CHP’den şerh: Akaryakıt sektöründe tekelleşme artabilir
CHP ve HDP, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek ‘Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne şerh düştü.
AKP'nin Meclis’e getirdiği, ‘Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilmesinin ardından Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanacak.
Akaryakıt, alkol, vergi ve tütün ürünlerinde kaçakçılığın önüne geçilmesi amaçlanarak hazırlanan 15 maddelik kanun teklifine göre, akaryakıt, LPG, tütün mamulleri ve alkollü içecek sektörlerinde ilk defa faaliyet göstereceklerden 10 milyon lira, halihazırda faaliyet gösterenlerden ise 100 milyon lirayı geçmemek üzere bir önceki yıl brüt satışlarının yüzde 1’i tutarında teminat alınması hedefleniyor.
Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın haberine göre, genel kurulda görüşülecek kanun teklifine şerh düşen CHP, akaryakıt firmalarının dağıtıcı lisansı, ihrakiye teslimi, bayilik lisansı başvurularında vadesi geçmiş amme borcunun bulunmaması şartının tarım sektörünü olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekti. HDP ise, sektöre girişlerde ve sektördekilerden alınması planlanan teminatın akaryakıt sektöründe tekelleşmeyi arttıracağını belirtti.
‘SORUN SADECE AĞIR YAPTIRIMLAR GETİRERECEK ÇÖZÜLEMEZ’
CHP’nin Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Milletvekilleri Bülent Kuşoğlu, Abdüllatif Şener, Kamil Okyay Sındır, Emine Gülizar Emecan, Cavit Arı ve Süleyman Girgin tarafından hazırlanan muhalefet şerhinde yasa teklifinin akaryakıt kaçaklığıyla mücadeleyi amaçladığı ifade edilerek genel olarak olumlu değerlendirildiği belirtildi.
Akaryakıt ürünleri üzerindeki vergi yükünün fazla olmasının mükellefleri vergi kaçırmaya yönlendirdiğinin de dikkate alınması gerektiği ifade edilen şerhte, “Sorunun sadece vergi yasalarında ağır yaptırımlar getirilerek çözümlenmeyeceğini, satın alma gücü paritesi ölçütü de dikkate alarak ülke karşılaştırmaları yaparak akaryakıt ürünleri üzerindeki vergi yükünün eşit ve adil bir şekilde dağıtılmasına yönelik düzenlemeler yapılmasının gerekli olduğunu, ayrıca bu vergi yükünün özellikle kullanım açısından sektörel gereklilikler de dikkate alınarak (örneğin tarım sektörü) farklılaştırılması gerektiğini düşünüyoruz” denildi.
HAPİS CEZASI KİME UYGULANACAK?
Teklife göre akaryakıt istasyonu otomasyonu, pompa ve tank elektronik sistemleri gibi elektronik kontrol ve denetim sistemlerine yönelik cihazlara müdahale edenlere yönelik 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülüyor.
Söz konusu uygulamayı olumlu olarak niteleyen CHP şerhinde, “Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, akaryakıt istasyonlarındaki ödeme kaydedici cihazların mührünü kaldırma fiilini kimin gerçekleştirdiğinin tespitindeki zorlukların öngörülmemiş olmasıdır” dedi.
Yeni yaratılan suç tipinde suç niteliğine sokulan eylemleri gerçekleştiren kişilerle eylemin gerçekleştiği işyeri arasındaki bağın her zaman net kurulamayabileceğini belirten CHP, şerhinde şunları kaydetti:
“Yasal temsilcilerden habersiz olarak, tüzel kişi içinden ya da dışından bir suç örgütü de bu faaliyeti gerçekleştirebilir. Bu durumda kimin sorumlu olacağı, fiili gerçekleştirenin mi yoksa yasal temsilcinin mi yargılanacağının netleştirilmesi gerekir. Örneğin mührü kaldıran mı kaldırtan mı suçu işlemiştir. Ayrıca bilgi işlem sistemine işletmenin bilgisi olmaksızın dışarıdan bir müdahale olması durumunda kimin sorumlu olacağı da netleştirilmelidir.”
‘TARIM SEKTÖRÜ OLUMSUZ ETKİLENECEK’
Teklife göre akaryakıt firmalarının dağıtıcı lisansı, ihrakiye teslimi, bayilik lisansı başvurularında, bu lisanslarda değişiklik ve süre uzatımı taleplerinde vergi dairesine ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na vadesi geçmiş amme borcu bulunmaması şartını aranması öngörülüyor.
Sektör temsilcilerinin kesinleşen para cezaları dışında vergi ve prim alacaklarının madde metni kapsamı dışına çıkarılması yönündeki önerileri kabul görmediğini hatırlatan CHP şerhinde, “Piyasada özellikle kırsal bölgelerde faaliyet gösteren bayilerin çiftçilere peşin para olmadan vadeli olarak mal sattıkları, bunların tahsilatını tarımsal ürünlerin hasat döneminde alabildikleri bu nedenle söz konusu düzenlemenin bu tip bayileri ve dolaylı olarak tarım sektöründe çalışan çiftçilerimizi olumsuz olarak etkileyeceği, bu nedenle bu tür bayiler için bir kademelendirme veya muafiyet uygulaması yapılması yönündeki öneriler teklifin görüşülmesi sırasında dikkate alınmamıştır” denildi.
“Git, vergi borcunu öde, bana o yazıyı getir, öyle sana lisans vereyim veya lisansını yenileyeyim” gibi tedbirlerle vergi tahsilatını artırmanın mümkün olamayacağını veya sektörün salt bu tedbirlerle disipline edilemeyeceğini belirten CHP, ilgili maddelere geçiş süresi eklenmesi gerektiğini belirtti.
‘ŞİRKETLERLE DOLAYLI İRTİBATI OLANLAR TESPİT EDİLMELİ’
Teklifin 10’uncu maddesinde, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’na karşı hile veya yalan beyanda bulunmak suçundan lisansi iptal edilenlere yeniden lisans verlimemesi öngörüldü. İlgili madde kapsamında iptal edilen lisansın sahibinin bir tüzel kişi olması halinde ise suçun işlendiği tarihteki yüzde 10’dan fazla payı olan ortaklar, yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile bunların ortak, yönetim kurulu başkan ve üyesi olduğu şirketlere de lisans verilmemesi hususunda düzenleme yapıldı.
Uygulamada paravan şirketleri çaycı, temizlikçi, vb. gibi kişiler adına kurulup dolaylı olarak başkası tarafından yönetildiğini, devletin bu yolla kayba uğratıldığını belirten CHP şerhinde, “Bu durumda şirketle dolaylı olarak irtibatlı olan, vekâlet ile iş yürüten ve kayıtlarda ekonomik bağı olanların tespit edilmesi hususunda da gerekli yasal tedbirlerin alınması gerekmektedir” dedi.
Düzenlemede yer alan “yüzde 10'dan fazla payı olan ortaklar” ibaresinin ne amaçla düzenlemede yer aldığına yönelik sorularının yanıt bulmadığını, sektör temsilcilerinin de söz konusu ibarenin “tüm ortaklar” olarak değiştirilmesi yönünde görüş beyan ettiğini belirten CHP, “Kaçakçılık ve kayıt dışı eylemler nedeniyle tespit edilmiş bir suç varsa bu suça ilişkin idari yaptırımın şirket ortakları veya yöneticilerinin pay oranına bağlı olarak yöneltilmesi yanlıştır. Suça ilişkin cezayı, suça iştiraki olan herkesin alması hâlinde piyasada caydırıcı etki yaratabilecek düzenlemelerden bahsedilebilir. Ayrıca, paravan şirketler çaycı, temizlikçi, vb. gibi kişiler adına kurulup dolaylı olarak başkası tarafından yönetilmekte, devlet bu yolla kayba uğratılmaktadır. Bu durumda şirketle dolaylı olarak irtibatlı olan, vekâletle iş yürüten ve kayıtlarda ekonomik bağı olanların tespit edilmesi hususunda da gerekli tedbirler alınmalı ve devletin kaybının önüne geçilmelidir” dedi.
‘VERGİ DÜZENLEMESİ YAPILACAKSA RADİKAL BİR DÜZENLEME YAPILMALI’
HDP’nin Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Milletvekilleri Garo Paylan ve Erol Katırcıoğlu da komisyondan geçen teklife ilişkin muhalefet şerhi düştü. Meclis’e getirilen yasa tekliflerinin içeriklerinin AKP ve MHP koalisyonunun toplumun ihtiyaçlarından bihaber olduğunu, toplumun içinde bulunduğu gerçeklikten kopuk yaşadığını açık bir şekilde gösterdiğini belirten HDP’li Milletvekilleri, “Yasalar toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktan çok Saray’ın ve yandaşlarının ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenmektedir” dedi.
AKP’nin Meclis’e getirdiği ‘Vergi Usul ve Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin mevcut sorunlara çözüm bulmaktan uzak olduğu, halkın sırtındaki vergi kamburunu büyüten bir nitelik taşıdığı belirtilen şerhte, “Şayet bir vergi düzenlemesi yapılacaksa radikal ve kapsamlı bir vergi reformu yapılmalıdır. Türkiye’de vergilerin büyük bir kısmı halktan alınmasına rağmen halkın faydasından çok sermayeyi finanse etmenin aracı olarak kullanılmaktadır. Bunun kabullenilmesi mümkün değildir” denildi.
‘AKARYAKIT SEKTÖRÜNDE TEKELLEŞMEYİ ARTTIRABİLECEK BİR DÜZENLEME’
Mali usulsüzlüklerin ve vergi kaçaklarının önüne geçilmesi amaçlanarak MEclis’e getirilen düzenlemenin, “vergi kaçaklarını önleyelim” derken tekelleşmeye de yol açabilecek riskleri barındırdığını belirten HDP şerhinde, akaryakıt sektöründe halihazırda bir tekelleşme durumunun söz konusu olduğunu belirtti. Akaryakıt, sektöründe ilk defa faaliyet göstereceklerden 10 milyon TL, halihazırda faaliyet gösterenlerden ise 100 milyon TL’yi geçmemek üzere bir önceki yıl brüt satışlarının yüzde 1’i tutarında teminat alınması düzenlemesinin tekelleşmeyi beraberinde getireceğini belirten HDP şunları kaydetti:
“Kanun teklifinde özellikle 2’nci Maddede, akaryakıt piyasasına (bayiilerde) girişlerde bir tür mali giriş engeli konuyor olması, bir başka deyişle ana şirket-bayii ilişkisinde bayii girişlerine engel çıkarılacak olması, rekabeti bozucu etkiler yaratabilecek mahiyettedir. Bu düzenleme hayata geçirilecek olursa piyasada yaşanacak daha fazla tekelleşme neticesinde yüksek fiyatlarla ve yüksek kar marjlarıyla çalışan bir sektörel durumla karşı karşıya kalınıp tüketicinin aleyhine gelişmeler ortaya çıkabilecektir. Bu durumda tüketici hem vergiye katlanacak ve hem de yüksek tekelci fiyatlarla karşılaşabilecektir.”
‘HAPİS CEZASI MAĞDURİYETE NEDEN OLABİLİR’
Akaryakıt sektöründeki usulsüzlüklere ilişkin hapis cezasını öngören düzenlemenin kaosa ve mağduriyetlere neden olabileceğini belirten HDP şerhinde buna ilişkin ise şunları kaydetti:
“Akaryakıt istasyonlarında çalışan emekçiler başta olmak üzere sektördeki pek çok emekçi, hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilecektir. Sektör temsilcilerinin de ifade ettiği gibi bu düzenleme, hayatın olağan akışına ve sektörel işleyiş gerçeklerine uymamaktadır. ‘Akaryakıt piyasasındaki kayıt dışılık ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi’ gerekçesiyle getirilmek istenen düzenleme mağduriyetlere ve kaosa neden olabilecektir. Bu nedenle kanun teklifinin bu düzenlemesi yeniden ele alınmalıdır. Gerçekten ‘kayıt dışı ekonomiyle mücadele etmek’ isteniyorsa, bu mücadele hayatın her alanında geçerli olmalıdır.”
‘FOSİL YAKIT KULLANIMI SONA ERDİRİLMELİ’
Kapitalizmin doğada yarattığı tahribatın “korkunç” ve “geri dönülemez” bir noktaya ulaştığını, yaşananların basit bir küresel ısınma ya da iklim krizi gibi kavramlarla açıklanamayacağını belirten HDP, ekolojik krizin aşılması için radikal adımlar atılması gerektiğini ifade ederek şerhinde şu önerileri sıraladı:
“Ekolojik ekonomi artık bir zorunluluktur. Bunun için de enerji sanayisi ve sektörü, enerji dönüşümü için yapısal olarak hazırlanmak zorundadır. Çünkü fosil yakıtlar ve devasa otomotiv sanayisi bu yeniden düzenlemenin en önemli ayaklarından biridir. Fosil yakıtların kullanımı her alanda azaltılmalı ve nihayet sona erdirilmelidir. Bu temelde, bugünden yapılacak olan şeylerden bir tanesi de örneğin toplu taşıma politikalarının geliştirilmesi ve doğaya zarar vermeyen enerji kullanımının yaygınlaştırılmasıdır.”