Erdoğan'dan AB ve NATO'ya yaptırım yanıtı: 'Yapılan saygısızlık'
Erdoğan, AB ve NATO'dan Türkiye'ye gelen yaptırım uyarıları hakkında "bize düşen “Men sabera zafera”; sabredeceğiz ve göreceğiz." ifadelerini kullandı.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, gündemdeki gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, AB zirversinde sonuç bildirgesindeki yaptırım kararlarını da yorumladı.
Erdoğan'ın açıklamaları şöyle oldu:
NAZLI ÇELİK: ABD de Avrupa Birliği de müttefikimiz. Ama son yıllarda her iki taraftan da sürekli olarak yaptırım tehditleri alıyoruz. ABD CAATSA yaptırımlarını uygulamayı planlıyor, Avrupa Birliği de yaptırımları ele alıyor. Bu tehdit dilinin altında yatan nedir?
Aslında cevap sizde var. Türkiye bir NATO ülkesidir. Amerika da bir NATO ülkesidir. Kaldı ki NATO’nun ilk 5’i içerisinde Türkiye önemli bir ülkedir. Yani sıradan bir ülke değildir. Gerek Sayın Trump döneminde gerek Sayın Obama döneminde her zaman iftiharla “Türkiye gibi bir NATO ülkesine sahibiz” denilirken, şu anda Amerika’nın kalkıp CAATSA diye bir olayla Türkiye’yi karşı karşıya getirmesi, bir defa NATO’daki çok önemli bir ortağına yapılan bir saygısızlıktır. Ben olaya böyle bakıyorum.
Şu anda Trump bu işi bırakmadan bu hangi konuma varır onu bilemiyorum ama ben 4 yıllık Trump döneminde Amerika ile herhangi bir sıkıntılı iletişim kurmadım. Tam aksine çok daha olumlu adımlar attım birçok konuda.
Öbür tarafta Sayın Obama’nın -ki bir Demokrat- 8 yıllık döneminde de ben onunla çalıştım. “Benim dünyadaki ilk 5 dostum arasında en önemlilerinden bir tanesi Erdoğan’dır” dediği kişiyim. Şu anda Demokratlar iş başına geliyor. Dolayısıyla ne oldu da şu anda Türkiye’ye böyle bir CAATSA yaptırımına gidilecek? Kaldı ki Biden, evimde beni rahatsızlığımda ziyaret eden birisidir. Kendisiyle Amerika’da birkaç kez görüşmüş birisiyim. Beni iyi tanıyan birisi. Ben de onu iyi tanıyorum ama bir kez bir açıklaması oldu, ben cevap dahi vermedim. Şimdi böyle bir şey, dünyada siyasiler arasında asla tevessül edilmeyecek bir konudur. Fakat ben bazı şeylere alıştığım için diyorum ki Amerika’da devir teslim yapıldıktan sonra herhalde akışı çok daha iyi göreceğiz. Onun için bize düşen “men sabera zafera”; sabredeceğiz ve göreceğiz.
"SIFIR ATIK PROJESİ ÇOK BÜYÜK GETİRİLER ORTAYA KOYDU"
VERDA ÖZER: Benim çevreyle ilgili iki sorum olacak. 2018’de il başkanları toplantısında “Sıfır Atık Vakfı kuracağız” demiştiniz. Şimdi Çevre Ajansı adında Bakanlık bünyesinde kuruluyor. Hayaliniz gerçek oluyor. Geçtiğimiz hafta da Çevre Kanunu’nun 12 maddesi Meclis’ten geçti. Kalanı inşallah bütçe görüşmelerinden sonra geçecek. Sizce bu adımlar, Hanımefendinin de himayesine aldığı “sıfır atık” sisteminin çalışmasına yardımcı olur mu? Beklentileriniz nelerdir?
Şimdi ben eşimin elinden, adımları atılmış böyle güzel bir işi alamam. O onun hakkıdır. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte yine o işi kendisinin de vakıf namı altında, ajansla da bütünleşerek yürütebileceğine inanıyorum. Çünkü o işi gerçekten çok seviyor, adeta kendini o işe adamış vaziyette. Tabi orada bize de ne düşerse eşime ve bu konuda görev alacak olan tüm arkadaşlara inşallah yardımcı oluruz. Çünkü bu kısa sürede bunun getirilerini gördük. Gerçekten ülkemiz için bu sıfır atık projesi çok büyük getiriler ortaya koydu. Hele hele böyle bir kurumsallaşmada çok daha önemli getirisi olacağına inanıyorum.
"HOLLANDE MAALESEF VERDİĞİ SÖZÜ TUTMADI"
VERDA ÖZER: Diğer sorum da Paris İklim Anlaşması ile ilgili. 2015'te Paris’teyken müzakerelerde sizin Türkiye adına birtakım talepleriniz olmuştu ve yerine getirileceği taahhüdü verilmişti ama hala maalesef yerine getirilmedi. Son G20 Zirvesi’nde de siz bu konuda şerh düştünüz. Acaba müzakereler devam ediyor mu? Anlaşmayı Meclis'ten geçirmeyi düşünür müsünüz?
Şimdi bu konuyla ilgili (eski Fransa Cumhurbaşkanı) Hollande maalesef verdiği sözü tutmadı. Bize dedi ki “Biz gelişmekte olan ülkeler statüsünde size yapılması gereken destekleri yapacağız.” Ne Merkel ne de Hollande bu sözü tutmadı. Tutmayınca da ben ondan sonra bu konuyla ilgili yapılan her toplantıda dedim ki “Bak sözünüzü tutmadınız. Sözünüzü tutmadığınız için ben buna imza atmam. Ama sözünüzü tutar da Türkiye’ye yapılması gereken desteği yaparsanız, o zaman imzayı atarım.” Şimdi Suudi Arabistan’daki G20 toplantısında yine bunu yerine getiremediler. Hep bize dayatma yapmaya çalışıyorlar. İşte “Bu 20’de 20 çıksın. Bunu başaralım” diyorlar. Dedim ki “Yani kusura bakmayın, 20’de 20 çıkacaksa, 20’de 20’nin vereceği onayla bunun çıkması lazım. Siz bu onayı vermiyorsunuz, bizi köşeye sıkıştırıp ‘gel işte buna evet’ de ve ‘Riyad G20 toplantısı başarılı bir şekilde sonuçlandı desinler’ diyorsunuz. Hayır. O zaman ne olacak? İşte Paris’teki toplantıda, “orada şöyle olur, böyle olur vesaire.” Ne oldu? Bizim imzamız olmadan 19’la bu çıkmış oldu. Şimdi Londra’da yapılacak olan toplantıda bu konu yine önümüze gelecek. Tabi biz orada şerhimizi en geniş manada ortaya koyacağız. Çünkü bizi gelişmiş ülkeler statüsünde tuzağa düşürmek istiyorlar. Olay bu.
VERDA ÖZER: Bir de hayvanları koruma kanunu ile ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Çalışılıyor. Onda şu anda geri adım atma yok. Devam ediyor. Büyük ihtimalle bütçeden sonra herhalde çıkar.
EKONOMİ VE HUKUKTA REFORM
KÜBRA PAR: Geçtiğimiz haftalarda “ekonomi ve hukukta yeni reform dönemi başlatıyoruz” demiştiniz. Önümüzdeki günlerde bunun somut adımları olacak mı? Belli çerçevesi ya da öne çıkan adımlar var mı? Örneğin yeni yasa tasarıları mı göreceğiz? Yahut uygulamada bazı aksaklıklar görüyorsunuz da onların düzeltilmesi için bu alanda somut olarak neler göreceğiz? Çünkü ilk açıkladığınızdan beri oldukça olumlu hava yarattı. Somut olarak neler olacak?
Bakın son işsizlik rakamları açıklandı. İşsizlikte bir düşüş söz konusu. Hamdolsun üçüncü çeyrekte büyümede ciddi bir sıçrama göz önünde. Yani şu anda ibre olumlu istikamette gelişiyor. Tabi burada her birimin üzerine düşeni hakkıyla yerine getirmesi halinde bizler şu korona döneminde mesafeyi çabuk kapatırız diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye’nin altyapısı buna müsait. Bizim bu noktada bir sıkıntımız yok. Ama nasıl ki tüm dünya şu anda bir sıkıntının içinden geçiyorsa tabi ki bunun bizde de yansımaları var. Ama ben şuna eminim; daha da iyi olacağız. İhracatta iyi bir konumdayız. Her şeyden önce özellikle teknolojideki gelişmelerimiz, savunma sanayiindeki ihracat kalemlerimiz her an sürekli artmaya devam ediyor. Yani biz leblebi, çekirdek veya buğday gibi ihraç kalemlerine dayalı bir ülke değiliz. Bizim artık Türkiye olarak bundan sonra gücümüz ağırlıklı olarak teknolojiden geliyor. Tabi bu ileri teknoloji hamdolsun Türkiye’yi farklı yere doğru taşıyor. Şimdi bizim bunu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Buradan bulacağımız güçle de inşallah kendimizi toparlayacağız. Onun için 2021 çok çok önemli. İnşallah 2022’ye de çok çok farklı girmeliyiz.
AYSUN TORUN ORHAN: Hukuk reformu konusunda bir takvim var mı? İnsan Hakları Eylem Planı’nda?
Bu konuyla ilgili hukuk reformuna yönelik Külliye’deki o toplantıda bunların hepsini A'dan Z'ye açıkladım. Hakimler, savcılar, avukatlar, hepsiyle ilgili neler yapacağız; hak ve özgürlükler konusunda neler yaptık, neler yapıyoruz, neler yapacağız; bunların hepsini açıkladım. Son olarak Adalet Bakanım bütçe müzakerelerinde de açıkladı. Bundan sonraki süreçte de inşallah sürekli bunları açıklamaya ve düzenlemeleri yapmaya devam edeceğiz.
"AŞIYI OLACAĞIM"
KÜBRA PAR: Kovid-19 aşısının yan etkilerinden endişe edenler var. Bu konuda neler söylersiniz?
Ben inşallah başladığımızda aşıyı olacağım.
KÜBRA PAR: Çin aşısıyla ilgili endişeleri giderecek bir mesajınız da olur mu?
Şu anda biz Çin’le bu anlaşmayı yaptık. Çin’deki bu firma da dünyada kendini ispatlamış bir firma. Bunun dışında kendi çalışmamız var biliyorsunuz. Bir de malum Almanya’daki iki Türk’ün, yani Uğur Bey ve eşi Özlem Hanım’ın beraber yaptığı çalışma var; BionTech ve Pfizer çalışması. Üçlemiş olacağız o zaman ama ilk etapta elimize geçecek olan bu Çin’deki firmanın aşıları. Oradan gelecek olan ilk aşılarla adımı inşallah atalım diyoruz.
ABDURRAHMAN ŞİMŞEK: Haftaya 17 Aralık’ın yıldönümü. FETÖ ile mücadelede gelinen noktayı bize özetleyebilir misiniz? Çünkü o yargı ve polis darbesi doğrudan sizeydi. Ne düşünüyorsunuz?
Bilmiyorum şu anda muhatap olmaya yönelik bir değerlendirme yapmam doğru olur mu ama biz şu anda FETÖ terör örgütü ile mücadelede, yoğun bir şekilde, Emniyet Teşkilatı içinde, Silahlı Kuvvetlerimizin içinde Jandarma Teşkilatımızın içinde ne bulursak gereğini yapıyoruz. En son biliyorsunuz 300 civarında yakalandı, alındı. Yine alınmaya devam edecek. Yani biz kimsenin bu terör örgütüyle ilgili ağlamasına sızlamasına bakamayız ve bu konuda acıma düşünemeyiz. Niye? Çünkü bizim için PKK terör örgütü neyse, diğerleri de aynıdır. Bu noktada da görevimiz anında müdahaledir ve bu müdahalemizi de yapacağız. Çünkü bu millet bunlardan çok çekti. Bunlara asla fırsat vermeyeceğiz.