Davutoğlu: Kobani konusunda gerekirse gider Meclis’te konuşurum
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Kobani olayları konusunda Meclis'e çağrılması durumunda konuşmaya hazır olduğunu ifade etti.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Halk TV’de Sözüm Var programının konuğu oldu.
HDP’ye 6-7 Ekim olayarına yönelik düzenlenen operasyonlar hakkında konuşan Davutoğlu, bu operasyonlar için ‘Doğrudan hedef biziz’ dedi.
Kobani olayları sırasında başbakan olan Ahmet Davutoğlu, ‘Bir konuşurusa hepimiz anlayacağız’ söylemleri ve eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala için ‘konuşmalı’ sözlerini yorumladı.
Meclis’e çağrılması durumunda konuşmaya hazır olduğunu ifade eden Davutoğlu, “Şu anda görevde değilim, milletvekili değilim. Ama bana benim dönemimle ilgili ne zaman, hangi soru Meclis tarafından sorulursa, hatta hatırlarsanız Sayın Cumhurbaşkanı bana hayatımda duyabileceğim en çirkin ifadeyle ‘dolandırıcı’ dediğinde, ‘Buyrun Meclis’te araştırma komisyonu açın, ben hesap vermeye hazırım’ dedim. Hayata hesap vermekten, millete hesap vermekten, Allah’a hesap vermekten korkmayanın Meclis’e hesap vermekten korkması diye bir şey söz konusu olmaz. Böyle bir soru olursa ben tabii ki cevap veririm. Kobani konusunda gerekirse gider Meclis’te konuşurum” dedi.
“İSTEDİĞİNİZ ZAMAN, İSTEDİĞİNİZ DOSYASI ÇIKARIP KULLANMANIZA İZİN VERMEYİZ”
“Kobani olaylarını çıkaranlar terör örgütleridir. 37 vatandaşımızın canına kast etmiştir” diye devam eden Davutoğlu, “Bu konuda şimdi benim bu tutuklamalara karşı çıkışım Kobani olaylarını çıkaranlara mazeret teşkil etmez. Kobani olaylarında sert mücadeleyi onlarla verdim. Bugün başbakan veya cumhurbaşkanı olsam, birisi yine benzer terör örgütü olaylarıyla… Yasin Börü gibi bir genci Diyarbakır’da binadan atacaksınız, insanları, Batman’ı ateşe vereceksiniz…Bu eylemlere giren kim olursa olsun aynı kararlılıkla mücadele ederim. Ama böyle bir dosya 6 sene bekletilip, seçilmiş belediye başkanlarına, milletvekillerine dönük bir operasyona dönüşürse o zaman da demokratik hukuk devleti adına bu operasyonları yapanların karşısında dimdik dururum. Bu ülke demokratik hukuk devletidir. Sizin istediğiniz zaman, istediğiniz dosyayı bir yerden çıkarıp insanların başında Demokles’in kılıcı gibi kullanmanıza izin vermeyiz derim” ifadelerine yer verdi.
“KAMU DÜZENİNİN İÇİNE HDP’LİLER DE GİRER”
Bir basın yayın organının “‘Siz 14 Ekim 2014’te bu Kobani olaylarını yapanlar hesap verecek’ demiştiniz” diye kendisine sorduğunu belirten Davutoğlu, “Evet o gün dedim ve gereken mücadeleyi yaptım. Ama onu demiş olmam bugün bu tutuklamalara karşı çıkmama engel değil. Bir daha birisi benzer bir olaya teşebbüs ettiğinde ben hep kamu düzeni derim. Kavramları seçerek kullanırım. Hiçbir zaman devlet otoritesi demedim siyasi hayatımda. Hep kamu düzeni dedim. Kamu düzeni dediğinizde içine HDP’liler de girer. CHP’liler de girer. AK Partililer de Gelecek Partililer de girer. Hepimizin düzenidir kamu düzeni. Ama birileri devlet otoritesi diyerek o Kürt vatandaşın karşısına devleti koyuyorlar. Öbürküsü de örgütü koyuyor. Artık Kürt vatandaşlarımızın üzerindeki bu kıskaç kalkmalı. Biz kamu düzeni diyerek Kürt vatandaşlarımıza şunu söylüyorum: Terörle mücadeleyi veren bir başbakan olarak herkesin hukukuna dikkat etmem dolayısıyla Diyarbakır sokağında da, Van sokağında da büyük bir muhabbetle karşılanıyorum” şeklinde konuştu.
“HDP İÇİNDEKİ ‘TERÖRLE MESAFE’ TARTIŞMALARINA BİR OPERASYON”
“Öyle bir dil kullanıyor ki bugünkü iktidar, her Kürt potansiyel teröristtir muamelesine maruz kalan bir Kürdün aidiyet bağı zayıflar” diyen Davutoğlu, tutuklanan Ayhan Bilgen, Altan Tan için şunları söyledi:
* Ben Ayhan beyi tanırım, Altan beyi tanırım. Her ikisinin de eşini aradım, eşimle birlikte geçmiş olsun dedim. Çünkü ben onların geçmiş siyasi hayatlarında da Altan bey Refah Partisi çizgisinden gelmiştir. Bu çizgide Ayhan bey MAZLUMDER’den gelmiştir. Şimdi ne yapmak isteniyor?
* Kürt siyasetçilerinin hepsinin terör sepetine konup bütünüyle terörize edilmesi mi isteniyor? Burada aslında yapılmak istenen bir başka şey HDP içinde son dönemde, bence sağlıklı bir tartışma olan ‘terörle mesafe koyma’ çabalarına karşı da bir operasyondur.
* Denilmek isteniyor ki HDP içinde birçok faktör var, HDP içinde teröre mesafe koyma konusunda ciddi çaba içinde olanlar var. Mithan Sancar bir akademisyendir.
* Türk üniversitelerinde ders verdi. Bu tartışma kendi içinde yürürken bu operasyonu yapanların bir niyeti de açık söyleyeyim Türk siyasetini, şu anki siyaseti İç Anadolu ve Karadeniz’de milliyetçi blokla Güneydoğu ve Doğu’daki terörize edilmiş HDP bloku arasında Türk siyasetini sıkıştırmak istiyorlar.
Davutoğlu, “Hepsinin bu sepete konulup Kandil olarak anılması Türkiye’deki demokratik siyasete büyük bir darbedir. Burada Kandil ile iş birliği yapanlar da bellidir. İmralı ile iş birliği yapanlar da bellidir. Siz devleti yönetenler olarak açık söyleyeyim ikiyüzlülüktür” dedi.
“ERDOĞAN’A SESLENDİ: BU SORULARA CEVAP VERMELİ”
“Benim için Mithat Sancar da terörist değildir, Ayhan Bilgen de değildir, Altan Tan da değildir. Tanırım bu insanları ve yapılan yanlıştır” ifadelerini kullanan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şöyle seslendi:
“Eğer bu kadar o Tweet’ler bile terör eylemiyse şimdi size buradan suç duyurusunda bulunuyorum.
* Kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkması için talimat veren, izin veren, bütün o prosedürdeki herkesi yarından itibaren cumhuriyet savcıları hesaba çekmeliler. Çünkü ortada bir açıklama da yok.
* Teröristi televizyona çıkarıp açık bir terör propagandasına alet ettiniz. Hepimizin cebinden çıkan parayla finanse edilen devletin televizyonunda Halk TV’nin kapatılma gerekçesinden çok daha ağır bir gerekçe var.
* Öbür tarafta ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çeken, belirli kişişler dışında kimsenin ziyaret edemediği Öcalan’a, ertelenen İstanbul seçimlerinde Kürt seçmenin desteğini sağlamak için oraya giden akademisyen hangi yasal zeminde gitti?
* Hangi yasal zeminde o mektup dışarıya çıktı? Kimler adına o mektubu okudu?
* Biz kayyuma karşı çıktık diye İç Anadolu’daki muhafazakar seçmeni bize karşı kışkırtanlar var. Bu kışkırtanlara sormak lazım. Sayın Erdoğan bu sorulara devleti yöneten biri olarak cevap vermelidir.