CHP’li Kemal Bilal Öner’den AKP’ye ekonomi tepkisi
Önceki dönem CHP Antalya Kumluca İlçe Başkanı Ekonomist Kemal Bilal Öner dövizdeki ve ekonomideki gelişimleri değerlendirdi.
Önceki dönem CHP Antalya Kumluca İlçe Başkanı Ekonomist Kemal Bilal Öner, iktidarın ekonomi yönetimini ve kötü gidişatı değerlendirdi.
Öner, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
22 Mart 2021 Türk lirasının % 10 değer kaybettiği gün piyasaların, son 20 ayda dört Merkez bankası başkanı değiştiren, şahsım anlayışına tepki verdiği gündür. Piyasaların AKP genel başkanına sen ekonomiyi yönetemiyorsun. piyasalar senin atadığın yeni başkanına, güvenmiyor mesajı verdiği gündür.
Türkiye ekonomisine baktığımızda enflasyonun, yüzde 15,61 e çıktığını, Faizlerin yüzde 19 a tırmandığını, Merkez bankası rezervlerinin -46,2 milyar dolar olduğunu görüyoruz. Son iki yılda merkez bankası rezervlerinden 128 milyar doların nereye harcandığını açıklayamayan bir iktidar görüyoruz. Yenilenmesi gereken borç miktarının 190 milyon dolar olduğunu görüyoruz. Son 20 ayda dört merkez bankası başkanının değişmesine rağmen Türkiye ekonomisinin buhrandan çıkamadığını görüyoruz.
Şimdi sizlere AKP hükümetinin ülkeyi nasıl ekonomik buhrana soktuğunu ve çözümlerini anlatmaya çalışacağım.Devletler, planlanan büyüme oranına ulaşabilmek amacıyla, yapılacak yatırımların finansmanının bir bölümünü, kendi iç tasarruflarından, vergilerden, ihracat ve turizm gelirlerinden, doğrudan yabancı yatırımdan, arta kalanını ise dış kredi ile temin ederler.
AKP ise, Türkiye’de kişi başına düşen milli geliri arttıramaması sebebiyle yeterince iç tasarruf oluşturamadığından, ithalata dayalı büyüme modelini seçtiği için, dış ticaret açığı vermesi nedeniyle yeterli dövizi sağlayamadığından, vergi gelirleri ve turizm gelirlerini arttıramadığı için, planladığı yatırımların finansmanını, doğrudan yabancı yatırım ve sıcak para girişi ile yapmaya çalışmıştır.
2008 krizi sonrasında Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve Japonya merkez bankalarının para hacmini genişletmeleri ve faizleri 0’a çekmesiyle Dünyada likidite bolluğu oluştu. Ve bu paraların bir kısmı yüzde 5-7 arası faizle Türkiye’ye sıcak para olarak geldi.
AKP iktidarı yüzde 5-7 arasında aldığı kredileri üretime dönük, ihracata dönük getirisi olan yatırımlara kullanmak yerine, getirisi olmayan betona gömmüştür. AKP döneminde Krediler üretime dönük yatırımlara kullanılmadığı için yatırımlardan gelir sağlanamadığı için borçlar, yeniden borçlanılarak ödenmiştir.
2015’ten sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin parasal genişlemeye son vermesi ve yavaş yavaş faizleri arttırmaya başlamasıyla Uluslararası finansal sermaye Türkiye’den çekilmeye başlamıştır. Ucuz kredileri betona gömdüğü için borçları ödeyemeyen Türkiye, borçlarını daha yüksek faizle yenilemiştir.
AKP döneminde Türkiye, Avrupa Birliği ile müzakerelerden kopmasının da etkisiyle demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi alanlarda hızla geriye gitti. Bunların yanı sıra merkez bankası bağımsızlığının zedelenmesi, kamu hesaplarında şeffaflığın kaybedilmesi gibi ciddi yanlışlar yapıldığı için Türkiye’ye güven kalmadığından Doğrudan yabancı yatırım girişleri durdu.
2015 yılında Rus uçağının düşürülmesi 2020 yılında pandemi den dolayı turizm gelirlerinin azalması, ithalata dayalı ekonomik model seçmesi, Doğrudan yabancı yatırımlarının durması, Dış ticaret açığı vermesinden dolayı Türkiye’nin Borcunu çevirmek için dövize olan ihtiyacı artmıştır.
Amerika faizleri yüzde 2-2,5 oranına çekmesi ve Türkiye’nin riskli ülke konumuna girmesi ile sıcak para Türkiye’den çıkınca döviz yükselmeye başlamıştır. AKP yabancı sıcak parayı Türkiye’ye yeniden sokmak için ve dövizi düşürmek için faizleri arttırmak zorunda kalmıştır, Faizleri arttırınca bu sefer enflasyonu yükseltmiştir.
Şubat ayında enflasyon yüzde 15,61’e yükselmiştir. Böylece AKP 19 yıllık iktidarı döneminde Uyguladığı yanlış ekonomi politikaları ile ekonomiyi yüksek faiz, yüksek döviz sarmalına sokmuştur. Kazanan Faiz lobisi olmuştur. Kaybeden Türkiye halkı olmuştur.
Değerli Arkadaşlarım;
Bu kötü tablodan kurtulabilir miyiz? Elbette kurtuluruz.
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında;
Avrupa Birliği ile müzakerelere yeniden başlayarak Avrupa birliğine bir an önce girilmesi ile,
Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi alanlarda ülkeyi ileri götürerek, bunların yanı sıra merkez bankası bağımsızlığını sağlayarak, Türkiye’ye güveni yeniden tesis etmek suretiyle doğrudan yabancı yatırımcıları Türkiye’ye çekerek,
Tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçerek.
Devletin savurganlığı bitirilerek, kaynakların verimli kullanılması ile,
İthalat değil ihracat yapan ülke konumuna gelerek,
Türkiye’nin tanıtımını çok daha iyi yaparak, yabancı ülkelerle barış içerisinde yaşayıp Türkiye’ye gelecek turist sayısını arttırarak,
Tarımda ithalatı durdurup, üretimi arttırmak suretiyle döviz kaybını önleyerek Türkiye ekonomisini hep birlikte düzelteceğiz.