Ayasofya için çağrıda bulunan Ali Babacan'dan 'davet' açıklaması

Ali Babacan Ayasofya'da tarihi dokunun korunması gerektiği uyarısında bulunurken kendisine yarın Ayasofya'da kılınacak cuma namazı için davet gitmediğini açıkladı.

Ayasofya için çağrıda bulunan Ali Babacan'dan 'davet' açıklaması

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Mehmet Akif Ersoy moderatörlüğünde Habertürk'te yayınlanan "Nedir Ne Değildir?" programında, gazeteciler; Nihal Bengisu Karaca, Nagehan Alçı, Deniz Zeyrek'in sorularını yanıtladı.

Babacan, Ayasofya'nın camiye çevrilmesiyle ilgili soruya "Tebrik ettim ama tarihi dokunun korunması gerekiyor" dedi.

Babacan, camiye dönüştürülen Ayasofya'da yarın kılınacak cuma namazı için kendisine davet gelmediğini açıklarken, "Gelseydi gidebilirdim herhalde" dedi.

İşte Babacan'ın açıklamalarından öne çıkanlar:

ALİ BABACAN: Türkiye'nin 81 ilinde ve 922 ilçesinde şu anda teşkilatlanıyoruz. Çok yoğun bir faaliyet var. Biz de faaliyetlerin koordinasyonu için genel merkezdeyiz.

NAGEHAN ALÇI: Ayasofya ile ilgili size davet geldi mi?

BABACAN: Sıfırdan inşa ettiğimiz bir siyasi partimiz var. Türkiye'nin dört bir yanından vatandaşımızdan yoğun bir ilgi var. Kars'ta ilgi ne kadar yoğunsa İzmir'de de o kadar yoğunluk var. Bu insanların Türkiye'nin geleceği için, kendi çocuklarının geleceği için kaygı duyuyor olması gerçekten bizi memnun ediyor. İnternet üzerinden teşkilatlanma yürüttüğümüz için diğer siyasi partilerden farklı bir yapı oluşuyor. Pek çok siyasi parti ilişki zinciriyle teşkilatlanmıştır. Bize herkesin internet üzerinden başvurması mümkün. Tamamen fırsat eşitliği ve herkese kapısını açmış teşkilat yapısıyla gidiyoruz. İstanbul için şu anda 5 tane il başkanı adayımız var 5'i de internet üzerinden başvurmuş. Yönetimlerde yüzde 35 kadın kotamız var. Kurucu heyette en az 1 kadın olacak diyoruz. İlk yönetim kurulunda yüzde 35 kadın olmadan bize hiç gelmeyin diyoruz.

DENİZ ZEYREK: Eğitim konusu. İmam hatip meselesi var. Partinize katılıan İmam Hatip'i doğru bulan kesim olabilir, bulmayan kesim olabilir. Filistin meselesinde bir kısım Hamas, bir kısım El Fetih'i tercih edebilir. Bu çatışmaları nasıl süzeceksiniz.

KARACA: Deva'da Ayasofya konusunda farklı yaklaşımlar oldu?

BABACAN: Parti programımız etrafında insanlar buluştu. Farklı kesimler ortak noktada buluştu. 9 sayfalık dış politikalık dökümanımız ortak akıldır. Dış politika dar ideolojiyle yürütülen bir alan olamaz. Bu ülkenin topyekün çıkarı neyse. Bu ülkenin vatandaşlarının çıkarı ve ülkenin uzun vadeli hedefleri temel belirleyici olmalıdır. Eğitimi gerçekten siyaset üstü, ideolojiler üstü bir alan olarak görüyoruz. Eğitime bakışımız çok farklı. Tamamen geleceğin teknolojisini dikkate alan, öğrenmeyi öğreten, 3 yaşındaki çocukları öğretim sistemine koyan bir sistem öngörüyoruz.

KARACA: Çoğulculuk, çok seslilik, bir partide pekçok kesimden pekçok insan kendinin temsil edilmiş hissedilecek, bu çok iyi bir şey. Ama Türkiye'de fay hatları çok keskinleşti. Her zaman ortak akıl uzlaşma anlamına gelmeyebilir. Böyle anlar yaşadınız mı partinizde? Farklı görüşlerden insanın biraraya gelmesi konusunda duvara tosladığınız anlar oluyor mu?

BABACAN: Kendi politika üretme alanımız var. İç istişare mekanizmalarımız çalışıyor. Mesela Ayasofya, İstanbul Sözleşmesi'ni, Sosyal Medya Düzenlemesi'ni çalışan komisyonlarımız var. Bir de hükümetin bir anda açıkladığı kararlar var. Zaten iş olmuş bitmiş. Bundan sonrası yorumdur. Bu Ayasofya meselesi öyle. Arkadaşlarımızın arasında farklı görüşler var. Ayasofya konusunun çok iyi bir analizi yapıldı. Tarihi, kültürel, uluslararası ilişkiler açısından. Arkadaşlarımız farklı farklı görüşlerin olabileceğini söyledi. Ben Ayasofya'nın açılmasına hayırlı olsun dedim. Çok özel ve tarihi yapının, bu dokusunun da korunmasına vurgu yapan bir açıklama yaptım.

KARACA: Dokusunun korunmasıyla ilgili kaygınız var mı?

BABACAN: Çok eski bir yapı. 5. ve 6. yüzyıldan gelen bir yapı. Hatta milattan önce olduğuna dair iddialar var. Ortak kültürel miras olarak korunması son derece önemli.

ALÇI: Muhafazakar gençken sizin de rüyanız mıydı?

BABACAN: Bizden bir önceki nesil için doğru, benden 10-15 yaş büyük nesil için. Kutuplaşmanın fazla olduğu dönemde üzerinde durulan çok konu imiş. Ayasofya'da zaten namaz kılınıyor idi. Orada hünkar kasrı var. Orada namaz kılınıyordu. Burada ana yapının içinde namaz kılınması meselesi kararı. Burada hükümetin sorunları örtmek için getirdiği olaylardan biri.

ZAYRAK: Sizin Bakanlığınızda bu konu gündeme geldi mi? Şimdi siyasi bir karar olarak mı görüyorsunuz?

BABACAN: Daha önce 'Bu bir tuzaktır, bu bir oyundur' ifadesi kullanıldı. 'Biz böyle bir şey yaparsak dünyanın her yerindeki camilerin başına ne gelir, düşünüyor musunuz' dendi. Benim hükümette olduğum dönem gündeme gelmedi açıkçası.

ZEYREK: Şimdi gelmesini neye bağlıyorsunuz?

BABACAN: Türkiye'de sorunlar çok büyük, daha da büyüyor. Çalışan sayımızdan 2 milyon 600 bin kişi düşmüş.

KARACA: Bir anket yapıldı, İstanbul'un fetih kutlamalarının Ayasofya'dan yapılmasını nasıl değerlendirdiniz diye, çok yüksek miktarda olumlu bulundu. Duygusal karşılığa saygı duymak anlamlı bir adım değil mi?

BABACAN: Saygı duymak lazım. Ben zaten Ayasofya kararına 'hayırlısı olsun' dedim.

KARACA: Size davet geldi mi?

BABACAN: Gelmedi

KARACA: Gelseydi Cuma namazına gider miydiniz?

BABACAN: Giderdim.

ALÇI: Keşke dünyaya mesaj vermek için eşzamanlı olarak Heybeliada Ruhban Okulu açılsa dedim. Nasıl bakarsınız?

BABACAN: Heybeliada Türkiye'nin kendi içinde değerlendirilen bir konu olsaydı bugüne kadar açılırdı. Orayla ilgili Yunanistan faktörü var. Öyle bir konunun parçası oluyor. Türkiye'nin sözünün gücü olsa gerçekten itibarlı güvenilirli, etkin bir ülke olsa hem buradaki ruhban okulu açılır hem de Yunanistan'da yaşayan Müslümanların sorunu kalmaz.

KARACA: Yunanistan'da Türkiye'nin itibarının parlak olduğu dönemler de oldu. Tarihi camileri çok oldu onların yıkalı, harap edeli. Türkiye'nin Avrupa yolunda ilerlediği ışıltılı imaj bıraktığı dönemde de Yunanistan orada yaşayan binlerce Türk'ün ibadet ihtiyacını karşılamak için ne yeni ibadethane kurdu, ne de eskileri tamir etti. Türk insanında şöyle bir bıkkınlık da var. Biz AB yolunda çok çaba sarf ettik ama bize yönelik önyargıları kırmamıza yetmedi. Engelleri aşmamıza yetmedi diye bir boş vermişlik var galiba.

BABACAN: Zaman çizgisine koyup bakarsanız, mübadeleden sonra gerçekten Müslüman Türk azınlıklara çok büyük baskılar yapıldı. AB'nin verdiği sorumluluklarla önemli adımlar da attılar. Bir yanlış bir başka yanlışla düzeltilmez. Yani onlar yanlış yapıyor, biz de yaparız anlayışı. Bunların hepsi müzakere yoluyla, ortak ilkeler değerler etrafında çözülecek konular. Biz kendimizi güçlü hissedelim, hiç kimse Türkiye'yi tehdit olarak görmesin. Şu anda dışarıdan Türkiye'yi tehdit unsuru olarak görebiliyor.

Etiketler
Ayasofya tartışması Ali Babacan Ağrı