İYİ Partli Ömer Ay'dan Zeki Tekiner cinayeti hakkında açıklama: Asla bir azmettiricilik yapmadım
1980’de Nevşehir CHP İl Başkanı Avukat Zeki Tekiner ile CHP üyesi Yavuz Yükselbaba'nın öldürülmesinde azmettirmek suçundan hüküm giyen Ömer Ay'ın İYİ Parti Nevşehir İl Başkanı seçilmesi tepki çekmişti.
17 Haziran 1980’de Nevşehir CHP İl Başkanı Avukat Zeki Tekiner ile CHP üyesi Yavuz Yükselbaba'nın, Mehmet Onur Miman, Uğur Coşkun adlı iki ülkücü tarafından öldürülmesinde, cinayetin azmettirmek suçundan hüküm giyen İYİ Partili Nevşehir İl Başkanı Ömer Ay, "Asla bir azmettiricilik ve yardımcılık yapmadım. Ancak onu öldüren iki ülkücü kaçak ülkücüydü. O ülkücülere burada ev tuttum ve iş buldum" dedi.
Independent Türkçe'den Ali Kemal Erdem'in haberine göre, "Benim bütün olaya katkım bundan ibaret. Onlar davamızın, hareketimizin kaçaklarıydı" diyen Ay, "Genel merkez tarafından bana gönderilmişlerdi" diye konuştu. Öte yandan Tekiner için “Yerli, milli adamdı. Sağ olsaydı şu an bizim yanımızda olurdu” diyen Ay, İYİ Parti olmasa CHP’ye oy vereceğini söyledi.
Sadece 5 yıl hapiste kalmış
Habere göre "Ülkü Yolu Derneği İç Anadolu Eğitim Sorumlusu" olduğu söylenen Ömer Ay, olaydan kısa süre sonra Almanya’ya gitti. 14 Şubat 1982‘de Almanya’nın Hamburg kentinde yakalanan ve 9 Kasım 1982’de 'Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi' gereği, Türkiye’ye iade edilen Ay, Tekiner cinayetinin faillerine yardım etme suçlaması ile yargılandı. İdama mahkûm edilen Ay’ın cezası 20 yıl ağır hapis cezasına çevrildi. Ömer Ay, beş yıla yakın süre hapiste kaldıktan sonra 4 Haziran 1986 tarihinde tahliye edildi. Ömer Ay’ın yargılanması çeşitli aşamalardan sonra Diyarbakır 7. Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1 Numaralı Sıkı Yönetim Askeri Mahkemesi’nin 13.09.1993 tarihli, 1991/16 esas ve 1993/9 karar sayılı mahkûmiyet kararı ile son buldu.
Ay, geçtiğimiz ay içinde de İYİ Parti Nevşehir İl Başkanı olarak atandı.
'Genel merkez tarafından bana gönderilmişlerdi'
İYİ Partili Ömer Ay şunları söyledi:
"Zeki Tekiner sağ olsaydı şu an bizim yanımızdaydı. Makul, düzgün, namuslu bir adamdı. Ben asla vurulmasına öldürülmesine de onay vermiş değilim. Bizim Gün Sazak'ın vurulmasından sonra bizim ülkücü camiada bir infial oluştu. Böyle gelişi güzel solcu bildiklerine eylem yaptılar, vurdular, öldürdüler Türkiye'nin her tarafında oldu bu.
Zeki Tekiner’in öldürülmesinden asla haberim olmadı, asla bir azmettiricilik ve yardımcılık yapmadım. Ancak onu öldüren iki ülkücü kaçak ülkücüydü. O ülkücülere burada ev tuttum ve iş buldum. Benim bütün olaya katkım bundan ibaret. Onlar davamızın, hareketimizin kaçaklarıydı. Genel merkez tarafından bana gönderilmişlerdi. Ben burada onlara ev tuttum hatta meşruiyet içinde mücadele edilmesi gerektiğini, insan öldürmekle hiçbir netice alınamayacağını, öldürmekle solcuları tüketemeyeceklerine dair nasihatlarda bulunmuş biriyim.
Öldürülmesine üzüldüm. Pişmanlık ifade etmedi laflarını ciddiye almıyorum. Kime ifade edeceğim pişmanlığımı...Varıp da öldürülmüş bir adamın çocuklarına diz çöküp 'özür mü dileriz' mi diyecektim. O zaman ben suçu kabullenmiş olurum ama üzüldüğümü ifade edebilirim. Üzüldüm gerçekten de.
Ölümüne üzüldüm. Yanında masum biri de öldürüldü. Zeki Tekiner, bugünün tabiriyle yerli ve milli insandır. Öyle marksistliği sosyalistliği yoktu."
Zeki Tekiner'in kızı Aylin Tekiner dün soL'da da yayımlanan yazısında, "Siyasi bir cinayetin faillerinden olan bu şahsın bugünün siyaset arenasına fütursuzca kabulünde devlet mekanizmasının ve kolektif sessizliğin yanı sıra CHP’nin takındığı tutum da politik, etik ve vicdani bakımdan sorgulanmaya muhtaçtır. CHP Nevşehir Eski İl Başkanı’nın katillerini cinayete azmettiren ve bu suçtan hüküm giyen Ömer Ay’ın, ittifakta olduğu İyi Parti’nin Nevşehir İl Başkanı seçilmesine CHP neden kayıtsız kaldı? Ömer Ay’ın İyi Parti İl Başkanlığı adaylığına ve akabinde de seçilmesine CHP’den herhangi bir tepki gelmediği gibi, seçildiği kongreye CHP Nevşehir İl Örgütü yüksek katılımla iştirak etti ve en ön sıradan basına fotoğraf verdi. Celladıyla siyaset yapmakta beis görmeyen bir siyasi yapının üreteceği siyasete dair ne söylenebilir?" demişti.