Tanrıkulu: 17 Ağustos benzeri acıları yaşamamak için yanlışlardan dönülsün
"Olası bir depremde benzer acıların yaşanmaması adına yapılan yanlışlardan ivedi dönülerek gerekli etkili, somut ve sürekli önlemlerin alınması adına buradan bir kez daha sesleniyorum."
CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, 17 Ağustos depreminin yıldönümünde yaptığı açıklamada, 21 yıl önce yaşanan acıların benzerlerinin yaşanmaması için yapılan yanlışlardan acilen dönülmesi çağrısında bulundu.
Deprem için toplanan kaynakların deprem hazırlıklarında kullanılması gerektiğinin altını çizen Tanrıkulu'nun açıklaması şöyle:
17 Ağustos 1999 yılında Kocaeli Gölcük merkezli meydana gelen depremde resmi rakamlara göre 18.373 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 48.901 kişi yaralanmış ve 5840 kişinin akıbeti ise kayıtlara kayıp olarak geçmiştir. Türkiye’nin en büyük ikinci depremi olarak kayıtlara geçen bu depremin 21. yılında ölenleri rahmetle anıyorum.
TBMM Araştırma Komisyonu Raporuna (2010 Temmuz) göre 112.735 yıkık – ağır hasarlı bina, 124.131 orta hasarlı, 128.042 az hasarlı olmak üzere 365.000 binanın hasar gördüğü tespit edilmiştir.
Olası bir depremde ‘Deprem Toplanma Alanları’nın ne kadar hayati önem taşıdığı göz önüne alındığında; 1999 Depremi sonrası Afet Acil Eylem Planı’nda belirlenen 493 ‘Deprem Toplanma Alanı’nın, 2016 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Doğal Afet Komisyonu Raporunda 77 olarak tespit edilmesi AKP Hükümetleri döneminde deprem hazırlıkları ile ilgili somut ve etkili önlemlerin alınması bir tarafa halihazırdaki alanların da rant uğruna nasıl satıldığını ya da kiralandığını gözler önüne sermiştir.
26 Eylül 2019 tarihinde İstanbul’da meydana gelen 5.8 şiddetindeki deprem akabinde 29 okulda eğitime ara verildiği haberleri ile ilgili olarak yanıtlanması amacıyla vermiş olduğum 7/19505 Esas Numaralı Yazılı Soru Önergesine, 25 Kasım 2019 tarihinde Milli Eğitim Bakanı tarafından verilen yanıtta, “İstanbul Valiliğince konuya ilişkin olarak: 26 Eylül 2019 tarihinde meydana gelen deprem sonrasında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü teknik personelince okullarda yapılan incelemelerde 66 okulda hasar olduğunun tespit edildiği, bu okullardan 47’sinin hafif hasarlı olduğu, 19’unun ise deprem açısından ileri tetkiklerinin yapılması gerektiğinin rapor edildiği, bu kapsamda 38 okulun boşaltıldığı, daha sonra bu okullardan 8 adedinin tekrar yapılan ileri tetkik incelemeler sonucunda düzenlenen teknik raporlar doğrultusunda Valilik Onayı ile kendi binalarında, diğer okulların ise uygun okullarda eğitim öğretim faaliyetlerine devam ettiği, bu okullarda eğitim öğretime ara verilmesinin de söz konusu olmadığı belirtilmektedir.” ifadeleri göz önüne alındığında, bahse konu hasarlı okulların akıbetleri izaha muhtaçtır.
Ayrıca Elazığ ve Malatya Depremleri sonrasında ilgili illerde ve Türkiye genelinde okullarda deprem açısından ileri tetkiklerin yapılıp yapılmadığı ve tetkikler neticesinde hasar tespit edilen okullara dair ne tür işlemler yapıldığı kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ’da meydana gelen ve çevre illerde hissedilen 6.8 şiddetindeki deprem akabinde telefon hatalarında bağlantı sorunu oluşması ve iletişim kurulamaması toplumda derin bir infial yaratmıştır. Bu bağlamda yanıtlanması amacıyla vermiş olduğum 7/26255 Esas Numaralı Yazılı Soru Önergesinde, 1999 – 2020 yılları arasında yıllar bazında Özel İletişim Vergisi adı altında ne kadar para toplandığına ve toplanan paranın kullanım alanlarına dair sorular yanıtsız bırakılmıştır.
Tıpkı 2016 Temmuz Ayından günümüze AKP Hükümetlerinin 15 Temmuz Şehit Yakınları ve Gazilere ulaştırılması için toplanan 309 milyonun muhataplarına dağıtılıp dağıtılmadığı ve hangi amaçla kullanıldığına dair sorular halen yanıt beklerken, Özel İletişim Vergisi adı altında toplanan miktar ile DASK için ödenen toplam miktar ile kullanım alanları izaha muhtaçtır.
Elazığ’da meydana gelen 6.8 şiddetindeki deprem sonrası Elazığ Valiliği'nin, Ergani Belediyesi'nin Elazığ'daki depremzedeler için gönderdiği 2 kamyon yardım malzemesinin geri göndermesi, Valilerin Devletin bütün kurumlarına ve siyasi partilere eşit yaklaşması ve koordine etmesi gerekliliğinin nasıl ihlal edildiğini göstermiştir.
Bilim insanlarının deprem olacağına dair öncesinde bilgi vermeleri ancak, insanların çökeceklerini bildikleri binalarda kalma zorunlulukları vatandaşlarımızın içinde bulunduğu çaresizliği göstermektedir. AKP Hükümetleri döneminde yerel yönetimlerin ya da diğer birimlerin bahse konu binaları önceden boşaltmamaları ya da güçlendirme çalışması yapılmaması, doğal afetler sonrası ortaya çıkan tablonun özellikle can kaybı başta olmak üzere, yaralanma ve meydana gelen hasarlar ile vehametin derinliğini gözler önüne sermektedir.
2002 yılından günümüze yönetimde olan AKP Hükümetlerinin önceliği hiçbir zaman deprem olmamış, deprem toplanma alanlarının ihlal edilmesinin akabinde alanlar imara açılmış ve tercih yıkımın maliyetini azaltmak değil, rant projelerini artırmak olmuştur!
Olası bir depremde benzer acıların yaşanmaması adına yapılan yanlışlardan ivedi dönülerek gerekli etkili, somut ve sürekli önlemlerin alınması adına buradan bir kez daha sesleniyorum!
17 Ağustos 1999 yılında Kocaeli Gölcük merkezli ve sonrasında meydana gelen depremlerde yaşamını yitiren vatandaşlarımızı ise rahmetle anıyorum…