Yılmaz Özdil: Her ampulün bir ömrü var

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, "Üç gün içinde yaşanan bu başdöndürücü gidişata, demokrasi ve hukuk çerçevesinde izahatlar aranıyor ama, aslında konu fiziktir." değerlendirmesinde bulundu.

Yılmaz Özdil: Her ampulün bir ömrü var

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, "Üç gün içinde yaşanan bu başdöndürücü gidişata, demokrasi ve hukuk çerçevesinde izahatlar aranıyor ama, aslında konu fiziktir." değerlendirmesinde bulundu.

Özdil'in bugünkü "Her ampulün bir ömrü var" başlıklı yazısı şöyle:

Andımız yasaklandı.

Hdp'ye kapatma davası açıldı.

İstanbul Sözleşmesi feshedildi.

Gezi Parkı'na el konuldu.

Merkez Bankası başkanı gene görevden alındı.

Kuyumculara salma salındı, sonra vazgeçildi.

Kanal İstanbul'a devlet garantisi verildi.

Üç gün içinde yaşanan bu başdöndürücü gidişata, demokrasi ve hukuk çerçevesinde izahatlar aranıyor ama, aslında konu fiziktir.

Her ampul gibi, her yıldızın da bir ömrü vardır.

İç enerjisi azalan yıldızların dengesi bozulur.

Dışındaki kütle çekimi baskın gelmeye başlar.

Kendi etrafındaki dönüş hızı artar.

Hızlanır hızlanır hızlanır, oluşturduğu korkunç çekim kuvvetiyle kendi içine doğru çöker, karadelik haline gelir.

Sadece kendisini yoketmekle kalmaz, etrafını da yokeder.

Doymak bilmeyen çekim gücü nedeniyle, etrafındaki her şeyi içine çekmeye başlar.

Karadelik tarafından yutulan her şey, gezegenler bile, atomaltı parçacıktan daha küçük bir hacme kadar sıkışır, ezilir.

Yakınındaysan ışık hızıyla bile kaçamazsın, ışığı bile yutar.

Karadelik, tek yönlü yolculuktur.

Çöküş başladığında geriye dönüşü yoktur.

Akp artık karadelik'tir.

Bir zamanlar en büyük yıldızdı.

En parlak yıldızdı.

Zaten logosu da ampuldü, etrafına ışık saçıyordu.

Göz kamaştırıyordu.

Etkisi öylesine güçlüydü ki, ona bakarken adeta büyüleniyorlardı, hayran hayran seyrediyorlardı, yönlerini ona göre tayin ediyorlardı, gökyüzünde ondan başka yıldız yokmuş gibi davranıyorlardı.

Ama dedim ya, her yıldızın ömrü var.

İç enerjisi azaldı.

Dengesi bozuldu.

Sönmeye başlayan iç enerjisi, gövdesini kontrol etmeye yetmedi, kendi etrafındaki dönüş hızı artmaya başladı.

Hızlandı hızlandı hızlandı…

Devasa çekim gücüyle yutmaya başladı.

Başbakanlığı yuttu, Tbmm'yi yuttu, cumhurbaşkanlığını yuttu.

Koca koca makamlar, koca koca insanlar, atomaltı parçacıktan daha küçük hale geldiler, ezildiler, büzüldüler.

Yuta yuta hızlandı, medyayı yuttu, işdünyasını yuttu, yargıyı yuttu, silahlı kuvvetleri yuttu, futbolu bile yuttu.

Doymak bilmeyen çekim gücüyle kendi içine doğru çökmeye başladı.

Kendisinin seçtirdiği başbakanı görevden alarak yuttu, İstanbul'da Ankara'da kendisinin seçtirdiği kendi belediye başkanlarını görevden alarak yuttu.

Kendi içine doğru çökerken kendi etrafını yutan karadelik'e dönüştü.

Merkez bankası başkanlarını yuttu, Tüik başkanlarını yuttu, ulaştırma bakanını yuttu, damadını bile yuttu.

Andımız, Hdp, İstanbul Sözleşmesi, Gezi Parkı, gene merkez bankası başkanı… Başdöndürücü hızla yutmaya devam ediyor.

Yarın sabah altı bakanı daha yutması bekleniyor.

Demokrasiyle hukukla filan tarif edilemez.

Çünkü, fiziktir.

Enerjisi bitti.

Kaçınılmaz olarak kendini yokederken etrafını yutuyor.

Görmek için teleskopa gerek yok.

Bakarkör olmamak yeterlidir.

İstersen günde elli tane kanun çıkar…

Fizik kanunlarını değiştirebilmek mümkün değildir.

Etiketler
Yılmaz Özdil