CHP'li Özkan: Bu halkın avazıyım
CHP Genel Başkan Yardımcısı İzmir Milletvekili ve İzmir CHP 1. Bölge 1. sıra Milletvekilli adayı Tuncay Özkan Kanal Ege' de 'Seçim Özel' programına konuk oldu.
Nil Kahramanoğlu/YURT - CHP Genel Başkan Yardımcısı İzmir Milletvekili ve İzmir CHP Birinci Bölge Birinci sıra Milletvekilli adayı Tuncay Özkan Kanal Ege'de 'Seçim Özel' programında Ahmet Özsoy'un konuğu oldu İzmir ve ülke gündemine dair birbirinden önemli açıklamalarda bulundu.
Siyaset anlayışının değiştiğini artık katılımcı demokrasinin yaygınlaşması gerektiğini söyleyen Özkan, "Benim şahsi yolculuğum hep halkla beraber olmuştur, İzmir Gündoğdu Meydanı'nı Cumhuriyet mitinglerini hatırlayın iki milyon sekiz yüz bin kişi ile korumamız yok, Zübeyde Anne ile birlikte o limana sığındık orada Mustafa Kemal'in yirmi birinci yüzyıldaki büyük uyanışının haykırışını yaptık. Sorun şudur bu ülkeyi kuran değerlerle, bu ülkeyi büyüten güçlendiren, hepimizi var eden değerler ile yirmi birinci yüz yılı buluşturmaktır. Ne diyoruz ona gök taşını yakalıyor, içindeki değerli madenlerle alıp getirip insanlığın emrine sunuyor bunu Türk çocukları yapabilir olmalıdır, bu yüz yıl bunun yüz yıldır. Yirmi birinci yüzyıl küçük çetelerin, yerel ranttan beslenen örgütlenmelerin Türkiye'yi kasıp kavuran bir harami düzenini üretmemelidir. Biz katılımcı demokrasinin, özgürlüğün, adaletin temsilcisi olmak zorundayız, barış istemek zorundayız kucaklaşmak zorundayız. Yani siyaset şöyle bir şey değil artık bir adam çıkacak her şeye hükmedecek ve yönetecek o on sekizinci yüz yılda kaldı, artık katılımcı demokrasinin zamandır, demokrat anlayış temsili demokrasiden, katılımcı demokrasiye geldi" diye konuştu.
KENTİ DİNLEYECEĞİZ
Kentle ilgili eleştirilere, yorumlara açık olduğunu ifade eden Özkan, "Gelişimi yakalamak kentin geleceğini planlamak başka vizyonlar gerektirir. Bizimde eksikliklerimiz vardır bizde eksilerimizi tamamlayacağız tabi, eleştirilere bakacağız, kent bize ne diyor, insanlar bize ne diyor onu dinleyeceğiz. Kentin taşını, toprağını, kuşunu, ağacını, kadınını, erkeğini, çocuğunu dinleyeceğiz, kentin denizi varsa denizini yoksa kayasına kulağımızı dayayıp onu dinleyeceğiz. Onlar milyarlarca yılın birikimi ile bize seslenecekler, bunları dinlemesek eksik kalırız. Kent konseyleri, kent yönetimine doğrudan katılmalıdır. Biz ülkeyi katılımcılıkla yönetmeyi öneriyoruz. Biz katılımcılığı, objektifliği, özgürlüğü, demokrasiyi, olabildiğince yaşatan bir olgunluk içerisindeyiz. Çünkü biz kulluktan yurttaşlığa, buyruk dinleyen insandan özgür düşünen insana, biz büyük büyük hayalleri olan insanların içine anlattıkları bir devirden onları yaşama geçirdikleri bir özgürlüğe geçtik biz padişahlıktan Cumhuriyete geldik. Bu Cumhuriyeti büyütecek onu dünyayla kucaklaştıracak şey özgür düşüncedir" şeklinde konuştu.
KALBİM İZMİR'DE
İzmir'le ilgili düşüncelerini dile getiren Özkan, "Bir milletvekilinin İstanbul ve İzmir arasında tercih edilmesi güzel bir şey kötü bir şey değil, İstanbul bir sürgün yeri değil, İstanbul Türkiye'nin kalbi ben o noktada çok mutluyum ama benim kalbim İzmir'de ve ben İzmir birinci bölge birinci sıra milletvekili adayıyım. Bu kente hizmet etmekten, bu kentin hizmetkarı olmaktan bu kente aşkla bağlı olmaktan ve umudumla mücadele azmimle bu kente katkı sunmaktan gurur duyuyorum" dedi.
KAVGASIZ GEÇEN GÜNÜN ÖNEMİ YOK
Toplumda herkesin sesi olmaya gayret ettiğini belirten Özkan, "Düsturumuz şudur hak için hukuk için adalet için millet için sesini duyuramayanlar için beytülmal için bu ülkenin delikli kuruşu için tüyü bitmedik yetimi için kimsesizi, sahipsizi için bir kimse olmak, bir ses olmak için mücadele ettim benim hayat hikayem o avazdan başka hiç bir şey değildir. O yüzden ben bu halkın avazıyım, bu halkın sinesiyim ben bu halkın sinesindeyim aşkımız karşılıklı, halkla birlikte birbirimizin eksiğini tamamlıyoruz aşkın ve umudun kaybettiği görülmüş şey değildir. O yüzden hep söylüyoruz sanmasınlar ki altı yıl ceza evinde yattık, öyle yaptık böyle yaptık, o medya oyununa, o mafya entrikasına o ayak oyununa tuşa getiririz çelme takarız kimse sanmasın. Hiç bir hıncım kinim yok ben bana zülüm edenlerin dahi o hücrelerde kalmaması, insan haklarına uygun ceza evlerinde tutulması için mücadele eden bir adamım" dedi.
İZMİR'E BAKINCA GÖZLERİM KAMAŞIYOR
İzmir'in bir çok konuda büyük bir potansiyele sahip olduğunu belirten Özkan, "İzmir'e bakınca müthiş bir turizm potansiyeli görüyorum, müthiş bir kent hayal ediyorum, bu kent yetmez bize yüz yıl sonrasını hayal ediyorum, müthiş bir tarım ve hayvancılık ekonomisi hayal ediyorum İzmir'den doğacak Ege'yi ve Türkiye'yi besleyecek, İzmir'den doğacak ve bütün dünyaya açılacak iki büyük liman düşlüyorum. Bilecik, Bozhöyük, Uşak ve bize kadar inecek orta ölçekli sanayi hayal ediyorum, orada birer milyonluk İzmir'in ve Egenin arka bahçesi olacak yeni kentler hayal ediyorum. İzmir üniversiteleri ile kültür ile sanatı ile bütün bu potansiyeli içinde barındıran bunları kucaklayacak kocaman bir hazine Kadife Kale'den aşağıya baktığımda bu hazinenin gözlerimi kamaştıran ışığı ile karşı karşıya kalıyorum. İzmir demokrasisi ile özellikle kadınları ve onların yaratığı özgürlük ortamı ile Türkiye'nin bütün kentlerinden faklı dünyanın pek çok büyük kentinden çok daha ilerde bir kenttir" diye konuştu.
MESLEK ODALARININ GÖRÜŞLERİ ÖNEMLİDİR
Kentin gelişmesi için herkese sorumluluk düştüğünü vurgulayan Özkan şunları söyledi: "İzmir bugün kent yağmasına uğramadıysa, Sivil toplum örgütlerinin çabaları ve Belediyemizin dik duruşu ile olmuştur. Rahmetli Piriştina zamanında alınan bir karar var hala yürürlüktedir diye düşünüyorum, projeler önce meslek kuruluşuna onaylattırılıp sonra başkana gelecek diyordu. Temel sorun şudur sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kent konseyleri halkın doğrudan katılımının sağlandığı demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Oralardaki arkadaşlar kenti korumakla görevlidirler, bu kent onların. Belediyemiz de kenti geliştirmek ve iyileştirmekle görevlidir. İktidar her ikisini dinlemek ve ihtiyaçları karşılamak zorundadır. Ama burada efendilik yapmaya çalışan İzmir'e üsten bakan İzmir'in sorunlarını çözmeyerek İzmir'i cezalandırmaya çalışan iktidarın ta kendisidir, sayın Binali Yıldırım'dır, siyasi sorumluluğu vardır. Meslek odalarımız ve belediyemiz direnişlerinde haklıdırlar, meslek odalarımız yeri gelir belediyemize karşıda direnir bu demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Biz bunu saygı ile karşılarız"