Emin Çölaşan: Beyefendiye yanındakiler söyleyemez, ben söyleyeyim…
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşe yazısında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sürekli ekranlarda boy göstermesini eleştirdi.
Sürekli ekranlarda olması eleştirilen AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kongrelerinde yaşanan kalabalık da gündem düşmezken, televizyon kanallarının her gün canlı yayınlarla Erdoğan'ı vermesi Emin Çölaşan 'ayarın kaçtığı' yorumunu yaptı.
Sözcü yazarı Çölaşan, "Evet, neredeyse günün 24 saati karşımızda. Bunun ayarını kaçırmış durumda. Beyefendiye yanındakiler söyleyemez, ben söyleyeyim… Yüzü eskidikçe eskiyor, zaten azalmış olan inanılırlık düzeyini giderek sıfırlama yolunda hızla ilerliyor" diye yazdı.
Çölaşan, yazısında şunları kaydetti:
Sevgili okurlarım, bundan yaklaşık 20 yıl önce, sadece yüzde 34 oyla iktidar olmayı başarmışlardı. Sloganları çok da güzeldi!…
“Üç Y ile mücadele edip başaracağız. Yoksulluk, Yasaklar, Yolsuzluk!”
Türkiye'ye gerçek anlamda demokrasi gelecek, insanlarımız mutlu olacak, huzur içerisinde yaşayacaklardı!
Hemen belirteyim, o kurucu kadroların içinde yer alan, iktidar döneminde bakanlık, milletvekilliği ve üst düzey bürokraside etkili konumlara gelenlerin çoğu artık aralarında değil.
Gerçekleri, bunların niyetini ve hangi çıkmaz yolun yolcusu olduklarını görünce uzaklaşıp gittiler.
Bir bölümü köşesine çekilmek zorunda kaldı, bazıları başka partilere geçti. Siyaset yapmayı oralarda sürdürüyorlar.
Geriye kalan bugünkü kadrolarla memleketin ne hale geldiğini anlatmaya hiç gerek yok!
★★★
-Yoksulluk dediler, yoksulluğu tırmandırdılar. Şu anda her kesimden tam 11 milyon işsiz vatandaşımız var. Bütün sektörler çöktü.
-Yasaklar dediler, kendileri dışında her şeyi yasak ettiler. Eleştiri bile kabul etmiyorlar. En masum insanlar bile polisten dayak yiyor. Anayasayı paspas gibi çiğnediler, fikir ve ifade özgürlüğü kavramlarını da yok ettiler.
Şu anda özellikle bu son salgın nedeniyle bütün Türkiye'de kısıtlamalar uygulanıyor.
AKP il kongreleri hariç!
★★★
-Yolsuzluk dediler!.. Türkiye ve dolayısıyla bütün Türk Milleti hırsızlık, yolsuzluk yapanlar tarafından resmen soyuluyor. Memleketin fabrikaları, tesisleri, barajları, limanları, arsa ve arazileri resmen ve utanç verici bir biçimde, yerli ve yabancı işbirlikçilere peşkeş çekiliyor. Yandaş ve partili müteahhitler türedi. Malı onlar götürüyor.
Üç Y'ye dahil değil ama terörü soracak olursanız, sonuç işte ortada!
★★★
Hangi partiden, hangi siyasi görüşten olursanız olun, sizlere bazı sorularım olacak. Lütfen içtenlikle yanıt veriniz.
-Sabah kalktığınızda içinizde bir umut, iyimserlik, mutluluk ve huzur kırıntısı oluyor mu?
-(Eğer varsa) işinizde aynı duyguları hissediyor musunuz?
-Ya da her gün çeşitli nedenlerle asabınız bozuluyor mu? Sinirleriniz gergin mi?
-Hatta olur olmaz şeylere ve şahıslara küfretme, beddua etme alışkanlığı kazandınız mı?..
Bu soruları uzatmak mümkün ama kısa kesiyorum.
Eğer siz aynı şeyleri bana soracak olursanız…
Evet, vatandaş olarak asabım bozuk ve sinirlerim gergin.
Ülkemde yaşadıklarımız içime sinmiyor.
Beddua değil ama küfretme alışkanlığını uzun süredir fazlasıyla kazanmış durumdayım.
★★★
Bu ülkede yaşayan milyonlarca insanımız makineden üretilmiş elektronik robot değil…
Herkesin kendine göre bir dayanma gücü var.
O güç, artık fazlasıyla aşıldı.
Başımızda aynı zamanda partisinin başkanı olan bir cumhurbaşkanı var.
Evdesiniz veya akşam evinize geliyorsunuz, televizyonu açıyorsunuz…
Tatil günlerinde televizyonun başına oturuyorsunuz…
Hep o!..
Her gün, her saat ve her dakika karşımızda, canlı yayında.
Çok önemli şeyler mi söylüyor?
Yooo, hep aynı terane…
Kendini öv, neleri nasıl başardığını anlat, muhalefete bindir Allah bindir!
Dün televizyonu açtığımda Kılıçdaroğlu'na “Terbiyesiz adam, yüzsüz adam” diyordu.
Zaten söylediklerinin hemen hepsini, adına prompter denilen elektronik aygıttan okuyor.
Yani başkalarının yazdıklarını!
Televizyon kanallarının tamamına yakını da emir kulu.
“Canlı yayınlanacak” emri geldiğinde hepsi zaten aportta bekliyor ve yayın başlıyor!
★★★
Belki izlemişsinizdir, beyefendi dün yine canlı yayında idi.
Partisinin Ankara il kongresinde konuşuyordu.
Salonlar kendisinin deyişiyle “Lebalep dolu!”
Yani tıklım tıklım.
Evet, neredeyse günün 24 saati karşımızda.
Bunun ayarını kaçırmış durumda.
Beyefendiye yanındakiler söyleyemez, ben söyleyeyim…
Yüzü eskidikçe eskiyor, zaten azalmış olan inanılırlık düzeyini giderek sıfırlama yolunda hızla ilerliyor.
★★★
Restoranlar, kafeler, kahvehaneler kapalı. Bunların sahipleri ve çalışanlarından oluşan en az iki milyon kişi perişan durumda.
AKP'ninkiler hariç Türkiye'deki bütün genel kurullar, kongreler ve toplantılar yasak kapsamında ve ertelenmiş durumda.
Demek ki bu konuda bilimsel gerçekler ortaya çıkmış, korona salgını sadece Recep Bey'in konuşma yapacağı AKP il kongrelerine uğramıyor!
★★★
İktidara yaklaşık 20 yıl önce gelmişlerdi.
Her şeyi, parlâmenter düzen dahil her şeyi altüst ettiler.
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti tek adam ülkesi oldu.
Sonucu soracak olursanız…
Halkımızı göçerttiler, toplumun sinir sistemini bozdular.
Kendilerini ve yandaşlarını şimdilik kurtarmış oldular!
Bakalım bundan sonra neler göreceğiz.