Hüsnü Mahalli: Bu coğrafyayı bilen biri olarak ben 'değmez' diyorum
Hüsnü Mahalli, AKP iktidarının uyguladığı dış politikalar hakkında "2011 öncesinde olduğu gibi herkesle dost olma olanağı varken neden herkesle kavga ediliyor?" sorusunu yöneltti.
Korkusuz Gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli Mısır ve Yunanistan arasında yapılan deni anlaşmasını ve Orta Doğu'daki gelişmeleri değerlendirdi.
Hüsnü Mahalli,
Korkusuz Gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli'nin "Haritalar Savaşı" başlıklı yazısı şöyle oldu:
Perşembe günü Mısır’la Yunanistan kendi aralarında bir deniz anlaşması imzalayarak yeni bir harita yayınladılar. Harita iki ülkenin Münhasır Ekonomik Bölgeleri’nin sınırlarını belirliyor.
Yunanistan daha önce de İtalya ile imzaladığı benzer anlaşmayla ilgili harita yayınlamış, bölge ülkelerinin Münhasır Ekonomik Bölgeleri’nin sınırlarını belirlemiş ve ABD ile AB’yi Türkiye’ye karşı kışkırtmıştı.
Bunun üzerine devreye giren ABD’nin “ricasıyla” 21 Temmuz’da Libya açıklarına gitmesi planlanan Oruç Reis araştırma gemisinin görevi “ertelenmiş” onun yerine Barbaros gemisi Kıbrıs açıklarına gönderilmişti.
Hikayenin öncesi var ama Doğu Akdeniz bölgesiyle ilgili gaz senaryoları özellikle 2011 Arap Baharı’ndan yani Türkiye’nin Suriye müdahalesinden sonra yazılmaya başlanmıştı.
Öncesinde ve sonrasında İsrail, Mısır, Kıbrıs (Güney) ve Lübnan kendi aralarında birçok anlaşma imzalamıştı.
Bazen de anlaşmalar doğal gaz konusunun ötesine geçerek siyasi, ekonomik ve askeri işbirliği alanlarını da kapsıyordu.
Örneğin İsrail, Kıbrıs ve Yunanistan ya da Mısır, Kıbrıs ve Yunanistan arasında.
Türkiye; ortak düşman.
Şimdi artık Türkiye’nin tüm bu ülkelerle ve elbette Suriye ile ilişkileri çok kötü.
Ayrıca 40 trilyon metreküp olduğu tahmin edilen doğal gazla ilgilenen başka ülkeler ya da o ülkelerin şirketleri de var.
Örneğin ABD, Fransa, İtalya, İngiltere, Hollanda ve başkaları.
Rusya ise müttefiği Suriye üzerinden devrede.
Ortak tatbikatlar, askeri anlaşmalar ve üsler işin başka bir boyutu.
Canı sıkılan Münhasır Ekonomik Bölgeler ve Kıta Sahanlığı ile ilgili harita yayınlıyor.
Konu petrol ve doğal gaz yani enerji olunca işler hiç kolay olmuyor.
Bu coğrafya 100 yıldır böyle bir girdabın içinde debelenip duruyor.
Petrol ve doğal gaz zengini Körfez ülkelerinde demokrasi, özgürlük ve insan hakları adına hiçbir şey yok.
Yönetimleri tam anlamıyla ABD ve genel olarak batı işbirlikçisi.
Diğerlerinde durum farklı ama sonuç olarak işler oralarda da hep kötüye gidiyor.
İran, Irak, Libya, Cezayir, Sudan ve Cezayir…
Özetle bu coğrafyada kimseye rahat yok.
Bunun farkında olan Mustafa Kemal bölgeden uzak durmuş.
İçerde ve dışarda Mustafa Kemal karşıtı söylem ve eylemle hareket eden AKP Türkiye’yi bu curcunanın içine sürüklemiştir.
AKP yönetiminde Türkiye yedi düvele karşı bir çok cephede savaşıyor ya da asker bulunduruyor.
Suriye, Irak, Libya, Somali, Katar, Kıbrıs, Azerbaycan, Afganistan, Bosna ve belki de başka yerlerde.
AKP “dünya İslamcıları benden sorulur” modunda.
Bundan hoşnut olmayan ABD, Rusya, Fransa, Almanya, İtalya, Yunanistan, Mısır, BAE, Suudi Arabistan ve daha bir çok ülke karşı atakta.
Ankara’nın Libya ile imzaladığı anlaşmaya karşın Mısır ve Yunanistan perşembe günü benzer bir adım attılar.
Yakında başka ülkelerle benzer ve farklı adımlar atılacak.
Soru şu:
Çok derin ekonomik ve mali kriz yaşayan Türkiye bir çok cephede aynı anda bir çok ülkeye karşı nasıl savaşacak?
Ya da kolayı varken Ankara neden zoru seçiyor?
2011 öncesinde olduğu gibi herkesle dost olma olanağı varken neden herkesle kavga ediliyor?
Bizim bilmediğimiz başka bir neden yoksa her şey bir ideoloji uğruna.
Değer mi?
Bu coğrafyayı bilen biri olarak ben “değmez” diyorum.
Vahabi Suudi Arabistan yönetimi 1945’ten bu yana ABD’nin hizmetinde dünyadaki tüm İslamcı parti, örgüt, dernek, okul, cemaat ve benzeri oluşumlara yüz milyarlarca dolar dağıtmış, Kaide, Taliban, Nusra, IŞİD ve benzeri cinayet şebekelerinin arkasında olmuş ve bir çok yeri karıştırmıştır.
CİA ile birlikte.
Bölgenin durumu ortada.
Suudi Arabistan’ın geleceği karanlık.
Onlara özenmenin, onlarla yarışmanın ya da onlarla kavganın hiç kimseye yararı yok ama herkese zararı var.
Hep söylüyorum:
Bu coğrafyada kimin eli kimin cebinde asla belli olmaz.
Elbette Türkiye’nin ulusal çıkarları her şeyden çok daha önemli ama bu çıkarları korumanın yol ve yönetimi bu değildir.
Dostlukla çözülmeyecek hiçbir şey yok.
Yeter ki AKP kendi ideolojik saplantılarından vazgeçsin 2011 öncesine dönsün.
Gerisi çok kolay.
Önemli olan niyettir!