Serpil Yılmaz İstanbul Sözleşmesi'ni yazdı: 'Davutoğlu'na misilleme mi yapmak istiyorlar?'
Serpil Yılmaz, Ahmet Davutoğlu başbakanlığı döneminde onaylanan İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmak istenmesini değerlendirdi.
Sözcü gazetesi yazarı Serpil Yılmaz, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin il başkanlarına İstanbul Sözleşmesi'ne yönelik, "Çalışıp gözden geçirin. Halk istiyorsa kaldırın" sözlerini değerlendirdi.
Serpil Yılmaz'ın yazısının ilgili bölümü şöyle oldu:
Erdoğan partisinin il başkanları toplantısında “Halk istiyorsa kaldırın” demiş
İstanbul Sözleşmesi'ni Şehir Üniversitesi zannetmeyin!
Başkanlık sisteminin ilk meyvelerinden birisi; Cumhurbaşkanı kararnamesiyle, “onaylanmış uluslararası sözleşmelerinin uygulamasını durdurma” yetkisinin Cumhurbaşkanı'na verilmesi olmuştu.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önceki gün partisinin MYK ve il başkanları ile yaptığı toplantıda “İstanbul Sözleşmesi” ile ilgili itirazlara verdiği yanıt medyaya yansıdı.
Erdoğan kurmaylarına dönüp “Çalışıp gözden geçirin. Halk istiyorsa kaldırın” ifadelerini kullanmış.
Erdoğan istese, yayımlanan kararname çerçevesinde İstanbul Sözleşmesi uygulamasını şak diye durdurabilir.
Bana göre; Avrupa Konseyi'nin imzaya açtığı ve 35 ülke parlamentosu tarafından onaylanan İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasının, kadın cinayetleri ve çocuk tacizleri ile mücadelede geri adım atılması demek olacağını en iyi kendisi biliyor.
★★★
İtirazcılar; Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlığı döneminde hükümet tarafından onaylanan (2012) ve adını imzaya açıldığı yer olan alan İstanbul'dan alan sözleşmeye mi karşılar yoksa Davutoğlu'na misilleme mi yapmak istiyorlar sorusunu akla geliyor.
İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırmak, Davutoğlu'nun kurucusu olduğu Şehir Üniversitesi'ni kapatmakla aynı şey mi?
★★★
İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı A. Nazan Moroğlu, hem AB hem de BM nezdinde yürütülen çalışmaları aktarıyor.
BM, söz konusu sözleşmenin uygulama sonuçlarının “Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi” (CEDAW) ülke raporlarına girmesini talep ettiğini söyleyen Moroğlu, “Baroların bölünmesini öngören yasanın çıkması halinde; kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarları ile mücadele de zarar görecek” diyor.
★★★
İstanbul Barosu, “baroların bölünmesinin” sonuçlarına ilişkin değerlendirmesini bir mektupla Avrupa Konseyi'ne de iletti.
Eminim siz de benim gibi şaşkınlık geçiriyorsunuzdur. Ülkeler Covid-19 salgını ile hem ekonomik hem de sosyal alanda karşı karşıya kaldıkları krizlerle uğraşırken, Türkiye demokratik kazanımlarını kırpma peşinde olabilir mi?
★★★
Türkiye Barolar Birliği (TBB), Türk Tabipler Birliği (TTB), Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) gibi mesleki kuruluşları tek sesli yapılara dönüştürme projesinin sonuçlarını görmek için son 18 yılda iş dünyasındaki AKP örgütlenmesi tasarımına bakmak yeterli.
“Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” kalıbının dışına çıkabiliyorlar mı ya da farklı bir ses verebiliyorlar mı?