İşte AKP mutfağında pişirilen barolar planı: Önce böl, kontrol edemezsen kayyum ata
Erdoğan'ın talimatı ile hazırlanan taslak parti mutfağında pişiriliyor. Başta barolar olmak üzere meslek birliklerini, sendikalarda olduğu gibi bölerek yandaş barolar oluşturma planı içeren tasarı, baro yönetimlerini azletme yetkisini de içeriyor.
Ankara Barosu ile Diyanet arasındaki polemiğin ardından AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatı ile başlatılan baroları etkisizleştirme çalışması, meslek örgütlerinin görüşü almadan AKP mutfağında pişirilmeye devam ediyor.
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, AKP MYK'sında görüşülen taslakta öne çıkan hususları aktardığı yazısında, barolar ve diğer meslek örgütlerinin de işçi sendikaları gibi önce bölmeyi amaçlayan tasarının, 'milli güvenlik' gerekçe gösterilerek istenen birliğin yönetiminin azledilmesini de içerdiği bilgisini verdi.
Sarıkaya'nın "Sendika tipi baro…" başlıklı yazısında taslakla ilgili olarka aktardığı önemli bilgiler şöyle:
Merkez Yürütme Kurulu’nda önceki gün bu çalışmalar masaya yatırılmış.
Hukukçu parti yöneticileri düşüncelerini dile getirmiş, yapılan çalışmalar hakkında bilgi aktarmış.
Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın farklı sunumu sonrası da Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğrusu bu…” deyip, çalışmanın bir daha gözden geçirilmesini istemiş…
AK Parti, sadece Barolar Birliği değil, Anayasa’nın 135’inci maddesinde yerini bulan “kamu niteliğindeki meslek kuruluşlarının” tümüne yönelik düzenleme yapılmasından yana.
Toplantıda da barolar başta olmak üzere, meslek örgütlerinde seçimlerin mevcutta olduğu gibi çarşaf liste ile mi devam etmesi, yoksa nispi temsile mi geçilmesi konusu ele alınmış.
YÜZDE 5 İLE HEPSİNİ ALIYOR
Birkaç kişinin bir araya gelip, yaptığı anahtar liste ve örgütlü delege yapısıyla yönetimin tümünü ele geçirdiğine vurgu yapılmış.
“Yüzde 5 etki ile seçilip, %95 adına konuşuyor” tespitinde bulunulmuş.
Bazı marjinal grupların, TMMOB bünyesinde yer alan bazı birlikleri ele geçirdiğinden de söz edilmiş.
Şu görüş dile getirilmiş:
“Yönetimi ele geçiren diğerleri adına konuşma hakkına sahip olmamalı. Orası siyasi görüşlerin dile getireceği yer değil. Herkes kendi adına konuşsun. Bunun için en iyi çözüm çoklu baro sistemine geçmektir…”
Bunun nasıl olabileceğini sorduğumda ise toplantıda da ele alınan şu görüş dile getirildi:
“Nasıl ki işçi sendikaları arasında Türk-İş, DİSK, Hak-İş gibi örgütsel yapılar var, avukatlar için de benzer çoklu yapı oluşturulabilir… Belirli bir avukat sayısına ulaşan baro kurabilsin; kim nasıl kurarsa kursun, bundan çekinmenin, endişe etmenin bir önemi yok…”
Toplantıda bu konuda çalışmanın yeniden gözden geçirilmesi, üzerinde enikonu yeniden düşünülmesi için yeni bir çalışma yapılması kararlaştırılmış.
KAMU NİTELİĞİNDE MESLEK ÖRGÜTÜ
AK Parti yönetiminde dile getirilen sendika benzeri baro sisteminin birçok açıdan sorun yaratması muhtemel.
Bunların başında da “adli müzaheret” diye de bilinen adli yardım ve avukatlara ilişkin disiplin konusu geliyor.
Diğer konular bir kenara konulsa bile, bir davaya talep yardım için atanacak avukat bu durumda hangi barodan olacak.
Veya bir disiplin kovuşturmasında avukatın soruşturmasını hangi baro yapacak.
Daha ilerisi Anayasa’nın son olarak 1995’te üzerinde değişiklik yapılan 135’inci maddesi baroları kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olarak tanımlıyor ve şu hükmü taşıyor:
“Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir.”
Meslek grupları faaliyetleri dışına çıkılırsa ne yapılacağı da Anayasa’nın aynı hükmünde sanki bir kanun maddesi gibi tarif ediliyor:
“Amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine, kanunun belirlediği merciin veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verilir ve yerlerine yenileri seçtirilir.”
GÖREVDEN ALIR
Milli güvenliğe ilişkin acil bir durum söz konusuysa “kanunla yetkilendirilen kurum tarafından faaliyeti ve yönetiminin men edilebileceğinin” altı çiziliyor.
Nitekim Türkiye maddenin bu son hükmünün uygulamasıyla yakın geçmişte İstanbul Barosu’nda karşılaştı.
O nedenle AK Parti içinde çoklu baro sistemine karşı duran sayısı da epey fazla.
Onun için nispi temsil sistemine, yani milletvekili seçimine benzer şekilde oyların sıralı bölümüyle yönetimde temsil olanağının yakalandığı sistemin daha faydalı olacağını belirten sayısı da oldukça fazla…