” 20 yıl önceye gitti ve konuyu eski Başbakan Bülent Ecevit’e getirdi. Üstelik eleştirisini de politik bir düzlemden değil, AKP’nin troll ekipleri tarafından sosyal medyada sıklıkla işlenen Ecevit-Clinton fotoğrafı üzerinden yaptı. Zengin, başı sonu belirsiz bir fotoğraf karesinden yola çıkarak, “Sizin Bülent Ecevit değil miydi Clinton’un karşısında el pençe duran” ifadelerini kullandı.
Zengin’in konuyu Ecevit’e getirme gayreti sonuç verdi. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Zengin’e verdiği yanıtta talihsiz bir şekilde Ecevit’in türbanla Meclis’e giren Refah Partili Merve Kavakçı’ya yönelik sözlerini tekrarlayarak, “Bu kadına haddini bildirin” dedi. Ardından Meclis karıştı. AKP’li vekiller, CHP’lileri yeniden türban karşıtlığı yapmakla suçlayan ifadeler kullandı. Özkoç, bir süre sonra özür diledi. Zengin ise özürden dolayı Özkoç’a teşekkür etti ama mesele çoktan dış politikadan türban polemiğine gelmişti.
MEDYA FIRSATI KAÇIRMADI
AKP’li vekil, gerek olayın ardından Meclis’te yaptığı konuşmada gerekse de medyaya verdiği demeçte, “Bu müstakil bir şey değil, bu bir kurgu içerisinde oluyor” gibi toptancı değerlendirmeler yaptı. Zengin, Gezi eylemlerini de hedef göstermeyi ihmal etmedi. Türban üzerinden başlayan yeni tartışma, dün yandaş medyanın da ana gündemi oldu. Sabah, Yeni Şafak ve Star gazeteleri manşetlerine bu konuyu taşıdı. “Meclis’te yine had bildirme edepsizliği” manşetiyle çıkan Star, olayın “28 Şubat’ın utanç günlerini hatırlattığını” savundu. Yeni Şafak-Sabah hattında da Ecevit-Kavakçı olayı ve 28 Şubat göndermeleri yapıldı.
İktidar yanlısı köşe yazarları da konuyu es geçmedi. Abdülkadir Selvi, Hürriyet gazetesindeki “Devir değişmiş ama kafa değişmemiş” başlıklı yazısında, “Meclis’te Merve Kavakçı’ya haddinin bildirilmesini isteyen Ecevit’in ruhu dolaşıyordu adeta” ifadelerini kullandı. Star’dan Halime Kökçe, “Bu kadına haddini bildirin’ Volume-2” başlıklı bir yazı kaleme alarak “eski günlere dönme tehlikesinin” altını çizdi ve muhafazakâr kesimlere ‘teyakkuzda olun’ iması yaptı. Kökçe yazısında şu ifadeleri kullandı: “Sokakta başörtülülere yapılan saldırılar, ‘cumhuriyet kadını’ paçozlukları, Meclis’te ‘had bildirme’ hadsizliği falan, bütün bunlar belli bir kesimin eline güç geçse yine toplumun ekseriyetine hayatı zindan etmek için sabırsızlandığını gösteriyor.”
ESAS GÜNDEMİ GİZLEME ÇABASI
AKP iktidarının yarattığı muhafazakâr zenginliğin, partinin genel anlamda kendi tabanında inşa ettiği hegemonyayı sekteye uğrattığı bir gerçek. Yeni muhafazakâr elitler, şaşaalı yaşantılarını kısa videolar halinde sosyal medya hesaplarından paylaşmakta herhangi bir beis görmezken, ekonomik krizin altında ezilen milyonların “Hepimiz din kardeşiyiz” anlatısına ve Erdoğan’ın “Biz bu millete efendi değil hizmetkâr olmaya geldik” sözüne gönülden itibar etmesi pek olası değil. Son türban polemiğinin de kanıtladığı üzere, muhafazakârlar arasında gittikçe derinleşmeye başlayan sınıfsal çelişkileri, eskinin kimlik merkezli korkularını diri tutarak görünmez kılmaya çalışmak dışında, iktidar cephesinin alternatif bir meşruiyet argümanı üretemediğini söylemek yanlış olmaz. Öte yandan AKP’nin, ülkenin ekonomi ve işsizlik gibi başat problemlerinin üzerini örtmek için, elinin güçlü olduğunu düşündüğü türban gerilimine yaslanarak gündem belirleme politikası izlediğini de not etmek gerekir.