Emin Çölaşan'dan Peker'in videoları üzerinden iktidara veryansın: Bu vesile ile şunu da gördük...
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşe yazısında organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in videolarını analiz ederek iktidarın çatladığı görüşünü yazdı.
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşesinde organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in siyaset gündemine oturan videolarının ardından iktidar cephesinde yaşananları analiz etti.
Çölaşan, "Ama bu vesile ile şunu da gördük… Direk pek o kadar sağlam değilmiş! Ortaya Sedat Peker çıktı, bir fiske vurdu… Direk onun sözleriyle yıkılmadı ama ortasından çatladı!" değerlendirmesi yaptı.
Çölaşan, yazısında şunları kaydetti:
Sevgili okurlarım, bu ülkeden olanları izledikçe, hele yaşı yeterli olanların aklına hep bir şey takılıyor…
Hey gidi geçmiş günler!
Zaten takılmayacak gibi değil.
O günlerde, o yıllarda rezaletin değil bu kadarı, binde biri bile yoktu.
Devlet mekanizması çalışırdı.
Torpil ve usulsüzlük vardı ama böylesi yoktu.
Mafyalar ortalıkta cirit atmaz, siyaseti yönlendirmezdi.
★★★
Neredeyse 20 yıl oldu…
Fırsatını her bulduklarında ağızlarında aynı terane!..
“Vay efendim o tek parti döneminde neler yaşanmıştı. Türkiye'yi iki sarhoş (Atatürk ve İnönü) yönetiyordu. Milleti aç bıraktılar, bir dilim ekmeğe muhtaç ettiler. Özgürlükleri yok ettiler, ekonomiyi mahvettiler, milletin huzurunu bozdular!..”
20 yıl sonra karşımıza çıkan Türkiye manzarası gerçekten mide bulandırıcı.
Devleti tek başlarına yönetiyorlar ama kimsede huzur bırakmadılar.
İnsanlar perişan durumda.
Aldıkları her kararın ardında siyaset ve yandaş kayırmaca var,
Yolsuzluklar arşa yükseldi, görmezden geliyorlar.
Oysa hem o beğenmedikleri tek parti döneminde, hem de sonraki yıllarda başbakanlar, bakanlar bile en ufak bir kuşku varsa istifa eder, gerektiğinde yargılanırdı.
Zira o zaman iki ana kavram vardı:
İnsan onuru ve devlet ciddiyeti.
★★★
Özgürlükler rafa kaldırıldı…
Hak arayanların başı her türlü belaya giriyor.
Yargı bağımsızlığı yok edildi.
Devlet ve millet “Tek kişinin” keyfine terk edildi.
Benim bakanım, benim valim, benim genel müdürüm edebiyatı piyasaya sürüldü.
★★★
Belki de bu nedenlerle günün birinde ortaya Sedat Peker isimli bir adam çıktı…
Ve sözleriyle ortalığı sallamaya başladı.
Videoları bugüne kadar toplam 13 milyon kişi tarafından izlendi.
Beğenelim veya beğenmeyelim, ister mafyacı olsun ister başka şey, yarattığı deprem sürüyor.
Niçin?..
Çünkü millet onun doğruları söylediğine, gerçekleri aktardığına inandı. Bugüne kadar somut bir yalanı ortaya çıkmadı.
Pazar günü de konuşacak, kendi ifadesiyle bazılarının kolunu bacağını kesecek, sokağa çıkamaz duruma getirecekmiş. Neler diyeceğini göreceğiz bakalım!
★★★
Şimdi şu tabloya bir bakınız!..
Küçük dağları ben yarattım diyen asık suratlı, her kararı Devlet Bey'in asistanlığında tek başına alan AKP iktidarı günün birinde bir mafya babasına toslayacak ve onun açıklamaları ile birlikte hayatı kararacak!
İster misiniz kafası bozulan ikinci bir mafya babası da bir süre sonra ortaya çıkıp yeni rezaletler anlatsın ve bir kıyamet daha kopsun!..
Ve zaten tıkanmış olan lağım boruları iyice patlasın!
★★★
Muhalefet partilerinin genel başkanları yumruklu, taşlı sopalı saldırıya uğrarken bir tek iktidar yetkilisinden bile kınama yok, tık yok.
Tam tersine, iktidarın başı olan Recep Bey'in Akşener olayı sonrasındaki tarihe geçecek sözleri kulağımızda çınlıyor…
“Durun bakalım, daha neler olacak neler!”
★★★
Devleti bitirdiler, devletin saygınlığını yok ettiler.
Devleti kendi özel mülkleri olarak görüyorlar.
Geçmişte, bunların dönemine kadar böyle değildi.
Kim olursa olsun, başbakanlardan, bakanlardan bile gerektiğinde yargı önünde hesap sorulurdu.
Yüce Divan vardı ve siyasetçiler için gerektiğinde devreye sokulurdu.
★★★
Sevgili okurlarım gün geldi, tek parti iktidarı oldukları halde, yaklaşık 20 yıl sonra kendi aralarında bile birbirlerine iyice girdiler.
Memleket bir mafya babasının anlattıkları ile sarsıldı.
Biz bu günlere bir günde gelmedik.
Onlar üç maymunu oynarken kartopu yuvarlandıkça büyüdü, çığ oldu, sorumlu veya sorumsuz birilerini altına alıp ezdi geçti.
Sedat Peker geri adım atıp vazgeçmediği takdirde bakalım daha neler olacak, çığın altında kimler kalacak.
★★★
Ama bu vesile ile şunu da gördük…
Bu iktidar kendilerini ayakta tutan ve koruma sağlayan çadırın ana direğinin çok sağlam olduğuna, kim ne yaparsa yapsın asla yıkılmayacağına inanmıştı.
Demek ki o konuda da yanılmışlar!
Direk pek o kadar sağlam değilmiş!
Ortaya Sedat Peker çıktı, bir fiske vurdu…
Direk onun sözleriyle yıkılmadı ama ortasından çatladı!
Bundan sonrası meçhul, yaşadıkça göreceğiz!