Sağ partiler 'Kongre' yaparken CHP neden 'Kurultay' yapıyor?
Türkiye Türkçesinde “kurultay”, ilk kez Atatürk’ün topladığı “Dil Kurultayı”nda kullanıldı. Ardından da Atatürk’ün ilk kurucu genel başkanı olduğu CHP’nin en büyük karar alma organı olan genel kurullara ad olarak verildi.
CHP bugün 37. Olağan Kurultayı'nı koronavirüs tedbirleri kapsamında yapıyor. Peki sağ partiler neden 'kongre' yaparken, yıllardır medyanın da ilgi odağı olan CHP'de neden 'kurultay' yapılıyor. Kurultay neden önemli ve neden CHP kurultaylarla anılan bir parti.
Cumhuriyet yazarı Miyase İlknur, 'Kurultay'ın kökenini ve CHP kurultaylarını yazdı.
Dede Korkut hikâyelerinde şölen anlamında kullanılsa da Oğuz boylarının devlet işlerini istişare ettiği, kağanın ve yardımcılarının seçildiği, savaş ya da barış kararları ve devletin hangi bölgeyi yurt edineceğine dair ciddi kararların alındığı toplantılara toy adı verilirdi. Toylarda oylarıyla kağan dahil devlet erkânını seçen ve devletin geleceğine ilişkin kararları alan boy temsilcilerine de toygun denirdi. Bir anlamda bugünkü delegelerin karşılığı olan toygunlar da kendi boylarında yapılan seçimlerle belirlenirdi. Toyların bitiminde de şölen düzenlenir ve alınan kararlar ahaliyle paylaşılırdı.
Moğollarda ise toyun karşılığı olarak “kuril” sözcüğü kullanılırdı. Zamanla aynı anlama gelen Moğolcadaki “kuril” sözcüğü ile Oğuz boylarındaki “toy” sözcüğü birleşerek “kuriltoy” halini aldı. Kuriltoy, Altay dil grubunda yıllar içinde değişime uğrayarak “kurultay”a dönüştü. Kıpçakça ve Çağataycada hem “toy” hem de “kurultay” sözcüğü eşanlamlı ve eşzamanlı olarak kullanıldı.
Osmanlı Beyliği’nin imparatorluğa dönüşmesi ile kağanın yerini hükümdar, toygunların yerini de Divan-ı Hümayun’a daimi üye olarak katılan devlet erkânı aldı. Artık hükümdar toylarda toygunların oylarıyla seçilmeyip babadan oğula geçiyor, divana katılan üyeleri de bizzat hükümdar belirliyordu. Divan üyelerinin sadece makamları değil kelleleri de hükümdarın iki dudağı arasındaydı. O nedenle üyeler özgür iradeleri ile görüş belirtmekten ziyade hükümdarın hoşuna gidecek şeyleri söylemek durumundaydı. Bu durum yanlış kararların alınmasına, alınan yanlış kararlar da devletin dirlik ve düzeninin bozulmasına, savaşların yenilgiyle sonuçlanmasına yol açıyordu. O yanlış kararların bedelini de yine hükümdarın bir sözüyle göreve getirilen divan üyeleri ya makamları ya da kelleriyle ödemek zorunda kalıyordu.
Türkiye Türkçesinde “kurultay”, ilk kez Atatürk’ün topladığı “Dil Kurultayı”nda kullanıldı. Ardından da Atatürk’ün ilk kurucu genel başkanı olduğu CHP’nin en büyük karar alma organı olan genel kurullara ad olarak verildi. Sağ partiler genel kurulları için Fransızca kökenli kongreyi CHP ise kurultay sözcüğünü kullandı.
Öyle ki kurultay sözcüğü tek başına kullanıldığında bile CHP’yi, CHP denince de kurultay kavramını çağrıştırır oldu. İşin garibi CHP’nin sık sık kurultay toplaması, özellikle de bizim mahalle eliyle olumsuz bir eylemmiş gibi, algı yaratıldı. Tek kişi ya da tek kişinin etrafında kümelenmiş bir avuç karar verici yerine illerden seçimle gelmiş temsilcilerin karar alma sürecine katıldığı kurultaylar, biat kültürünün yaygın olduğu bu topraklarda övülesi bir eylemdir oysa.
Toy toylasın boy boylasın
Kurultayların sık toplanması, kurultaylarda olağan karşılanması gereken tartışmalar ve yarışların eleştiri konusu olması CHP yönetimlerini de olumsuz yönde etkiledi. Parti üst yönetimleri, sanki sıkça kurultay toplanması, bu kurultaylarda tartışmaların ve yönetim kademelerine seçim için yarışların yaşanması, çok ayıpmış gibi mahcubiyet duymaya başladı. Aman tartışma olmasın, aman kıyasıya yarışlar nedeniyle parti kavgalı görüntü vermesin diye dönem dönem çaba içine girildi. Oysa CHP’yi diğer partilerden ayıran en önemli farkı ve övünç vesilesi olmalıdır kurultaylar.
Sağ partilerde lidere karşı bir adayın çıkması ya da onun çalışma ekibine alternatif listeler hazırlanması söz konusu bile değildir. Bu kültürün sonucu değil midir tek adama dayalı rejimin Türkiye’ye hâkim olması. Bugün Millet İttifakı bileşenlerinin, “Tek adam düzeni”nin yıkılmasına yönelik çabasının inandırıcı olması ve başarıya ulaşmasındaki ilk adım, herkesin kendi partisinde çoksesliliği ve geniş katılımlı karar mekanizmalarının çalıştırılmasıdır.
2000’lerin başından itibaren, CHP’nin geleneklerinde bozulmalar yaşandı. Kurultaylar da kurultay olmaktan çıkıp Divan-ı Hümayun’a dönüştü. Bu kez de bu yeni temayüller partiye hâkim olmaya başladı. Kurultayların kurultay olma özelliği kaybolduğundan beri de CHP iktidar yüzü göremedi. CHP’nin iktidara gelemeyişini sadece dış dinamiklere ve konjonktüre bağlamak büyük bir yanılgıdır. Konjonktürün koşulları ne olursa olsun geniş katılımlı karar alma mekanizmaları sonucunda ortaya çıkacak olan ortak akıl bunların üstesinden gelebilirdi.
CHP bugün 37. olağan kurultayını, yani toyunu yapıyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun gazetemizde yazdığı “Alçakgönüllü bir uygarlığın inşasına çağrı...” başlıklı yazı, organik CHP’lilere “İşte bu!..” dedirtecek türden önemli mesajlar veriyordu. Bu nitelikli sosyal devlet inşasına yönelik yazının devamını kurultay konuşmasında dinleyeceğiz bugün.
Partilerin sadece iyi program ve seçim bildirgeleri hazırlaması yetmez. Bir de bu programları savunacak ve olası iktidarda uygulayacak liyakat sahibi ve inandırıcı kadroları oluşturması gerekir. İki ayaktan biri aksarsa iktidara yürüyüş önünde kendi kendine barikat kurmuş olur CHP.
CHP’nin 37. toyu kutlu olsun. Toy toylasın boy boylasın, şölen olsun...