Ömer Çelik: Türkiye'nin karşısına Sevr'in benzeri getirilmeye çalışıldı
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları;
Batı medyası 'Evlat Nöbeti'ni görmedi. Anne yüreğinin isyanıdır. Anneler evlatlarına kavuşmak için teröre karşı duruş gösteriyorlar. Yürekleriyle evlatlarına kavuşmak istiyorlar.
Cumhurbaşkanımızın Cenevre ve Malezya'ya yaptığı ziyaretler önemliydi. Türkiye tek başına dünyanın yaptığını yapmamaktadır. Dünya Akdeniz'deki ölümlere sessiz kalırken Türkiye tek başına göğüs germektedir. Ama hala Avrupa ülkelerinde 200-300 mülteciyi ülkelerine almak için referandum yapıyorlar. Avrupa'nın önemli ülkelerinin bir tanesinde belediye başkanı köprülerin altına kayalar yerleştiriliyor ki mülteciler yaşayamasın.
Malezya ziyaretinde bağımsızlık, kalkınma, kimlik, adalet ve özgürlük konularında Cumhurbaşkanımızın önemli mesajları olmuştur.
''SONUNA KADAR KORUNACAĞI TESCİL EDİLMİŞTİR''
Libya ile olarak CumhurbaşkanImızın açıklamalarını takip ediyoruz. 27 Kasım'da imzalanan mutabakat muhtırası oldukça önemlidir. Anakaradan ölçmeden sahip oldukları adalardan deniz yetki gibi alanlar koyuyorlar. Cumhurbaşkanımız, "Akdeniz'deki servi Libya'daki anlaşma ile iptal ettik" dedi.
Hem Türkiye Cumhuriyet'inin hem de KKTC'nin haklarının sonuna kadar korunacağı tescil edilmiştir.
Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin çıkarlarını hiçe sayarak fiili durum oluşturmaya çalışanlara bir kere daha hukuk ve diplomasi yoluyla cevap verilmiştir. Bunu anlamayanlara kahraman Deniz Kuvvetleri orada bayrak göstermeye devam etmektedir.
Türkiye, Akdeniz'de örülmeye çalışılan duvarı bu şekilde yok etmiştir.
"Yanlış tarafla imza atıldı" sözü cehaletten kaynaklanıyor. CHP, "ileride bu farklı sıkıntılara neden olabilir" diyor. CHP, Hafter'i makul ve ılımlı olarak nitelendiriyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin milli çıkarlarına bakarız.
Nerede hangi pozisyon almamız gerekiyorsa onu alırız. Ki anlaşma imzaladığımız kesim BM tarafından meşru kabul edilen kesimdir.
"HAFTER TÜRKİYE'Yİ SIK SIK TEHDİT EDİYOR"
Bakalım Hafter Türkiye hakkında söyledikleri nedir? Türkiye'yi sık sık tehdit ediyor, Türkiye'yi vurmaktan söz ediyor. Türkiye'nin oradaki varlığını düşman unsur olarak görüyor. Türkiye ile anlaşma imzalayan Ulusal Mutabakat Hükümeti, BM'nin meşru muhatap kabul ettiği hükümettir. Yunanistan'ın başını çektiği ve diğer devletlerin katıldığı Akdeniz'deki Sevr'i darmadağın etmemiz karşısında şimdi muhataplarımızı cihatçı olarak ilan ediyorlar. Eleştiri dediğiniz şey nihayetinde bir dairenin içinde yer alır zıt pozisyonlarda olursunuz, tutar eleştirirsiniz. Fakat bunların siyaseti GDO'lu. Genetiği ile oynanmış siyaset. BM'nin meşru olarak kabul ettiği Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne cihatçı diyorlar, Türk gemilerini vurmaktan bahseden, Türkiye'nin varlığını hedef olarak gören kişiye seküler ve ılımlı diye destek veriyorlar. Şimdi bu dairenin dışına çıkmaktır. Bunları kim telkin ediyor, kim bunlara bilgi veriyor, doğrusunu söylemek gerekirse ürkütücü bir tabloyla karşı karşıyayız.
Yunanistan'dan diğerlerine kadar Libya üzerinden Akdeniz'de aleyhimize alan oluşturulmaya çalışırken, Türkiye'nin sessiz kalmasını, milli çıkarlarından vazgeçmesini talep etmiş oluyorsunuz. Türkiye milli çıkarlarının korunması konularda ana muhalefet partisi tarafından duyarlı politika üretmesi gerekmektedir. CHP geçmişteki genel başkanları zamanında hiçbir zaman gayrimilli bir duruş sergilememişti. Eleştirmekten çok mutlu oluyoruz değiliz. Libya'da, Akdeniz'de neredeyse bir kayığın gezeceği kadar alan kalmamış, herkes orada bir de 'orada ne işiniz var' deniyor.
ABD YAPTIRIMLARI
ABD Kongresi'nin her iki kanadında iç siyasi hesaplarla birtakım hareketler olduğunu görüyoruz. Rasyonel dış politika hesaplarıyla yapılsa Türkiye'ye, böylesine önemli müttefike yaptırım diliyle konuşmak yerine tam tersine daha çok işbirliği nasıl yapabiliriz demeleri gerekiyordu. Son derece güçlü ilişkilere sahip müttefiklik ilişkilerimiz bu kararlarla giderek daha kırılgan hale geliyor. Müttefiklerimize daha sağduyulu, rasyonel politikalar üretmesi konusunda bir çağrı yapıyoruz. Tabii ki Türkiye'ye karşı yaptırım dili kullanacaksa egemen bir devlet olarak mütekabiliyet çerçevesinde Türkiye bunlara cevap verecektir. Yaptırım hasım devletlere karşı kullanılır. Müttefikler birbirine karşı yaptırım dilini kullanıyorsa o zaman müttefikliğe zarar veriyorlar demektir. Bu aksın, istikametin değişmesi, işbirliği dilinin tehdit dilini alması çalışacak ortak alanlarda büyük bir zaaf oluşturacaktır.
"KAYGILARIMIZI HAKLI ÇIKARAN BİR KARAR OLDU"
Suudi Başsavcılığının Kaşıkçı cinayeti kararı da değerlendiren AK Parti Sözcüsü Çelik, şunları kaydetti:
"Tatmin edici bir karar değil, maalesef kaygılarımızı haklı çıkaran bir karar oldu. BM raporundaki ifadeleri karşılayan bir karar olmasını beklerdik. Şeffaf yürütülmemiş, kapalı yürütülmüş bir karar."
Çelik, mahkemeye şeffaflık ve saygınlık çağrısında bulunarak, "İstanbul'da uluslararası kurumların gözetiminde yüksek yargı standartlarında bir mahkeme yapılması gerektiğini ifade ediyoruz." dedi.
"BİZ OLAYIN DIŞINDAYIZ VE DIŞINDA KALACAĞIZ"
CHP'nin AK Parti'yi 'parti devleti' olarak suçlayacak yeterlilikte olmadığını söyleyen Çelik, "Tek parti rejiminin anti demokratik kalıntılarını biz temizledik." diye konuştu.
Çelik, Togo Kuleleri inşaatının mühürlenmesine ilişkin, "CHP yönetiminin kamuoyunu tatmin edecek ayrıntılı bir açıklama yapması gerekir. Biz olayın dışındayız ve dışında kalacağız."