Prof. Dr. Mustafa Ergen: DEVA Partisi siyasetin Z kuşağıdır!
DEVA Partisi Eğitim Politikaları Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ergen, “Z kuşağı gelecek birkaç yılda ifade özgürlüğü talebi ile siyasette aktif rol almaya gayret gösterecek” dedi, DEVA Partisi’ni “siyasetin Z kuşağı” olarak nitelendirdi.
Türkiye siyaseti, 2021 yılında da erken seçim tartışmalarına sahne olurken uzmanlar yüzde 50+1’in belirleyici olduğu yeni sistemde Z kuşağının (1996 yılı sonrası doğanlar) oy tercihlerinin siyasal tabloyu belirleyebileceği görüşünde. Araştırma şirketleri ise Türkiye nüfusunun dörtte birini oluşturan Z kuşağı seçmen grubuna ilişkin ifade özgürlüğü başta olmak üzere insan hakları, doğa ve çevre konularına duyarlı olduklarını ortaya koyuyor.
“Z kuşağının kendilerini ifade etmek, yeniden tanımlamak ve şekillendirmek” istediğini belirten Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Eğitim Politikaları Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ergen, Z kuşağının gelecek birkaç yılda ifade özgürlüğünü ısrarla talep edeceğini ve bunun için siyasette aktif rol almaya gayret göstereceğini ifade ediyor.
DEVA Partisi’ni tercih edeceklerini savunan Ergen, DEVA Partisi’ni siyasetin Z kuşağı olarak nitelendiriyor. Ergen, "DEVA Partisi siyasetin Z kuşağıdır! Farklı fikirlerin tek bir vizyon çerçevesinde kendinden ödün vermeden ama ortak müştereklerde birleşebilecek bir parti yapısı başından beri amacımız oldu" diyor.
Gazete Duvar'dan Müzeyyen Yüce'ye konuşan Ergen, şu açıklamalarda bulundu.
'Z KUŞAĞI YAŞLANAN NESİLLERİN ÇIKAR ÇATIŞMALARINI, HIRSLARINI ANLAMLI BULMUYORLAR'
Aslında biz gençlerimizi kuşaklar olarak gruplara ayırma ve buna göre politika üretme amacında değiliz. Özellikle de 1996 ve 2010 yılları arasında doğan Z ve önceki X ile Y kuşaklarının Batı dünyası tanımları olduğunu unutmayarak, ülkemizdeki kuşakların, 20’ler, 68’ler, 80’ler ve 2000’ler gibi önemli siyasi ve ekonomik dönüşümlerden büyük ölçüde etkilendiğini hep göz önünde tutuyoruz. Z kuşağı neredeyse doğdukları gün WEB 2.0 ile tanıştılar. WEB 2.0 onlara sadece internet üzerinde bulunan veriye, bilgiye erişme olanağını değil, o dünyayı değiştirme, şekillendirme, kendilerini ifade etme ve yeniden tanımlama olanaklarını da sağladı.
Bir anlamda ülkeler arasındaki kuşaklar yakınsayarak aynı hayat ritimlerini göstermeye başladılar. Hemen hepsi daha iyi eğitimli, daha fazla kural, ahlak, vicdan ve adalet farkındalığı olan bu gençler doğaya, hayata, canlılara ve insanlığa karşı daha duyarlılar. Yaşlanan nesillerin kısa dönemli çıkar çatışmalarını, içgüdüsel dürtülerle şekillenen hırslarını anlamlı bulmuyorlar ve hep geleceği, uzun dönemi dikkate alan bir fayda optimizasyonu arayışındalar. Sürdürülebilirlik, insanlığın ortak kaderi gibi kavramlar, Z kuşağı için, yıkıcı rekabetten, doğal kaynakları tüketen sürdürülemez anlık refah hayallerinden, tek bir toplumun hükmetmesinden daha üstün ve daha öncelikli.
'Z KUŞAĞI İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ TALEPLERİ İÇİN SİYASETTE AKTİF ROL OYNAYACAK'
Tabi ki... 2016 yılında dünya genelinde Varkey Vakfı tarafından yapılan bir çalışmada, ülkemizden ankete katılan Z kuşağı temsilcileri 20 ülkedeki akranları arasında en fazla ifade özgürlüğü isteyen grubu oluşturmuşlar. Ayrıca, bu çalışmaya göre Türkiye’deki Z kuşağının yüzde 83’ü, geleceğe umutla bakmalarının en büyük nedeni olarak teknoloji temelli girişimcilik konusunda gelişmeleri göstermiş. Bu açıdan bakıldığında, gelecek seçimlerdeki oy davranışlarından çok, siyasi örgütlenme ve karar alma süreçlerini analiz etmekte fayda var.
Bana kalırsa, Z kuşağı gelecek birkaç yılda ifade özgürlüğünü ısrarla talep edecek ve bunun için siyasette aktif rol almaya gayret gösterecek. Ayrıca, siyasi kararlarını şekillendirmede basit birkaç tweet veya haber değil, küresel ölçekte doğrulanmış ve derinlikli bilgi kaynakları belirleyici rol oynayacak. Bunun da ötesinde ekonomik olarak kendisine vizyon çizen siyaseti bekleyecektir.
Girişimci olmak ve geleceğin mesleklerine ulaşmak için eğitim sistemimizin yeniden ve doğru kurgulanmasını isteyecektir. Bu yeni kurguda, bireyler olarak özerk, girişimci, ülkemize ekonomik büyüklük ve toplumsal hayata zenginlik katarak ilerleyen yeni üniversite sistemleri talep edeceklerdir.
'Z KUŞAĞI OKULLARDA FORMASYONA GİRMİYOR, ZATEN OKULLARA BİLGİLİ GELİYOR'
Z kuşağının temel özelliğinin çeşitlilik temeline dayalı birliktelik olarak tanımlayabiliriz. Z kuşağı okullarda formasyona girmiyor, internetin ve sosyal medyanın imkanları ile okullara bilgili ve belli bir formasyon çerçevesinde geliyorlar. DEVA Partisi siyasetin Z kuşağıdır! Farklı fikirlerin tek bir vizyon çerçevesinde kendinden ödün vermeden ama ortak müştereklerde birleşebilecek bir parti yapısı başından beri amacımız oldu.
Partinin DNA’sı iki düstur üzerine bina ediliyor; birincisi görev alacak insanların iyi insan olması, ikincisi ise işini iyi yapan kişiler olması üzerinedir. Bu kriterler öncelikle kurucu genel başkanımız Ali Babacan tarafından kurucular davet edilirken ve akabinde kurucuların teşkilat kurulumunda, şimdi de teşkilatın örgütlenmesinde uygulanıyor. Bu DNA’nın bünyeyi sağlıklı tutacağını, yanlışları uzaklaştıracağını ve bu anlayışın DEVA iktidarında bütün Türkiye’ye sirayet edeceğini düşünüyorum. Kurucularımız arasında halen üniversite öğrencisi olanlar, otuz yaş altı genel başkan yardımcılarımız var.
Teşkilat örgütlenmelerinde ise internet başvuruları ile ilerliyoruz. Bugüne kadar internetten yapılan müracaatlarda gençlerin oranı mutluluk verici düzeyde hep yüksek oldu. Bütün bunların yarattığı güçlü çekim içerisinde, ilk kez oy kullanacak gençlerin kendilerini DEVA’da bulacağını düşünüyorum.
'GENÇLİĞİN GÜCÜNÜN ORTAYA ÇIKMASINDAKİ TEK ENGEL YAŞLI SİYASET'
Ülkemizin, dünyanın belki de yakın bir zamanda uzayda kurulacak yeni insanlık topluluklarının geleceğinde Z kuşağı belirleyici olacak. Belirttiğiniz gibi ülkemiz Z kuşağının kendi geleceğini belirlemesi ve insanlığın geleceğine şekil vermesi Türkiye’nin en önemli misyonu olmalıdır. Ülkemiz gençleri, beden, akıl, gayret, ahlak ve vicdan bakımından dünyaya liderlik edebilecek bir potansiyele sahip ve bu potansiyeli giderek daha artan şekilde küresel ölçekte sergiliyorlar. Önemli olan bu potansiyelin açığa çıkmasına sistematik yaklaşmak ve mümkün olan tüm olanaklarla gençlerimizin potansiyellerini geliştirmelerine yardımcı olmak olmalıdır. Gençliğin gücünün ortaya çıkmasının ve gelişmesinin önünde ülkemizdeki en büyük engel dar kalıplara ve günlük çıkarlara sıkışmış yaşlı siyaset.
Daha önce de ifade ettiğim gibi, gençler, özellikle Z kuşağı kendilerini ifade etmek ve yeniden tanımlamak, şekillendirmek istiyor. Aile ve toplumdan aldıkları değerleri önemsiyor, benimsiyorlar ancak bir yandan da bu değerleri evrensel değerlerle birleştirerek değer yaratmak için, nesnel, bilimsel süzgeçlerden geçirmek istiyorlar. Bu açıdan bakıldığında, sağlam, doğru ve güvenilir bilgi kaynaklarına ihtiyaç duyuyorlar. İşte Z kuşağının gelecekteki rolünü ve potansiyelini biçimlendirecek olan temel unsurlar da bunlar: değer yaratma ve kendini, toplumu yeniden tanımlama özgürlüğü, kendi kuşakları içinden ahlak, vicdan, adalet ve akıl yönünden güçlü kanaat önderleri ve bilimsel ve evrensel güvenilir bilgi.
Atatürk “Bütün ümidim gençliktedir!” demişti ve o zaman sayıları az olan gençlerin de katkılarıyla Cumhuriyeti kurmuştur. Bugün genç nüfusumuzun büyüklüğüne nicelik olarak da, nitelik olarak da baktığımızda hala aynı söz geçerli duruyor.