CHP'li Sındır: Üreticiler çaresizliğe itiliyor, orman alanları yok ediliyor
Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda Gıda, Tarım, ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkındaki kanun tasarısında konuşan CHP'li Sındır, yapılmak istenen değişiklikleri özensiz ve nitelikten yoksun olarak değerlendirdi.
Torba Kanun tekliflerinin de özensiz ve nitelikten yoksun yönettikleri Türk tarımı gibi olduğunu ifade eden CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, düzenlemeyle üreticilerin çaresizlik içerisine itildiğini, Orman Kanunu yeniden değiştirilerek yeni tesislerin yapılabilmesinin önünün açıldığını söyledi.
“TORBA KANUN BİR TEMEL YASA NİTELİĞİNDE GÖRÜŞÜLÜYOR”
Sözlerine AKP iktidarının yasama kalitesine özen göstermediğini ifade ederek başlayan Sındır, “Torba Kanun niteliğinde gelen bu kanun teklifleri aslında bir temel kanun niteliğinde kabul edildiği için Meclis Genel Kuruluna indiğinde de madde madde değil kanunun tümü üzerine oylamayla gerçekleştirilecek. Torba kanunlar temel yasa niteliğinde görüşülüyor ve düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün ve maddeler arasındaki bağlantıların korunması zorunluluğu var. Bu göz ardı ediliyor. Bu maddelerden kimisine ben belki katılıyorum, belki ‘evet’ oyu vereceğim, kimisini reddediyorum ya da kimisinde çekimser kalacağım. Fakat burada tümünü kabul etmek veya tümünü reddetmek zorundayız, çünkü bu torba kanun bir temel yasa niteliğinde görüşülüyor. Bu da torba kanunla yasalaşan, değişik kanunlarda değişikliğe neden olan niteliksiz değişiklikleri de beraberinde getiriyor. Ve bu da tabi nitelikli bir yasama faaliyetini gerçekleştirme imkanını bize sunmuyor. Bunu kesinlikle doğru bulmuyoruz, teklif hazırlanırken ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınmamasını doğru bulmuyoruz. AKP iktidarının Torba Kanun teklifleri de özensiz ve nitelikten yoksun yönettikleri Türk tarımı gibi” dedi.
“ÜRETİCİYİ ÇARESİZLİK İÇERİSİNDE, YOK OLMAYA MAHKUM EDİYORSUNUZ”
Teklifle yapılmak istenen değişikliklere dikkat çeken ve devletin sürdürülebilir bir su politikası olması gerektiğini ifade eden Sındır, Yortanlı barajı mağduru üreticilerin yaşadığı sıkıntıları Tarım Komisyonunda dile getirdi.
Sındır; “DSİ’nin bundan önce sulama birlikleriyle ilgili kanunları vardı. O zaman sulama kooperatifleri bakanlık üzerinden denetlensin dedik olmadı ama şimdi kanun teklifinde değişiklik geliyor. Fakat teklif ile Sulama Kooperatifleri DSİ Genel Müdürlüğü’nden alınırken, Sulama Birlikleri halen DSİ’de bırakılmakta. AKP iktidarı geçmişte yaptığı düzenleme ile DSİ kanununa getirdiği bir maddeyle de su borcu olan birliklere, su borcu olan elektrik borcu olan birlikler üzerinden çiftçilerin bu borçlarını Ziraat Bankası üzerinden yapılan destekleme ödeneklerinden mahsup edilir diye bir düzenleme getirdi. Bakınız İzmir Bergama ilçemizde Yortanlı Barajından sulama yapan çiftçilerimizden ürün hasadından önce kullandığı suyun ücreti Ağustos, Eylül aylarında ödemesi isteniyor. Yani pamuk üreten üreticimizden, Eylül ayında ürününü hasat etmeden borcunu ödemesi bekleniyor. Ödeyemezsen elektrik borcun, üretici desteğinden mahsup edilir deniyor. Yani çiftçiyi üreticiyi çaresizlik içerisinde, yok olmaya mahkum ediyorsunuz. Çiftçimizin kullandığı suyun borcunu ötelerseniz hiç olmazsa ürününü hasat eder, hasadını tamamlar ve sonra borcunu öder. Bunların yanında baraj sularının bir açma - kapama planlaması yok. Çiftçi su isteyecek planlama olmadığı için ne zaman su verirler bilemiyor. Geçen yıl Yortanlı barajında patlama oldu, taşkın yaşandı bölgedeki çiftçilerimiz çok ciddi bir hasar gördü. Sonra dendi ki bu devletin bir sorunu değil hasarınızı mal sahibi olarak kendiniz karşılayacaksınız. Bu kabul edilemez. Yaşanan sıkıntılar temelinde bir su politikası bir su stratejisi olmaması yatıyor. Sorunlar bir kanun teklifi ile ele alınarak bir bütünsellik içerisinde görüşülerek masaya yatırılmalı” dedi.
“ORMAN KANUNU SÜREKLİ TIRTIKLANDI”
TC Anayasasına göre; devlet ormanlarının daraltılamayacağını ifade ederek sözlerine devam eden Sındır, “Oysa ki Tarım, Orman ve Köyişleri komisyonuna getirilen torba kanun ile Orman Kanunu değiştirilerek yeni tesislerin yapılabilmesinin önü açılıyor. Ekosistem içerisinde ormanda ağaç yetişebilir ama orman sadece ağaç veya ağaççık değil aynı zamanda içerisindeki ekosistemin bütünü içerisinde yaşayan canlı cansız varlıklarıyla birlikte bir bütündür. Ormanlık alanlar; bozuk orman, taşlık kayalık, makilik, vesaire denilerek işe yaramaz bir alanmış gibi tanımlayarak orman kanunu sürekli tırtıklandı. Şimdi yapılmak istenen değişiklikte şöyle deniyor, ‘orman alanlarından üretilen odun dışı ürünlerin mamul ya da yarı mamul olarak işlenmesi amacıyla tesis kurulmasına.’ Bu orman alanlarını yok etme maddesidir, ormanlık alanları talan etme projesidir. TC Anayasasına göre; devlet ormanları daraltılamaz diyoruz ama siz daraltmak için elinizden geleni yapıyorsunuz. Şimdi ben soruyorum; hangisi öncelikli bir milli değerimiz, varlığımız? Savunma sanayi yatırımıyla yapacağımız tesis mi ormanlarımız mı? Hangisi öncelikli bir varlığımız? Ormanlarımız mı, tesisler mi? Bu tesisler orman dışı yerlere yapılamıyor mu? Yapılabilir. Niye orman? Asla kabul edilebilir değil” dedi.
“BU TALEPLERE KULAK TIKAMAYINIZ”
Sulama Birlikleri ve Kooperatiflerinin sorunları ve taleplerini dile getirerek sözlerini sonlandıran Sındır şöyle konuştu:
“Tarım Kredi Kooperatiflerinin ana sözleşmesinin 8. maddesinde kooperatiflerle bölge birliklerinin genel kurullarının verecekleri kararların merkez birliğince de onaylandığında kesinleşmesi ve kooperatifler için merkez birliğinin bu yetkisini bölge birliğine devretme yetkisinin verilmesini istiyor. Sulama Kooperatifler Merkez Birliği, bu yetki Tarım Kredi Kooperatiflerinde var haklı olarak ben de istiyorum diyor. Tarım Kredi Kooperatifleri ana sözleşmesinin 9’uncu maddesinde bölge birliği çalışma alanı içine alınan kooperatiflerle bölge birliklerin üst kuruluşlara girme zorunluluğu var, bunun da getirilmesini talep ediyorlar. Her yıl yapılan kooperatif bölge birliği ve merkez birliği genel kurullarının Tarım Kredi Kooperatifi’nde de olduğu gibi mali ve olağan genel kurulların 4 yılda bir yapılmasını istiyorlar. Merkez birliği ile bölge birliklerinin güçlenmesi ve merkez birliğinin kooperatiflere güneş enerjisi kurulumuna katkı sağlaması için tarımsal elektriklerden merkez birliği hesabına yüzde 3 kesinti yapılarak yatırılmasının sağlanmasını istiyorlar. Tüzüklerinde daha önce var olan kooperatiflerin su satışlarından kesilen yüzde 2’lik payın yüzde 1’inin bölge birliğine diğer yüzde 1’lik payın Merkez Birliğine ucuz enerji altyapısının oluşturulmasında kullanılmak üzere, tüzüğe tekrar konulmasını istiyorlar. Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği, merkez birliğinin daha etkin bir şekilde ülke ekonomisine katkı sağlamak ve verimli çalışma yapılabilmesi için bu tedbirlerin ve kararların alınmasını bekliyor. Bu taleplere kulak tıkamayınız.”