CHP Sözcüsü Faik Öztrak gerçek işsizlik rakamlarını açıkladı
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, TÜİK'in açıkladığı işsizlik rakamlarını eleştirdi. TÜİK'in açıkladığı rakamların makyajlı olduğunu belirten Öztrak, gerçek işsizlik verilerini açıkladı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, basın toplantısında konuştu.
TÜİK'in açıkladığı işsizlik rakamlarını eleştiren Öztrak, "Artık hem enflasyon hem işsizlik rakamına dair TÜİK'in ürettiği rakamlar kabak tadı vermeye başladı. Bu nedenle, önümüzdeki günlerde TÜİK Başkanı hakkında, kamu denetçisine başvuracağız." açıklamasını yaptı.
Gerçek işsizlik rakamlarını açıklayan Öztrak, "Son bir yılda 235 bin kişi artarak, 7 milyon 677 bin kişi olmuştur." dedi.
Öztrak'ın açıklamaları şu şekilde:
Bugün kurulun gündeminde arka arkaya yaşadığımız felaketlerin gösterdiği, yönetimdeki liyakat sorunu, yine Başkentgaz, Kızılay ve TÜRKEN Vakfı üçgeninde gerçekleşen skandallar, ekonomi yönetiminin giderek artan otoriterleşme eğilimi ve İdlib'de artan gerilim vardı.
Son 2 haftada ülkemiz ve milletimiz arka arkaya büyük felakatler yaşadı. İlkin Elazığ ve Malatya illerimizi etkileyen depremde 41 vatandaşımızı kaybettik. 1607 vatandaşımız ise yaralandı. Elazığ'daki binaların dörtte biri yıkıldı, ağır hasar gördü. Ardından geçtiğimiz hafta Van-Bahçesaray'da aynı yerde yaşanan iki çığ felaketinde toplam 41 vatandaşımız yaşamını yitirdi, 84 yurttaşımız ise yaralı. İkinci çığ arama kurtarma çalışmaları esnasında meydana geldi. Daha deprem ve çığ felaketinde kaybettiğimiz canların şokunu atlatamamışken, bu sefer İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı'nda yürekleri ağıza getiren bir kaza ile canımız yandı.
Pistten çıkan uçakta 3 yurttaşımız yaşamını kaybetti. Onlarca yurttaşımız yaralandı.
Türkiye'de insanların nasıl öldüğüne baktığımızda, tablo gerçekten içler acısı. Bakın Elazığ'da deprem olacağını biliyor muyduk? Biliyorduk. Kaç senedir hazırlanan raporlar Meclis'te verilen soruşturma önergeleri var. Peki tedbir alındı mı? Hiçbir tedbir alınmadı. Van'd çığ olan bölge bir çığ bölgesi mi? Evet çığ bölgesi. Peki buraya neden buraya çığ tüneli yapılmıyor? Çığ olduğunda kurtarma protokolleri belli, bu protokollere, kurtarma sürecinde uyuldu mu? Pek de uyulmadığı anlaşılıyor. Çığ'ın gürültüye hassas olduğu bilinmiyor muydu? Biliniyordu. Çığ tehlikesini önleyecek tedbirleri neden almadık?
İstanbul'da pistten çıkan uçağa gelelim. Kaza raporu henüz çıkmadı ancak aynı hava yolu şirketinin benzer kazaları var mı, var. Sert rüzgara ve uyarıya rağmen pilot pisti neden pas geçmedi? O da belli değil. Kazadan sonra kurtarma işlemleri düzgün yapıldı mı? Hayır. Yaralılar kan revan içinde ring otobüsleriyle taşında. Uçağın iniş yaptığı pist yorgun mu? Yorgun. Ulaştırma bakanı söylüyor pist yorgun.
Peki aynı havalimanında yıllar önce bitmesi gereken ikinci bir pist var. Peki neden bitmemiş? Son 15 günde yaşadıklarımız, bunca insanımızı pisi pisine kaybettiğimizi gösteriyor. Çünkü tedbir alması gerekenler almıyor.
Daha önce şehit tabutlarının üzerine elini koyup nutuk atan Erdoğan, 41 yurttaşımızın çığ altında öldüğü günde, Kırıkkale'de miting yapıp milletin kafasına çay poşetlerini fırltıyordu. Bu sırada da tüm kanallar, özellikle yandaş kanallar ekranı ikiye bölmüşler, bir yanda can pazarı yaşanan Çığ felaketini gösteriyorlar diğer yanda ise Erdoğan'ın mitingde vatandaşına kafasına fırlattığı çay poşetlerini gösteriyorlar. Çığ düşmüş, insanlar ölmüş, büyük acılar var... Bunlar ne Erdoğan'ın ne yandaş medyanın umurunda. O parti mitingi her şeyden önemli. Böyle acı bir günde bile partinin şapkasını çıkarmayacaksanız ne zaman çıkaracaksınız? Ölülere bile saygıları kalmadı.
"İKİNCİ PİST 42 AYDIR NEDEN YAPILMADI"
Bu iktidarın yönetiminde gün geçmiyor ki yeni bir skandal ortaya çıkmasın. Daha bir skandal tartışılıp sonuca bağlanmadan, bir diğeri patlayıveriyor. Sabiha Gökçen'deki kazanın ardından, normal bir demokraside yer yerinden oynayacak yepyeni bir skandal ortaya çıktı. Şimdi bu havalimanında ikinci bir pist ihtiyacı uzunca bir zamandır biliniyor. Bunun için aslında, idare iki etapta ihaleye çıkmış. İlk etap ihale 5 Ağustos 2014, ikinci ihale ise 7 Haziran 2016. İhale Mak-yol İnşaat'e veriliyor. Mak-yol İnşaat de pisti 14 ayda bitirmeyi taahhüt ediyor. 2017 Ağustos ayında ikinci pistin tüm alt ve üst yapısıyla bitirilmesi gerekiyor. İhaleyi 14 ayda bitirilecek denen pist, 42 ay geçmesine rağmen bitirilemiyor. Neden? Nedeni hakkında bir açıklama yok. Mak-yol işi bir taşeron firmaya vermiş. Bu taşeron firmanın ortakları arasından Mak-yol'un kendisi var, bir de üçüncü havalimanını işleten Cengiz ve Kalyon inşaatlar var. İhaleyi alan firma neden sonradan işi kendisinin de ortağı olduğu başka firmaya taşere etme ihtiyacı duyuyor? Bu taşeron firmanın ortakları, dünyanın en büyük havalimanlarından biri olan İstanbul Havalimanı'nı 52 ayda tamamlayan müteahhitler. Bunlar nasıl oluyor da, tek bir pisti 42 ayda tamamlayamıyor. Bu olan biteni sorgulamayacak mıyız?
"BAŞKENTGAZ'IN VERGİ ÖDEMEMESİNİN YOLU AÇILMIŞ"
Geçtiğimiz hafta Başkentgaz, Kızılay, Ensar ve TÜRKEN vakfı ekseninde skandalı konuştuk. Yine hatırlatalım... Amerika'nın en lüks semtinde yurt yapıyoruz denilerek bir gökdelen saray dikiliyor. Yapan Erdoğan Ailesi'nin de yönetiminde olduğu TÜRKEN Vakfı. Özelliştirmeden ucuza kapatılan o dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından da ucuza gittiği itiraf edilen Başkentgaz, Amerika'daki gökdelen için 8 milyar dolar göndermek istiyor. Şirket bu parayı doğrudan söz konusu vakfa bağışlamak yerine yerine, önce Kızılay üzerinden Ensar'a, Ensar üzerinden de Amerika'daki TÜRKEN Vakfı'na gönderiyor. Para transferi nedense gizlenmek isteniyor. Herkes bu işten dolayı ülkenin uğradığı vergi kaybını konuşurken, bir de bakıyoruz söz konusu gaz dağıtımı şirketine 2016'da gayrimenkul yatırım ortaklığı statüsü verilmiş. Şirketin 2017'de tek kuruş vergi ödememesinin yolu açılmış. Şirket de aynı 8 milyon doları TÜRKEN Vakfı'nın hesabına New York'a gökdelen dikilsin diye Kızılay'a bağışlamış. Şirketten veya bu statüyü veren devlet yetkililerinden şu ana kadar bir açıklama yok. Ama sosyal medyada bir savunucusu var, Kızılay Başkanı. Skandalın bir diğer aktörü de Ensar Vakfı. Geçtiğimiz hafta 2018 Haziran ayına kadar, vakfın bu parayı TÜRKEN'e gönderdiğine dair belge yok dedik. Bunu da ABD vergi dairesinden aldığımız belgelere dayandırdık. Ardından Ensar bir takım dekontlar ortaya çıkardı. Ensar Vakfı parayı 4 taksitte Amerika'ya gönderdiğini iddia etti. Ancak paranın TÜRKEN'e transferinin, gaz şirketinin Kızılay'a parayı göndermesinden neredeyse tam 1 yıl sonra 5 Kasım 2018'de başladığı ve 15 Şubat 2019 tarihinde bittiğini gösteriyor bu belgeler. E neden 1 yıl boyunca para Ensar Vakfı'nın hesabında kalıyor?
Zonguldak milletvekilimiz Deniz Yavuz Yılmaz, Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT Komisyonu'nun üyesi kendisi. Amerika'daki TÜRKEN Genel Sekreteri'nin Eti Madenin ABD'de kurduğu şirkette bugünkü kurdan 89 bin lira maaşla çalıştığını ortaya çıkardı. Yandaş şirketin 8 milyon dolar bağışladığı vakfın genel sekreteri devletten astronomik maaş alan bir devlet çalışanıymış.
İŞSİZLİK RAKAMLARI
Bir tarafta Saray'ın vakıflarında çalışanlara 89 bin liralık maaşlar, diğer tarafta 'Çocuklarım aç' diyerek yaşamına kıyan yurttaşlar. Herkes şapkasını öne düşürüp düşünecek ama en çok bu devleti yönetenler düşünecek. Peki devleti yöneten kim? Saray...
Bir ülkede bir baba 'Çocuklarım aç' diyerek canına kıyıyorsa, herkes gibi o ülkenin Diyanet İşleri Başkanı da tüm işi gücü bırakıp buna kafa yormalıdır. Ama bu konularda tek bir kelam etmeye Diyanet İşleri Başkanı Ortaçağ papalığına özenip cennette emlak pazarlığına girmiş.
Saray'a göre geçtiğimiz yıl ekonomimiz yeniden yükselişe geçmişti. Şimdi de kalkmışlar ekonomi bu yıl şahlanacak diyorlar ama insanlarımız açlıktan canına kıymaya devam ediyor.
Bugün TÜİK işsizlik rakamlarını açıkladı. Bunlar aynı zamanda 2019'un son üç ayına ait rakamlar. 2019'un başında Damat 2 buçuk milyon ilave istihdam sözü vermişti. Bırakın o kadar istihdamı, insanlar bu yıl işlerini kaybettiler. Çalışan sayımız halen iki yıl öncesinin 346 bin altında. Resmi rakamlarla işsiz sayısı son bir yılda 327 bin kişi arttı. 4 milyon 308 bin kişiye ulaştı. İşsizlik oranı da aynı dönemde yaklaşık 1 puan artarak yüzde 13,3'e çıktı. Tabii bi de gerçek işsizlik rakamları var.
İş bulma ümidini yitirmiş veya diğer nedenlerle iş gücü piyasasından çekilmiş ama iş bulsam çalışırım diyenler, eksik ve yetersiz istihdam edilenleri ve mevsimlik çalışanları topladığımızda gerçek işsizlik rakamı son bir yılda 235 bin kişi artarak, 7 milyon 677 bin kişi olmuştur. Gerçek işsizlik oranımız son bir yılda yarım puan artmış ve yüzde 22,1 olarak gerçekleşmiş.
Çalışma çağındaki nüfus son 1 yılda 944 bin kişi artmış. TÜİK böyle söylüyor evet ama sadece 182 bin kişi iş aramak için iş gücü piyasasına girmiş. Yani, 768 bin vatandaşımız evine gidip oturmayı tercih etmiş.
Artık hem enflasyon hem işsizlik rakamına dair TÜİK'in ürettiği rakamlar kabak tadı vermeye başladı. Bu nedenle, önümüzdeki günlerde TÜİK Başkanı hakkında, kamu denetçisine başvuracağız.
FETÖ'NÜN SİYASİ AYAĞI
Son olarak, bir süredir emek Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un düşüncelerini ifade etmesi üzerinden tartışma yürüyor. İktidar istiyor ki FETÖ'nün siyasi ayağı tartışılacaksa, bunun miladi 17-25 Aralık 2013 sonrası olsun. Öncesi, siyasi ayak tartışmalarına hiç konu olmasın ama kimya biliminin temel kanunlarından biridir, hiçbir şey vardan yok olmaz, yoktan da var olmaz. FETÖ denen örgüt 26 Aralık 2013'te birden ortaya çıkmadı. Öncesinde himaye gördü, askeriyeye, adliyeye, camiye ve devletin tüm kılcal damarlarına yerleştirildi. Bunların tümü bizleirn ve devlet organlarının uyarılarına rağmen yapıldı. Eğer FETÖ'nün siyasi ayağı gerçekten ortaya çıkarılacaksa Sayın Başbuğ önemli bir noktaya işaret etmiştir.