CHP'li Gürsel Tekin: Siyaseti prangadan, esaretten kurtarmamız lazım

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Milliyet gazetesi yazarı Tunca Bengin'e yeni anayasa tartışmaları hakkında açıklamalarda bulundu.

CHP'li Gürsel Tekin: Siyaseti prangadan, esaretten kurtarmamız lazım

Milliyet gazetesi yazarı Tunca Bengin yeni anayasa tartışmalarını ve CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin'in açıklamalarını köşesine taşıdı.

Tunca Bengin'in ‘Türk siyaseti esaret altında’ başlıklı yazısı şöyle oldu:

Bayram nedeniyle rölantideki yeni Anayasa tartışmalarında sıkça dile getirilen aritmetik açmaz malum. AKP ve MHP’nin Meclis’teki milletvekili sayısı (336) yeni bir Anayasa için yeterli değil.

Çünkü Anayasa değişikliği ya da yeni bir Anayasa için Meclis’te gerekli oy sayısı 400. Bu konuyu “referanduma” götürmek için ise yeterli kabul sayısı 360. Yani bir tane de BBP’nin desteği dersek 23 oya daha ihtiyacı var. Siyasetteki bugünkü kutuplaşmaya bakılınca da Anayasa aritmetiğindeki hesabın tutması zor.

Hatta dün konuştuğum CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’e göre bu parlamentoda yeni bir Anayasa’nın yapılması mümkün değil. Nedeni de şu:

Ya Cumhur İttifakı kendi sisteminden vazgeçecek ya da Millet İttifakı’nda herhangi bir ya da iki parti güçlendirilmiş parlamenter sistemden vazgeçecek.

Gerçekten de zor bir denklem. Çözülür mü ya da nasıl çözülür bayram sonrasındaki gelişmelerde daha net göreceğiz ama bu noktada Gürsel Tekin, “Şu anda Türkiye açısından çok acil iki şey var. Biri Siyasi Etik Yasası, diğeri Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesi” diyor. Gerekçelerini de şöyle açıklıyor:

“Siyaseti prangadan, esaretten kurtarmamız lazım. Türk siyaseti esaret altında. Mevcut Siyasi Partiler Yasası Başkanlık sistemiyle yönetilen bir yasadır. Bunun için yapılması gereken çok acilen bu yasayı değiştirmek. Bugüne kadar hani herkes 12 Eylül döneminin yasaları falan diyor ya, o dönemin yaratmış olduğu en ağır yasa Siyasi Partiler Yasası’dır ama hepsi değişti, bu değişmedi. Kaldı ki bütün siyasi partilerin programına bakın, hepsi ‘İktidar olduğumuzda bu yasayı değiştireceğiz’ dedi, diyor. Ama kim geldiyse değiştirmedi, değiştirmek de istemiyor.”

Değişirse, ne değişecek?

“Değişirse, millet kendi muhtarını seçtiği gibi, kendi vekilini, kendi belediye başkanını seçecek. Yani millet iradesi tecelli edecek. Şu anda millet iradesi yok, hiç kimse kimseyi kandırmasın. Tayinli sistem var. Bütün siyasi partilerin, o parti bu parti fark etmez, o atamayı yapan yöneticilerinin önüne koyun haritayı, mesela “Posof, Reşadiye ya da Oltu’yu göster’ deyin, yarım saatte yerini bulamaz ama orada kimin belediye başkanı olabileceğine karar verir. Böyle bir demokrasi dünyanın hiçbir yerinde yok. Yeni bir Anayasa kadar önemlidir bu Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirmek. Çünkü millet kendi vekilini, kendi belediye başkanını, kendi yöneticisini seçtiği zaman neye tabi olacak? Millete tabi olacak.”

Şimdi değil mi?

“Şimdi millete tabi olmuyorsunuz, liderinize tabi olmak zorundasınız. Kurbanlık koyun gibi herkes boynunu uzatmış: ‘Acaba ben siyaseten bir şey olacak mıyım ,olmayacak mıyım?’ Hiçbir demokratik bir ülkede bu sistem yok. Bak işte elin oğlu Pakistan’dan göç etmiş, gelmiş, Londra’da belediye başkanı olabiliyor. Atama sistemi olsa onun belediye başkanı olma şansı var mı? Asla. Sistem diyor ki: ‘Kardeşim, gideceksin mahallende, beldende, ilinde çalışacaksın, mücadele edeceksin, onun sonucunda gelip olacaksın.’ Şimdi mesela bütün araştırmalarda şunu görüyoruz: ‘Z’ kuşağı siyasete sıcak bakmıyor. Nasıl baksın? Ya güçlü bir ailenin çocuğu olacaksınız siyasette var olmak için ya da mensubu olduğunuz siyasi partinin liderine çok yakın olacaksınız. Başka türlü sizin çok cevher olmanızın bir anlamı yok ki. Kimin umurunda? Diyorlar ki gelin partiye üye olun. 18 yaşında bir genç herhangi bir siyasi partiye gidip ‘Ben siyaset yapmak istiyorum, hedefim belediye başkanı ya da milletvekili olmak’ dese hangi yolu, yöntemi uygulayacak? Tek yol, yöntem var: Lider ve liderin etrafındaki cuntaya tabi olmak.”

Neden değişmiyor ya da istenmiyor?

“Çünkü her şeyi siz idare ediyorsunuz, her şeyi siz tayin ediyorsunuz. Yani bu gücünüzü, bu yetkinizi, etkinizi kaybetmek istemiyorsunuz sorun bu. Öbür türlü milletvekili millet tarafından seçilip gelecek. Sen o zaman lider olarak ya da parti genel merkezi olarak hata yapamazsın ki. Seçilen milletvekili seni uyaracak, yanlış yapıyorsun diyecek. Şimdi niye yapamıyor? Bir daha seçilemeyebilirim ya da ‘Adam beni tayinli sistemle vekil, belediye başkanı yaptı, ben ona nasıl vefasızlık yaparım’ diyor. Dolayısıyla, Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirirsek, siyaseti esaretten kurtarmış oluruz. Siyaseti kirlilikten kurtarmanın yolu da Siyasi Etik Yasası. Bu iki şey yapılırsa emin olun Türkiye’yi uçurur.”

Yapılacak değişikliğin partilerden istifa ve ihraçların da ilacı olacağına dikkat çeken Tekin devam ediyor:

“Çünkü millet iradesi parlamentoya yansıyacak, aynı zamanda siyasi partilerde de bir denetim mekanizması olacak. Mesela şimdi sürekli parti kuruluyor. Sadece bu yıl 11 parti kuruldu. Bu partilere neden ihtiyaç duyuluyor? Çünkü belli bir noktaya geliyor. İşte Sayın Babacan, Davutoğlu, Muharrem İnce, Ümit Özdağ eğer millet iradesiyle seçilmiş olsa, o zaman partisinden istifa etme gereği duymaz ki. Şimdi ‘Ben burada lidere karşı çıktım, benim bir daha bu partide yaşam şansım yok’ diyor. O zaman ne yapacak? Kendine bir parti kuracak. Bu kadar siyasi parti doğurganlığı Türk demokrasisi açısından da sorunlu bir iştir.”

Hangi anlamda?

“Niçin Almanya, Fransa ya da İngiltere’de durmadan parti kurulmuyor? Çok farklı bir ideoloji varsa o zaman çıkıyor. Şimdi bizde kimsenin farklı bir ideolojisi yok ki, hepsi birbirine benziyor. Eskiden otobüs firmaları vardı; mesela, atıyorum, Serhat Kars, onun rakibi Öz Serhat Kars çıkardı ya da Erzurum Dadaş ve Es Dadaş gibi. Böyle olmaz ki. Yeni kurulan partiler farklı bir ideoloji koyuyor mu? Hayır. Diyor ki ben mevcudun daha iyisiyim. Bu ne demek?.. Kısacası, Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirmek Anayasa’yı değiştirmek kadar önemlidir...”

Etiketler
Yeni anayasa tartışmaları Gürsel Tekin Milletvekili