Rıfat Serdaroğlu: Yargıtay onaylarsa cezaevine gireceğim, cezaevi bavulum da hazır
Hakkında büyük bölümü Cumhurbaşkanına hakaret iddiası ile açılmış 120 dava bulunduğunu kaydeden Doğru Parti lideri Rıfat Serdaroğlu, “Toplam 5 yıl 8 aya mahkum oldum. Yargıtay kararı onaylarsa, babam gibi cezaevine gireceğim” dedi.
Hakkında büyük bölümü Cumhurbaşkanına hakaret iddiası ile açılmış 120 dava bulunduğunu kaydeden Doğru Parti lideri Rıfat Serdaroğlu, “Toplam 5 yıl 8 aya mahkum oldum. Yargıtay kararı onaylarsa, babam gibi cezaevine gireceğim” dedi.
Rıfat Serdaroğlu, Türk siyasi hayatında 45 yılı geride bıraktı. Bergamalı Bayram Usta'nın torunu ve “Küçük Menderes” diye anılan Demokrat Parti İzmir Milletvekili Kemal Serdaroğlu'nun oğlu… 27 Mayıs'ta demokrasinin kesintiye uğraması sonucu acılarla çocuk yaşta tanışan Serdaroğlu, babasını ancak Yassıada zindanlarında görebilmiş. Babasından 23 yıl sonra, Bergama Belediye Başkanı seçilip aynı koltuğa oturdu. DYP'den Sağlık ve Devlet Bakanlığı yapan Rıfat Serdaroğlu, siyasetteki yoluna Genel Başkanlığı'nı yaptığı Doğru Parti ile devam ediyor. Türk siyasetinin çok önemli bir dilimine tanıklık eden Rıfat Serdaroğlu, hayatını ve politika dünyasını, Sözcü'ye anlattı.
SARAYBOSNA'DAN GÖÇ
BERGAMA'NIN AĞASI: Dedem Bayram Serdaroğlu; Saraybosna'dan gelip Bergama'da ‘Serdaroğlu Çiftliği'ni kuruyor. Bölgenin en varlıklı çiftçi, tütüncü-pamukçu ailesi. Lakabı da ‘Bayram Usta'… Dedem Bayram Serdaroğlu 1958 yılında vefat ediyor.
YASSIADA GÜNLERİ: Babam Kemal Fikri Serdaroğlu Askeri Tıbbiye'de okumuş, eczacı olmuş. Beşiktaş Spor Kulübü'nde de boksör… O da çiftlik sahibi ve 1954'te Bergama Belediye Başkanı seçiliyor. Ben o sıralar 5-6 yaşındayım. Babam üç yıl sonra 1957'de, Demokrat Parti İzmir Milletvekili seçiliyor. 1960 darbesi ile Yassıada'da yargılanıyor ve müebbet hapse mahkum ediliyor. 8 ayı hücrede, toplam 5.5 yıl cezaevinde kaldı. Benim de hakkımda büyük bölümü Cumhurbaşkanına hakaret iddiası ile açılmış 120 dava var. Toplam 5 yıl 8 aya mahkum oldum. Yargıtay onaylarsa yine babam gibi cezaevine gireceğim, cezaevi bavulum da hazır.
SUÇU KIBRIS'A YARDIM
SİLAH SEVKİYATI: Babamın mahkum olmasının nedeni, Kıbrıs'ın bağımsızlığı için kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı'na, örtülü ödemekten alınan ve Adnan Menderes'in babamın üzerine zimmetlediği silahları, gizlice adaya götürerek teslim etmesi… Mücadelesi Kıbrıs Türkü için ama ‘Silahları kime verdin ?' diye mahkum ediyorlar. Takalarla Kıbrıs'a taşımış. Bugün Mağusa yakınlarında bulunan kasaba, babamın anısına, ‘Serdarlı' adını almış.
KAYMAKAM ONAYIYLA PARA
ÇAKIMA EL KOYDULAR: 11-12 yaşındayken annemle Yassıada'ya giderdim, cezaevi ve mahkemeyi o yaşta tanıdım. İlk gidişimde sürekli cebimde taşıdığım çakıma el koydular, çok üzüldüm. Babam cezaevine girince tüm malımıza, çiftliğe, hayvanlara da el konuldu, eczanesi kapatıldı. Annemle her ay kaymakama gider ve onun onayı ile paramızdan 10-15 lira çekebilirdik. Kendi paramız bize yıllarca harçlık gibi verildi. Babam sağlık raporu ile cezaevinden çıktı. 1988'de vefat etti.
28 YAŞINDA BAŞKAN: 1949'da Bergama'da doğdum ancak Belediye Başkan adaylığı için yaşım tutmuyordu, büyüttüm. 1976'da Adalet Partisi Bergama İlçe Başkanı oldum. 1977'de babam gibi Bergama Belediye Başkanı seçildim ve yine babam gibi 1980 ihtilalinde görevden alındım. İki kardeşim siyasi nedenlerle cezaevine girdi, 14 ay sonra beraat ettiler. Teyzemin oğlu Adana'da siyasi bir cinayete kurban gitti. 1985 yılında Süleyman Demirel'in DYP'sinde İzmir İl Başkanı, 1991'de de İzmir Milletvekili seçildim. Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz hükümetlerinde önce Sağlık, sonra Devlet Bakanlığı yaptım.
Çiller'in kararnamesini yırttım
Turgut Özal'ın vefatının ardından, Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı olunca, Hüsamettin Cindoruk da DYP Genel Başkanlığı'nı kabul etmeyince Tansu Çiller'i desteklediklerini kaydeden Rıfat Serdaroğlu, o günleri şöyle anlattı:
“Yabancı dil biliyor, vizyonu var ve Türkiye'ye kadın bir Başbakan yakışır dedik. Ama hiç devlet tecrübesi olmadığı gibi devleti tanımaya da çalışmadı, üstelik işlerine eşini karıştırdı. Hayal kırıklığına uğradık. Ben Sağlık Bakanıyken müsteşarımı görevden almak için koruması ile kararname gönderdi yırtıp attım. Bakanlıktan da istifa ettim. Biz torunlarımıza iyi bir ülke bırakmak, laik Cumhuriyetimize, hukuk devletine, özgürlüklere, gençlerimize ve geleceğimize sahip çıkmak için parti kurduk. Bizim partimize ne Malezya'dan ne Londra'dan para geliyor. Kendi yağımızla kavruluyoruz. Onlar şirket, biz partiyiz…''