Kılıçdaroğlu: CHP'li belediyeler bütün engellemelere rağmen tarih yazıyorlar

GERÇEK GÜNDEM - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TELE 1 ekranlarına konuğu oldu.

Kılıçdaroğlu, bu akşam saat 20.00’de, Tele-1 TV “18 Dakika Özel” programı canlı yayınında, Gazeteciler Merdan Yanardağ ve Emre Kongar’ın sorularını yanıtlıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle oldu:

Gerçekten ciddi sorunlar var Türkiye'nin yaşadığı, pandemi, ekonomi, işsizlik, yoksulluk var. Bu sorunları aşmak için sağduyuyla hareket etmek gerekiyor. Kavgadan uzak durmak gerekiyor. Bu dönemlerin bir özelliği, sorun aslında hepimizin ortak sorunu.

Ortak sorun çözülecekse danışmak konuşmak lazım. Yeri geldiğinde uygarca görüşmek lazım. Kovid-19 sadece bizde değil bütün dünyada var. Bütün ülkelerin parlamentoları açık Türkiye'de kapalı. Neden?

Eğer bir iktidar ülkeyi yönetmekten acizse, başka gündem maddeleri yaratmak zorunda kalabilir. İktidarın yaptığı gibi. Gündem ağır, çözemiyor. Çözmekte zorlanıyor. Danışmıyor. Bir kişi her şeye egemen, sadece ben bilirim diyor.

Konuşmaya tartışmaya gerek yok, ben varım damat da var. Hep beraber yönetiyoruz, diyor. Gerçek hayat öyle değil. Bu kriz döneminde valilerin, kaymakamların belediye başkanlarının talep ettikleri her şey yapılmıştır.

www.gercekgundem.com'un derlediği habere göre Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: CHP'li belediyeler tarih yazıyorlar. Bütün engellemelere rağmen tarih yazıyorlar. Bütün CHP'li belediyelerle gurur duyuyoruz.

Emre Kongar: Bir cumhurbaşkanının, CHP'nin bir ilçesindeki gençlik kolları başkanı olan bir delikanlıyı muhattap almasını ve o delikanlının tutuklanmasını sağlamasını cumhurbaşkanlığı makamı açısından ne ifade ediyor? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

CHP'nin hemen hemen her ortamda ve her yerde gerek ben gerek belediye başkanlarımız teröre karşı durmuşlardır. Terörün bir insanlık suçu olduğunun, terörün kişi, mekan, yer ayırmadığının... Eğer teröre karşı ortak bir tavır sergileyebilirsek geriletebileceğimizi her yerde söyledim. Söylemeye devam ediyorum.

Terörün Türkiye'ye maliyetinin çok ağır olduğunu en iyi siz bilirsiniz. Sorunun büyün ölçüde çözülmemesinin de siyasetçilerden kaynaklandığını...

Erdoğan CHP'yi nasıl suçlayabilirim, toplumun gözünde değer kaybeden bir duruma getirebilirim diye özel bir arayış içinde. Artık Erdoğan'ın söylediğine bu milletin büyük kısmı inanmıyor.

Yerel seçimlerde kalkıp Osman Öcalan'ı bulması, devletin televizyonunda konuşturması. İmralı'da teröristbaşını bulması, ondan özel demeç getirip canlı yayında yayınlatması... Biz bunları biliyoruz.

Biz Erdoğan'ın kurduğu tuzaklara düşmüyoruz. O tuzak kurmaya aklı sıra devam ediyor. CHP'nin gençlik kolları üyesi, kendisi aynı zamanda gönüllü vefa grubunda çalışan birisi. Orada bir tartışma dolayısıyla kendisine silah çekiliyor. Çeken kaymakamın koruması. Biz görüntüleri istedik. Vermiyorlar, gizliyorlar.

Erdoğan'ın devlet yönetme kapasitesi bitmiştir. Devleti yönetemiyor Erdoğan. En ufak şeyde ben CHP'yi nasıl suçlarım, nasıl köşeye sıkıştırırım arayışı içinde. Gündüz, gece, sohbet ederken öyle. Allah bilir uyurken de öyle.

CHP'nin her şeyi açık. Hesapsa hesap vermekten hiçbir zaman çekinmeyiz. Yönetimde, muhalefette de olur, yanlışımız da olursa da özür dileriz.

Ama bu olay, en üstteki kişinin, en alttaki kişi hapse attırması olayıdır. Hakimlik ve savcılık nitelikleri olmayan kişiler bu kararı uyguladı. Bugün bütün savcıların, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün genelgesini okumasını isterim.

İş Bankası Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin saygın bir kurumu. Atatürk'ün vasiyeti belli. Bizim hiçbir gelir elde etmediğimiz belli. Bunların derdi acaba bundan nasıl fayda sağlarım. Bunların kurduğu bir vakıf vardı oraya nasıl İş Bankası'nın hisselerini aktarabilirim diye bir fikirleri olabilir. Bu benim düşüncem. Elimde bir belge yok. Yağmalatmak isteyebilirler. Bunu yapanlar ayaklarına kurşun sıktıklarının farkına varabilirler.