Emin Çölaşan isyan etti: Ne olurdu Erdoğan'ın bir mesajını okusaydık...

Sözcü yazarı Emin Çölaşan'ın usta gazeteci Bekir Coşkun'un ölümünün yandaş medyada yer bulamadığını söyledi.

Emin Çölaşan isyan etti: Ne olurdu Erdoğan'ın bir mesajını okusaydık...

Sözcü yazarı Emin Çölaşan'ın usta gazeteci Bekir Coşkun'un ölümünün yandaş medyada yer bulamadığını söyledi.

Çölaşan, "Ama ne olurdu Bekir'in olayı sonrasında dünya liderimiz Recep Bey'in bir başsağlığı mesajını duysaydık, okusaydık… Ama iktidar kadrosunun sevgisizliği ve tiksintileri o boyutta ki, bunu bile yapmayı beceremediler. Dirilere hep adamına göre muamele. Ölülere bile aynı! Bizim ölümüz, sizin ölünüz!" diye yazdı.

Emin Çölaşan'ın Sözcü'deki "Bekir tiksintisi!" başlıklı yazısından ilgili kısım şöyle:

Sevgili okurlarım, Bekir'in aramızdan ayrılıp öteki dünyaya göç etmesi sonrasında bir şeyi çok merak ediyordum.

Bu ülkeyi yönetmekte olanlar acaba sahte ve göstermelik bile olsa, içlerinden gelmese bile bir başsağlığı mesajı yayınlayacaklar mı…

Yine sahte ve göstermelik bile olsa bir üzüntü bildirecekler mi…

Şimdi bu satırları okuyunca büyük çoğunluğunuzun “Bizim kaybımız büyük, biz ona bakarız. Bildirseler kaç yazar bildirmeseler kaç yazar” dediğini duyar gibi oluyorum.

★★★

Bundan birkaç gün önce AKP'nin Ermeni asıllı bir milletvekili vefat etti…

Markar Eseyan.

Toprağı bol olsun.

Vefat olayı sonrasında AKP'nin bütün üst düzey kaymak tabakası başsağlığı mesajları yayınlamaya başladı.

Saray'dan tutun da neredeyse ilçe başkanlarına kadar her biri üzüntülerini dile getirdi.

Oysa Markar Bey hayatta iken onun adını andıklarına hiç tanık olmamıştık.

Ama bu vesile ile bir şey öğrenmiş olduk. Demek ki bunların “Üzüntü” bildirmesi pekâlâ mümkün oluyormuş!

Ama ne yazık ki bir gerçeği bir kez daha yaşadık:

Adamına göre muamele!

Markar Bey'in ardından yayınladıkları mesajlar öylesine çoktu ki, NTV, CNN-Türk gibi yandaş kanallar onları saatlerce ve günlerce, ısrarla ve bıktırırcasına yayınladılar.

Aslında daha doğrusu yayınlamak zorunda kaldılar çünkü onlara tepeden talimat gelmişti:

“Bunlar uzun süre, ara vermeden yayınlanacak.”

Medyaya bakın siz!

★★★

Size bir şey söyleyeyim…

Bunlar Bekir'in ölümü sonrasında iki cümle, iki satır bir şey söyleseler küçülmez, tam tersine büyürdü.

İnsanları, ölmüş bile olsalar, sevdikleri ve sevmedikleri, bizdendir veya bizden değildir diye ayırmadıklarını dosta düşmana göstermiş olurlardı.

Çoğunu hiç dikkate almıyorum…

Çünkü onların tamamına yakını, gıdasını ülkede gerilim yaratmaktan, ayrım yapmaktan sağlayan bir iktidarın mensupları…

★★★

Onlar en tepe noktadan bir talimat gelmedikçe kendi başlarına iş yapamaz!

Örneğin Bekir kardeşimiz dün Şanlıurfa'da toprağa verilirken İçişleri Bakanı bir emir verip acaba Vali Bey'in orada olmasını sağlayamaz mıydı?

Türkiye'nin seçkin ve onurlu bir gazetecisi vefat etmişti. Ailesine camide veya mezarının başında başsağlığı dileğini bildiremez miydi?

Bekir Coşkun ilkesiz, namussuz, hırsız değildi. Sadece gazetecilik yaptı, yazılarını milyonlarca insanımıza severek okuttu. Arkasında sadece “Mustafa Kemal'in askerleri” vardı.

Demek ki yanlış yapmıştı!

★★★

Fakat bunların hepsini geçiyorum…

Ama ne olurdu Bekir'in olayı sonrasında dünya liderimiz Recep Bey'in bir başsağlığı mesajını duysaydık, okusaydık…

Mesele öyle bir mesajın öneminde falan değildi…

Kendisine ve yönetimine en çok karşı olan insanlar bile, herhalde içlerinden “Aferin ona, hiç değilse ölüler arasında ayrım yapmadığını gösterdi” diyecekti.

Ama iktidar kadrosunun sevgisizliği ve tiksintileri o boyutta ki, bunu bile yapmayı beceremediler.

Dirilere hep adamına göre muamele.

Ölülere bile aynı!

Bizim ölümüz, sizin ölünüz!

Etiketler
Bekir Coşkun Emin Çölaşan