'Toplumsal hassasiyet' söylemi iktidarın can simidi
Ekonomik ve siyasal kriz derinleşirken iktidar, savunma taktikleri geliştiriyor. Ağzılara pelesenk edilen ‘toplumsal hassasiyetler’ söylemi, hukuksuz müdahalelerin zeminini hazırlıyor.
Ekonomik ve siyasal kriz derinleşirken iktidar, savunma taktikleri geliştiriyor. Ağzılara pelesenk edilen ‘toplumsal hassasiyetler’ söylemi, hukuksuz müdahalelerin zeminini hazırlıyor.
Birgün'den Mehmet Emin Kurnaz'ın haberine göre, salgın ve ekonomideki tepe taklak gidişat iktidarı köşeye sıkıştırdı. AKP-MHP cephesinin toplumun geniş kesimlerinin desteğini gün geçtikçe yitirdiği kamuoyu yoklamalarına yansıyor. Erdoğan, bir yandan muhalefeti bölmenin yollarını ararken öte yandan kaybettiği kitle desteğini kazanmanın peşinde. Mega projeler, meydanlarda, televizyonlarda uzun uzun anlatılan masallar artık toplumsal rızayı üretemiyor. Baskıyı artıran Saray, elindeki bilindik siyaset yapma argümanlarını, ‘hassasiyetler’, ‘mağduriyetler’ ve ‘nefret’i masaya sürüyor.
Hep çok ‘Hassaslar’
Ayasofya’nın açılışından türban tartışmasına, dergilerdeki hilafet çağrısından İstanbul Sözleşmesi’ne dek birçok temel başlıkta nabız yoklanıyor. ‘Toplumun hassasiyetleri’ söylemiyle siyasal İslamcı ‘hassasiyet’ine hep bir yenisi ekleniyor. Üretilen her gündem, nefret söylemiyle beslenerek hukuksuzluğun temelini döşüyor. Ülkenin İçişleri Bakanı LGBTİ’lere ‘sapkın’ diyor. Soruşturma konusu bile olamayacak her eylem, jet hızıyla önce lince sonra da tutuklamaya dönüşüyor.
Hesaplaşma sürüyor
Çok açık ki bu tutum Saray’ın ekonomik ve siyasal kriz karşısında savunma taktiğine dönüşmüş durumda. Bir anlamıyla saldırarak savunuyor. Ülke gündemini belirlerken aynı zamanda kendi tabanını da konsolide ediyor. Bununla da yetinmeyen iktidar aynı zamanda Cumhuriyet’in ilerici kazanımlarına dair tarihsel hesaplaşmasını da sürdürme olanağı kazanıyor:
Son olarak Boğaziçili öğrencilerine yönelik devlet provokasyonu devam eden meşru direnişe müdahalenin bahanesi haline getirildi. Kısa sürede gözaltına alınan öğrencilerin ikisi tutuklanırken ikisine ev hapsi verildi. İfade özgürlüğü ve laikliğe dair tutum alması beklenen ana muhalefet ise Saray’dan farklı tavır sergileyemedi. CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın sosyal medya hesabından yaptığı ‘mukaddes değerlere saldırı’ paylaşımı da tepki çekti.
Laikliği kim savunacak?
İktidarın oyun sahasına hapsolan muhalefet sınırlarını aşamadığı alanda iktidarla ağız dalaşı yaparak top çeviriyor. En yakıcı meselelerde bile susulurken Boğaziçi tartışmasında görüldüğü üzere arada iktidarın değirmenine de su taşınıyor. Ülkede bir rejim krizi yaşanırken pandemi, yoksulluk ve laiklik mücadelesi eş zamanlı yürütülmesi gereken başlıklar. Ama muhalefet ise çok Erdoğan’a muhalefet etmeyi daha konforlu bir alan olarak görüyor ve oradan ayrılmıyor. İktidarın laiklik ve seküler yaşama müdahalesi siyasetin günlük rutinine hapsolmuş cılız tepkilerle bertaraf edilemiyor.