Özdil'den Nasuhi Güngör'e sert sözler
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, Nasuhi Güngör'ü sert sözlerle eleştirdi. Özdil, "biraz daha sıkıştır Nasuhi'yi… “Benim adım Nasuhi değil, Nasuhi diye birini tanımıyorum” bile diyebilir" dedi.
Muharrem İnce'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Pensilvanya'da FETÖ lideri Fetullah Gülen'le görüştüğü iddiasında 'Yenilikçi hareket' kitabını dayanak gösterdiği eski TRT Haber Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör'e tepkiler gelmeye devam ediyor.
Muharrem İnce miting kürsüsüne çıktı, asrın liderimizin yakın arkadaşı olan gazeteci Nasuhi Güngör'ün kitabını gösterdi. O kitapta asrın liderimizin Akp'yi kurmadan önce Pensilvanya'ya gidip feto'yla görüştüğü yazıyordu. Şak… Nasuhi Güngör derhal çıktı, kendi kendini yalanladı, kendi yazdığı kitabın “mesnetsiz” olduğunu söyledi, kendi yazdığı kitabın “uydurma” olduğunu, “asılsız” olduğunu söyledi.
*
Aslında buna şükür…
“O kitabı ben yazmadım, Muharrem İnce yazdı” diyebilirdi.
*
Hatta biraz daha sıkıştır Nasuhi'yi… “Benim adım Nasuhi değil, Nasuhi diye birini tanımıyorum” bile diyebilir.
*
Çünkü, Akp döneminin bu memlekete en büyük kötülüğü ne fabrikaların limanların satılmasıdır, ne hortlatılan terördür, ne çökertilen diplomasidir, ne de imha edilen yargıdır…
Akp döneminin en büyük kötülüğü “ar damarı çatlaması”dır.
*
Utanma, sıkılma, ayıp gibi kavramların tedavülden kalkmasıdır.
*
Dindar nesiller ayağıyla yaratılan “günah işleme özgürlüğü”nün kaçınılmaz neticesidir.
*
Bankaların madenlerin barajların elinden çıksın, olsun, gün gelir yerine koyarsın, toprak bile kaybedebilirsin, devran döner, geri kazanırsın. İstibdatı kaldırırsın, yargıyı, diplomasiyi düzeltirsin. Terörü çözmüştük daha önce, vatan şuuruyla hareket edersin, gene çözersin.
Ancak… Ar damarı çatlamışsa kardeşim, o millet ilelebet kazanabileceği ne varsa kaybetmiş demektir.
*
Şah damarı hayati zannedilir.
Halbuki, zamanında müdahale edersen yırtılan şah damarına bile çare vardır, çatlayan ar damarının tamiri yoktur.Allah aşkına elini vicdanına koy, şöyle bir etrafına bak… İşyerinde yalaka, dalkavuk, çarşıda fırıldak, pervane, yanardöner, sohbette dibek dövücünün hınnk deyicisi, yağdanlık, eyyamcı, mitingte şakşakçı, okulda yaltakçı, cenazede bile sırıtık, yılışık, daha bismillah “merhaba” de mesela, anında sırnaşık, vıcık vıcık, goygoycu, arkadaşlıkta riyakar, kaypak, kişiliksiz, dönek, medyada yavşak, yüzsüz, omurgasız, eğilen, bükülen, el pençe divancı, kıç yalayıcı, suratına tükürdüğünde yarabbi şükürcü, şaklaban, güvercin taklacısı, siyasette saray soytarısı… Böyle bir millet miydik biz?
*
Bu soruya cevap bulabilmek için, muhalefet partilerinin seçim beyannamelerini okuyorum.
Siyasi, hukuki, ekonomik, diplomatik vaatlerin elbette hepsi çok değerli ama, eksik…
Bence hepsinin birinci maddesine “ar damarı” yazılmalı.
*
Çünkü millet ittifakı iktidara geldiğinde hepimiz göreceğiz ki, karşısına dikilen en büyük sorun “ar damarı çatlaması” olacak.