Bahçeli'den bedelli çıkışı: Ne gerek var?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den 'bedelli askerlik' açıklaması geldi.

Bahçeli'den bedelli çıkışı: Ne gerek var?

DHA - "Bedelli olacaksa, 28 güne ne gerek vardır?" diyen Devlet Bahçeli, "Bedelli askerliğin çıkmasını olumlu görüyor, gereğinin yapılmasını arzu ediyorum. Ancak 28 günlük teorik eğitim de nedir? Bedelliden istifade edecek kardeşlerimiz 28 günde deyim yerindeyse “yaylalar yaylalar” türküsünü bile öğrenemeyeceklerdir." ifadesini kullandı.

Bahçeli'nin açıklamaları şu şekilde:

“Süresi 28 gün olarak belirlenmiş bedelli askerliğin konuşulmasına şahit oluyoruz. Askeri ihtiyaçlar elbette gözetilmiş, dikkate alınmıştır. Meşru herhangi bir sebeple askerliğini yapamayan insanlarımızın yığılması da söz konusudur. Buraya kadar diyeceğim bir şey yoktur. Bedelli askerliğin çıkmasını olumlu görüyor, gereğinin yapılmasını arzu ediyorum. Ancak 28 günlük teorik eğitim de nedir? Bedelliden istifade edecek kardeşlerimiz 28 günde deyim yerindeyse ‘yaylalar yaylalar’ türküsünü bile öğrenemeyeceklerdir. Bedelli olacaksa 28 güne ne gerek vardır? Bu kadar zahmete lüzum olacak mıdır? Askerliğin teorik eğitimi doğru bir değerlendirme değildir. Asker silahla, ağıt siyahla anılır. Madem bedelli askerlikle ilgili düzenleme yapılacak, o zaman bunca kafa karışıklığı ve karmaşaya niye ihtiyaç duyulur? Adı üstünde bedelse verilir, sonuçta ilgililer terhis edilir. Bedelli askerlik tartışmalarını uzatarak canıyla bedel ödeyen kahramanlarımızın ruhlarını ve fedakârlık numunesi evlatlarımızın duygularını incitmemek asıldır, esastır, şarttır, elzemdir, temennimdir."

"TÜRK'SÜZ KIBRIS KALPSİZ BEDEN GİBİDİR"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bedelli askerlik konusunun yanı sıra Kıbrıs ve İsrail parlamentosunda kabul edilen 'Yahudi Ulus Devleti Yasası'na değindi.

Bahçeli, şu açıklamalarda bulundu:

"Kıbrıs bir adadan daha ötesidir, Türk vatanıdır. Kıbrıs bir coğrafyadan daha fazlasıdır, milli davadır. Kıbrıs; çözüm oldu olmadı, anlaşma sağlandı sağlanmadı karmaşasına havale edilemeyecek büyük bir değerdir, nitekim tarih ve hatıralarımızın kalp atışıdır. Hülasa Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır. Bu gerçek değişmeyecek, değiştirmeye yeltenenler âdeme mahkûm olacaklar, hayat boyu mahcubiyet yaşayacaklardır. Milli karakter milli kadere yön çizer, milli tarih milli istikbale yol verir. İstiklal onuru bu yönden, bu yoldan yükselir. Eğer bu onurdan mahrum düşersek ne tutunacak bir dalımız, ne de sığınacak bir limanımız kalır. Kıbrıs, Akdeniz’deki milli mukavemetimiz, şehit emanetimizdir."

"Kıbrıs’ta yıllarca kalıcı ve adil barış ortamı arandı. Seri ve sürekli görüşme turları atıldı.Uluslararası düzeyde müzakere kapıları aralandı, sorun tespiti yapılıp çözüm ümitleri aşılandı. Ne var ki bir arpa boyu mesafe alınamadı. Kaldı ki art niyetli adımlarla alınması da zordu. Gömleğin ilk düğmesi hep yanlış iliklendi. Müspet ve yapıcı diyaloglar yerine, maksatlı ve marazi diplomasi öne çıktı. Devasa bir milletten taviz istendi, hatta tarihi haklarından vazgeçmesi beklendi. Çözüm dayatmaları devamlı önyargıya hapsedildi, ödün verme üzerine bina edildi.

"Kıbrıs’ın ruhuna nüfuz eden,duruşuna hâkim olan,damarlarına kadar işleyen Türk varlığından rahatsız olan karanlık çevreler engel üstüne engel çıkardılar.Vicdanlarına diktikleri bariyerlerle,zihniyetlerine düşürdükleri lekelerle çözümsüzlüğün failleri,çarpıklığın fanileri oldular. Aslında dedikleri şuydu, çözümden anladıkları da şu şekildeydi: Kıbrıs’ı terk edin, milli ve tarihi haklarınızı çiğneyin, Türklüğün Akdeniz’de boğulmasına sessiz ve seyirci kalın! Bu Rum komplosuydu. Bu Enosis kumpasıydı. Tutar mı, asla! Olur mu, kesinlikle hayır…Türk’süz Kıbrıs kalpsiz beden gibidir. Türk’süz Akdeniz feci kuraklıktan sonra kuruyan göl veya nehre benzer. Anlayacağınız, abes olduğu kadar akıl dışılıktır, tarih dışılıktır, tek kelimeyle hezeyan ve hüsran derinliğidir. Kıbrıs’ın Türklüğünü herkes inkar etse tarih etmez, herkes ihmal etse maşeri vicdan etmez, dahası affetmez. Türk milleti namertliği hazmetmez. İki kesimli; adaletin ve eşitliğin paydasında buluşmuş iki toplumlu bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ulaşılırsa ne ala, aksi halde kendi göbek bağımızı kesecek gücümüz, kendi ayaklarımız üzerinde duracak takat ve özgüvenimiz hamd olsun vardır, yeri geldiğinde bu gösterilecektir."

"20 Temmuz 1974’te, zulüm ve eziyetler arşa çıkınca, Ayşe de tatile çıktı! Türkiye Cumhuriyeti isabetli ve iradeli bir şekilde, milli namusa musallat olan Rum emellerine haddini bildirdi, gerekli ve gecikmiş dersini çok şükür verdi. Bununla övünüyoruz. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 44’üncü yıldönümünde sahnelenen milli kahramanlığı saygıyla anıyorum. Bu Harekâtın öncesi ve sonrasında şehit düşen millet evlatlarına Allah’tan rahmet diliyorum. KKTC’nin 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bilinsin ki, Kıbrıs’tan taviz verirsek Anadolu’yu ateşe atarız, Kıbrıs’tan çekilirsek Ankara’da çürümeye başlarız. Böylesi bir zillete hiç kimse tamam demeyecek, tamah etmeyecektir."

"YAHUDİ ULUS DEVLETİ YASASI ŞİDDETLİ PROVOKASYONDUR"

"Son olarak bir hususa daha değinmek istiyorum: İsrail parlamentosunda dün kabul edilen Yahudi Ulus Devleti Yasası şiddetli provokasyondur, açık ve kategorik bir tahriktir. Kudüs’ün başkent olarak tanınmasından sonra yeni bir meydan okuma bölgesel dinamikleri alt üst edecektir. Buna da kimsenin hakkı yoktur. İsrail’in ırkçı girişimi ve Filistinli kardeşlerimizi yok sayan bu yasal düzenlemesini kınıyor, adım adım felakete doğru kaydığını ikazla ifade ve ilan ediyorum. Bu terazi bu sıkleti çekmez, Evanjelist ve Kabala tertibi asla dikiş tutmaz. Filistin topraklarını işgale kalkışan, İslam’ın manevi ve tarihi mirasına sataşan ve ağır saldırı düzenleyen Siyonist bozgunculuk mutlaka kaybedecektir. İsrail sadece ateşle değil, bizzat bölgesel ve küresel dengeyle oynamakta, bunda da ısrar etmektedir. Ancak rüzgar eken fırtına biçerek eninde sonunda layığını bulacak, maneviyatın ve muazzam tarihi hakikatin hisarlarına çarpacaktır."

Etiketler
Bedelli Askerlik Devlet Bahçeli