'Korkunç bir rakam' diyen Çölaşan: Bunu görmek için psikiyatri uzmanı olmaya gerek yok
Sözcü yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşe yazısında Türkiye'nin içinde bulunduğu buhranı yazdı. Çölaşan, "Toplumun büyük bir bölümü patlamaya hazır bir bomba gibi. Bunu görmek, anlamak için psikolog ya da psikiyatri uzmanı olmaya gerek yok" dedi.
Sözcü yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşe yazısında vatandaşların yaşadığı zorluklara değinerek, ekonominin getirdiği toplumsal buhranı ve umutsuzluğu özetledi.
“Adliyelerde icra dosyalarının sayısı 26 milyona ulaştı…” bilgisine dikkat çeken Çölaşan, "Korkunç bir rakamdır. Demek ki insanlar artık borçlarını ya bilerek ödemiyor, ya da ödemesi mümkün olmuyor" diye ekledi.
Çölaşan, yazısında şunları kaydetti:
Sevgili okurlarım, şimdi yazacaklarım elbette ki 83 milyon insanımızın tümünü kapsamıyor…
Zira Türkiye'de son derece mutlu bir kesim de var…
-Yandaş müteahhit ve iş insanları.
-Ranttan geçinenler.
-Vurguncular, hırsızlar, rüşvetçiler.
-Kurduğu işi tutturup düzgün bir biçimde iyi para kazananlar. (Ama onlar her zaman azınlıkta.)
Sıradan vatandaşları soracak olursanız onların vaziyeti tam anlamıyla ayva!
Bütün kesimlere bakın ve kendinizden pay biçin.
Emekliler bence en başta.
Onları esnaf ve çiftçiler izliyor.
Aslında bütün kesimler zora düşmüş durumda…
Bu saydıklarıma milyonlarca işsizi de ekleyebilirsiniz,
★★★
Sabah yataktan kalkınca (eğer varsa) işinize gitmek için veya yoksa iş aramak için evden çıkıyorsunuz.
Biraz sabırlı olun!..
Yolda, sokakta, trafikte, otobüste, dolmuşta ve belki de iş yerinizde kavga dövüş ve tartışmalar biraz sonra başlayacak!
Hemen herkesin kapışmak için fırsat kolladığını bu vesile ile görmüş olacaksınız.
İnsanların yüzü asık.
Gerilim herkesin yüzünden akıyor.
Sinirler gergin.
★★★
Toplumun büyük bir bölümü patlamaya hazır bir bomba gibi. Bunu görmek, anlamak için psikolog ya da psikiyatri uzmanı olmaya gerek yok.
Ekonomik bunalım nedeniyle insanların ahlâk anlayışı da yozlaştı.
Medyada haberleri izlerken şunlar karşınıza çıkacak:
“Adliyelerde icra dosyalarının sayısı 26 milyona ulaştı…”
Korkunç bir rakamdır.
Demek ki insanlar artık borçlarını ya bilerek ödemiyor, ya da ödemesi mümkün olmuyor.
★★★
Yaşamını krallar gibi sürdüren küçük bir kesim dışında hemen herkes şu veya bu biçimde borçlu.
Anne bebeğine süt alamıyor, baba evine yeterince ekmek parası götüremiyor, ev kadını tenceresini doğru dürüst kaynatamıyor, öğrenci kendisini gelecekte nelerin beklediğini biliyor ama söyleyemiyor.
★★★
Türkiye'den kaçıp kapağı yurt dışına atmak isteyenlere, hele de okumuşlarına bundan birkaç yıl öncesine kadar çok kızardım.
Şimdi ise tam tersini söylüyorum…
“Gidebiliyorsan git arkadaş, burada kalmaya değmez… Çünkü bunlar iş başında kaldığı sürece hiçbir şey düzelmeyecek, her şey daha kötü olacak.”
Çevrenizdeki gençlerin yüzüne bakın ve fikirlerini iyice öğrenmeye çalışın…
Acaba mutlu olan, hem ülkemizin ve hem de kendisinin geleceğine umutla bakabilen kaç kişi göreceksiniz?
★★★
Koskoca bir toplum düşünün ki, geleceğinden umutsuzdur.
Geçim sıkıntısı çekmektedir.
Yaşamını borç içinde sürdürmek için çabalamaktadır.
Üstelik çoğu yurttaşlık hakları kısıtlanmıştır.
Çatlak ses çıkarma, eleştirme hakkı elinden alınmıştır.
Yargıya güven bitmiştir.
Medyanın büyük bir bölümü iktidar tarafından satın alınıp devşirilmiştir.
★★★
Cumhuriyet rejiminin bizlere armağanı olan bütün tesisler, fabrikalar, kuruluşlar ve hatta kamu arazileri birbiri ardına yandaşlara peşkeş çekilmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi göstermelik bir kuruluşa dönüşmüş, tek adamın istediğini onaylayan, istemediğini geri çeviren bir kurum olmuştur.
Böyle bir ortamda vatandaşın sinir sistemi elbette bozulacaktır.
Başka çaresi var mıdır?
Bozukluk elbette onun evine, iş yerine yansıyacak, başta kadın cinayetleri olmak üzere polisiye olaylar hızla artacaktır.
Gerilim, sinir bozukluğu, çaresizlik, ruhsal dengesizlikler…
Biz Türkiye olarak şimdi işte bu süreci yaşıyoruz.
★★★
O efendiler derseniz, saraylarında, köşklerinde krallar gibi yaşıyor. Hiçbir hesaba kitaba tabi olmayan örtülü ödenek paraları onlar tarafından harcanıyor.
Emirlerinde biri hırsız Katar tarafından armağan edilen sekiz adet uçakla birlikte daha neler var neler!..
Kısaca özetlemeye çalıştığım şu tablo bir yazıya sığmaz ama genel olarak böyledir.
Vatanımızı ve insanlarımızı 18 yıllık iktidarları döneminde işte buralara getirmeyi başardılar!
Nice iktidarlar, başbakanlar ve cumhurbaşkanları geldi geçti ama Türkiye ve Türk Milleti böylesini bugüne kadar hiç görmemişti.