'Erdoğan iyi çevresi kötü' diyenlerin ezberini bozacak yazı: Sorun, çevresinde filan değil, liderin kendisinde!
"Ben uyarıyorum: Sorun, çevresinde filan değil, liderin kendisinde! Ama AKP kanaat önderleri, bunu görüp, söyleme cesaretine sahip olmadıkları için kafayı "liderin çevresine" takmış durumdalar"
FETÖ ile mücadeleden dış politikaya, ekonomideki başarısızlıklardan yargıdakiakıl almaz kararlara kadar izahı zor her durumda AKP'ye yakın kalemler sorunun Erdoğan'dan değil çevresinden kaynaklandığını ve Erdoğan'ın yalnız bırakıldığını savunan yazılar kaleme alıyor.
T24'teki "Mezarlıktan geçerken ıslık çalan AKP’liler" başlıklı yazıda bu konuya değinen Mehmet Y. Yılmaz, bu tezi savunanların aslında bunu görüp söyleme cesaretleri olmadığı için 'liderin çevresine' kafayı taktıklarını belirterek "Sorun, çevresinde filan değil, liderin kendisinde!" diye uyardı.
Yılmaz'ın yazısında ilgili bölüm şöyle:
Bu meslekteki ilk yıllarımda moda Süleyman Demirel’in çevresini eleştirmekti.
Sonra Bülent Ecevit’in çevresinin ne kadar kötü olduğunu fark ettik.
Derken bir de baktık ki Turgut Özal’ın çevresi de berbatmış!
Ve bunca yıldan sonra görüyorum ki yakın çevresini doğru seçememek bizim siyaset hayatımızın amansız hastalığıymış!
Benden duymuş olmayın ama Recep Tayyip Erdoğan da bakanlarını iyi seçememiş, çevresine iyi insanları toplayamamış.
İnsan üzülüyor haliyle!
Her şeyin en iyisini bilen Recep Tayyip Erdoğan, sıra yakın çalışma arkadaşlarını seçmeye gelince tuzağa düşmüş!
Bu durumla ilgili İngilizcesini, İspanyolcasını, üstüne bir de İtalyancasını mafya filmlerinden öğrendiğim bir deyim de var ama savcılara güvenemediğim için yazmayacağım!
Her neyse, dün Cumhuriyet’te yayımlanan bir habere göre AKP’de "kabine revizyonu" yeniden konuşulmaya başlanmış.
Çünkü işler kötü gidiyormuş ve nedeni de Reis’in bizzat teker teker seçtiği bakanlarmış!
Adını açıklamam mümkün değil, AKP’nin çekirdek kadrosundan bir politikacı, bana bu revizyon beklentisinin kongre ile ilgili olduğunu da söylemişti.
AKP kadrolarının beklentisi bu: Kongreler bitecek, hükümette ciddi bir revizyon olacak ve şu anda bütün anketlere göre tabanı erimekte olan AKP yeniden yükselişe geçecek.
Adını açıklayamadığım yetkiliye söylediğimi, buradan tekrarlayayım: Bu, mezarlıktan geçerken ıslık çalmaya benziyor!
Bütün araştırmalar, AKP’nin baz oyunun düşmekte olduğunu gösteriyor.
Araştırmalara göre seçmenlerin yarısı mevcut siyasi partilerden ümidi kesmiş durumda.
24 yaş altındakilerin dörtte üçü mevcut siyasi figürlerin sorunlarımızı çözme yeteneğine sahip olmadığına inanıyor.
Bunun en çok farkında olanlar da "sahadaki" politikacılar doğal olarak.
Siyasi partiler, deyim yerindeyse "sinir uçlarıyla", toplumun içinden bu hoşnutsuzluk titreşimlerini algılıyor.
Ancak AKP’nin başında öyle güçlü bir lider var ki algılanan bu titreşimleri, ona iletebilecek cesaret ve cesamette bir ikinci kişi de yok.
12 Eylül’ün Türkiye’deki demokrasiye vurduğu en ağır darbelerden biri de budur:
Siyasi partileri, köklerini topluma salmış yaşayan bir organizma olmaktan çıkarıp, bir genel başkanın iki dudağının arasına konumlandırmak!
Ve partinin "sinir uçlarının" algıladığı titreşimler, bu nedenle parti içinde bir dönüşüme yol açmıyor.
Lider o kadar yüce bir konumda ki kendisi mükemmel olmakla birlikte çevresi berbat.
Ve lider eğer o çevreyi değiştirirse her şey düzelecek!
"Endişeli AKP’lilere" şunu söylemeliyim ki yanılıyorlar.
Sorun, çevresinde değil, liderin olaylarla ilgili algısının çarpılmasında ve bunun doğrusunu söyleyebilecek olanları çevresinde barındırmamasında yatıyor.
Halkımız, bu Suriye işinden yoruldu, ırkçı gibi görünmemek için feryat etmiyor ama Suriyeli göçmenlerden de sıkıldı, buna karşın lider Suriye’de savaşmak istiyor!
Türk halkının Libya diye bir sorunu yok, lider bu konu açılınca her şeyi unutuyor.
Yeni seçmenlerin ezici çoğunluğu çevrenin korunmasını en önemli mesele olarak görüyor, lider hâlâ kanal kazmak, orman kesmek peşinde!
Üniversite mezunlarının çoğunluğu işsiz, lider hala meslek liseleri yerine imam hatip okullarını arttırmak istiyor.
Millet, solcusuyla sağcısıyla önce huzur peşinde, lider "gözünün üstünde kaşın var" diyerek dövecek adam arıyor.
Ama AKP kanaat önderleri, bunu görüp, söyleme cesaretine sahip olmadıkları için kafayı "liderin çevresine" takmış durumdalar.
Partide şunlar görev alacak, hükümette bu değişiklikler yapılacak ve bir de bakmışsın AKP, sihirli halı gibi yeniden uçmaya başlamış!
Bu uyarıyı yapmak aslında yandaş yazarlara düşmeliydi ama onlar da aynı sorundan mustarip!
Mecburen ben uyarıyorum: Sorun, çevresinde filan değil, liderin kendisinde!
Öyle bir ruh durumuna girdi ki yaptığı yanlışları göremiyor ama sizler bu yanlışları o değil de başkası yapıyor gibi açıklamaya çalışıyorsunuz.
Cesaretinizi toplayıp Reis’e memleketin gerçek durumunu, seçmenden algıladığınız sinyalleri eğip bükmeden anlatın.
Siz şimdi anlatmazsanız, seçmen seçimde anlatır!
Seçmenin anlatacağını duymayı hiç istemediğinize eminim.