30 yıl önceki gizli oturumda Erdal İnönü ne söylemişti? İşte geleceği gören siyasetçinin farkı

“Saddam devrilir, ondan sonra gelen rejim bizimle dost olur sanıyorsanız bunlar hayaldir”

30 yıl önceki gizli oturumda Erdal İnönü ne söylemişti? İşte geleceği gören siyasetçinin farkı

TBMM Genel Kurulu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Bahar Kalkanı harekâtını yürüttüğü İdlib’deki gelişmeleri bugün gizli oturumda görüşecek.

Genel Kurul’da haftalık olağan çalışmanın başladığı bugün saat 15.00’de kapalı oturum yapılacak. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İdlib’deki gelişmelerle ilgili milletvekillerine ayrı ayrı sunum yapacak. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın hazır bulunacağı oturumda partilerin temsilcileri de değerlendirmelerde bulunacak.

TBMM'de daha önce yapılan gizli oturumları hatırlatan Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, bugüne kadar yapılan gizli oturumlarda açıktan söylenenlerden çok da farklı şeyler konuşulmadığının yıllar sonra açıklanan tutanaklardan anlaşıldığına dikkat çekti.

Sarıkaya, 1990 yılında yapılan gizli oturumda dönemin SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün Irak'ın geleceğine dair yaptığı değerlendirmeyi de köşesine taşıdı.

Sarıkay'nın TBMM'deki gizlii oturuma dair notları şöyle:

Sesi kapalı içeriği açık oturum

TBMM kurulduğundan bugüne 300’e yakın kapalı oturum gerçekleştirdi.

Bunlara bir yenisi de bugün eklenecek.

Aslında kapalı oturumlar genelde gizli kalmak için yapılır, öyle de kalır.

Ancak TBMM’deki kapalı oturumların her nedense sadece sesi gizlidir, içeriği kısa sürede her yana yayılır.

Uzun yıllardır Meclis muhabirliği yapan biri olarak söylüyorum, özellikle son 20 yılda yapılan kapalı oturumlarda kimin ne dediği neredeyse tape haline getirildi.

Bırakın bunu kapalı oturumda söylenmiş sözler de sanki orada söylenmemiş gibi kamuoyu verildi.

Şundan emin olabilirsiniz ki bugünkü kapalı oturum da yine sesi kapalı oturum şekline dönüşecek ve içerde söylenen ne varsa en fazla 15 dakika sonra herkesin bilgisi dahilinde olacak.

Dolayısıyla kapalı oturup yerine açık yapılmış olsa belki kamuoyu da daha sağlıklı bilgi edinir, tüm partilerin konuya bakışını da daha net görürdü.

Kimin ne dediğinin gerçek cümlelerine ulaşmak için de 10 yıl beklemezdi.

Çünkü kapalı oturum, ilk günde ortaya konulan amaçtan da saptı.

TBMM en fazla kapalı oturumunu Kurtuluş Savaşı’nı yönelttiği 1921-1922 yılları döneminde gerçekleştirdi.

Bugüne kadar en çok kapalı oturum gerçekleşen yıl da 1922 oldu; tam 83 kapalı oturum yapıldı.

Bir yıl öncesinde bu sayı 50 iken, 1920’de 28 kapalı oturum yaptı.

Kapalı oturumların ağırlıklı bölümü Kurtuluş Savaşı ve Lozan Barış Görüşmelerinde alınacak kararlar üzerineydi.

Örneğin 1923’te yapılan 21 kapalı oturumun 11’i Lozan konusundaydı.

Sonrasında sayı azaldı, 1924’de 7 kapalı oturum yapılırken, 1925’te iç güvenlik nedeniyle bu sayı 13’e yükseldi.

İlginç şekilde 1925 ile 1934 yılları arasında TBMM hiç kapalı oturum yapmadı.

Dersim hadisesinin de yer aldığı dönem yeniden kapalı oturumu gündeme getirdi, TBMM iç güvenlik nedeniyle 1934’te bir kapalı oturum gerçekleştirdi.

Sonrasında uzun süre ara verdi; 1934’ten, 1960 ihtilali sonrasına kadar kapalı oturum yapılmadı.

İhtilal sonrası 1962’de 6 kez kapalı oturum gerçekleşirken, konu ağırlıklı olarak Kıbrıs üzerine yoğunlaştı.

Sonrasında ise konu ağırlıklı olarak Irak’a sınır ötesi operasyon ve uluslararası koalisyona katılım nedeniyle yapılan kapalı oturumlardı.

EN TARTIŞMALI OLANI

Bunun en anımsanan en tartışmalı olanı ise 12 Ağustos 1990’da uzun yıllar sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Birinci Körfez Savaşı’nda ABD öncülüğündeki koalisyona katılımıyla ilgili oldu.

Dönemin muhalefet partisi SHP lideri Erdal İnönü ve DYP lideri Süleyman Demirel, 10 yıl sonra yayınlanan TBMM tutanakları da gösterdi ki dışarıda söylediklerinden farklı cümleyi içerde tekrar etmedi.

İnönü, “Saddam devrilir, ondan sonra gelen rejim bizimle dost olur sanıyorsanız bunlar hayaldir” dedi.

NATO’nun böyle bir durumda Türkiye’yi korumayacağını bildirdi.

DEMİREL’İN SÖZLERİ

DYP lideri Demirel ise kendi üslubu içinde aynen şöyle dedi:

“Zaten, diyebilir misiniz ki bu memlekete, ‘Ey benim komşum bir gün gelir ben senin aleyhine çalışırım…’ Diyebilir misiniz? Eğer size bir şey sorulursa siz bunu diyeceksiniz ve gayet açıklıkla söylüyorum Irak’ın aleyhine -Irak bize bir lüzumsuzluk yapmadıkça- yapılabilecek şeyler yanlıştır. ‘Efendim, Irak bize bir şey yapar" nasıl yapar; biz teşvik ederiz. Yani, Irak'ın bize bir şey yapmasını teşvik ederiz. O zaman yapar, ondan sonra da biz ona yaparız...”

Demirel de bir yıl sonra koalisyon hükümeti ortağı olacak İnönü gibi meseleye yaklaştı.

Ancak o oturumdan ANAP oyları ile asker gönderme kararı çıktı.

Ardından geçen sürede de hep iç güvenlik ve Irak’a sınır dışı operasyon amacıyla kapalı oturumlar yapıldı.

TBMM’den geçmeyen 1 Mart Tezkeresi sonrası da devam etti.

Başta da belirttiğim gibi bu toplantılarda ne hükümet bilinmedik bir bilgi aktardı, ne de muhalefet şaşırtacak bir öneri sundu…

On yıl önceki kapalı oturumların yayınlanan tutanakları da bunun kanıtı.

CHP İKİYE BÖLDÜ

TBMM bugün yeni bir kapalı oturum yapacak.

Kapalı oturumda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar TBMM’yi bilgilendirecek.

Ardından partiler söz alacak.

CHP kendisine tanınan süreyi ikiye böldü; bir bölümünü asker kökenli milletvekili Mehmet Ali Çelebi’ye bırakırken, diğer yarısını diplomasiye bıraktı.

Bu bölümde emekli Büyükelçi ve Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz İdlib sorununun diplomatik yönü ile sığınmacılar meselesi ve vekalet savaşçıları üzerinde duracağı belirtildi.

MHP’den Grup Başkanvekili Erkan Akçay, İYİ Parti’den de Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray konuşacak.

HDP’den de Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ve Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları Oruç söz alacak.

NE DİYECEKLERİ BELLİ

Şunu belirteyim ki söylenecekler açık…

Hükümet yapılanları anlatacak, Şam gücüne verdiği zararı sıralayacak; sığınmacılar konusundaki kararlılığını gösterecek.

Muhalefet ise şehitler, Suriye politikasının baştan yanlış üzerine kurulduğu ve sığınmacılar politikalarının yanlışlığından söz edecek.

Bu kapsamda Libya’da muhalif Hafter ile Şam yönetimi arasında imzalanan mutabakata dikkat çekecek.

“Libya’ya giden vekalet savaşçılarından yakalananların sorgulanması sırasında Suriye sahasında yaşadıklarının da anlattırılması kararına varıldı, bu Türkiye’yi sıkıntıya sokar” uyarısında bulunulacak.

Şunu belirteyim ki oturum bittikten 15 bilemediniz 20 dakika sonra da zaten herkesin haberi olacak...