Özgür Özel'den Fahrettin Koca'ya: Çağırdık, 15 gün süre verdik, gelmedin...
CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Aydın ziyareti sonrasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Toplantıda Bülent Tezcan, Süleyman Bülbül ve Özlem Çerçioğlu da bulundu.
CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun gündeme getirdiği '1 milyon doz ücretsiz aşı' iddiasına ilişkin “Bu ticari sıra girerdi keşke bunu bana açıktan sormasalardı keşke bunu bana arasalardı ya da yüz yüze sorsalardı” ifadelerine yanıt verdi.
Özel, "Bize Sayın Bakan’ın çok uzun süre böyle bir yere gelemeyeceği söylendi. Çağırdık gelmedin. Parti’de söyledik 15 gün süre verdik. 15 gün içinde ne gün gelirse gelsin dedik. Gelmedin. İletişimi kapatırsa milletin vekilin, milletin meclisini bilgilendirmek üzere teşrif etmezsen soruları açıktan sorarız. Sayın Bakan bilsin ki, açıkta yapılan kusrun tenhada özrü olmaz." dedi.
“Ortaya çıkacak her ilave vakada, yaşayacağımız her kayıpta bu sorumsuzluğun, lokantacıya uyguladığı yasağı kendi ilçe örgütüne, il örgütüne uygulamayan siyaset anlayışının sorumluluğu vardır. ‘Dimdik ayaktayız, anketlerde eriyorlar, dik duruyoruz, ayaktayız, birlikteyiz, güçlüyüz’ mesajı vermek için insanların sağlığını hiçe sayıyorlar” dedi.
CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Aydın ziyareti sonrasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bülent Tezcan, Süleyman Bülbül ve Özlem Çerçioğlu’nun da bulunduğu toplantıda konuşan Özgür Özel'in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"Esnafın derdi bini aşmış"
Esnaf odası ki elli bin tane üyenin bağlı olduğu, 82 odanın bağlı olduğu esnaf odasında başkanlarımızla bir araya geldik. 17 başkanımız doğrudan oradaydılar. Tabi ki şöyle oldu. Her yerde olan oldu. Bir dokun, bin ah işi dedik ya, gerçekten esnafın bini aşmış, dertlerini, sorunlarını, üzüntülerini ve onların artık dayanılmaz noktaya gelen sıkıntılarını dinledik. Ama hepsi söze başlarken bir övgüyle başlamayı tercih ettiler.
Büyükşehir Belediyemizin kapatılan bütün dükkanların çalışanlarının listelerini istediğine şaşırdıklarını, bunları teminden sonra tek tek çalışanlarına ulaştıklarını, gücü nispetinde hatta gücünü aşan şekilde sosyal yardımlarda bulunmasını, kömür yardımı, erzak yardımının dışında Belediye’nin kendi et üretim kombinasından verdiği çeklerle şuana kadar üç tür hiç değilse oralardan insanların tencerelerinin etli yemekle kaynadığını, bunun sembolik de olsa çok önemli ve çok insana değen bir katkı olduğunu ifade ettiler.
Belediyelerimizin Büyükşehirlerimizin kapılarının ardına kadar açık olduğunu, gece gündüz imdada yetiştiklerini, pandeminin yarattığı genel sıkıntıları aşmada her bir oda başkanının Belediye Başkanımıza teşekkürle başlaması, bizim açımızdan kıvanç kaynağı.
"Erdoğan'ın gelirken esnaf dostu ama şimdi AVM dostu "
Recep Tayyip Erdoğan’ın geldiğinde yani 20 yıl önceki seçim kampanyasında söylediği “Alışveriş merkezlerini haftanın en az 1 günü kapatacağız” söyleminin 20 yıldır tutulmadığını, bu esnafların özellikle “AVM’leri şehrin 20 kilometre, 25 kilometre dışına taşıyacağız” diye söz veren Recep Tayyip Erdoğan’ın gelirken esnaf dostu ama şimdi AVM dostu olduğu gerçeğinden şikayet ettiklerini hep birlikte sizlerle beraber şahit olduk.
Kendilerine yaşatılan onca sorun, onca sıkıntı, onca stresin yanında özellikle lokantacıların özellikle kahvehanecilerin pandeminin yükünü hep beraber 14 gün kapanıp ortaklaşa sırtlanabilecekken bizle sadece onların sırtına bırakılmış olmasından duydukları rahatsızlık artık dayanacak güçlerinin kalmadığını da gördük. Bir kez daha teyit ettik. Kendileri bundan sonraki süreçte artık söz değil icraat bekliyorlar.
"Sorunu kim yaşıyorsa onun dostlu politikalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz"
Recep Tayyip Erdoğan’ın gidip miting yaptığı neresi varsa oralarda vaka sayılarının patladığını, buralarda hem yerel yönetimin hem odaların gösterdiği özenle vaka sayılarında çok önemli geriye gidişleri olduğunu, bu özenin kat be kat fazla göstermeye de razı olduklarını, Büyükşehir Belediye Başkanımızın da önerisiyle otellerin restoranlarının açılma şartlarını taşıyanların hiç olmazsa lokantacıların, “Biz de ateş ölçelim biz de bir koltuk boş bırakalım.
HES kodu toplayalım. Otel ne yapıyorsa biz de yapalım. Ama artık ölmeyelim, yaşayalım” feryadını bir kez daha buradan Aydın’dan ama bütün Türkiye’deki esnaflar için kahveciler için lokantacılar için bir kez daha seslendiriyoruz. Bunu bir kez daha dile getiriyoruz. Bundan sonraki süreçte de esnaf dostu sorunu kim yaşıyorsa onun dostu politikalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.
"Bize sayın bakanın çok uzun süre böyle bir yere gelemeyeceği söylendi"
Dün Sağlık Bakanı’nın açıklamalarını hep beraber dinledik. Sağlık Bakanı şöyle bir noktada, buradan kendisine “Seni duyduk ama sen de bizi duyuyor musun?” Sayın Bakan demek isterim. Mecliste genel görüşme talep ettik biz geçen hafta. Soracaklarımız var gelin meclise anlatın bize. Tartışın bizle. Bu ülkede salgında doğru gitmeyen bir şeyler var. Toplam vaka artıyor. Günlük vaka artıyor. Dayanacak gücü kalmayan esnaf isyanlarda.
Hem onları rahatlatmak hem de bazı tedbirleri almak durumundayız. Ayrıca da aşıda ciddi sıkıntılar var. Dedik ki Genel Görüşme talep ediyoruz. AK Parti dedi ki Bakanla konuşun. 15 gün içinde dahi gelmeyi taahhüt ederse biz bu genel görüşme talebini bugün çekelim dediğimiz gün yapın dedik. Görüşmeler sonuç vermedi.
Bize Sayın Bakan’ın çok uzun süre böyle bir yere gelemeyeceği söylendi. Bir niyet beyanı dedik. 15 gün içinde bile olsa kolay kolay olmayacağı söylendiği için sayın başkan sayın bakana gelip de diliyorsa kapalı oturum talep edebilir. Yani basına kapanabilir, perdeler kapanabilir. Her yer kapanabilir. Telefonlar kapanabilir. 10 yıl gizli tutanakla anlatacağı şeyler olabilir. Aşı konusunda. Reddettiler.
"Açıkta yapılan kusurun tenhada özrü olmaz"
Genel Başkanımız Grup Konuşmasında dedi ki: “Sayın Bakan aşı ile ilgili şöyle bir sorun var. Siz aracı firma kullanmadık diyorsunuz ama Türkiye’ye bedelsiz gelen aşılar var. Sonra Türkiye’deki aracı firma Keymen A.Ş. fatura kesilmiş 12 dolardan. Ne olacak bu?” diye sorunca demiş ki: “Bu ticari sıra girerdi keşke bunu bana açıktan sormasalardı keşke bunu bana arasalardı ya da yüz yüze sorsalardı” çağırdık gelmedin.
Parti’de söyledik 15 gün süre verdik. 15 gün içinde ne gün gelirse gelsin dedik. Gelmedin. İletişimi kapatırsa milletin vekilin, milletin meclisini bilgilendirmek üzere teşrif etmezsen soruları açıktan sorarız. Sayın Bakan bilsin ki, açıkta yapılan kusurun tenhada özrü olmaz. Tenhada özür olmaz. Bu son derece nettir.
Yani sen hem Türkiye’nin gözünün içine baka baka herkese diyeceksin ki: ‘aracı firma yok.’ Aracı çıkacak. ‘Onlara para ödemiyoruz’ diyeceksin. Ücretsiz verilenleri onlar fatura edecek. Hem de biz gel anlat gerekirse kapalı oturum yapalım diyeceğiz. Gelmeyeceksin. Sorulunca da bizi suçlu ilan edeceksin. Böyle bir şey yok.
"Övünülecek bir şey değil"
Sayın bakan demiş ki: “Nereye çağırılırsam gitmeye hazırım.” Meclis’e çağırıyoruz Sayın Bakan. Meclise gel. Meclis’i bilgilendir. İster kapalı ister açık oturum. Türkiye’de şu ana kadar kendi beyanını doğru kabul edersek 9 Aralık günü dediğine göre, şu ana kadar Türkiye’ye 50 milyon doz SinoVac aşısı gelmesi lazımdı.
Yine 25 Aralık’taki beyanını doğru kabul edersek günde 1.5 milyon kişiyi aşılayabiliyoruz diyordu. O aşıların hepsini de yapmış olmamız gerekiyordu. Şu anda Türkiye’nin elinde söylenenin 5’te 1’i kadar aşı var. Şu ana kadar iki kez aşı olan sağlıkçılar dahil ancak 8 milyon doz aşı uygulanmış.
Bunun 3 milyonu da mükerrer aşılamadır. Yani aşının aşıyı yapacak olanın ve aşıyı olacak olanın aynı odada olduğu, sağlık çalışanlarının aşılandığı bir rakamı övünç kaynağı yapıp günde 1.5 milyon deyip şuana kadar aşılama başladığından beri 50 gün geçmiş. Daha 8 milyon kişiyi aşılamışız. Bunda övünülecek değil, övünülecek bir şey değil gelinip izah edilecek, izaha muhtaç bir sıkıntı vardır.
"Çin, aşıyı siyasi bir koz yapıyorsa onu anlatın"
Aşının devamı yok diye ağırdan alıyorsanız, onu söyleyin. Çin, size karşı bu aşıyı siyasi bir koz, Uygur Türkleri için pazarlık, şantaj meselesi yapıyorsa gelin onu anlatın. Uluslararası alan da bu konuda Türkiye’nin hakkını, hukukunu hep beraber savunalım. Çünkü barış zamanında aşıyı pazarlık konusu yapmak savaşta biyolojik silah kullanmaktan farksızdır. Böyle bir şeyi yapamazlar.
Parasını verdiğimiz, taahhüt ettiğimiz, anlaşmasını yaptığımız aşıyı, siyaset pazarlık konusu yapamazlar. Bunları gelip kapalı oturumda bile anlatmasını teklif ettiğimiz Bakan, dün diyor ki: “Nereye çağırılsam giderim.” Çağırdık gelmedin. Bu doğruyu milletimize söyleyelim ve en kısa zamanda seni tekrar Meclis’e davet ediyoruz. Bu çağrıyı buradan yenileyelim.
"Siyaset anlayışının sorumluluğu vardır"
Hem esnaflarımız şikayet etti. Hem bütün toplum söylüyor. Kendi Koyduğu kurala kendi uymayan bir partiyle bir devlet partisi, bir parti devletiyle karşı karşıyayız. Bugün 35 üyesi olan barolara 35 kişi bir araya gelip de başkan seçemezsiniz pandemi var seçimlerinizi ileri bir tarihe aldık diyorlar. Siyasi gerekçelerle. Kendileri o şehirlerde 3500 kişiyle kongre yapıyorlar. El ele tutuşun diyor. Maskeni indir yüzünü göreyim diyor. Maşallah lebalep dolu diyor. Buralarda bunu söyleyince sen örneğini Rize’de, Trabzon’da, Giresun’da, Osmaniye’de bunu söyleyince İstanbul Kongresi’ne talimat veriyorsun. Salgına rağmen lebalep olun diyorsun. Oradaki izdiham görüntüleri senin talebinle ortaya çıkıyor. Ortaya çıkacak her ilave vakadan yaşayacağımız her kayıptan bu sorumsuzluğun, lokantacıya uyguladığı yasağı kendi ilçe örgütüne, il örgütüne uygulamayan siyaset anlayışının sorumluluğu vardır. Dimdik ayaktayız, anketlerde eriyorlar, dik duruyoruz, ayaktayız, birlikteyiz, güçlüyüz mesajı vermek için insanların sağlığını hiçe sayıyorlar. Esnaf kan ağlıyor. Esnafa kural var ama siyaseten kan kaybettiği için kendisine kural yok. Böyle bir anlayışı kabul etmemiz mümkün değildir.