Özgür Özel'den Bahçeli'ye zor soru: AYM kapanırsa HDP'yi kim kapatacak?
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de dün reddedilen kanun teklifinin, Ak Parti ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un çabasıyla yeniden TBMM gündemine alınması girişimlerine tepki gösterdi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de dün reddedilen kanun teklifinin, Ak Parti ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un çabasıyla yeniden TBMM gündemine alınması girişimlerine tepki göstererek, “Genel Kurul bir karar verdi ve kanun teklifi reddedildi. Bugün Meclis’in bu kararını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Meclis Divanı’ndaki çoğunluk kullanılarak TBMM’nin iradesine darbe yapılıyor” dedi. Özel, TBMM Başkanı Şentop’u eleştirerek, “Tarafsız olması gereken Meclis Başkanı AKP forması giydi” diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi ile oylamanın yenilenebilmesi için TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un TBMM Başkanlık Divanı’nı toplantıya çağırmasına tepki gösterdi. Özel, “Dün bu konu tartışıldı ve bir karar verildi. Bugün için ‘yapmayın’ dedik, yaptılar.
Resmi yazı elimizde, Haydar Akar usulüne uygun yönetti. Haydar Akar her seferinde bunu söyledi ama her oylamada Çin ordusu gibi gelip, her oylamadan sonra müzakerede çil yavrusu gibi dağılan kendileri gittiler, bu sefer biz muhalefet olarak çoktuk ve kanunun maddelere geçilmesi reddedildi; aynı bizim önergelerimizim reddedilmesi gibi. Haydar Akar da bunu duyurdu.
Hayır efendim; ‘biz çoğuz, salonda olmasak da bizim reddedeceğimiz bir önerge kabul edilemez. Bizim kabul edeceğimiz bir kanuna geçiş reddedilemez.’ E gelseydin, gelmedin. Milletin vergisiyle aldığın maaşın gereğini yerine getirmedin” dedi. Özel, şunları söyledi.
EYLEMLİ İÇTÜZÜK İHLALİ
O salonda bulunup da oyunu kullanmadın. ‘Hayır, oylamayı baştan yapalım...’ Şimdi bitmiş bir maçı yeniden oynatmaya, tepeden gelip de ‘çıkarın hakem üniformasını, ben giyeceğim, golü iptal edeceğim’ denmeye çalışılıyor.
Bu kadar hazımsızlık yok. Daha önce de söyledim. 31 Mart seçiminin sonucunu kabul etmediniz, 23 Haziran'da İstanbul'da milletimiz demokrasi tokadını vurdu. Osmanlı tokadı diyordunuz, demokrasi tokadını yediniz. Bunlar milletin vicdanından döner. Sayın Şentop'un yaptığı iş eylemli bir içtüzük ihlalidir.
İçtüzüğün 13’üncü maddesinin son fıkrası, ‘oylamada yapılan bir yanlışlık sonradan fark edilirse’ hükmünü içerdiğinden, birleşim kapandıktan sonra fark edilmesi içerdiğinden; oysaki Ak Parti birleşim açıkken buna itiraz etmiş ve Sayın Şentop kalkıp, gelip, arkada saatlerce bunu tartışmışken ve orada usulüne uygun olarak Haydar Akar tarafından kanun düşürüldüğü teyit edilip bir sonraki kanuna geçmişken; bugün Meclis'e Başkanlık Divanındaki çoğunluk kullanılarak darbe yapılmaya çalışılmaktadır. Kabul edilebilecek bir davranış değildir. 10 gün içinde eylemli içtüzük ihlalinden Anayasa Mahkemesi’ne usul-şekil yönünden gideriz.
Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda daha önce verilmiş kararları var. 1972’de, 1992’de, 1994’te Anayasa Mahkemesi kararları var. Benzer durumlarda o kadar net kararlar vermiş ki, burada yaptıklarının Anayasa Mahkemesi'nden döneceğinden de şüphemiz yok.
TBMM BAŞKANI AKP FLAMASI SALLIYOR
Ama Türkiye'nin gündemine şunu getirdiler: ‘Biz Ak Parti'yiz, MHP'yiz, saraydan talimatlıyız. Kanun çıksın istiyorsa saray, biz bunu mutlaka geçiririz. Gelir, görüşmeleri izlemeyiz; oylamada gelir, parmak kaldırırız. Çünkü bizim kalbimizin, beynimizin, vicdanımızın değil parmağımızın değeri var saray için. Ama son nokta; biz olmasak da kanunu geçiririz.’
Ama unutulmasın Ak Parti'nin, MHP'nin seçmeni sonuçta Türk insanıdır. Haksızlığa tahammül etmez. Şikeyle maç kazanmak istemez. Hakemin taraf tutmasını istemez. Hakemin kendi takımının formasını giymesini istemez. Bugün hakem Ak Parti forması giymiştir.
Bugün tarafsızlık yemini eden Meclis Başkanı, Ak Parti flaması sallamaktadır. Son kez söylüyorum: 10 yıldır el kaldırıyorum, Ak Parti'nin bu ülkeye yaptığı kötülüklere. Her seferinde onlar çoğunluk çıkıyor, ben rıza gösteriyorum, biz rıza gösteriyoruz. Milletin seçtiğine saygımız var.
Bir kez kanun teklifleri reddedildi, giriştikleri yöntemlere, yaptıkları haksızlığa, Meclis'e saygısızlığa bakın. Bu yüzden tek adam rejimi var, bu yüzden parlamentoyu hiçe sayıyorlar. Çünkü tek adam kızdı, köpürdü, fırçaladı; sabaha kadar uyutmadı. Ayıpları ile otursunlar.”
TEK PROMPTER
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarına da değinen Özel, şöyle devam etti:
“Sayın Bahçeli, Sayın Genel Başkanımıza karşı son derece haksız tutumlar, hadsiz ifadelerle, bizim adını ağzına almak istemediğimiz terör örgütlerini söyleyerek, ‘onlarla irtibatını kes’ diyor.
Sayın Genel Başkanımız bu örgütlerden bir tanesinin Artvin Şavşat'ta hedefindeydi Sayın Bahçeli. PKK bize kurşun sıktı. Biz PKK'nın kurşununu yemişiz, siz CHP'yi neyle ilişkilendiriyorsunuz? Sayın Bahçeli; 15 Temmuz’da Meclis kapalıydı. Meclis'i kuran parti olarak ‘Meclis'i açalım’ diyen biziz. Gelip savunan biziz.
Gelecek seçime kadar muhalefet partisiyiz, ‘parlamentonun ve demokrasinin arkasında darbenin karşısındayız’ diyen biziz. O gün biz geldikten sonra buraya gelen milletvekilleriniz, bizim o geceki duruşumuza, kararlılığımıza en yakın şahitlerdir. Tutup da bizi olmadık yerlerle ilişkilendirilmekten, bir siyasi nema beklemeyiniz. Ve hep söylüyoruz, artık bu tekçi anlayış bizim hanginizin itirazı olabilir? Sayıyor, saydırıyor herkese; "kalkın ayağa" bütün AKP kongresi ayakta… Geliyor, sayıyor:
Tek bayrak; sayıyor, sayıyor... Bunu 30'larda saydırırken Hitler: ‘Ein Volk, ein Reich, ein Führer, Adolf Hitler’ aynı diye bitiriyordu. Tek devlet, tek millet, tek lider Adolf Hitler. Geldik geldik, o tek adamın dediği her şeyi tekrar ediyorsunuz ama iki lider, tek prompter.
Tek Devlet, tek millet, tek bayrak, tek prompter. Saraydan yazıyorlar, prompterdan okuyorsunuz. Dün prompterdan okumadınız, kopyala-yapıştır Twitter'da aktardınız; yapmayın bunları. Partisinden Tunceli'den, Sayın Genel Başkanımızı milletvekili yapacakmış. MHP'nin Tunceli'den milletvekili çıkarmasının adayının Kemal Kılıçdaroğlu'na bağlı olmasını kavramış olması güzel.
ERKEN SEÇİM OSMANİYE’NİN TALEBİ
3 Kasım'da AKP'yi tek başına iktidara getiren Devlet Bahçeli'nin erken seçimdir. 7 Haziran'da Ak Parti iktidardan düşmüşken, meclis çoğunluğunu kaybetmişken, hükümet kuramazken, ona 1 Kasım seçimini işaret eden ve onu tekrar iktidara taşıyan Devlet Bahçeli'dir.
Ak Parti, artık tek başına seçim kazanamayacak duruma gelmişken, onu tek adam rejimiyle o halde Anayasa'yı değiştirip, 24 Haziran'da baskın seçimi yapıp ülkenin başına tekrar oturtan Devlet Bahçeli'dir.
Bugün memurun, esnafın, çiftçinin, işçinin, emeklinin, emekçinin çektiği bütün sorunların, her gün daha fakir geçen halkın, hakkını arayamayanların, hak aramak isterken sopa yiyenlerin, hak ihlaline uğrayanların, karnı aç uyuyanların sorumlusu, saray rejiminin sorumlusu Devlet Bahçeli'dir.
O yüzden kendisine yapılan teklif, ‘gel, herkesin yüzünü güldür; sen başbakan ol, ortak seçim beyannamemizdeki sözleri tutalım, bütün sorunları çözelim’ demişken, ‘erken seçim’ diyerek ülkeyi Ak Parti'ye mahkum eden Devlet Bahçeli'dir.
Bunların hiçbirini unutmadık. Bir de erken seçim talebinin ülkenin toplumsal huzuruna hançerlemek olduğunu söylemiş. Bu erken seçim talebi Kars'ta var, Çankırı'da var, Edirne'de, Antalya'da, Iğdır'da var da bir Osmaniye'ye gidin ve esnaf ziyareti yapın. Yollayın Osmaniye'ye tebdili kıyafet güvendiğiniz bir arkadaşınızı, bir ülküdaşınızı, esnafı gezsin, ne diyor söylesin. Esnafın gündeminde tek soru var:
‘Erken seçim ne zaman başkanım?’ Erken seçimin tarihi Osmaniye'den soruluyorken, bütün Türkiye merak ediyorken, erken seçim istemeyi, toplumun huzurunu hançerlemek değil, toplumun vicdanını dile getirmek olarak görün. Yetki sizde, saray isterse yapar. Yaparsanız dünden hazırız, dünden razıyız, bugünden hazırız. Yapmazsanız yapıldığı gün kazanacağız, kazanacağız, kazanacağız. Bundan emin olun.
AYM KAPANIRSA HDP’Yİ KİM KAPATACAK
Devlet Bahçeli'nin Anayasa Mahkemesi ile ilgili ifadeleri konusunda ne desek boş. İki noktanın altını çizip, bu konudaki değerlendirmemi yapayım. Birincisi, dilekçe usuli eksiklikler yüzünden iade edildi. Bir Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı düşününüz ki, bir kapatma dilekçesi yazıyor.
Yazdığı dilekçeyi Anayasa Mahkemesi'ne veriyor. Anayasa Mahkemesi, esasa bakmadan usulden, ‘anlattıklarınla gerekçelerin arasında bağı kurmamışsın’ diye iade ediyor. Burada bir, demek ki liyakatten değil, sadakatten orada oturan biri var. Bu rejimin inşasına katkısı olan Devlet Bahçeli'ye sunulur. İki; zaten iddia o ki, hep dediniz ki, ‘çalışmalar sürüyor, yakında kapatma dilekçesini vereceğiz, başvuruyu yapacağız.’
MHP Genel Merkezi'nde hazırlanmıştı, cümle alem biliyor. Demek ki MHP, HDP'nin kapatılmasıyla ilgili dilekçeyi bile doğru düzgün yazacak hukuki formasyon ve yeterlilikte bir ekibe sahip değildir. Ama gerçeği söyleyelim ki, bir gerçeğin altını çizelim ki, apar topar, alelacele, hem size, hem Cumhuriyet Başsavcısına bunu MHP kongresi için hediye paketini anca yetiştirdiler. MHP kongresinden önce Andımız iptal edildi.
Sizin: ‘Andımızı okutmazsam onlara, bütün okullarda okutmazsam, şöyle olayım böyle olayım’ ifadeleriniz varken. Kongrede Andımız konusundaki sıkıntıyı çözmek için Cumhurbaşkanımızdan sevgilerle kongre hediyesi olarak geldi o kapatma.
CHP olarak hiçbir partinin kapatılmasını doğru bulmayız. Geçmişte de bulmadık, bugün de bulmayız. Ne AKP'nin, ne MHP'nin, ne HDP'nin kapatılmasını istemeyiz. Hiçbir partinin kapatılmasına rıza göstermeyiz.
Partileri millet kurar, millet kapatır. Ama Sayın Bahçeli, hani her istediğini olsun istiyorsunuz ya, demokrasinin sihirli lambasını yaptınız, cin çıktı. HDP'yi kapatalım demiştiniz. Cin bir daha çıktı ‘Anayasa Mahkemesi’ni kapatalım.’ Ya Sayın Bahçeli; tut ki saatine denk geldi, oldu. Eğer Anayasa Mahkemesini kapatırsanız, HDP'yi kim kapatacak? Hadi kapatalım Anayasa Mahkemesi’ni, HDP'yi kim kapatacak Sayın Bahçeli?”
DAMAT, DAMAT OLARAK KALSIN
Özel, şöyle devam etti:
Dün burada söyledim. ‘128 milyar nerede?’ soru önergemiz Anayasal süresi içinde cevaplanmamıştı. Kime sattınız? Hangi kurdan sattınız? Neden ilansız sattınız? Listeyi açıklayınız. Cevap yok. Mustafa Şentop, Meclis iradesini sakatlamakla uğraşacağına, görevini yapıp tenkit yazılmalıdır.
Ayrıca Marmaris'te inzivaya çekilip, orada Bakanlar Kurulu kararı için düşünen Cumhurbaşkanı'na, damadının adının doları ateşlediğini, damadının adı geçen her yerde piyasaların ürperdiğini, en büyük paketin damadı paketlemek olduğunu geçmişte söylemiştim; bunları hatırlatıyorum. Damat gittiğinde, kesin gitti diye düşünüldüğünde, 8,5'tan 7 liraya dolar düşmüştü. Damadın adını andınız, dolar tekrar 8,30'lara geldi. Ürperiyor piyasa; Cumhurbaşkanı yardımcısı olup ekonomi yönetimi ona bağlanacakmış. Doları 12 lirada tutabilene aşk olsun.
Bir kayınpeder, bir damat çarpan etkisiyle 2 ile çarptılar doları, 2 ile çarptılar Euro'yu, 2 ile çarptılar işsizliği, 2 ile çarptılar enflasyonu. 100'le çarptılar ümitsizliği, perişanlığı. Sayın Recep Tayyip Erdoğan; damadın adını anmak, bu ülkeye en büyük kötülüktür. Damadın olarak kalsın, Allah mutluluk versin, ailenizi mesut etsin ama bu memleketin yakasını bırakın artık.
SAĞLIK BAKANI İSTİFA ETMELİ
Sağlık Bakanı, AKP kongreleri bu kadar gündeme gelince, AKP kongrelerine suçu bulmak yerine, toplumun tedbirleri gündemine almadığını söylüyor. dün gösterdim, 2 santimin hesabını sorup, ceza kesiyorsunuz.
Kongre diye bunu yapıyorsunuz. Karadeniz kongreleri yaptığınız günlerde, Karadeniz'in görüntüsü bu, bakın huzur verdiğiniz yerler sapsarı. Kongre yaptığınız yerlerde görüntü bu her yer kırmızı. Kongrelerinizden önce, kongrelerinizden sonra...
Bu şey değil, halk aynı halk. Halk burada çok bilinçli, burada bilinçsiz mi? İki tablo arasında kongreyi soktunuz kardeşim, iki tablo arasında bak. Böyle abrakadabra; bütün Türkiye'nin gözü önünde yaptınız bunu. Bunun üstüne Sağlık Bakanının normalde istifa etmesi lazım, ‘dinletemedim’ diye. İstıfa edemiyor, uygun görülmez diye. Çünkü istifa yetkinliği olmayan bakanlar var, hiç olmazsa susması lazım. Hiç olmazsa susması lazım.”