CHP'li Özel'den Mustafa Şentop'a tepki: Polemiğe girersen pişman ederiz

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

CHP'li Özel'den Mustafa Şentop'a tepki: Polemiğe girersen pişman ederiz

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un, CHP’ye yönelik eleştirileri ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın açıklamalarını değerlendiren Özel, TBMM Başkanı Şentop’un İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “mafyadan 10 bin dolar alan siyasetçi” açıklaması ile ilgili CHP’nin başvurusuna halen yanıt vermediğine dikkat çeken Özel, Şentop’un başvuruyu yanıtlamak yerine polemiğe ve hakarete yöneldiğini vurguladı.

Özel, şu değerlendirmelerde bulundu:

''19 Mayıs günü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu adeta gündemi trollemek üzere bir ifade kullandı. Bir mafya örgütü liderinin, bir siyasetçiye 10 bin dolar verdiğini ifade etti, bunu kendisinin bildiğini, kanıtının elinde olduğunu ima etti. Kendisine soruldu: Bu siyasetçi milletvekili mi? ‘Bilemem’ dedi. ‘Değil’ demedi. Biz bunun üzerine CHP olarak ertesi sabah yazılı soru önergesi verdik. Oysa soru basit: Bahsettiğiniz kişi kimdir? Bu cevabı Anayasa'nın ona verdiği 15 günlük sürenin 12’inci günündeyiz, hâlâ yollamadı.

GÜNDE 5 KEZ KONUŞURKEN 2 HAFTA NEDEN SUSTUN?

Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun da dahil olduğu grubumuzdaki bütün milletvekilleri imza atarak Mustafa Şentop'a başvurduk. Dedik ki: Meclis itham altında, bir iftiraya uğrandı. Bizim grubumuzda böyle birisi yok ama bunu bütün Meclis için açıklığa kavuşturmak senin sorumluluğunda. Soylu'ya sor, onu çağır ve bu konuya açıklık getirmesini iste.

Bu yazımızı herhangi bir cevap yok. Sustukça susuyor, hiçbir şey yapmıyor ve 2 haftadır ses-seda yok. Genel Başkanımız Şentop’a sorumluluğunu bir kez daha hatırlatıyor. Diyor ki: Niye susuyorsun? Bilerek soruyor ve bilerek kendisini konuşmaya zorluyor. ‘Niye susuyorsun?’ diyor. Sayın Şentop yaptığı açıklamada bir satır arası veriyor. Diyor ki: Biz yazılı ve sözlü olarak bunu Sayın Bakan'a ilettik. Hiçbirimizin haberi yok. Her şeyin siyasi iletişimini yapıyorsun da, günde 5 kere açıklama yapıyorsun da, bizim sana yolladığımız yazılara saatler içinde cevaplar yazıyorsun da, Süleyman Soylu’ya yazdığını iddia ettiği yazının bilgisini senden bunu talep edene niye vermiyorsun? Niye kamuoyuna söylemiyorsun?''

SOYLU’NUN SÖZLERİ ERDOĞAN’A ŞANTAJ

Soylu'nun sözlerinin şantaj olduğunu öne süren Özel, ''Çünkü sen de biliyorsun ki, Soylu'nun söylediği, ima ettiği bu isim AKP içindedir. Soylu'nun bu ifadeleri şantaj niteliğindedir. Bu yüzden buradaki ilerlemenin önünü kesecek bir muğlaklık getiriyorsun ve Genel Başkanımızın ifadelerinden sonra da sanki işini doğru düzgün yapmış gibi bir tuhaf özgüvenle oradan olmadık ifadeler kullanıyorsun. Diyor ki: Eğer bu siyasi Alzheimer değilse, imaya bak. Ne demek Alzheimer?

Geçmişte olan olayların bir kısmını ya da tamamını unutmak, öyle mi? Şentop, kendisi siyasi Alzheimer ve hepimizin öyle olmasını ister. Mesela Fatih Üniversitesi'nde akademisyenlik yaptığını unutmamızı mı istiyorsun? Ya da Anayasa Komisyonu Başkanıyken, tutanak altında ‘bir milletvekili yeniden seçilirse yeniden dokunulmazlık kazanır’ deyip, Enis Berberoğlu yeniden dokunulmazlık kazandığında, Anayasa'yı çiğneyen mahkemenin kararını bu Meclis'te bizzat okutup kendi söylediği sözü çiğnediğini mi unutmamızı istiyorsun? Sen bunları unuttun mu? Sen siyasi Alzheimer mısın? Dün methiyeler düzgün hocaya şimdi 15 Temmuz'larda ağzına geleni söylüyorsun da sen siyasi Alzheimer mısın?'' ifadelerini kullandı.

''MECLİS BAŞKANI GİBİ DAVRANAN SAYGI GÖRÜR''

TBMM Başkanı Mustafa Şentop'u eleştiriren Özel, ''Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü. Tarafsız olman gereken bir yerdesin. Polemik yapmak neyine, hakaret neyine, iftira neyine; haddini bil Şentop. Meclis Başkanı gibi davranırsan, Meclis Başkanı gibi saygı görürsün. Yok polemiğe girişirsen, o zaman hani söyledin de lafın yerde kaldı, pişman olursun. Ne diyordun? Pişman ederim... Tarafsızlığı terk edip de Genel Başkanımıza hakaret ve iftira edeni pişman ederiz, perişan ederiz. Aklını başına topla. Ya o tarafsız olacağın makamı bırak gel, gel çık karşımıza ya da oradan hakaret ve iftirayı bırak. Söylediğin o iftira kelimelerinin hepsi senin seviyeni gösteriyor, hepsi. Ne bir eksik, ne bir fazla. Senin seviyen, o kullandığı dilin seviyesidir.

Halen ayrı kutuplarda bulunduğun Süleyman Soylu, partiyi parmağında oynatıyor, Meclis'le alay ediyor, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin insanlarının hakkını yiyor ve aklıyla alay ediyor. Sen susuyorsun, kabahatinle oturuyorsun? Meclis'e gel, Meclis'i yönet. İçtüzük 59'a göre partinin bakanına gündem dışı söz ver, üstüne diğer partiler konuşsun. Ya da İçtüzük 62'ye göre çağır bakanı, ‘gel bakalım bilgi ver’ de. ‘Ey hadsiz Süleyman, hangi siyasetçiymiş, bunu açıkla’ de. ‘Açıklamazsan müfterisin’ de. Çok güçlüysen, çok etkiliysen Süleyman'a karşı; o Cihannüma grubu bu kadar etkili, başında da sen varsan, nasıl oluyor bu? Kedi fare gibi oynuyor partinizle Süleyman Soylu, gıkın çıkmıyor.

Bir de ona söylemeyi içinden geçirdiğin sözleri Genel Başkanımıza söylüyorsun. Seni bundan men ederiz. Meclis Başkanı dediğin tarafsızdır. İlk günden beri söyledik, bu Meclis'e değer kattığın her şeyin arkasındayız. Ama tarafsızlığı terk ettiğin, görevini yapmadığını her noktada da sonuna kadar karşısındayız. Bunu böyle bileceksin. Cesaretin varsa, gel yönet oturumu, çağır Süleyman Soylu'yu. Eğer onu yapmazsan bir gün Süleyman seni ayağına çağıracak, bilesin'' diye konuştu.

''128 MİLYAR DOLARDA YENİ YALAN''

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 128 milyar doların, altyapı yatırımları ve Van depremi gibi alanlarda kullanıldığı açıklamalarına da tepki gösteren Özel, şunları söyledi:

“Recep Tayyip Erdoğan, ‘128 milyar dolar sorulur mu?’ diyor. Diyor ki: ‘Van depremi oldu. Yeniden inşa ettik. Başka depremler oldu. Bu paralar buralara gitti’ diyor. Recep Tayyip Erdoğan ya tamamen bilincini kaybetmiş bir şekilde ve kendisi de kendi söylediğinin ne olduğunun farkında olmadan konuşuyor ya da hepimizin aklıyla alay ediyor. 128 milyar dolar tartışması, 2 yıllık tartışma, Van depremi 2011'de yaşandı.

10 yıldaki altyapı harcamalarına harcandığını söylüyor paranın; o para damat Hazine'nin başına geçtiğinde duruyordu. Bu açıklama bütün AK Parti sözcülerini yalanlıyor. 128 milyar altyapı yatırımlarına gittiyse, köprüye-yola gittiyse, Van depreminden sonra olan depremlere gittiyse, hani altın ihracatında harcanmıştı? Canikli'ye sormazlar mı? Hani dış güçlerle mücadelede harcanmıştı? Fahrettin Altun'a sormazlar mı? Sayın Erdoğan hem diğer yalanları deşifre etmiştir, hem deşifre ettiği bu yalanları bırakıp kendisi daha akıl almaz ve asla kabul edilemez bir başka yalan söylemiştir. 128 milyarın nerede olduğunu sormaya devam edeceğiz. Bu işten ne Recep Tayyip Erdoğan'ın, ne de AK Parti'de ekonomi yönetiminde görev almış ve almakta olanların kaçışı, kurtuluşu yoktur.''

''ERDOĞAN’IN MERKEZ MÜDAHALESİNİN MALİYETİ 804 MİLYAR TL''

Erdoğan'ın dün katıldığı yayında dediğinde Merkez Bankası'na ilişkin de konuşan Özel şöyle konuştu: ''Erdoğan, dün ‘Merkez Bankası Başkanımı aradım. Türk Lirası değer kaybediyor, faizlerin düşmesi lazım’ dedi ve temmuz ağustosu işaret etti. O dakikadan beri ne oldu? ‘Eyvah yine aynı şeyleri söylemeye başladı’ dendi. ‘Bir ay sonra faizi düşürecekmiş, faiz düşerse dolar fırlar’ dendi.

‘Artık satacak 128 milyar dolar da yok, nasıl tutacaklar?’ dendi. Herkes dolara sarılmaya başladı. Bakın dün akşamın maliyeti: Konuşmaya başladığında 8,49-8,50 dolar kuru. İfadelerden sonra 8,62'ye tırmandı. Dolar kurundaki artıştan dolayı bir günlük fatura 76 milyar TL. Bir günde Türkiye Cumhuriyeti 76 milyar TL zarara uğramış oluyor.

Merkez Bankası Başkanı'nın bir gece yarısı görevden alındığı 19 Mart 2021'den beri hesaplanırsa, o tarihte 7 lira 26 kuruştu dolar, bugün 8,62. Tayyip Erdoğan, 19 Mart'tan bu yana 395 milyar lirası devlete, 409 milyar lirası reel sektöre olmak üzere, toplam 804 milyar liralık devlete maliyet çıkarmıştır, Türkiye Cumhuriyeti'ne maliyet çıkarmıştır.''

''ESNAFA YOK ZENGİNLERE STOPAJ DESTEĞİ VERİLİYOR''

Özel şöyle devam etti: ''Erdoğan dün televizyonda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin pandemide vatandaşlarını yalnız bırakmadığını, esnafına, yoksuluna yardım yaptığını ifade etti. Sonra oradan çıktı, mevduatlardan kesilen stopaj indirimini uzattı ve yüzde 10 stopajlardan indirim yaptı. Stopaj indiriminin devlete maliyeti 12 milyar TL. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şu ana kadar bütçeden yapmış olduğu doğrudan ödeme vatandaşı için 11 milyar TL.

Pandemi başladığı günden bugüne kadar 11 milyar TL yaptığı ödeme var. Zenginin, mevduat sahibinin cebine Temmuz ayına kadar koyduğu 12 milyar var. Bu hesaba imzayı atmamış olsa dün gece yarısı, bu sabah yayınlanmamış olsa 12 milyar devlete para gelecek. Pandemi boyunca devletin yaptığı yardımdan fazla. Stopaj yardımına mı ihtiyaç var, yoksa esnafa desteğe mi ihtiyaç var?

''CUMHUR İTTİFAKI KOALİSYONDAN BETER''

Erdoğan, dedi ki: "Türkiye çok partili sistemden huzur bulmuyor." Açık açık bunu dedi. Her gün tek parti CHP'si eleştirisi yapar, CHP'nin kıvanç kaynağı tek partili sistemden çok partili sisteme geçmiş olmaktır. Her gün biz bir tek adam rejimi ve parti devleti, devlet partisi Türkiye'yi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bir partinin devleti haline getirmelerini eleştiririz. ‘Çok partili sistemde Türkiye huzur bulmuyor’ diyor, tek parti öneriyor.

Dili sürçtüyse, her dili sürçtüğünde paldır küldür önünüze çıkıp da düzeltme yapan Fahrettin Altun neden konuşmuyor? Türkiye Cumhuriyeti Devleti eğer kastedilen koalisyonlardan huzur bulmuyorsa, herhalde tarihin çoğunlukta, daha çok milletvekili olan partiyi en çok zorladığı koalisyonla karşı karşıyayız. İçişleri Bakanı pisliğe batmış, değiştirecek; küçük ortak yüzünden değiştiremiyorsun.

Bakanlıklar alım yapacak, bakanların ifadesi: ‘Alım yapmaya korkuyoruz. Bütün kadroları MHP istiyor, tehdit ediyorlar. Cumhur İttifakı bozulur diye ses çıkaramıyoruz’ diyorlar. Daire başkanını kendi kararına göre atılamayan bir cumhurbaşkanı haline gelmişsin, sonra koalisyonlardan şikayet ediyorsun. ‘Bu rejimi getirirseniz her gün koalisyon konuşulacak’ dedik. Biz bu rejim değişikliği, rejime kasteden Anayasa değişikliği yapılırken uyarmıştık.

AK Parti memnun mu MHP koalisyonundan? Partinin içi huzurlu mu? Herkes, ‘bu MHP'den bıktık’ demiyor mu? Peki, Türkiye mutlu mu? Türkiye, AK Parti iktidarlarından çok çekti. AK Parti gerçekten yoksullaştırıcıydı, yalnızlaştırıcıydı, ötekileştiriciydi, ama AKP'nin MHP mutantı, Cumhur İttifakı denen AKP'nin MHP mutantı daha yoksullaştırıcı, daha ötekileştirici, daha çok acı çektirici, daha perişan edici. O yüzden bu sistem zaten Türkiye'ye iyi gelmeyen bir iktidarın MHP ile teması ile uğradığı mutasyon sonucu çok daha öldürücü, çok daha yıldırıcı, çok daha bezdirici hale gelmiştir. Milletin kurtuluşu sandıktır. Salgından kurtuluş aşıdır, milletin kurtuluşu sandıktır.

''İSTİBDAT REJİMİNİ BİTİRMEK İÇİN ACELEMİZ VAR''

Devlet Bahçeli’nin CHP’nin erken seçimle ilgili vatandaşın talebini dillendirmesine söylediği her söz ibretliktir. ‘Erken seçim zorlaması hangi karanlık mahfillerin siparişidir?’ diyor, bir dolaş bakalım esnaf dükkanlarını da, kimin siparişiymiş. Erken seçim istemek dış mahfillerin siparişiyse koalisyon ortağıyken, başbakan yardımcısıyken oturduğun bir Yörük çadırında ‘hemen seçime gitmeliyiz, 3 Kasım'da’ deyip Türkiye'yi seçime götüren, kendi partin dahil tüm koalisyon ortaklarını baraj altına gömüp AK Parti'yi iktidara getiren Devlet Bahçeli'ye o talimatı sen kimden almıştım diye sormazlar mı?

Diyor ki: ‘Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanın acelesi var.’ O gün siz erken seçim yaptınız, Amerika'nın acelesi vardı. 1 Mart tezkeresi geliyordu. Bu Meclis'te CHP sayesinde Amerikan postalı Doğu'dan, Güneydoğu'dan Irak'a gitmedi. Acelesi olan Amerika'ydı, düğmeye bastılar. Ha Kılıçdaroğlu'nun acelesi var. Var tabii, iktidara gelmek için acelemiz var. Bu ülkeyi AK Parti'den kurtarmak için acelemiz var. Mazluma, mağdura çare olmak için acelemiz var. Yoksulun karnını doyurmak için acelemiz var. Zenginin değil, fakirin iktidarı olmak için acelemiz var. Düşünce özgürlüğü için acelemiz var, istibdat rejimi bitsin diye acelemiz var. Bunlar için acele etmek kötü bir şey değildir Sayın Bahçeli. Ayrıca mutfakta yangını söylemek, vatan hainliği değildir.

Mutfaktaki yangını örtmek, vatandaşa ihanettir. Mutfaktaki yangını görmemek, yoksulun acısını, ‘dış güçler talimat veriyor da seçim istiyorsunuz’ diye örtmeye çalışmak esas vatandaşın taleplerine duyarsız kalmak, vatandaşa ihanettir, millete ihanettir. Türkiye bu iktidardan da, bu iktidarı şımartan ve her türlü yanlışına göz yuman, sonra da kurucu liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e küfredenlere susulunca, timsah gözyaşlarıyla Atatürk'e sahip çıkan Devlet Bahçeli'nin yönettiği MHP'nin ortaklığından da kurtulacaktır.”

Etiketler
Özgür Özel Mustafa Şentop TBMM