AKP dört bir yandan 'güvenlikle' kuşattı
Ülke tarihinde görülmemiş derecede güvenlik ve savunma harcaması yapan AKP, 18 yılda yurttaşları ‘güvenlikçi politikalarla’ kuşattı.
Yasakları bitirme iddiasıyla 19 yıl önce iktidara gelen AKP, yıllardır yaptığı düzenlemeler ve harcamalarla toplumu güvenlikçi politikalara hapsetti. Polislerle yetinmeyip jandarmayı da kendisine bağlayan iktidar, polis ekiplerine takviye olarak bekçileri de yeniden sokaklara sürdü.
AKP, iktidara geldikten iki sene sonra, Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun'u yürürlüğe sokarak güvenlik görevlilerinin silah taşımalarına yönelik çeşitli "kolaylıklar" sağladı.
Güvenlik görevlilerine, suçu önlemenin yanında, suça müdahale etme ve suçun devamını engelleme gibi soyut tanımlı görevler verildi. İktidarı boyunca bu kanunu beş defa değiştiren AKP, son değişikliği 2011 yılında yaptı. Bu düzenleme ile özel güvenlik şirketlerinin faaliyet alanları genişletildi.
Özel güvenlik görevlilerine yönelik son düzenleme ise OHAL döneminde KHK ile yapıldı. 680 sayılı KHK ile güvenlik görevlilerinin görevi başında ise silahını tüm ülkede, değilse il genelinde kullanmasına olanak sağlandı.
POLİSLERE SINIRSIZ YETKİ
AKP, tüm muhalif eylemlere orantısız müdahalede bulunan, başta Gezi Parkı Direnişi olmak üzere birçok olayda ölüme sebebiyet veren polis teşkilatını da bugüne kadar görülmemiş yetkilerle donattı. AKP döneminde polis ekipleri, elinde patlayıcı madde bulunmasa dahi tehlikeli bir cisim olan kişiye karşı silah kullanma yetkisine kavuştu.
Polisler, daha önce savcılık kararı ile verilen "gözaltına alma" kararını da tek başına verme yetkisini elde etti. Polislerin toplumsal olaylarda kişiyi 48 saat boyunca gözaltında tutma yetkisi, 2015 yılında kullanılmaya başlandı. AKP döneminde ayrıca polisler vatandaşlara trafik dışında para cezası kesme, hakim kararı olmadan yurttaşların telefonlarını dinleyebilme, "saldırıya teşebbüs edenlere silah kullanma" yetkisine kavuştu.
JANDARMA İKTİDARA BAĞLI
AKP, daha önce Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı olan önemli askeri komutanlıkları da İçişleri Bakanlığı eliyle kendisine bağladı. 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin ardından çıkartılan KHK ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı, İçişleri Bakanlığına bağlandı. Bu birimlerin yapacağı operasyonlara da valilik izni şartı getirdi.
‘GÜVENLİĞE’ SERVET AKIYOR
AKP, sadece yasal düzenlemelerle değil bütçeden yaptığı harcamalarla da güvenlikçi politikaları besledi. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın verilerine göre, güvenlik ve savunmaya yönelik mal ve malzeme alımı için 2011 yılında 3.6 milyar TL harcanırken bu rakam 2019 yılına gelindiğinde 10.3 milyar TL'ye çıktı. Bu harcama tek başına birçok icracı bakanlığın bütçesini geride bıraktı.
ÖZGÜRLÜKLERİ TESLİM ALDI
BirGün'den Hüseyin Şimşek'in haberine göre, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, AKP'nin özgürlükleri inşa etmek için iktidara geldiğini ancak aradan geçen 18 yılın ardından özgürlükleri teslim aldığını ifade etti. Güvenlik eksenli politikalar nedeniyle özgürlüklerin yok edildiğini bildiren Tanrıkulu, "Bu durum AKP'nin siyasal tercihine dönüştü. Ancak özgürlükleri baskı altına alarak iktidarda kalabilecek duruma geldiler. Baskıyı hayatın her alanında hissettirmek amacıyla hem yeni güvenlik teşkilatları oluşturuyor hem de bunları milis gücü gibi tasarlıyorlar. Güvenlik harcamalarını denetimsiz bir biçimde artırarak bütçenin yoksuldan yana değil iktidarının devam için kullanılmasına olanak sağlanıyor" dedi.
AKP’NİN TERCİHİ BELLİ
HDP'li Mehmet Rüştü Tiryaki ise AKP'nin özgürlükler ve güvenlik arasında özgürlükler aleyhine bir tercih yaptığını bildirdi. Güvenlik birimlerinin sayısının artırıldığını, bütçeden aktarılan payın her geçen yıl büyüdüğünü bildiren Tiryaki, "Bu yolla özgürlük de güvenlik de sağlanamaz. Güvenlik için demokrasiye yatırım yapmalısınız. Demokratik düzenin güçlenmesi gerekiyor. Oysa AKP, hak ve özgürlüklere alan tanımıyor. Hiçbir eğitim almış kişilere silah kullanma yetkisi veriyor. Bu, AKP'nin iktidarını sürdürmek için sürdürdüğü bir politikadır" diye konuştu.