Mustafa Balbay Erdoğan'ın oyunu yazdı: 'Saray’da yapılan hesaplarla ters bir tablo ortaya çıkıyor'
Mustafa Balbay, "Cumhur İttifakı hangi yöntemi denese ayakta kalmanın zor olduğu bir sürece girdi. Bütün bunların üstüne salgındaki hesapsızlık eklendi." ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay, Erdoğan'ın ve AKP'nin oyundaki düşünü değerlendirdiği köşe yazısında Saray'ın iktidarda kalabilmek için yeni yollar aradığını yazdı.
Mustafa Balbay, "Bunların üçünde de yol alamadılar. Sızan haberlere göre AKP katlarında yeni yollar aranıyor. Bunların başında yüzde 50’lik iktidar barajını düşürmek geliyor." ifadelerini kullandı.
Mustafa Balbay'ın "Saray yeni denklem arıyor!" başlıklı yazısı şöyle oldu:
Bütçe görüşmeleri sistemin ne kadar sakat olduğunu bir kez daha gösterdi. Ülkenin bütçesi görüşülüyor, sahibi belli değil. Bütçeyi hazırlayan bakan istifa etmiş, ortada yok. Görenlerin insaniyet namına haber vermesini dileyelim.
Bakanlarla Meclis arasında hiç bağın kalmadığı, Meclis kürsüsünde de ortaya çıkıyor. Normal sistemde bakanlar aynı zamanda milletvekili idi, yüz yüze olduğu sıralara hitap ediyordu. Şimdi deplasmana çıkmış gibiler; gel, konuş, saldır, git!
İşleyen bir demokraside devlet, kurumlar kurumudur. Ortada kurum da kalmadığı için eldeki kurumların çoğu kurum bağladığı için her şey günlük gidişe göre şekilleniyor.
Bakanlar kendilerini sadece Saray’a karşı sorumlu hissediyor. O yüzden de sistemin bütünü umurlarında değil.
***
Bu durumu “görenlerden” biri de doğal olarak Erdoğan! Yenilenen İstanbul seçimlerinden bu yana Saray, iktidarı korumak için çareler arıyor. Elde satacak bir şey kalmayınca, halka vaat edilecek bir hedef olmayınca, ne yapılır?
Saldır muhalefete!
Daha önce dile getirdiğimiz üçlü hedef vardı:
1-Dış başarı elde etmek.
2-Ekonomi rayında havası vermek.
3-Millet İttifakı’nı parçalamak.
Bunların üçünde de yol alamadılar. Sızan haberlere göre AKP katlarında yeni yollar aranıyor. Bunların başında yüzde 50’lik iktidar barajını düşürmek geliyor. Üretilen gerekçe şu:
Efendim, milletvekili seçimleri nasıl tek dereceli ise Cumhurbaşkanı da öyle olsun. En çok oyu alan kişi cumhurbaşkanı seçilsin!
Bunun karşılığı olarak “Madem çok istiyorsunuz, alın parlamenter sistem” deyip, en azından İYİ Parti’ye selam vermeye yetecek bir adım da olabilir.
Ankara’da metrekareye dört kamuoyu araştırması düşüyor. Bunların hemen tümünde AKP artı MHP oyu yüzde 45’i geçmiyor. AKP açısından durum çatallı. Saray’a ulaşan kimi rakamlar AKP’nin yüzde 32, Erdoğan’ın ise yüzde 40 civarında oy aldığını gösteriyor.
Bu tabloda yüzde 1’in bile önemi var. O nedenle DEVA ve Gelecek Partisi’nin seçime girmesini engelleyecek bir “arayış” da söz konusu. Böylesi adımlar yakın geçmişte İYİ Parti için denenmiş, tutmamıştı.
***
AKP açısından en sancılı tablo HDP’ye giden oylar. İstanbul seçimlerinde HDP desteğinin alınamayacağı anlaşılınca şunu denediler:
İmralı’yı devreye sokalım, HDP tabanının tarafsız kalmasını sağlayalım.
Bunun için Osman Öcalan’ı kullanmak dahil akla zarar her yola başvurdular.
Olmadı...
Bunca “deneyimden” sonra dönüp dolaşıp yine aynı şeyi deneme hazırlıkları; şekli, yöntemi değişik olsa bile, aynı yoldan gitme havası var.
Burada da MHP faktörü önemli. Bahçeli’nin “HDP kapatılsın” çıkışına, Soylu’nun bütçe görüşmelerinde açtığı cephe eklenince, Saray’da yapılan hesaplarla ters bir tablo ortaya çıkıyor.
Çürük tahta çivi tutmaz... Cumhur İttifakı hangi yöntemi denese ayakta kalmanın zor olduğu bir sürece girdi. Bütün bunların üstüne salgındaki hesapsızlık eklendi. Gerçek rakamlar, ne yazık ki son önlemlerin de işe yaramadığını gösteriyor.
Umut şu:
Halkın değiştirme gücü!
Önümüzdeki dönem bütün mesele, bu gücü kimin kullanacağı!
Halk hazır...