Umut Oran: Erken seçim hazırlığı CHP’de başlamalıdır
CHP'li Umut Oran, Türkiye’nin içinde bulunduğu koşulları değerlendirdiği yazılı basın açıklaması yaptı.
AKP iktidarının 18 yıllık uygulamalarına bakılınca Türkiye’de bugün yaşanan kaos ortamının geçici değil kalıcı olduğunun anlaşıldığını belirten CHP’li Umut Oran, “O halde Türk milletinin krizden çıkması ve yeni bir kalkınma hamlesi başlatabilmesi için sandıkların kurulması ve milletin iradesinin tecelli etmesine imkân verilmesi demokrasinin gereğidir” dedi.
Bu durumda muhalefet partilerinin erken seçime hazır olup olmadığı sorusunun gündeme geldiğini, ancak sadece sözle “hodri meydan, biz hazırız” demenin yetmediğini, yapısal dönüşüm sağlanmadığı takdirde iktidarın bu kez de zaman kazanacağı uyarısını yapan Umut Oran, “Milletin tamamının yeni bir umuda, yeni bir heyecana ve yeni bir başarıya ihtiyacı vardır. Erken seçime ‘sözle hazır olmak’ yerine özde hazırlık yapanlar için şartlar uygundur. Türk milleti, umudunu sandığa bağlamış beklemektedir. Bu koşullarda “gerçek bir hazırlık” içinde olan siyasi partiler iktidarı da devralacak ve Türkiye, bir kez daha muasır medeniyetlerin ötesine geçme mücadelesinde ilerici bir adım atabilecektir” dedi.
Umut Oran, Türkiye’nin içinde bulunduğu koşulları değerlendirdiği yazılı basın açıklaması yaptı. CHP’li Umut Oran’ın bugün yaptığı yazılı açıklaması şöyle:
Türkiye’nin içinde bulunduğu “kaos durumunun” geçici değil kalıcı olduğu ve 18 yıldır ülkeyi tek başına yöneten iktidar bloğunun “hiçbir çözüm önerisinin” olmadığı bir kez daha anlaşılmıştır. Özellikle korona virüs salgını boyunca tüm sorumluluğu “bilim kurullarının” üzerine yıkıp, salgından bile “reklam” amacıyla yararlanmanın yollarını arayan iktidar bloğunun değişen dünyayı anlaması da büyük Türk milletine bir çıkış yolu bulması da artık olası değildir. Zira iktidar bloğunun tek önceliği “bireysel ikbal” haline gelmiştir.
Ancak Türk milletinin acil çözümlere, doğru bir rotaya ve büyük bir ilerici hamleye ihtiyacı olduğu açıktır. Korona virüs salgınının ortaya çıkardığı “yeni normalde” işsizlik çığ gibi artmış, küçük esnafsa nerdeyse tamamen “yok olmuştur” ya da kısa süre içinde ekmek teknesini kapatmak zorunda kalacaktır. 2019’da üniversiteden mezun olanlar henüz iş bulamamışken 2020 mezunları da işsizliğe adım atmaya başlamışlardır. İktidar bloğunun mevcut yönetim biçimini referans alırsak 2021 mezunlarının iş bulması da çok mümkün görünmemektedir.
Türkiye’nin sorunları bu derece fazlayken iktidar bloğunun daha fazla kutuplaştırma, daha fazla nefret söylemi üretme ve daha fazla baskıyla kitleleri susturma dışında bir önerisi yoktur. O halde Türk milletinin krizden çıkması ve yeni bir kalkınma hamlesi başlatabilmesi için sandıkların kurulması ve milletin iradesinin tecelli etmesine imkân verilmesi demokrasinin gereğidir.
Muhalefet Bloğu Değişime Kendinden Başlamak Zorundadır
Ancak ortada cevap bekleyen bir soru vardır: “Muhalefet partileri erken seçime hazır mıdır?” Muhalefet bloğunun üst yönetim kadrolarına bakılırsa “muhalefet partilerinin tamamı 7/24 ve 365 gün” erken seçime hazırdır! Bu durumda yeni bir soru ortaya çıkacaktır: “Peki erken seçime hazır olmak ne demektir?”
Muhalefet partilerinin bazı üst yöneticilerinin sadece “hodri meydan” demenin bir hazırlık ifadesi olduğuna inandığını görüyoruz, ancak gerçek anlamda “hazır olmak” demek: İki seçim arasında hayata geçirilen kurumsal değişimlerin toplamından ibarettir. Son genel seçimin üzerinden 2 yıl geçtiğine göre referans alınacak tarih 24 Haziran 2018 Genel Seçimleridir. O halde, erken seçime hazır olabilmek için son 2 yıl içinde, daha önceki yıllarda yapılmamış, denenmemiş ya da yeterli sonuç alınmamış çeşitli söylemlerin, yöntemlerin, kadroların ve kurulların değiştirilmiş, yenilenmiş olması gerekir. Örneğin, dünyanın değişim yönü de dikkate alındığında 1250 delegenin Genel Başkan seçtiği, ancak milyonlarca seçmenin hiçbir karara etki edemediği bir siyaset düzeninden sonuç alınamadığının tespit edilerek katılımcı, demokratik yeni yöntemlerin/yapıların oluşturulması bir “erken seçime hazırlık” olarak kabul edilebilir. Şayet böyle bir farklılık yoksa “erken seçime hazırlıktan değil erken seçime gidilmesine rıza göstermeye hazır olmaktan” bahsedilebilir. İlk durumda “şartları değiştiren ve yeni bir sonuç almak için hamle yapan” bir parti varken ikinci durumda “hiçbir şey yapmayan” ve “ne çıkarsa bahtımıza” diyen bir anlayış hâkim görünecektir.
CHP, Erken Seçim Çağrısını Yaparken Kurumsal Dönüşümü Hayata Geçirmelidir
Gelinen noktada “tek başına iktidar olmak” dışında bir “başarı kriterini kabul etmemesi gereken CHP” için erken seçim talebi makuldür, ancak erken seçime hazırlanmadan “hodri meydan” demek iktidar bloğunun yeni oyun sahasında kurduğu oyuna katılmak ve yeni bir başarısızlıkla karşılaşmak dışında bir sonuç doğurmayacaktır.
Bu noktada erken seçime gitmeden önce mutlaka yapılması gereken şeyler kabaca şöyledir:
1) Partide her makama seçilme yollarının yanında makamdan ayrılma yöntemi de mutlaka belirlenmelidir. Örneğin her kademede 3 dönem kuralı koymak hem siyasete hareket getirecek hem de “sonsuza kadar koltukta” oturma heveslerine kurumsal bir cevap üreterek değişimi “otomatik” hale getirecektir.
2) Parti programının değişen şartlara göre yenilenmesi doğrudur, ancak parti programını “sipariş usulü” olarak bir ya da birkaç akademisyene havale edip, kapalı kapılar ardında “program yazdırmak” yanlıştır. Hazır herkes evine çekilmişken teknolojinin nimetlerinden faydalanarak, tüm ilçe, il yönetimlerini ve sözü olan tüm partilileri işin içine katacak bir “yeni program yazma faaliyetinin” hayata geçirilmesi hem çağa uygun olacak hem de katılımcılığı arttıracaktır. Aynı yöntemle “dijital kurultay” toplamanın ve teknolojiyi demokrasinin hizmetine sunmanın yolları da aranmalıdır.
3) Benzer bir durum Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi süreciyle ilgili de söz konusu edilmelidir. Muhalefet partileri erken seçime her anlamda hazırsa müstakbel Cumhurbaşkanı adayı da belirlenmiş demektir. Oysa doğru olan şey birkaç kişinin “Cumhurbaşkanı adayının kim olacağını tespit etmesi değil” mümkün olan en geniş katılımla “Cumhurbaşkanı adayımızı belirlemektir.”
4) Erken seçime hazır olmanın bir diğer kriteri “kimlerle siyaset” yapılacağının ortaya konmasıdır. Şayet mevcut durumda olduğu gibi aday belirleme süreçleri birkaç ekibin güç mücadelesi şeklinde ve dışa kapalı olarak gerçekleşecekse bu bir değişiklik değildir. Doğru olan şey, başta Gençlik Kolları ve Kadın Kolları olmak üzere partimize gönülden bağlı, parti emekçilerinin de aday olarak gösterilebilmesinin önünü açmaktır. Aksi halde “sen beni seç, ben seni seçeyim” anlayışı siyaseti kısırlaştırmaya devam edecektir.
5) Somut projelerin ortaya konması bir başka erken seçime hazır olma işaretidir. Onlarca mesleğin yok olacağının öngörüldüğü bir dönemde “işsizlikle nasıl mücadele edileceği, eğitimin ve sağlığın tamamen ücretsiz olacağı bir adil düzenin nasıl kurulacağı, herkese insan onuruna yakışır bir işin nasıl sağlanacağı ve geleceğin nasıl tasarlanacağı net olarak ortaya konulmalı ve iktidar bloğuyla olan farkların altı kalın harflerle çizilmelidir.
6) İdeolojik netleşme, bir başka ve çok önemli kriterdir. İttifak seçeneklerinden, mücadele yöntemlerine ve örgütlenme biçimine kadar hemen her konudaki “siyasi tavrı” belirleyecek olan ana etken ideolojidir. Muhalefet partileri, özellikle de CHP, kendisini tanımlarken, rakip partileri işaret ederek “Onlar gibi değiliz!” demek yerine “Biz kimiz?” sorusuna odaklanmalı ve ideolojik kırmızı çizgilerini ortaya koymalıdır.
Erken Seçime Hazırlanan İktidarı da Alacaktır
Herhangi bir şeye “hazır olmanın” “temel kriteri “değişime yönelik faaliyetlerdir.” Başarısızlığı tescil edilmiş yolları, söylemleri, kadroları ve siyaset biçimini tekrarlamak bir “hazırlık” faaliyeti değil” kadere razı olma ya da bile bile lades deme faaliyetidir. Gelinen noktadaysa Türk milletinin vakit kaybetmeye tahammülü yoktur. Başta “kayıp nesiller haline gelme riski taşıyan” gençler olmak üzere milletin tamamının yeni bir umuda, yeni bir heyecana ve yeni bir başarıya ihtiyacı vardır. Erken seçime “sözle hazır olmak” yerine “özde hazırlık yapanlar” için şartlar uygundur. Türk milleti, umudunu sandığa bağlamış beklemektedir. Bu koşullarda “gerçek bir hazırlık” içinde olan siyasi partiler iktidarı da devralacak ve Türkiye, bir kez daha “muasır medeniyetlerin ötesine geçme” mücadelesinde ilerici bir adım atabilecektir.
Ancak gerçek bir hazırlık yerine hamaseti tercih edenler için erken seçim, sadece ve sadece, iktidar bloğunun nefes almasına hizmet edecektir. 16 Mayıs 1919’da Bandırma vapuruyla Samsun’a yola çıkanların hem 19 Mayıs 1919’u hem de büyük Türk Devrimini hayal etmiş, planlamış ve mücadele etme cesareti göstermiş kadrolar olduğu unutulmamalıdır! Onların manevi takipçilerine düşen görev de bugünden başlayarak 2023’ü ve ötesini hayal etmek, planlamak ve mücadele etme cesaretini göstermektir.