Kılıçdaroğlu PM toplantısı öncesi konuştu: Bizi bölmek, parçalamak isteyecekler
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP 37. Olağan Kurultayı'nın ardından toplanan Parti Meclisi'nde konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hedef İktidar” sloganıyla yapılan 37. Olağan Kurultayın ardından bugün ilk toplantısını yapan Parti Meclisi'nde (PM) önemli açıklamalar yaptı.
Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin hangi sorununu çözdüler?” diye iktidar partisine oy veren yurttaşlara seslendi.
Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin onlarca yıldır çözülemeyen sorunların çözümüne talibiz. Kişilerin yaşam tarzı, inancı farklı olabilir ama bir sorunu varsa o sorunun çözümüne talip olan bir partiyiz. Biz Cumhuriyet Halk Partililer, siyaset bize ne verecek diye bir sorunumuz yok. Biz siyasete ne verebiliriz diye görüyoruz. Siyaseti halka hizmet aracı olarak görüyoruz” dedi.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a da şu çağrıyı yaptı:
“Hala bu milleti seviyorsan, ilk yapacağın iş, o sosyete damadın işine son vermek. Bu sosyete damadın ekonomiden anladığı yok. Onun bir eli yağda, bir eli balda. Onun görevden alınması, halkı rahatlatacak. Bu kadar beceriksiz bir yönetim Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gelmedi.”
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Beyannameyi tüm Türkiye’ye anlatmamız gerekiyor: Gücü üretimden alan bir kültürden gelmişiz. Çağdaş uygarlığın ötesine geçmek gibi bir hedefimiz var. 2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’ni hep birlikte oyladık ve kabul ettik. 2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi nasıl bir Türkiye istiyoruz bunu anlatan bir beyanname. Oy birliği ile kabul edilmesi hepimize sorumluluk yükledi. 2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’ni toplumun her kesimine anlatmamız gerekiyor. Ana omurgasını ilk Anayasamızın birinci maddesi oluşturuyor. Yani egemenlik milletindir. Bir sınıfa egemenliğin verilmesini kabul etmiyoruz.
Türkiye’nin sorunlarının çözümüne talibiz: 60 kişiden oluşuyoruz. 39’u erkek 21’i kadın. Parti Meclisi’mizin yüzde 41.6’sı yenilendi. Biz kapsayıcı bir siyaseti yaşama geçirmek istiyoruz. Eğer sorun ortak ise bu sorunu çözmek için birileri talip olmalı. Türkiye’nin onlarca yıldır çözülemeyen sorunların çözümüne talibiz.
Kişilerin yaşam tarzı, inancı farklı olabilir ama bir sorunu varsa o sorunun çözümüne talip olan bir partiyiz. Biz Cumhuriyet Halk Partililer, siyaset bize ne verecek diye bir sorunumuz yok. Biz siyasete ne verebiliriz diye görüyoruz. Siyaseti halka hizmet aracı olarak görüyoruz. Siyaseti temiz ve ahlaklı zeminde yürütmek zorundayız.
Türkiye’de hangi sorunu çözdüler: Türkiye’deki sorunları hep beraber yaşıyoruz. Ama bu sorunlar kimlerle çözülecek? Hükümet dediğiniz kimlerden oluşuyor. Tek kişiden mi bakanlardan mı? Iktidar partisine oy veren ve iktidar partisini destekleyen partilere oy veren vatandaşlara sesleniyorum: Türkiye’nin hangi sorununu çözdüler? Yok böyle bir şey.
Siyaset, topluma adanmışlıktır: Siyaset geleceği öngörme sanatıdır. Geleceği öngörürsünüz. Dünya nereye gidiyor? Eğer siyaset dar alana sıkışmış ise, onun Türkiye ve dünyaya hiçbir yararı olmaz. Yarar sağlamak istiyorsa her düşünceyi oturup dinlemesi gerekiyor. Siyaset yapan arkadaşların doğru dürüst aile hayatı bile yoktur. 24 saat çalışırız.
Sorun varsa, sorunu yaşayanları dinliyorsan, ne tür maliyetler ortaya çıkardı bunu görüyorsan sen özveride bulunan bir siyasetçisin. Siyasete giriyorsan 24 saat telefonunuz açık olacak. Size ulaşıp derdini anlatıyorsa o mutlu bir vatandaştır. Siyaset, topluma adanmışlıktır. Herkesin huzurlu yaşadığı bir Türkiye düşünün. Siyaset bir çatışma alanı değil, uzlaşma alanıdır. Uzlaşma alanına dönüştürürseniz, bu işin zararlısı çıkmaz.
Yetkin kadrolarla çalışmak zorundasınız: Bizim uzun zamandır yapmaya çalıştığımız bu. CHP’ye oy vermeyen vatandaşı da dinlemek, insanları kazanmak gerekir. Siyasete yürüyorsanız, yetkin kadrolarla çalışmak zorundasınız. Hiç kimse her şeyi biliyor olamaz.
Kimseyi ötekileştirmiyoruz: Sadece iktidar partisi değil, geniş bir kitle bizim eksiğimiz varsa giderebilirler. Bizim siyaset anlayışımız 21. yüzyılın siyaset anlayışına uygun bir siyaset anlayışıdır. Siyasi iktidara ‘hiç kimseyi ötekileştirmeyin’ dedik. Defalarca söyledik. Sizlerden isteğim, bu talebi gittiğiniz her yerde dile getireceksiniz. Biz kimseyi ötekileştirmiyoruz. Herkesin gelecek güvencesi olsun.
İşsizlik tüm kötülüklerin anası: 18 yıldır bir kişi Türkiye’nin her noktasına egemen. 18 yıldır. 18 yıldır hala on binlerce çocuk yatağa aç giriyorsa sorunumuz var demektir. Eğer senin vicdanın 18 yıldır yönetiyor ve çocuk aç yatağa giriyorsa bunun vebali oy verenlerdedir. 10 milyonun üzerinde işsizimiz var. Üniversiteyi bitirmiş, nereden bulacak iş? İşsizlik tüm kötülüklerin anasıdır. Gittiğiniz her yerde bunu anlatacaksınız. Özellikle fakir aile çocuklarını buluyorlar. Onları uyuşturucuya alıştırıyorlar, sonra torbacı yapıyorlar, piyasaya salıyorlar? Ne oldu da kadına şiddet bu kadar çoğaldı? Kimin vebali var?
Gelecek güvencesi olmayan kimse kalmayacak: Herkesin bir gelecek güvencesi olmalı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yaşayıp gelecek güvencesi olmayan kimseyi bırakmayacağız. Adana’da bir baba intihar etmek istiyor, intihardan vazgeçiriyorlar. Bu baba, ‘senin iki çocuğun var. Onlarla beraber olduğunda manavın önünden geçerken montunun önünü açıp gözlerini kapatarak götürüyor musun? Ben böyle yapıyorum.’
Adalete güven yok: Adalet kutup yıldızı gibidir. Bütün kainat onun etrafında döner. Adalete güven neredeyse bitti. Adaletin en tepe noktasındakiler bile adalete güvenin yerlerde süründüğünü söylüyor. Seçimi yapan ben değilim, seçimi yapanlar da onlar. Adalete hiç güven yok. Daha acı olan şu: Adalet isteyenler de hapishanede. ‘Sen adalet mi istiyorsun? Atın içeri.’
Borç alan emir almaya başladı: ‘İsraf yapmayın, kaçının’ dedik. ‘Bol para harcarsan itibar sahibi olursun.’ Bu kadar parayı saçıyorsanız, sizin alın teriniz yoktur. Biz onları öğütledik, yüzlerce örnek verdik. Borçlandıklarını söyledik, ‘ileride gırtlağınıza binerler’ dedik. ‘Borç alan emir alır’ diyordu. Aynen öyle. Borç alan emir almaya başladı. Sizden isteğim, tefecilere ne kadar para ödediğimizi anlatacaksınız.
Ahlakı nerede kaybettiler: Bir pandemi süreci geçirdik. Nelerin yapılması gerektiğini saydık. Büyük kısmını yapmadılar. İş yeri kapananlara dediler ki; ‘size kısa çalışma ödeneği vereceğiz, bin 168 lira vereceğiz.’ Üç buçuk milyon insan günde 39 lirayla geçinmek zorunda. Vicdanı olan herkese sesleniyorum: Günde 39 lirayla kim, hangi aile geçinebilir? Kardeşim, yapıyorsun bari asgari ücret ver! Buradan çağrı yapıyorum, bin 168 lirayı bari asgari ücrete çıkarın. Kendi paranı vermiyorsun, vatandaşın parasını da vermiyorsun. Bunlara asgari ücret dahi vermiyorlar, kendi yandaşları ayda 50 bin 60 bine para demiyor. Adalet duygusu olan bunu kabul eder mi? Altlarında lüks arabalar, yurt dışı seyahatler… 10 milyon işsiz varken hiç vicdanınız sızlamıyor mu? Nerede kaybettiler bu ahlakı?
Onlar değil ülke batıyor: Siyaset öç alınacak, kin duyulacak, kavga edilecek bir alan değil. Siyaset halka hizmettir. ‘Batsınlar’ diye düşüncemiz olamaz. Onlar batmıyor. Ülke batıyor. Biz gidişatın düzelmesini istemek için çarelerimizi söylüyoruz.
Kriz derinleşti: Bu krizi nasıl atlatabiliriz? Kimseyi suçlamadım. Dünya daha derin krize sürüklenmesin diye maddelerle açıkladım. Ekonomik krize doğru gidiyoruz, sen dolarla neden ihale yapıyorsun? Bunlardan vazgeçmesini söyledik. 13 maddeyi açıkladıktan sonra ‘bunları yapmazsanız Türkiye krize doğru gider’ dedik. Yapmadılar. Kendi bildiklerini okudular. Bugün bu noktaya geldik. Bütün partililerin bilmesi lazım, ahlaklı bir siyaset anlayışını dile getirmeye çalışıyoruz.
Ekonomiyi kontrol edemiyorlar: Sarayda yaşayan herkesin işi var. Herkesin cebi dolar dolu. Varlıklarını edinmişler sadece Türkiye değil Amerika’da. Kimlerle yaptılar bu parayı? 83 milyonun alın teriyle. Kontrol edemiyorlar… Üretim gücünüz varsa paranız değerlidir, yoksa paranızın değeri sıfırdır. Biz neden ısrarla ısrarla ‘üretim’ diyoruz. Üretmezseniz dolara mahkum olursunuz.
Aynı yanlışı sürdürüyorlar: Oturduk buhrandan çıkış çağrısı diye, 16 madde saydık. ‘Eğer bir yasa değişikliği geliyorsa, her türlü desteğe hazırız’ dedik ama kabul etmediler. Aynı yanlışı hala sürdürüyorlar. Aynı hatayı tekrar ederek yeni bir yol bekliyorlar.
Toplum iki katmanlı: 18 yıl sonunda bugün geldiğimiz Türkiye’de iki katmanlı toplumuz. Lale devrini yaşayanlar ve alın teri dökenler… Lale devrini yaşayanlar belli, bunların hiçbir derdi yok. Ekmek kavgası verenler, alın teri döküyorlar. Bir grup ‘ay başını nasıl getireceğim, borcum var’ diyor. Titanic, batan gemi. Titanic filmini, toplumumuzun büyük kısmı izlemiştir. Birinci sınıfta parlak garsonlar, her türlü hizmet, orada hiçbir sorun yok. Bir de ikinci sınıf vardı. Onların bir umudu vardı ama, ‘zengin olacağım.’ 18 yılda bizim alt katmanın umutlarını yok ettiler. Bizde umudu tükettiler, hayali tükettiler. Bu gemi battığında ilk kurtarılanlar birinci sınıflardı. Son 7 ayda 79 milyar lira para basıldı. Nereye verdi bu parayı? Kime verdi? Çeteye verdi. Vatandaşa ‘bin lira veriyorum, sesini kes otur’ dedi. Çitfçi, emekli, esnaf perişan.
Buhranı aşmak zorundayız: Bir Türkiye tablosu çizdik, karamsar bir tablo. Biz sıradan bir parti değiliz. Güçlü tarihi kökleri olan, kendi insanına titreyen bir temelden geliyoruz. Herkese eşit hizmet etmeyi ilke edinen bir partiyiz. Bu ağır buhranı aşmak zorundayız.
Sosyete damadı görevden al: Erdoğan’a çağrım var: Sayın Erdoğan hala bu milleti seviyorsan, ilk yapacağın iş: O sosyete damadın işine son vermek. Onu savunmaya kalkma. Bu sosyete damadın ekonomiden anladığı yok. Onun bir eli yağda, bir eli balda. Onun görevden alınması, halkı rahatlatacak. Hani faizler düşüyordu? Bu kadar beceriksiz bir yönetim Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gelmedi. Alabilir mi görevden? Alamaz. Beceremez, güvenemez. Çünkü devlette güveneceği adam yok. Kuşkuyla, kaygıyla devleti yönetemezsiniz.
Mücadele edeceğiz: Bizi hapisle tehdit edecekler, bizi korkutmak isteyecekler. Hepsiyle mücadele edeceğiz. İsterlerse dört kol değil, dört yüz kolla gelsinler. Mücadele edeceğiz. Her türlü karalamayı yapacaklar ama kimsenin unutmaması gereken bir şey var: Cumhuriyet Halk Partisi, vatandaşın sigortasıdır. Çünkü biz emekçiyiz, çitfçiyiz, memuruz, sağlık çalışanıyız, biz halkız, halktan yanayız. Biz ahlaklı bir siyasi partiyiz. Her birimizin tek tek Türkiye coğrafyasında çalışması lazım. 18 yılda memleketi bu hale getirdiler, 5 yılda bölgenin yıldızı haline getireceğiz