'Tek adam rejimi demokrasi değil diktatörlük getirdi'
Muhalefet temsilcileri, Saray iktidarının OHAL koşullarında yaptığı Anayasa değişikliği ile yürürlüğe giren sistemin terk edileceğini ve parlamenter sisteme dönüşün ‘şart olduğunu’ bildirdi.
Muhalefet temsilcileri, Saray iktidarının OHAL koşullarında yaptığı Anayasa değişikliği ile yürürlüğe giren sistemin terk edileceğini ve parlamenter sisteme dönüşün ‘şart olduğunu’ bildirdi.
Birgün'den Hüseyin Şimşek'in haberine göre, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte yasama, yürütme ve yargı başta olmak üzere birçok alanda yaşanan ‘bozulma’ muhalefeti harekete geçirdi. İktidarın da yeni sistemden memnun olmadığını kaydeden muhalefet partileri, olası Anayasa değişikliği için kendi önerilerini hazırladı. CHP, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için çaba gösterilmesi gerektiğini ifade ederken HDP ise TBMM dışındaki demokratik kesimleri de güçlendirecek bir sisteme imza atılması gerektiğini savunuyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek ile HDP Seçim İşleri Komisyonu Sözcüsü Mehmet Rüştü Tiryaki, yeni sistem önerileri hakkında BirGün’e şu değerlendirmeleri yaptı:
YENİ SİSTEM ÖNERİSİNİ İLK CHP PM ONAYLAYACAK
CHP Hukuk ve Seçim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek: “Partimizde Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem (GPS) hakkında ciddi bir çalışma yürütülüyor. Bir yandan milletvekilleri ve PM üyelerimizin olduğu heyet çalışmalarını sürdürürken bir yandan da akademik olarak anayasa hukukçusu ve siyaset bilimcilerin görüşlerine başvuruyoruz. Zaten bu konuda partimizin ciddi bir birikimi var. Biz, ilkeler üzerinde çalışıyoruz. Çalışmamızı partimizin yetkili organlarının görüşlerine sunacağız ve son karar da PM’mizin olacak.
Mevcut sisteme, ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ diyorlar. Böyle bir sistem dünyada var mı? Yok. Literatürde bunun adı ‘patronlu başkanlık sistemi, hiper başkanlık sistemi, monokrasidir.’ Bildiğimiz tek adam rejimidir. Yaklaşık 150 yıllık parlamento ve 75 yıllık çok partili rejim geleneğini yok sayarak, rejim değişikliği anlamına gelecek Anayasa değişikliği ve referandumu OHAL’de gerçekleştirilmiştir. Referandum kampanyaları adil bir ortamda yapılamamıştır. O dönem defalarca uyarı yapmamıza rağmen Saray odaları içerisinde birkaç kişinin bildiği, katılımın olmadığı süreçle teklif YSK’nın şaibeli mühürsüz oy skandalına rağmen yüzde 51.41 oy oranıyla kabul edilmiştir. Tarihimize bakın, toplumun geniş kesimlerinin katılımının sağlanmadığı Anayasalar ve değişiklikleri tutunamıyor. Bu da öyle olmuştur.
“Geçmişten tamamen farklı bir sistem öneriyoruz. 1982 Anayasası’nın, yürütmeyi güçlendiren ve zayıflatılmış bir parlamenter sistem olan yapısında, bu mekanizmaların uygulanmalarında da çeşitli aksaklıklar görülmekteydi. Geçmişten farklı olarak örneğin sembolik Cumhurbaşkanı olacak. 1982 Anayasası’nda hiçbir zaman sembolik olmadı. Demokratik hükümet sistemlerini inceleme söz konusu olduğunda, temel çalışma alanı yasama ve yürütmedir. Ancak askeri ve sivil otoriter dönemler, özellikle AK Parti iktidarları, siyasi tarih açısında olumsuz tecrübelerin yaşatıldığı zamanlar da olmuştur. Bu nedenle GPS’de yasama ile yürütmenin oluşumları ve birbirleriyle olan ilişkilerine dair ilkelerle birlikte, demokratik yaşama dair temel unsurları da ortaya koymak zorundayız. Çünkü kurumsal demokrasi için sadece yasama ve yürütme arasındaki ilişkinin haricinde kapsamlı düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Temel ilkelerimizi şöyle belirtebiliriz:
♦ Devletin sigortası olacak, partisiz ve tarafsız Cumhurbaşkanı,
♦ Yürütmeyi denetleyen güçlü yasama,
♦ Güçlü ve sorumlu Bakanlardan oluşan, Meclis’e karşı sorumlu, siyasi kriz ve istikrar sorunu doğmaması için kolay kurulabilecek ama zor düşürülebilecek kabine sistemi,
♦ Tarafsız ve bağımsız yargı,
♦ Başta 1982 Askeri Darbesi olmak üzere, tüm otoriter etkilerden arındırılmış demokratik hukuk devletini tesis edecek siyasi parti, seçim ve diğer kurum ve kuruluşlara dair mevzuatı hazırlamaktır.”
ANAYASA MÜMKÜNSE PARLAMENTODA DEĞİŞMELİ
HDP Seçim İşleri Komisyonu Eş Sözcüsü Mehmet Rüştü Tiryaki:
“Biz, yeni sistem tartışmalarının yapıldığı ilk günden itibaren güçlendirilmiş ama demokratik güçlerin de etkin hale getirildiği bir parlamenter sistemi savunduğumuzu söyledik. Sadece Meclisin güçlendirilmesi yetmez. Meclis dışı demokrasi güçlerinin de kuvvetlendirilmesi gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bu ülkeye uygun olmadığını düşünüyoruz ve görüyoruz. Tek adam rejimi ortaya çıktı ve bu da demokrasi değil diktatörlük getirdi. Bu nedenle mevcut şartlar altında güçlendirilecek bir parlamenter sisteme biz de sahip çıkarız.
Cumhur İttifakı’nın bugün itibarıyla demokrasi ve hukuk adına ortaya koyabileceği hiçbir şeyi yok. O nedenle bu kesimin bir demokrasi iddiası da yok. Seçim sistemleri ile oynayarak anti demokratik bir kapı aralamak ve seçimi kazanmak istiyorlar. Atacakları adımlar da bu yüzdendir. Bu ülkenin demokrasisine katkı sunmak gibi bir hedefleri olamaz.
Kuşkusuz parlamentoda bir çoğunluk sağlanarak Anayasa’nın değiştirilmesi en doğru adım olur ama yeterli çoğunluk sağlanamazsa elbette halk oylamasına gidilecektir. Halkın talebinin de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni terk etmek olduğunu görüyoruz. Çünkü ısrarla vurgulamalıyız ki yaşanan demokrasi değil diktatörlüktür.”
HİÇBİR SEÇİM BARAJINI KABUL ETMİYORUZ
“Bir baraj tartışması da yürüyor. Herhangi bir baraj sorunumuzun olmadığı son yıllardaki seçimlerle ortadadır ama kurulduğumuz günden beri siyasi partilerin barajlarla engellenerek parlamentoya girmelerinin engellenmesine karşı çıkıyoruz. Her siyasi parti aldığı oy oranında Meclis’te temsil edilmelidir.”